Gez Konya’yı gör Taşkale’yi

Taşkale Mustafa Kemal’in ata toprağı olarak kabul ediliyor. Yaygın görüşe göre ataları 16. yüzyılda Taşkale’nin Kızıllar köyünden Balkanlara göç ettirilmiş. Kürşad Demirci Derin Tarih okurlarını benzerleri arasında kendisi olacağı bir yolculuğa hazırlar.

Çağdaş mitoloji uzmanı Joseph Campbell, Kahramanın Yolculuğu'nu mevcut tüm efsanelerin ilkörneği olarak görür. Bu efsane, bütün varolanların hikâyesi, diğerleri de bu prototipin çeşitlemesidir. Mucizevî bir şekilde var olan Kahraman, ölümsüzlüğün sırrını bulmak için yola düşer ki, genellikle bir adada saklı olan bu sırra zor ve uzun bir yolculuktan sonra varılır. Yolculuk boyunca sırrı koruyan devlerle mücadele edilir ve atılan her adım, kahramanı yeni bir sürece götüren inisiyatik ritüele karşılık gelir. Yolun sonu değil, sürecin kendisi önemli olsa da, adadaki ya da Kafdağı'ndaki sırra ulaşılır. Kahraman sır kutusunu açar ve ayna kendisini gösterir. Kahramanın meşakkatli yolculuğundan geriye kalan, bir hikmet ve yol macerasıdır.

Bu arkaik hikâyede ana temayı oluşturan unsurların (kahraman, yol, devler, ada, hikmet) aslında “ben”in kendini arama macerası olduğunu keşfetmek zor değil. İnsanlığın binlerce yıllık yaşamsal tecrübesi önce bir efsaneye, sonra ritüele çevrilir.


Belki hiçbirimiz yola çıkarken bu efsane ve ritüel kalıplarına uyduğumuzun farkında değiliz. Farkında olanlar keyfi de işin içine katarsa her yol, her gezi 'adaya' doğru heyecanlı bir yolculuğa döner. Aslında buna, yola çıkmaktan ziyade, kendini yola vurmak diyelim ve yola vurulalım.


Romalıların karakol şehri

Konya-Antalya arasında Ermenek civarındayız. Torosların İç Anadolu'ya uzanan kısmında yani. Normalde ulaşım için otobüs, tren veya uçak kullanılır. Fakat esas hazineler “off-road” olduğu için en iyisi özel arabayı tercih etmek.

Özellikle Mut, Yerköprü Şelalesi, Ermenek arası epey dar bir geçit. Gezi için önerimse bahar ve yaz mevsimleri.

İlk durak, Konya'nın Hatunsaray ilçesine aşağı yukarı 10 km uzaklıktaki Listra antik kenti. Az bilinen bu şehrin önemi, MS 48 ya da 51 yıllarında Antalya'dan yola çıkan Hıristiyan azizi St. Paul'un buradan geçmiş olması. Amacının, Hıristiyanlığı benimseyenlerin çoğalmasını sağlamak ya da insanların inançlarının başka öğretilerle sarsılmasını önlemek ve onları denetim altında tutmak olduğu sanılır.

Hatunsaray'dan Listra'ya kadar olan yol sonderece sakin; tepeler, vadiler ve yeşillik… Listra'da kısa dönemli kazılar yapılmış. Yüzeyde görülebilen eserler var. Peri bacası türünden yapılar, kiliseler ve mezarların çoğu Bizans devrinden kalma. Aslında şehir, Romalılar tarafından Anadolu'nun iç bölgelerinde bulunan barbar kabilelerin çapullarını önlemek için bir karakol şehri olarak kurulmuş. Aziz Barnaba'nın buraya geldiğini ve ilk İsa yanlılarından Timothy'nin burada yaşadığını biliyoruz.

Listra'nın 12 km batısında bulunan Gökyurt köyü günümüze ait; fakat Anadolu'nun antik mimarisini inanılmaz derecede iyi yansıtan bir tarafı var. Hıristiyanlıkla ilgili en eski anıtları barındırması bakımından da önemli. Ayrıca gerek Listra'nın, gerekse Gökyurt köyünün çevresinde pek çok antik kalıntı mevcut. Çok etkileyici bir tabiata sahip bu yer, kayalara oyulmuş sarnıçlar ve kulelerle adeta minik bir Kapadokya görünümünde. Köyde ufak bir bakkal varsa da, yemek için çok şey beklemeyin. Kalacak yer de maalesef yok. O halde yola devam!

Binbir Kilise’ye tırmanış Karaman ilçesi Madenşehri’ndeki Karadağ eteklerinde Binbir Kilise’nin kalıntıları karşılıyor bizi. Madenşehri’nden 1 saatlik bir tırmanışla buradasınız.
Binbir Kilise'den olağanüstü bir manzara

Listra'dan Karaman'a varmadan önce Madenşehri'nde Binbir Kilise karşılar yolcuyu. Madenşehri bir köy ve Karaman il sınırları içerisinde, Listra'dan aşağı yukarı 2 saat uzaklıkta. Madenşehri'nden Karadağ eteklerine doğru 1 saatlik bir tırmanışla Binbir Kilise'ye varılıyor. Kalıntıların bulunduğu tepeden tüm Konya Ovası gözler önünde; olağanüstü bir manzara. Tepenin üzerinde 4. yüzyıldan itibaren yapılmaya başlanmış Bizans kiliseleri, mezarları ve sivil mimari eserleri.

Yaklaşık 1 saatlik bir gezi parkuru bu. Üstelik, tepe çevresinde harcanacak zaman dahil değil buna. Dönüş, geliş yönünde ve etkileyici bir görüntüye sahip. Bu arada Binbir Kilise'de hâlâ birkaç köy evi mevcut ama yeme-içme şansınız yok.

Bizans manastırları, Manazan Mağaraları Prehistorik döneme ait Manazan Mağaraları sarı renkli, kil oranı yüksek kireçtaşı bir tepeye yayılmış. Yükseklikleri 100 metre civarındaki bu oluşumlar, Bizans döneminde manastır olarak kullanılmış. İnziva için oldukça isabetli bir tercih!
Campbell'in Kahraman'ın Yolculuğu tipolojisine girmesek de yolumuza devam ediyoruz. Binbir Kilise'den Karaman'a, oradan da Manazan Mağaralarına yaklaşık 2 saatte iniyoruz. Manazan Mağaraları, Karaman-Yeşildere-Taşkale yolunun kenarında. Yol toprak ama düzgün, biraz virajlı ve dar. Yeşildere'den Manazan'a girişten itibaren çok güzel bir rota çiziyoruz. Çevre kanyon türü yapılardan oluşuyor. Yol üzerinde sol kolda kalan mağaralar, 100 m civarında bir yükselti boyunca yayılmış durumda. Sarı renkli, kil oranı yüksek kireçtaşı bir tepeye yayılmış mağaralar tarih öncesi dönemlere kadar iniyor. Bizans dönemindeyse manastır olarak kullanılmışlar. Mağaraların karşı tarafında, yolun sağında bir çeşme ve çardak kurulmuş, birlikte yeşil vadiye bakıyorlar. Müthiş bir sükût... Herhangi bir tesis -iyi ki- yok; zira tabiat bambaşka burada.

Aşağı yukarı 10 km sonra Anadolu'nun en sevimli ve bakir beldelerinden Taşkale geliyor. Yaygın bir görüşe göre Mustafa Kemal'in ataları 16. yüzyılda Taşkale'nin Kızıllar köyünden Balkanlara göç ettirilmiş. Taşkale'de bulunan güvercinlikler günümüzde tahıl ambarı olarak kullanılıyor ve oldukça hoş bir görüntüye sahipler. Burası klasik bir bozkır köyü. Çok eski bir kahvesi var; mutlaka bir çay için derim. Ahşap döşemesi, masa ve sandalyeleriyle nadir bulunabilecek bir ortam.

St. Paul’ün ve Bizans’ın izleri Listra antik kenti, Romalılar tarafından bir karakol şehri olarak kurulmuş. MS 48 ya da 51 yıllarında Antalya’dan yola çıkan Hıristiyan azizi St. Paul de buradan geçmiş. Peri bacası türünden yapılar ile kilise ve mezarların çoğu ise Bizanslıların mirası.
Toroslarda bir vaha

Dönüşte Ermenek-Antalya yolunu izliyoruz. Hedef, Torosların bağrındaki olağanüstü vahayı keşfetmek; yani Yerköprü Şelalesi'ni. Burası, Konya'ya bağlı Hadim ilçesinde, Karasu ve Göksu nehirlerinin aktığı yerde.

Nefis bir yoldan önce Mut'a geliyoruz. Artık tam olarak Toroslardayız. Taşkale-Mut yaklaşık 3 saat. Yerköprü Şelalesi, Mut'tan Ermenek'e giderken sol kol üzerinde. Yalnız şelalenin yolu ahşap bir levha üzerinde yazılı, kaçırmamak için dikkatli olun. Mut'tan aşağı yukarı 10 km kadar uzaklıkta, ana yoldan girildikten sonra 45 dakika boyunca bozuk bir toprak yoldan gidiliyor. Yaklaşık yarım saat muazzam bir toprak yoldan su sesine doğru yaya iniyoruz. Birkaç küçük suyolu, mağaralar, ağaçlar ve çiçeklerle dolu müthiş bir koridordan sonra şelaleye varıyoruz. Kireçtaşı travertenlerin yüksekliği yaklaşık 30 metre. Oldukça büyük bir mağaranın önüne doğru akıyor şelale. Olağanüstü bir görüntü! Adamızı bulmuş olabilir miyiz acaba?

Toroslardan İç Anadolu’ya köprü Ermenek sevimli mi sevimli bir Anadolu yerleşkesi. Bir kaya ile Göksu Nehri arasına kurulmuş olan Ermenek başlı başına bir tur rotası.
Sevimli bir Anadolu şehri: Ermenek

Geldiğimiz istikametten yukarı çıkıyoruz. Mut- Ermenek yoluna kavuştuktan sonra soldan devam edince 2 saat sonra Ermenek'teyiz. Bir kaya ile Göksu Nehri arasına kurulmuş olan Ermenek çok sevimli bir Anadolu yerleşkesi. Kalacağımız yer, Ermenek ilçesine girmeden, solda yokuş aşağı bir yoldan kalacağımız Selçuk Otel'e varıyoruz. Eski bir okul binasıyken otele çevrilmiş. Tam karşısında uzanan dağlar tablo gibi. Vadiden Göksu Nehri akıyor.

Herkes kendi yolunda, kendi adasını bulur biraz da. Kendi kahramanını da bulması an meselesidir. Onun için yola devam!