Yeğeni Arzu Enver Eroğan: “Keşke görüp feyz alsaydım”

Derin Tarih Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Armağan, yeğenlerinden Arzu Enver Eroğan ile Halil Kut Paşa’nın kabrinde.
Derin Tarih Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Armağan, yeğenlerinden Arzu Enver Eroğan ile Halil Kut Paşa’nın kabrinde.

Halil Kut Paşa’nın Beşiktaş’taki Yahya Efendi mezarlığındaki kabrini, yağmurlu bir İstanbul gününde Enver Paşa’nın torunu Arzu Enver Eroğan Derin Tarih dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Armağan ile ziyaret etti.

Denize bakan yamaçtaki kabrin başında dua ettik­ten sonra hissiyatını dergimizle paylaşan Arzu Hanım, ailesiyle ne kadar iftihar etse az olduğunu ifade ederek başladı söze. Halil Paşa, Enver Paşa ve Nuri Paşa gibi kah­ramanlar yetiştirmiş bir aileye mensup olmaktan duy­duğu gurur her halinden anlaşılıyordu. Aile içinde ko­nuşulanlardan hatırladığı kadarıyla Enver Paşa’nın en güvendiği askermiş Halil Paşa. Üçüncü nesil olmasından dolayı onları tanımamaktan doğan üzüntüsünü belirtir­ken “Keşke görüp feyz alsaydım” diye hayıflanması an­lamlıydı.

Arzu Hanım Kûtu’l-Amâre zaferinin nihayet kutlana­cak olmasından duyduğu sevinci saklamıyor: “Düşman­larımızın hatırlamak istemediği bu zaferi, yeniden can­landırmak böyle zor günlerde çok daha manidar.” Dış ilişkilerin gerektirdiği politik baskılarla bu bayramın kalktığı, dede ve büyük amcaları yaşasalardı bunu asla kabul etmeyecekleri yönündeki sözlerine katılmamak elde mi?

Tabii Goltz Paşa, Ali İhsan Sâbis ve evvelinde Süley­man Askerî gibi tarihimizin önemli kişiliklerinin hiz­metlerini dile getirmemenin vefasızlık olacağını ekle­meden geçmiyor. Bu paşaların çok erken vefat ettiğini belirtirken, yaprak dökümünü andırır şekilde aile üye­lerinden her birinin bir yana dağıldığını hüzünle anla­tıyor. Babası yurt dışında vefat etmiş, ailesi de çıkarılan bir kanunla 1939’da Türkiye’ye gelmiş. Yine de Halil Pa­şa’dan yakinen haberdar olmuş Arzu Hanım: “Çok ya­kın yaşamadık fakat bîhaber kalmadık.”

Bu sırada Mustafa Armağan sözü devralıyor ve yakın tarihin üstü örtülü kahramanlarını gücü yettikçe gün yüzüne çıkarmaya gayret edeceğini söylüyor. Bu cümle­ler bir ümit kandili olup dağıtıyor puslu havayı.

Derken ayrılık vakti.

Arzu Hanım mezar taşındaki kitabenin bile tarih der­si değerinde olduğunu hatırlatmadan ayrılmıyor kabrin başından.

Ne mi yazılı orada? Ziyaretine gidip Paşa’dan bir Fati­ha’yı esirgemeyenler biliyor cevabı. Zahmet edemeyenle­rin fotoğrafa bakmaları yeterli.