Garantisi biten telefonlar neden bozuluyor? Teknoloji editörü Erdi Özüağ anlatıyor

Gzt alfa
Gzt alfa

Teknoloji editörü ve gazeteci Erdi Özüağ, içerik üreticiliği ile gazetecilik arasındaki farkı anlattı: “Hikâyenin tamamına hâkim olmazsanız, markaların sözcüsüne dönüşürsünüz."

Yaklaşık yirmi yıldır teknoloji medyasının içinde olan Erdi Özüağ, içerik üreticiliği ile editörlük arasındaki farkı “sorumluluk bilinci” olarak tanımlıyor. Ona göre teknoloji editörü yalnızca ürün tanıtan biri değil, o teknolojinin topluma etkisini, ekonomik boyutunu ve arka planındaki insanları da anlatmakla yükümlü.

“Bir editörün markalara değil, topluma karşı sorumluluğu vardır” diyor Özüağ. “Aksi halde, hikâyenin tamamını bilmeyen biri markaların istediği mesajı veren bir figüre dönüşür.”

“Şirketler sadece ürün değil, servis de satıyor”

Özüağ’a göre teknoloji şirketleri artık yalnızca cihaz satışından değil, servis aboneliklerinden de devasa gelirler elde ediyor. “Bir telefon firmasının çeyrek bazda cihazdan kazandığı para 45 milyar dolar civarında; servislerden kazandığıysa 25 milyar dolar” diyor. Bu tablo, teknolojinin donanımdan çok yazılıma ve abonelik ekonomisine kaydığını gösteriyor.

“Planlı eskitme devri bitiyor”

Planlı eskitme tartışmalarına da değinen Özüağ, yeni Avrupa regülasyonlarının markaları daha uzun ömürlü cihaz üretmeye zorladığını belirtiyor: “Eskiden iki yılda bozulan ürünlerin devri kapanıyor. Artık pillerin değiştirilebilir olması, orijinal yedek parça temini gibi haklar zorunlu hale geldi.”

“Yeni markamız yazılım olabilir”

Türkiye’den neden güçlü bir telefon markası çıkmadığı sorusuna ise farklı bir perspektif getiriyor: “Bu saatten sonra 21. telefonu üretmek yerine, tüm dünyada kullanılan bir yazılım geliştirmek daha mantıklı. Donanım pahalı, ama iyi bir yazılım her ülkeye satılabilir.”

Togg değerlendirmesi: “Teknik olarak iyi, iletişimde zayıf”

Togg’un gelişimini yakından takip ettiğini söyleyen Özüağ, projeyi “doğru zamanda yapılan önemli bir hamle” olarak değerlendiriyor. Ancak iletişim konusunda eksikler olduğunu vurguluyor:

“Ürünü geliştirdik ama hikâyesini anlatamadık. Tesla’dan gelen mühendisin hikâyesini bile bilmiyoruz. İnsanların markaya bağlanması için bu hikâyeleri paylaşmamız gerekiyor.”

“Eleştiri kabahat değildir”

Sözlerini Türkiye’deki eleştiri kültürüne getiriyor: “Bizde eleştiri sanki suçmuş gibi görülüyor. Oysa batılı markalar eleştiriyi gelişim fırsatı olarak görüyor. Eleştiri, ürünü ve markayı büyütür.”