Kutsal bilgeliğin sırlı mekanı: Ayasofya

Ayasofya, İstanbul'un en çok ziyaret edilen mekanlarının başında geliyor. Gerek tarihi gerek manevi değeriyle büyük ilgi görüyor.
Ayasofya, İstanbul'un en çok ziyaret edilen mekanlarının başında geliyor. Gerek tarihi gerek manevi değeriyle büyük ilgi görüyor.

Ben GZT seyahat editörü Recep Tayyip Çelik ve GZT Instagram hikâyeleri aracılığıyla İstanbul’un gezilesi yerlerini her Cumartesi, gün boyu sizlere paylaşmaya devam ediyorum. İnteraktif bir şekilde ilerleyen günlük gezilerimizde, takipçilerimizin seçtikleri yerlere gidiyoruz. Ayasofya Müzesi de bu seçim sonuçlarından birinin sonucunda rotamızı çevirdiğimiz durağımız oldu.

Kısaca Ayasofya’nın tarihinden bahsederek başlayalım; İlk 2 yapı isyan ve yağmalardan dolayı yıkıldıktan sonra dönemin Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından, 5 yıl gibi kısa bir sürede (532 – 537) inşa ettirilen Ayasofya, yaklaşık bin yıl boyunca dünyanın en büyük katedrali olarak Ortodoks Hristiyanlar için ibadethane hizmeti görmüş. İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmed’in ilk Cuma namazını kıldırmasıyla birlikte camiye dönüştürülen yapıya MimarSinan tarafından minareleri eklenmiş. 1936 yılına kadar cami olarak kalan Ayasofya, yayımlanan kararla birlikte ulusal müzeye dönüştürülmüş ve içerisinde yapılacak her türlü ibadet yasaklanmıştır. Günümüzde hala müze statüsünde olan Ayasofya’yı ziyaret etmek için Müze Kart’ınızı kullanabilir ya da 60 TL ödeyerek maneviyat yüklü mekânı ziyaret edebilirsiniz.

Ayasofya, 532-537 yılları arasında İstanbul'un tarihî yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş bazilika plânlı bir patrik katedrali olup 1453 yılında İstanbul'un Osmanlılar tarafından alınmasından sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye çevrildi.
Ayasofya, 532-537 yılları arasında İstanbul'un tarihî yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş bazilika plânlı bir patrik katedrali olup 1453 yılında İstanbul'un Osmanlılar tarafından alınmasından sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye çevrildi.

İstisnasız her gün önünde uzun kuyrukların oluşturduğu müzenin bahçesine girer girmez sizi tarihi sütunlar ve kalıntılar karşılıyor. Bu kalıntılar isyanla yıkılan 2. yapıdan geriye kalan parçalar.

4 evlilik yapan ve bu yüzden tanrıdan af dileyen Bizans kralı Leon'un tasviri.
4 evlilik yapan ve bu yüzden tanrıdan af dileyen Bizans kralı Leon'un tasviri.

İmparator Kapısı

Ayasofya’yı Ayasofya yapan ‘gizli sembolleri’ daha yapıya girer girmez karşınıza çıkacak büyük kapının üzerinde kendini gösteriyor. İmparator Kapısı’nın üzerindeki; merkezi İsa figürü olan, sağında Meryem ana, solunda Cebrail’in bulunduğu ve Hz. İsa’nın ayağına kapanan 6. Leon’un tasviri mevcur. İmparatorun Hz. İsa’nın ayağına kapanma sebebi de şu; Ortodoks mezhebinde bir erkek en fazla üç evlilik yapabilir Bizans İmparatoru 6. Leon, ilk üç eşinden erkek çocuğu dünyaya getiremediği için dinin buyruklarını çiğneyip dördüncü kez evlendiği için Hz.İsa’dan af diliyor ve bu rivayet de yapının giriş kapısına işlenerek günümüze kadar yaşatılıyor.

Ayasofya'da yer alan altın ve gümüş mozaikler.
Ayasofya'da yer alan altın ve gümüş mozaikler.

Altın ve gümüş mozaikler

Ayasofya’nın iç mimarisi için tercih edilen mozaiklerde tonlarca altının yanı sıra, gümüş, renkli cam ve renkli mermer gibi taş parçaları kullanılmış Bu taşlar dünyanın farklı yerlerinden getirilmiş. Örneğin, sarı taşlar Suriye’den, beyaz taşlar Marmara Adası’ndan ve yeşil taşlar ise Eğriboz Ada’sından getirilmiş.

Dilek sütunu, ziyaretçilerin yoğun ilgi gösterdiği Ayasofya bölümlerinden birisi olarak biliniyor.
Dilek sütunu, ziyaretçilerin yoğun ilgi gösterdiği Ayasofya bölümlerinden birisi olarak biliniyor.

Terleyen sütun ve dilek sütunu

Günümüzde ziyaretçilerin, parmaklarınısaat yönünde çevirip dilekte bulundukları sütuna atfedilen iki rivayet var. Bunlardan ilki Hristiyanlara ait: dönemin imparatorunun baş ağrısı sırasında sütuna yaslanması, sonra başının ağrısının geçmesi bu sütunun şifalı diye yayılmasına neden olmuş. Müslümanların rivayeti ise Fatih Sultan Mehmed’in Ayasofya’nın kıblesini düzeltmek için taşa parmağını sokması ve saat yönünde çevirmesi olarak biliniyor.

Hat sanatının en görkemli örneklerini Ayasofya içerisinde görmek mümkün.
Hat sanatının en görkemli örneklerini Ayasofya içerisinde görmek mümkün.

Dev isim levhaları

Hattat Mustafa İzzet Efendi tarafından işlenen isimlikler Ayasofya’nın çeşitli bölgelerine yerleştirilmiş. Allah, Hz. Muhammed, 4 büyük halife ve Hasan, Hüseyin isimlerinin yazılı olduğu toplam 8 isim levhası, günümüze kadar korunarak sergilenmiş.

Yunan tanrısı Poseidon'un 3 uçlu mızrağı ve yunus balıklarını tasvir eden simgeleri.
Yunan tanrısı Poseidon'un 3 uçlu mızrağı ve yunus balıklarını tasvir eden simgeleri.

Poseidon'un 3 başlı yabası

Ayasofya’daki sembollerden biri de Poseidon’un 3 başlı yabası ve yunus figürüdür. Yapıya hâkim olan, Pagan kültürüne ait sembollerden biridir. Bu sembole göre Poseidon yabasını yere vurunca deprem olurmuş, Ayasofya’ya, yapıyı depremden korumak niyetiyle tılsım olarak yerleştirilmiş.

Duvardaki zambaklar

Ezoterik sembollerden hayat ağacı ve Cennet – Cehennem anahtarı duvarlara döşenmiş. Aynı zamanda Hz. İsa’nın soyunun devam ettiği iddiasını temsil eden zambak figürü de birçok yerde görülüyor.

Rivayete göre Hz. Süleyman'ın cin ve develerinin yapımında yardımcı olduğu bir alanda ayak izleri duruyor.
Rivayete göre Hz. Süleyman'ın cin ve develerinin yapımında yardımcı olduğu bir alanda ayak izleri duruyor.

Devin ayak izleri

Yine bir rivayete göre Hz. Süleyman’ın yaptırdığı büyük ibadethanede çalışan cin ve devin el izi Ayasofya’daki sütunlardan birine kadar gelmiş. Bir diğer rivayette de Nuh’un gemisinin parçaları Ayasofya’nın giriş kapısı olarak kullanılmış.

O zaman, GZT Instagram hesabında anlık olarak yayımlanacak bir sonraki İstanbul turunda görüşmek üzere! Beni kişisel hesabımdan da takip ederek Ayasofya’yı gece gezdiğim özel turun görüntülerine de erişebilirsiniz.

Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >