Gençlere tarihi sevdiren adam Talha Uğurluel ve 13 yıllık bukalemun macerası

Talha Uğurluel, akıcı üslubu ve konusuna olan hakimiyetiyle dinlediğiniz her an bilgi deponuzu adeta fulleyen bir tarihçi. Yaklaşık 13 yıldır evinde bukalemun besleyen Uğurluel'in bu serüveni de hayli enteresan.

Size göre tarih çok sıkıcı ve çekilmez ise henüz Talha Uğurluel ile tanışmamışsınız demektir. Manisalı olan Talha Uğurluel, 1997 yılında Manisa Celal Bayar Üniversitesinin Tarih bölümünden mezun oldu. Yaklaşık 7 kitap yazan tarihçi ve aynı zamanda pek çok kitabın da editörlüğünü yapmıştır.

Amerika'dan Yemen'e, Vietman'dan Bosna'ya birçok ülkede gerçekleştirdiği eğitim seminerlerine Türkiye içinde de hız kesmeden devam eden Uğurluel, Gazi Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümünde Akademik çalışmalarına da devam ediyor.

Peki bir tarihçinin nasıl bir bukalemun macerası olabilir diye sorarsanız, Uğurluel verdiği bir röportajda şöyle anlatıyor durumu:
Neden Bukalemun?
Güzel soru. Kim evinde bir kertenkele beslemek ister ki. Soğukkanlı görünüşü tıpkı bir dinazoru andıran ve bakımı da bir hayli zor bir canlı. Öncelikle bukalemun fikrinin aklıma çocukluğumdan yerleştiğini ifade edeyim. Annem 70'li yıllarda Cihandir'de otururken komşuları ünlü sinama sanatçısı Ediz Hun imiş. 

Onunda iguana ve bukalemunları varmış. Annem çocukluk yıllarımda hatıraları arasında bunları da anlatmıştı. Yani evde bu canlılar beslenebilir fikri o zamanlardan kalmış demek ki kafamda. Ayrıca tabiatla iç içe bir çocukluğum geçmiştir. Elimizde sapanlar kuş avlamaya çıkar dağ dere tepe dolaşırdık. 


Baktık bir şey vuramıyoruz dereden balık tutma işine girişirdik. O da olmuyorsa işi kertenkeleye vuruyorduk. Yani ille eve elimiz dolu gideceğiz. Yani soğukkanlı canlılardan korkmazdık. Yılanın ne çeşidi tarlalarda önümüze çıksa atlardık üzerine. Sanıyorum tüm bu geçmiş yaşantım bukalemun beslememde temel teşkil etti.
Neden Bukalemun? Güzel soru. Kim evinde bir kertenkele beslemek ister ki. Soğukkanlı görünüşü tıpkı bir dinazoru andıran ve bakımı da bir hayli zor bir canlı. Öncelikle bukalemun fikrinin aklıma çocukluğumdan yerleştiğini ifade edeyim. Annem 70'li yıllarda Cihandir'de otururken komşuları ünlü sinama sanatçısı Ediz Hun imiş. Onunda iguana ve bukalemunları varmış. Annem çocukluk yıllarımda hatıraları arasında bunları da anlatmıştı. Yani evde bu canlılar beslenebilir fikri o zamanlardan kalmış demek ki kafamda. Ayrıca tabiatla iç içe bir çocukluğum geçmiştir. Elimizde sapanlar kuş avlamaya çıkar dağ dere tepe dolaşırdık. Baktık bir şey vuramıyoruz dereden balık tutma işine girişirdik. O da olmuyorsa işi kertenkeleye vuruyorduk. Yani ille eve elimiz dolu gideceğiz. Yani soğukkanlı canlılardan korkmazdık. Yılanın ne çeşidi tarlalarda önümüze çıksa atlardık üzerine. Sanıyorum tüm bu geçmiş yaşantım bukalemun beslememde temel teşkil etti.
İlk Bukalemun
2000 yılının başları. İstanbul'da Kadıköy'deyim. O zamanlar orada sahil şeridinde yan yana küçük küçük bir sürü kuş ve balık dükkanı vardı. Oraları dolaşmayı severdim. O günde oraya uğradım. Ama bir dükkanın önünden geçerken bir de ne göreyim tam yolun kenarına bir akvaryum koymuş ama içinde bir kertenkele duruyor. Hemde görüntüsü çok başka bir kertenkele. Evet bu canlı bukalemundu. Renk değiştirme üstadı ve bir sanat harikası. Hemen yaklaşıp dükkan sahibini aradım. Bir bayan vardı tezgahın arkasında. 

Fiyatını sordum. Çok yüksek bir rakam söyledi. Almam mümkün değildi bu fiyata. Boynumu büküp uzaklaştım. Çarşının bitiminde tekrar geri dönerek bir kez daha vitrinleri incelerken yine aynı mağazanın önüne geldim. Bu kez Sakallı nur yüzlü bir amca vardı kapıda. Dikkatle bukalemuna baktığımı gördü ve yanıma yaklaştı. 


Bende gayri ihtiyari fiyatını bir kez de bu amcaya sordum. Fiyatını söylemeden; “Oğlum ne yapacaksın sen bunu” dedi. Şaşırtım. Dükkan sahibi değil miydi? Malını satmak konusunda neden bu kadar ilgisizdi ? Bende bukalemunların ciddi bir sanat harikası olduklarını renk değiştirmedeki maharetleri dünyanın en yavaş canlıları olmalarına rağmen en hızlı diline sahip olmaları vb. özellikleri ile Yaratıcının sanatını yansıttıklarını bu nedenle beslemek istediğimi söyledim. 


Amcanın yüzünde tatlı bir tebessüm belirdi ve az önce bayanın bana verdiği fiyatın neredeyse onda birini söyleyerek al o zaman onu dedi.Şaşırmıştım Bukalemunu bir kutuya koyduk. Tam uzaklaşmak üzere idim ki az önceki bayan çıka geldi ve yaşlı amcaya baba diye hitap ederek kaça verdiğini sordu. Amca fiyatı söyledi. Kızı rakamı çok aşağı buldu ve tam itiraz edecekti ki amca kızını konuşturmayarak “Sen karışma çocuk bana bir şey söyledi. Onun için bu fiyata verdim.” dedi. 


Bu ilk bukalemunum Türkiye'de yetişen cinsten olup gösterişsiz bir tiptir. Boynuzu yok denecek kadar küçük olup genelde tabiat renklerine (yeşil kahverengi vb. ) girebilir. O gün eve getirdiğim bukalemun için papağan kafesini hazırladım. İçini dallarla döşedim. İçine saldım. Birkaç saat sonra geldim bir de baktım bukalemun yok. Eşimle bakıyoruz bakıyoruz kafeste yok. Eyvah çıktı tellerin arasında bu diyoruz. Sonra bir de ne görelim dalda duruyor. Öyle bir kamufle olmuş görebilene aşk olsun...
İlk Bukalemun 2000 yılının başları. İstanbul'da Kadıköy'deyim. O zamanlar orada sahil şeridinde yan yana küçük küçük bir sürü kuş ve balık dükkanı vardı. Oraları dolaşmayı severdim. O günde oraya uğradım. Ama bir dükkanın önünden geçerken bir de ne göreyim tam yolun kenarına bir akvaryum koymuş ama içinde bir kertenkele duruyor. Hemde görüntüsü çok başka bir kertenkele. Evet bu canlı bukalemundu. Renk değiştirme üstadı ve bir sanat harikası. Hemen yaklaşıp dükkan sahibini aradım. Bir bayan vardı tezgahın arkasında. Fiyatını sordum. Çok yüksek bir rakam söyledi. Almam mümkün değildi bu fiyata. Boynumu büküp uzaklaştım. Çarşının bitiminde tekrar geri dönerek bir kez daha vitrinleri incelerken yine aynı mağazanın önüne geldim. Bu kez Sakallı nur yüzlü bir amca vardı kapıda. Dikkatle bukalemuna baktığımı gördü ve yanıma yaklaştı. Bende gayri ihtiyari fiyatını bir kez de bu amcaya sordum. Fiyatını söylemeden; “Oğlum ne yapacaksın sen bunu” dedi. Şaşırtım. Dükkan sahibi değil miydi? Malını satmak konusunda neden bu kadar ilgisizdi ? Bende bukalemunların ciddi bir sanat harikası olduklarını renk değiştirmedeki maharetleri dünyanın en yavaş canlıları olmalarına rağmen en hızlı diline sahip olmaları vb. özellikleri ile Yaratıcının sanatını yansıttıklarını bu nedenle beslemek istediğimi söyledim. Amcanın yüzünde tatlı bir tebessüm belirdi ve az önce bayanın bana verdiği fiyatın neredeyse onda birini söyleyerek al o zaman onu dedi.Şaşırmıştım Bukalemunu bir kutuya koyduk. Tam uzaklaşmak üzere idim ki az önceki bayan çıka geldi ve yaşlı amcaya baba diye hitap ederek kaça verdiğini sordu. Amca fiyatı söyledi. Kızı rakamı çok aşağı buldu ve tam itiraz edecekti ki amca kızını konuşturmayarak “Sen karışma çocuk bana bir şey söyledi. Onun için bu fiyata verdim.” dedi. Bu ilk bukalemunum Türkiye'de yetişen cinsten olup gösterişsiz bir tiptir. Boynuzu yok denecek kadar küçük olup genelde tabiat renklerine (yeşil kahverengi vb. ) girebilir. O gün eve getirdiğim bukalemun için papağan kafesini hazırladım. İçini dallarla döşedim. İçine saldım. Birkaç saat sonra geldim bir de baktım bukalemun yok. Eşimle bakıyoruz bakıyoruz kafeste yok. Eyvah çıktı tellerin arasında bu diyoruz. Sonra bir de ne görelim dalda duruyor. Öyle bir kamufle olmuş görebilene aşk olsun...
Yemenlilerle tanışması
Bukalemunlara ilgi duyan herkes Yemen bukalemunlarını bilir. Kafasındaki hörgücü ile en özel bukalemun cinslerinden biridir. Zaten dünya üzerinde bukalemunların en yoğun bulunduğu yerler Madagaskar Adası ve Yemen civarıdır. Yemen'de de her yerde değil özellikle Taiz'de Sabır Dağı civarında bulursunuz bukalemunları.

Yemen'e 2004 itibari ile gezilere başladım. Yemen'de bulunan her şey ile ilgilenirken bukalemunları da sordum. Oradaki arkadaşlar bilmiyorlardı. Yolumuz Taiz'e düştü. Onlara da bahsettim. Yemen bukalemununun özel bir canlı olduğu ve buralarda olması gerektiğini anlattım. Birkaç öğretmenimiz bazen elektirik direklerinde yürüyen kertenkeleler gördüklerini anlattılar. Bunlar olabilir dedik.  Bilen birileriyle görüştüm hemen tanıdılar. Ama lanettain bir canlı gibi bahsettiler.
Yemenlilerle tanışması Bukalemunlara ilgi duyan herkes Yemen bukalemunlarını bilir. Kafasındaki hörgücü ile en özel bukalemun cinslerinden biridir. Zaten dünya üzerinde bukalemunların en yoğun bulunduğu yerler Madagaskar Adası ve Yemen civarıdır. Yemen'de de her yerde değil özellikle Taiz'de Sabır Dağı civarında bulursunuz bukalemunları. Yemen'e 2004 itibari ile gezilere başladım. Yemen'de bulunan her şey ile ilgilenirken bukalemunları da sordum. Oradaki arkadaşlar bilmiyorlardı. Yolumuz Taiz'e düştü. Onlara da bahsettim. Yemen bukalemununun özel bir canlı olduğu ve buralarda olması gerektiğini anlattım. Birkaç öğretmenimiz bazen elektirik direklerinde yürüyen kertenkeleler gördüklerini anlattılar. Bunlar olabilir dedik. Bilen birileriyle görüştüm hemen tanıdılar. Ama lanettain bir canlı gibi bahsettiler.
Afrika'dan papağan, Yemen'den bülbül ve Hollanda'dan çöl kertenkelesi evin diğer canlıları arasında
Talha Uğurluel neden başka bir hayvan değil de bukalemun beslediğini “Ben kara kertenkelesi ya da soğuk bir hayvan beslemek istemem. Fakat bu hayvanda Allah'ın sanatı var gerçekten. Ben bunu evime gelen insanlara da anlatıyorum. Bukalemun üzerinden sohbet yapıyoruz.” sözleriyle anlatıyor. 

Fakat o kadar da kolay değil tabii evde bukalemun beslemek. Zira bu hayvanlar sadece canlı böcek ve hayvan yiyorlar. Uğurluel de bu yüzden biraz endişe etmiş başta. Çünkü öyle sinek böcek veya canlı hayvanı her zaman bulmak mümkün değil. Ancak Antalya'da bir çekirge çiftliği bulunca rahatlamışlar. Şimdi ara ara oradan sipariş verip çekirge getirtiyor. Başta o da bukalemunlarına yiyecek bulma noktasında ciddi sıkıntı çekmiş hatta iyi beslenemediği için ölen hayvanları da olmuş. 


Biri evinde bukalemun besler de aile fertleri ne der? Bu da önemli elbette. Talha Uğurluel'in eşi Gülfidan Hanım onun kadar içli dışlı olmasa da razı olmuş eve almaya. “İnsanların özel zevkleri varsa bunun önünde durulmaması gerektiğine inanıyorum. Bu Talha Bey'in özel zevki. Zaten hayvanların bakımını da o yapıyor.” diyen Gülfidan Hanım asıl etkinin kızının üzerinde olduğunu söylüyor. 9 yaşındaki Şura bukalemunların her tür bakımıyla ilgileniyor onlara böcek topluyor, konuşuyor, kitap okuyor. 


Yazları Gebze'nin bir köyünde yıl içinde ise İstanbul Ümraniye'de yaşayan ailenin başka hayvanları da var. Kongo'dan getirdikleri 'Jako' adındaki gri Afrika papağanı 'Hizari' adı verilen Yemen bülbülleri ve Hollanda'dan getirdikleri Avustralya çöl kertenkelesi de evin diğer sakinleri arasında yer alıyor.
Afrika'dan papağan, Yemen'den bülbül ve Hollanda'dan çöl kertenkelesi evin diğer canlıları arasında Talha Uğurluel neden başka bir hayvan değil de bukalemun beslediğini “Ben kara kertenkelesi ya da soğuk bir hayvan beslemek istemem. Fakat bu hayvanda Allah'ın sanatı var gerçekten. Ben bunu evime gelen insanlara da anlatıyorum. Bukalemun üzerinden sohbet yapıyoruz.” sözleriyle anlatıyor. Fakat o kadar da kolay değil tabii evde bukalemun beslemek. Zira bu hayvanlar sadece canlı böcek ve hayvan yiyorlar. Uğurluel de bu yüzden biraz endişe etmiş başta. Çünkü öyle sinek böcek veya canlı hayvanı her zaman bulmak mümkün değil. Ancak Antalya'da bir çekirge çiftliği bulunca rahatlamışlar. Şimdi ara ara oradan sipariş verip çekirge getirtiyor. Başta o da bukalemunlarına yiyecek bulma noktasında ciddi sıkıntı çekmiş hatta iyi beslenemediği için ölen hayvanları da olmuş. Biri evinde bukalemun besler de aile fertleri ne der? Bu da önemli elbette. Talha Uğurluel'in eşi Gülfidan Hanım onun kadar içli dışlı olmasa da razı olmuş eve almaya. “İnsanların özel zevkleri varsa bunun önünde durulmaması gerektiğine inanıyorum. Bu Talha Bey'in özel zevki. Zaten hayvanların bakımını da o yapıyor.” diyen Gülfidan Hanım asıl etkinin kızının üzerinde olduğunu söylüyor. 9 yaşındaki Şura bukalemunların her tür bakımıyla ilgileniyor onlara böcek topluyor, konuşuyor, kitap okuyor. Yazları Gebze'nin bir köyünde yıl içinde ise İstanbul Ümraniye'de yaşayan ailenin başka hayvanları da var. Kongo'dan getirdikleri 'Jako' adındaki gri Afrika papağanı 'Hizari' adı verilen Yemen bülbülleri ve Hollanda'dan getirdikleri Avustralya çöl kertenkelesi de evin diğer sakinleri arasında yer alıyor.
"Bu hayvanda Allah’ın sanatını görüyorum "
"Ben bukalemunların Allah'ın sanatının en ciddi temayüz ettiği canlılardan biri olduklarını düşünüyorum. Düşünürsek dünyanın en yavaş hayvanlarından biri bir adımını on dakika düşünüp ancak atabiliyor. Ama Allah ona sen sadece canlı böcek yiyeceksin diyor. Ölü yüzlerce çekirge ile bir araya koysanız dönüp bakmaz ve açlıktan ölebilir. Bu yavaşlıkla böcekleri yakalaması imkansız. 

Ama yine Yüce Yaratıcı ona dünyanın en hızlı dilini bahşediyor. Bir jet uçağının fırlatma hızından 70 kez daha hızlı. Bu yavaş canlının düşmanları da çok. Şahin atmaca ve büyük yılanlar bukalemunları çok seviyor. Kaçmaya hayatta güç yetiremez. Ama Allah ona kamuflaj özelliği vermiş. Anında bulunduğu ortama girebiliyor. 

Hatta iki gün önce elimde doğan bukalemun yavruları çıkarken bile tam dört kez renk değiştirdiler. Tabiatta bulunan tüm renklere anında girebiliyorlar. Bukalemunların üzerinde de on binlerce renk pixeli taşıyan minik renk pigmentleri var. Hayvan dalda duruyor dal gibi. Sonra elini yaprağa uzatıyor parmak uçlarından itibaren yeşillenmeye başlıyor."
"Bu hayvanda Allah’ın sanatını görüyorum " "Ben bukalemunların Allah'ın sanatının en ciddi temayüz ettiği canlılardan biri olduklarını düşünüyorum. Düşünürsek dünyanın en yavaş hayvanlarından biri bir adımını on dakika düşünüp ancak atabiliyor. Ama Allah ona sen sadece canlı böcek yiyeceksin diyor. Ölü yüzlerce çekirge ile bir araya koysanız dönüp bakmaz ve açlıktan ölebilir. Bu yavaşlıkla böcekleri yakalaması imkansız. Ama yine Yüce Yaratıcı ona dünyanın en hızlı dilini bahşediyor. Bir jet uçağının fırlatma hızından 70 kez daha hızlı. Bu yavaş canlının düşmanları da çok. Şahin atmaca ve büyük yılanlar bukalemunları çok seviyor. Kaçmaya hayatta güç yetiremez. Ama Allah ona kamuflaj özelliği vermiş. Anında bulunduğu ortama girebiliyor. Hatta iki gün önce elimde doğan bukalemun yavruları çıkarken bile tam dört kez renk değiştirdiler. Tabiatta bulunan tüm renklere anında girebiliyorlar. Bukalemunların üzerinde de on binlerce renk pixeli taşıyan minik renk pigmentleri var. Hayvan dalda duruyor dal gibi. Sonra elini yaprağa uzatıyor parmak uçlarından itibaren yeşillenmeye başlıyor."
Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >