Uzman görüşü: Östersunds maçı hakkında günün öne çıkan 5 köşe yazısı

Galatasaray Östersunds
Galatasaray Östersunds

Galatasaray'ın Östersunds'a elenmesini köşelerine taşıyan spor yorumcularını sizler için derledik.

Temsilcimiz Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi 2. Ön Eleme Turu rövanş maçında Östersunds ile 1-1 berabere kalarak büyük bir sürprize imza attı.

Tarihinde Avrupa'ya ilk kez bu kadar veda eden Galatasaray'da eleştiri oklarınınhedefi teknik direktör Igor Tudor ve Dursun Özbek yönetimi oldu.

Östersunds maçının ardından günün öne çıkan 5 köşe yazısını sizler için derledik.

Levent Tüzemen / Sabah
Başkan Dursun Özbek’e ve çapsız teknik direktör Tudor’a sesleniyorum: İstifa da bir hizmettir. Alma Sneijder'in ahını, çıkar aheste aheste… Galatasaray'ın geçen sezon ligde gol atma problemi yoktu. Sorun, kolay gol yiyen savunmadaydı. Podolski-Bruma-Sneijder üçlüsü 33 gole imza atmış, 32 de asist yapmıştı. Yani bu üçlü toplamda 65 gole imza koymuşlardı. Poldi kendi gitti. Tudor'un 'Altımı oyuyorlar' dediği Bruma-Sneijder ikilisini yönetim gözünü kırpmadan yolladı. 10 numaralı forma da Belhanda'ya verildi. Faslı yıldızın Sneijder rolünü oynayamayacağını İsveç'teki maçta gördük. Belhanda, maç boyu sorumluluk almadı, ikili mücadelelere girmedi ve 'Ben Galatasaray'ın yeni yıldızı olacağım' güvenini taraftara bile vermedi… At sahibine göre kişnermiş.... Galatasaray'ın da Tudor'a göre nasıl kişnediğini gördük. Hırvat hoca, basın toplantısında şöyle demişti: "İlk maçı 4-0 kaybetsek bile turu atlayacağımızaeminim. Rövanş için oyuncularım inanılmaz motive oldu, taraftarlarımız fizik olarak çok daha iyi ve etkili bir takım görecekler." İsveç ekibi önünde mücadele gücü yüksek bir Galatasaray vardı ancak oyuncuların kaliteleri, yetenekleri, bireysel becerileri, goller üretmek için yetmedi. Bu kadar baskılı oynayan bir takımda Bruma- Sneijder ikilisi olsaydı, Galatasaray turu rahat geçerdi. Tudor'un prensi Belhanda, Galatasaray'ın coşkulu oynamasına ve etkili pozisyonlar bulmasına etken olamadı. Kenardan Linnes ve Carole ikilisi etkili ortalar yapamadığı için Maicon'un, doldurboşalt ortalarına tanık olduk. Peki ama golü kim atacaktı? Yüreğimizi ve karakterimizi ortaya koyacağız diyen Tudor'un Eren- Gomis ikilisini kafadan oynatacak yüreği yoktu. Galatasaray belki koşuyordu ama ne taktiği vardı ne de sistemi… Maalesef rakibin dengesini bozacak Eren Derdiyok hamlesini Tudor efendi, bir devreyi heba ettikten sonra düşünebildi. Dursun Özbek, tarihe iki şekilde geçecek. 1- UEFA'dan alınan 1 yıl Avrupa'ya gitmeme cezası. 2-Tromsö faciasından sonra Östersunds faciasını yaşayan başkan… Ama Galatasaray bu turu geçerdi… Medyanın ve benim özellikle Tudor ile ilgili yaptığım eleştirilere, maalesef Özbek kulak kabartmadı. Arkasında durduğu çapsız, bilgisiz, yeteneksiz ve kaprisli Turdor'a güvenmenin bedelini Galatasaray, Avrupa'dan bir köy takımına elenerek ödedi. Başkan Özbek'e ve çapsız Tudor'a sesleniyorum: İstifa da bir hizmettir.
Levent Tüzemen / Sabah Başkan Dursun Özbek’e ve çapsız teknik direktör Tudor’a sesleniyorum: İstifa da bir hizmettir. Alma Sneijder'in ahını, çıkar aheste aheste… Galatasaray'ın geçen sezon ligde gol atma problemi yoktu. Sorun, kolay gol yiyen savunmadaydı. Podolski-Bruma-Sneijder üçlüsü 33 gole imza atmış, 32 de asist yapmıştı. Yani bu üçlü toplamda 65 gole imza koymuşlardı. Poldi kendi gitti. Tudor'un 'Altımı oyuyorlar' dediği Bruma-Sneijder ikilisini yönetim gözünü kırpmadan yolladı. 10 numaralı forma da Belhanda'ya verildi. Faslı yıldızın Sneijder rolünü oynayamayacağını İsveç'teki maçta gördük. Belhanda, maç boyu sorumluluk almadı, ikili mücadelelere girmedi ve 'Ben Galatasaray'ın yeni yıldızı olacağım' güvenini taraftara bile vermedi… At sahibine göre kişnermiş.... Galatasaray'ın da Tudor'a göre nasıl kişnediğini gördük. Hırvat hoca, basın toplantısında şöyle demişti: "İlk maçı 4-0 kaybetsek bile turu atlayacağımızaeminim. Rövanş için oyuncularım inanılmaz motive oldu, taraftarlarımız fizik olarak çok daha iyi ve etkili bir takım görecekler." İsveç ekibi önünde mücadele gücü yüksek bir Galatasaray vardı ancak oyuncuların kaliteleri, yetenekleri, bireysel becerileri, goller üretmek için yetmedi. Bu kadar baskılı oynayan bir takımda Bruma- Sneijder ikilisi olsaydı, Galatasaray turu rahat geçerdi. Tudor'un prensi Belhanda, Galatasaray'ın coşkulu oynamasına ve etkili pozisyonlar bulmasına etken olamadı. Kenardan Linnes ve Carole ikilisi etkili ortalar yapamadığı için Maicon'un, doldurboşalt ortalarına tanık olduk. Peki ama golü kim atacaktı? Yüreğimizi ve karakterimizi ortaya koyacağız diyen Tudor'un Eren- Gomis ikilisini kafadan oynatacak yüreği yoktu. Galatasaray belki koşuyordu ama ne taktiği vardı ne de sistemi… Maalesef rakibin dengesini bozacak Eren Derdiyok hamlesini Tudor efendi, bir devreyi heba ettikten sonra düşünebildi. Dursun Özbek, tarihe iki şekilde geçecek. 1- UEFA'dan alınan 1 yıl Avrupa'ya gitmeme cezası. 2-Tromsö faciasından sonra Östersunds faciasını yaşayan başkan… Ama Galatasaray bu turu geçerdi… Medyanın ve benim özellikle Tudor ile ilgili yaptığım eleştirilere, maalesef Özbek kulak kabartmadı. Arkasında durduğu çapsız, bilgisiz, yeteneksiz ve kaprisli Turdor'a güvenmenin bedelini Galatasaray, Avrupa'dan bir köy takımına elenerek ödedi. Başkan Özbek'e ve çapsız Tudor'a sesleniyorum: İstifa da bir hizmettir.
Ömer Üründül / Sabah
Günümüz futbolunda en önemli olay takım bütünlüğünü sağlamaktır. Ama G.Saray’ın, oturmuş bir sistemi yoktu. Büyük bir seyirci desteği... Hırslı futbolcular... Tempolu çok yoğun bir baskı... Adeta tek kale bir ilk devre... Östersunds takımı fizik olarak diri... İlk maçtaki çok önemli avantajının moraliyle de 10 kişiyle iyi yerleşimli, disiplinli ve alan daraltan bir oyun oynuyor. İlaveten bir tek Belhanda'ya adam adama yakın markaj var... Galatasaray, rakibine organize olma şansı vermiyor. Tüm riskleri almasına rağmen kontratak şansı tanımıyor... Ancak 40. dakikaya kadar Galatasaray'ın tehlikeli tek pozisyonu yok. İkinci yarı işlerin daha zor olacağı belli. Çünkü ilerleyen bölümlerde tempo düşecek, fizik açıdan kuvvetli rakip de etkili çıkışlar yapabilecek... Bu yüzden ikinci yarının ilk 15 dakikası çok önemli.. Mutlaka moral getirecek bir gol gerekli... O fırsat da 51. dakikada geldi ama Gomis net pozisyonda kafayı dışarı vurdu... Ümitler devam ederken Tudor yine gereksiz bir maceraya döndü.. Carole'ü çıkartıp Eren'i oyuna alırken her zaman baş ağrıtan üçlü defansa döndü... Kısa süre sonra da Ahmet Çalık'ın hatasıyla Östersunds penaltı kazandı... Bu pozisyonda Muslera'nın mutlaka kırmızı kart görmesi gerekiyordu. En azından ikinci sarıdan ama hakem bir kıyak yapıp kartını çıkarmayarak bir şans kapısı bıraktı. Ancak penaltı gol olunca her şey bitti... İşin gerçek yönüne baktığımız zaman şunu gözlemliyoruz: Bu kadar yoğun baskıya ve deneyimsiz bir rakibe rağmen yine üretkenlik yok... Cevabı gayet basit: Günümüz futbolunda en önemli olay oturmuş bir oyun modeli ve takım bütünlüğünü sağlamaktır. Ama Galatasaray'ın, geçen seneden oturmuş bir sistemi yoktu. Buna bir de yeni transferlereklenince ve sezon başı olunca doğal olarak ofansif girişimlerde bir plan ve program uygulayamıyor. İşte bunların göz önünde bulundurulup ilk maçtan hasarlı dönmemek gerekliydi...
Ömer Üründül / Sabah Günümüz futbolunda en önemli olay takım bütünlüğünü sağlamaktır. Ama G.Saray’ın, oturmuş bir sistemi yoktu. Büyük bir seyirci desteği... Hırslı futbolcular... Tempolu çok yoğun bir baskı... Adeta tek kale bir ilk devre... Östersunds takımı fizik olarak diri... İlk maçtaki çok önemli avantajının moraliyle de 10 kişiyle iyi yerleşimli, disiplinli ve alan daraltan bir oyun oynuyor. İlaveten bir tek Belhanda'ya adam adama yakın markaj var... Galatasaray, rakibine organize olma şansı vermiyor. Tüm riskleri almasına rağmen kontratak şansı tanımıyor... Ancak 40. dakikaya kadar Galatasaray'ın tehlikeli tek pozisyonu yok. İkinci yarı işlerin daha zor olacağı belli. Çünkü ilerleyen bölümlerde tempo düşecek, fizik açıdan kuvvetli rakip de etkili çıkışlar yapabilecek... Bu yüzden ikinci yarının ilk 15 dakikası çok önemli.. Mutlaka moral getirecek bir gol gerekli... O fırsat da 51. dakikada geldi ama Gomis net pozisyonda kafayı dışarı vurdu... Ümitler devam ederken Tudor yine gereksiz bir maceraya döndü.. Carole'ü çıkartıp Eren'i oyuna alırken her zaman baş ağrıtan üçlü defansa döndü... Kısa süre sonra da Ahmet Çalık'ın hatasıyla Östersunds penaltı kazandı... Bu pozisyonda Muslera'nın mutlaka kırmızı kart görmesi gerekiyordu. En azından ikinci sarıdan ama hakem bir kıyak yapıp kartını çıkarmayarak bir şans kapısı bıraktı. Ancak penaltı gol olunca her şey bitti... İşin gerçek yönüne baktığımız zaman şunu gözlemliyoruz: Bu kadar yoğun baskıya ve deneyimsiz bir rakibe rağmen yine üretkenlik yok... Cevabı gayet basit: Günümüz futbolunda en önemli olay oturmuş bir oyun modeli ve takım bütünlüğünü sağlamaktır. Ama Galatasaray'ın, geçen seneden oturmuş bir sistemi yoktu. Buna bir de yeni transferlereklenince ve sezon başı olunca doğal olarak ofansif girişimlerde bir plan ve program uygulayamıyor. İşte bunların göz önünde bulundurulup ilk maçtan hasarlı dönmemek gerekliydi...
Ercan Taner / Haber Türk
1- Temmuz ayını bitirmek üzereyiz... Millet tatilde... Buna rağmen, tribünler çok iyiydi bence...

  
2- Avrupa kupalarında temmuz başı maç oynayacaksam, istemeyeceğim tek şey; kuzey ülkeleri takımlarıyla eşleşmek...

  
3- Rakip, maç ritmini yakalamış... Galatasaray ise sezonu erken açmasına rağmen hazır değil böyle maçlara...

  
4- Maça istekli başlamak; kayarak rakibe faul yapmak ve sinirli görünmek değildir...

  
5- Tam tersi, sakin ve olgun maç başlangıçlarıyla hücum prensiplerini tam olarak uygulamak yakışır Galatasaray gibi takımlara...

  
6- Maicon transfer olduğunda çok övüldü... Şöyle bir saptamam var... Tek hamlelik ve oyun kurma becerisi şu an kötü... Uyum süreci adlı klasik cümlemizi yazıp bekleyelim...

  
7- Belhanda hiç hazır değil... 10 numaralı forma, yağmasa bile gürler... İlk yarıda çok silik kaldı...

  
8- “Teknik direktörlerin karakterleri, aynen takıma da yansır” derler... Tudor’un sinirli ve agresif tarzı, sahaya yansıyor ama negatif...

  
9- Ve 60. dakika... Ahmet Çalık, kesinlikle yapılmaması gereken yerde büyük hata yaptı... Sonra penaltı ve hüzünlü vedayı getiren gol...

  
10- Galatasaray orta sahasında üretim sıfır... Selçuk, yine kötü... Tolga, çok iyi atlet ama maraton koşarsa... Futbolda çok koşan değil iş yapan aranır..

  
11- Gelelim final bölümüne... Galatasaray’ın genlerinde her zaman Avrupa vardır... Ama bu kural mutasyona uğramaya başladı...
Ercan Taner / Haber Türk 1- Temmuz ayını bitirmek üzereyiz... Millet tatilde... Buna rağmen, tribünler çok iyiydi bence... 2- Avrupa kupalarında temmuz başı maç oynayacaksam, istemeyeceğim tek şey; kuzey ülkeleri takımlarıyla eşleşmek... 3- Rakip, maç ritmini yakalamış... Galatasaray ise sezonu erken açmasına rağmen hazır değil böyle maçlara... 4- Maça istekli başlamak; kayarak rakibe faul yapmak ve sinirli görünmek değildir... 5- Tam tersi, sakin ve olgun maç başlangıçlarıyla hücum prensiplerini tam olarak uygulamak yakışır Galatasaray gibi takımlara... 6- Maicon transfer olduğunda çok övüldü... Şöyle bir saptamam var... Tek hamlelik ve oyun kurma becerisi şu an kötü... Uyum süreci adlı klasik cümlemizi yazıp bekleyelim... 7- Belhanda hiç hazır değil... 10 numaralı forma, yağmasa bile gürler... İlk yarıda çok silik kaldı... 8- “Teknik direktörlerin karakterleri, aynen takıma da yansır” derler... Tudor’un sinirli ve agresif tarzı, sahaya yansıyor ama negatif... 9- Ve 60. dakika... Ahmet Çalık, kesinlikle yapılmaması gereken yerde büyük hata yaptı... Sonra penaltı ve hüzünlü vedayı getiren gol... 10- Galatasaray orta sahasında üretim sıfır... Selçuk, yine kötü... Tolga, çok iyi atlet ama maraton koşarsa... Futbolda çok koşan değil iş yapan aranır.. 11- Gelelim final bölümüne... Galatasaray’ın genlerinde her zaman Avrupa vardır... Ama bu kural mutasyona uğramaya başladı...
Erman Toroğlu / Fotomaç
Bakın, şunu baştan söyleyeyim; Dursun Özbek ve Tudor ile bu iş yürümez. İgor Tudor bir kiralık katildir. Ama bir suçu yok ki Tudor'un! O bir kiralık katil. Tutmuşlar onu… Sneijder'i yedi, şimdi de kendisi gidiyor. Bakınız! Bu Galatasaray takımından böyle giderse bir cacık olmaz. Bu Tudor ile falan bu iş yürümez. Bakıyorum; Tudor, futbolcuyla mücadele ediyor. Sen futbolcuyla mücadele edemezsin, futbolcuyu eğitirsin, diyalog kurarsın. "Ben senden daha kuvvetliyim, ben seni döverim falan" diyor. He bir de şu var; biraz düzgün hakemler bu Tudor'u oyunda tutmazlar. Galatasaray'ı çok tehlikeli günler bekliyor. Galatasaray'ın orta sahasına bakın, bu orta sahayla ne yaparsınız söyleyin bana? Galatasaray dün akşam çizgiye inip, kaç orta yaptı? Cepheden kaç orta yaptı? Atılan gol de tesadüfi bir gol...
Erman Toroğlu / Fotomaç Bakın, şunu baştan söyleyeyim; Dursun Özbek ve Tudor ile bu iş yürümez. İgor Tudor bir kiralık katildir. Ama bir suçu yok ki Tudor'un! O bir kiralık katil. Tutmuşlar onu… Sneijder'i yedi, şimdi de kendisi gidiyor. Bakınız! Bu Galatasaray takımından böyle giderse bir cacık olmaz. Bu Tudor ile falan bu iş yürümez. Bakıyorum; Tudor, futbolcuyla mücadele ediyor. Sen futbolcuyla mücadele edemezsin, futbolcuyu eğitirsin, diyalog kurarsın. "Ben senden daha kuvvetliyim, ben seni döverim falan" diyor. He bir de şu var; biraz düzgün hakemler bu Tudor'u oyunda tutmazlar. Galatasaray'ı çok tehlikeli günler bekliyor. Galatasaray'ın orta sahasına bakın, bu orta sahayla ne yaparsınız söyleyin bana? Galatasaray dün akşam çizgiye inip, kaç orta yaptı? Cepheden kaç orta yaptı? Atılan gol de tesadüfi bir gol...
Mehmet Demirkol / Fanatik
Tudor bu maçtan sonra, ilk maçtaki, “Hazır değildik” bahanesini kullansa kabul edebilirdim, tabii belli oranda. Çünkü elinde Carole, Tolga gibi bu takımın birinci tercihi olması imkansız, Ahmet ve Sinan gibi     gelişmesi gereken, Selçuk gibi anormal düşüş yaşayan oyuncular var. Ve daha sezon yüklemeleri yapılırken, her şeyi yapmak mümkün olmayabilir. Bunun yanında psikolojik sorunlar da var. Sneijder kriziyle sadece Sneijder kaybedilmedi, Belhanda’ya da büyük zarar verildi. Galatasaray en iyi yönü olan ön 4’lüsünde yenilenme yaparken, asıl ihtiyacı olan orta saha merkezini aynı tutarak, hatta belki gerileterek büyük bir yönetim hatası yaptı.     Aslında konunun özü bu... Savunmada sadece Maicon’u değil, yanına Ramos’u da alsanız kriz devam edecekti. Temeli düzeltmeden çatıyı yenilemeye, bahçeyi düzeltmeye, boya badana yapmaya kalkarsan bunlar oluyor. Sonuç olarak; 1- Yönetim, Galatasaray’da spor dışında her şeyi iyi yönetiyor. 

 2- Bu ortamda teknik direktörlük yapmak çok zor. Ve Tudor bu zor göreve hiç hazır değil.

 3- İyi tarafından bakmak gerekirse: Galatasaray belki şimdi sezona hazırlanabilir. Tabii yönetim ve teknik heyet görevde kalabilirlerse.  4- Realist bakmak gerekirse, Galatasaray belki şimdi sezona hazırlanabilir. Yönetim ve teknik heyet istifa ederse…
Mehmet Demirkol / Fanatik Tudor bu maçtan sonra, ilk maçtaki, “Hazır değildik” bahanesini kullansa kabul edebilirdim, tabii belli oranda. Çünkü elinde Carole, Tolga gibi bu takımın birinci tercihi olması imkansız, Ahmet ve Sinan gibi gelişmesi gereken, Selçuk gibi anormal düşüş yaşayan oyuncular var. Ve daha sezon yüklemeleri yapılırken, her şeyi yapmak mümkün olmayabilir. Bunun yanında psikolojik sorunlar da var. Sneijder kriziyle sadece Sneijder kaybedilmedi, Belhanda’ya da büyük zarar verildi. Galatasaray en iyi yönü olan ön 4’lüsünde yenilenme yaparken, asıl ihtiyacı olan orta saha merkezini aynı tutarak, hatta belki gerileterek büyük bir yönetim hatası yaptı. Aslında konunun özü bu... Savunmada sadece Maicon’u değil, yanına Ramos’u da alsanız kriz devam edecekti. Temeli düzeltmeden çatıyı yenilemeye, bahçeyi düzeltmeye, boya badana yapmaya kalkarsan bunlar oluyor. Sonuç olarak; 1- Yönetim, Galatasaray’da spor dışında her şeyi iyi yönetiyor. 2- Bu ortamda teknik direktörlük yapmak çok zor. Ve Tudor bu zor göreve hiç hazır değil. 3- İyi tarafından bakmak gerekirse: Galatasaray belki şimdi sezona hazırlanabilir. Tabii yönetim ve teknik heyet görevde kalabilirlerse. 4- Realist bakmak gerekirse, Galatasaray belki şimdi sezona hazırlanabilir. Yönetim ve teknik heyet istifa ederse…