Osmanlı’nın ilk isyankar valisi: Canbirdi Gazali

Canbirdi Gazali İsyanı
Canbirdi Gazali İsyanı

İslâm birliğini kurma idealini gerçekleştirmek amacıyla Memluk Sultanlığını Devlet-i Âliyye'ye ilhak eden Yavuz Sultan Selim, bu harekât çerçevesinde günümüz Suriye'sini de Osmanlı topraklarına katmıştı. 1520'de Yavuz Sultan Selim'in vefat haberini alınca Melik Eşref unvanıyla Suriye'de hükümdarlığını ilan eden Canbirdi Gazalî kendi adına hutbe okutup para bastırdı. Osmanlı’nın ilk isyankâr valisi Canbirdi Gazali'yi , Prof. Dr. Abdülkadir Özcan Derin Tarih okuyucuları için yazdı.

Günümüz Suriye'si Hz. Ömer döneminde Doğu Roma İmparatorluğu'ndan alınarak İslâm devleti topraklarına katılmış ve uzun süre Muaviye b. Ebû Süfyan'ın genel valiliği altında kalmıştır. 661 yılında Emevî Devleti'nin kurulup Şam'ın başşehir olmasından sonra Suriye'nin önemi daha da artmıştır. Abbasî hanedanının idare merkezi olarak Bağdat'ı seçmesi üzerine eski önemini kaybeden Suriye'de Abbasî yönetimine karşı ayaklanmalar çıkmışsa da bastırılmıştır. Daha sonra Tolunoğulları idaresine giren Suriye'de yayılmaya başlayan Şiî hareketleri istikrarı tamamen bozmuştur.

11. yüzyılda Şiî Fatımî hanedanı döneminde ortaya çıkan Dürzîliğin Suriye'ye sıçramasının ardından bölge Selçuklu Türklerinin yönetimine geçer. Suriye Selçuklularının ortadan kalkmasıyla burada Dimaşk (Şam) Atabeyliği kurulur. Fakat ülkenin çeşitli bölgelerinde Nusayrî, Dürzî ve İsmailî gibi Rafızî (Ehl-i sünnete aykırı) unsurlar varlığını sürdürüyordu.

Daha sonra Haçlı seferleri sırasında zor günler yaşayan ülke, Selahaddin Eyyubi'nin yönetimi zamanında tekrar istikrara kavuştuysa da onun ölümünden sonra yeniden kargaşa dönemine girdi; çok geçmeden Moğol istilâsına uğradı. Ancak Moğollara ağır bir darbe indiren Kahire merkezli Memluk Sultanlığı, daha sonra İlhanlı saldırılarını da durdurmayı başardı. Fakat Timur'un tahribatına engel olamadı. Memluklar döneminde Suriye'nin önemli şehirleri nâib denilen Memluk emirleri tarafından yönetildi. Fakat Haçlı ve Moğol saldırıları Suriye'yi her yönden sarsmış, buna bağlı olarak da sürekli isyanlara sahne olmuştu.

Sünnî İslâm birliğini kurma idealini gerçekleştirmek amacıyla Memluk Sultanlığını Devlet-i Âliyye'ye ilhak eden Yavuz Sultan Selim, bu harekât çerçevesinde günümüz Suriye'sini de Osmanlı topraklarına katmıştı (1516-1517). Osmanlı kaynaklarında cennet kokulu Şam, yani 'Şâm-ı cennet-meşâm' olarak geçen bu şehir, eyalet olarak doğrudan merkeze bağlanmış, ilk valiliğine de ertesi yılın Şubat ayında Memluk beylerinden Canbirdi Gazalî getirilmiştir.

Sünnî İslâm birliğini kurma idealini gerçekleştirmek amacıyla Memluk Sultanlığını Devlet-i Âliyye'ye ilhak eden Yavuz Sultan Selim, bu harekât çerçevesinde günümüz Suriye'sini de Osmanlı topraklarına katmıştı (1516-1517). Osmanlı kaynaklarında cennet kokulu Şam, yani 'Şâm-ı cennet-meşâm' olarak geçen bu şehir, eyalet olarak doğrudan merkeze bağlanmış, ilk valiliğine de ertesi yılın Şubat ayında Memluk beylerinden Canbirdi Gazalî getirilmiştir.

Özerk devlet peşinde bir âsi
Osmanlı padişahı tarafından firarî Tomanbay'ın peşinden gönderilen ve yakalanıp katl edilmesinde etkili olan Canbirdi, daha sonra Gazze, Safed, Kudüs, Kerek ve Nablus sancaklarının beyi yapılmış, çok geçmeden bu görevlerine ilaveten kayd-ı hayat (ömür boyu) şartıyla Şam beylerbeyliğine, hatta bir bakıma Suriye valiliğine getirilmiştir. 2 yıl kadar süren bu görevi esnasında civardaki aşiret ve kabile isyanlarını bastırmak ve Hac yolunun güvenliğini sağlamakla meşgul olmuş, bu arada Memluk ileri gelenlerini himayeye devam etmiştir.

1520'de Yavuz Sultan Selim'in vefat haberini alınca Melik Eşref unvanıyla Suriye'de hükümdarlığını ilan eden Canbirdi Gazalî kendi adına hutbe okutup para bastırdı. Bu arada Mısır'dan kaçan Çerkezlerle, Nablus ve Kerey bedevîlerinden 15 bin atlı, 800 kadar da yeniçeri benzeri yaya askeri tertip etti. Amacı Memluk Sultanlığını ihya etmekti.

Bu arada Safevî hükümdarı Şah İsmail'e, Dulkadirli Şehsuvaroğlu Ali Bey'e, Ramazanoğlu Pirî Bey'e ve Osmanlı'nın Mısır (Kahire) valisi Hayır Bey'e mektuplar ve elçiler göndererek desteklerini almaya kalkıştı. Rodos şövalyelerinden de ateşli silah ve mühimmat talebinde bulundu.

Önce Beyrut ve Trablusşam gibi kıyı şehirlerini işgal eden Gazalî, Humus ve Hama'yı yağmaladıktan sonra Halep üzerine yürüyerek kuşatmış, fakat çok şiddetli bir direnişle karşılaşmıştır. Yerli Halep halkının Osmanlı garnizonunun yanında oluşu ve direnişi takdire şayandır. Bu hadiseler sonrasında Halep de müstakil bir beylerbeyilik haline getirilmiştir.

Kahire valisi Hayır Bey gelişmeleri hemen İstanbul'a bildirmişti. Hayır Bey'in Gazalî üzerine hareketini uygun bulmayan Osmanlı hükümeti Vezir Ferhad Paşa kumandasında Anadolu'dan sevk ettiği kuvvetlerle meseleyi çözme yoluna gitmiştir. Daha Ferhad Paşa gelmeden Dulkadirli Türkmen Beyi Şehsuvaroğlu Ali Bey önden giderek Halep şehrini muhasaradan kurtarmış, Gazalî'nin peşine düşmüştür.

Şam muhafızı olan yeniçerileri bir ziyafet sırasında topluca katleden Gazalî, üzerine gelen Osmanlı kuvvetlerini Şam'ın dışında Mastaba denilen yerde karşılamış, fakat sabahtan öğleye kadar süren savaşta yenilerek kaçmak zorunda kalmıştır. Birkaç gün derviş kıyafetiyle dolaşan Canbirdi Gazalî bir rivayete göre, hazinedarı Ali'nin ihbarıyla yakalanıp başı kesilerek, bir başka rivayete göre ise kaçarken okla vurularak öldürülmüştür. Kesik başı İstanbul'a gönderilmiştir (Ocak 1521).

Böylece bu âsi valinin, isyanından mağlubiyetine kadar Şam'da 2 ay saltanat sürdüğü söylenebilir.

Canbirdi Gazalî isyanı, Osmanlı döneminde devlet kurma amaçlı çıkan ayaklanmaların önemlilerindendir. Hadise bastırılmasaydı, Osmanlı Devleti bir kaosa sürüklenebilirdi. Öte yandan, bu isyanın bertaraf edilmesi Şah İsmail'in tasavvurlarına sekte vurmuş; hatta tedirgin bir halde Tebriz'i terk ederek Kazvin'e çekilmesine sebep olmuştur.

Bu önemli hadiseden sonra Şam Beylerbeyliğine Enderun'dan yetişme Anadolu Beylerbeyi Ayas Paşa getirilmiş; Kudüs, Gazze ve Safed sancaklarına da birer sancak beyi tayin edilmiştir.