Bir mimarlık dersi: Gelibolu Azaplar Namazgahı

Gelibolu Azaplar Namazgâhı.
Gelibolu Azaplar Namazgâhı.

Azapların sefere çıkmadan önce ibadetlerini yaptıkları yer olan Gelibolu Azaplar Namazgâhı, Anadolu’daki en görkemli namazgâhlardan biri olarak dikkat çekiyor. Yalın tasarımıyla öne çıkan namazgâh, bir ibadet mekanının tasarımında olmazsa olmaz ögelerin neler olduğunu, nelerin zaman ötesi olduğunu gösteriyor. Gelibolu'nun en eski yapılarından biri olan namazgâhın kitabesinde, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yer alan en eski namazgâh olduğu yazıyor.

Gelibolu Azaplar Namazgâhı.
Gelibolu Azaplar Namazgâhı.

Azaplar Namazgâhı, Çanakkale Gelibolu’da, Fener Meydanı’nda, boğaza bakan bir tepe üzerinde konumlanıyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun, Deniz Tüfekçi (donanma) erlerinin ve Azap askerlerinin (denizci savaş eri) sefere çıkmadan önce namaz kıldığı, bir çeşit üstü açık mescit ya da açık hava camii şeklinde tanımlanabiliyor. Namazgâh, kitabesine göre 15. yüzyılın başlarında, 1407 tarihinde inşa ediliyor. Mihraplı ve minberli namazgâh tipinde inşa edilen yapının, bir iyiliksever olarak bilinen Hacı Paşaoğlu (Beşe Oğlu) İskender Bey tarafından inşa ettirildiği bilinse de bazı kaynaklarda, Hacı Beşe Oğlu İskender’in, namazgâhı yapan usta olduğu, mimarının ise Sultan II. Bayezid dönemi mimarı Süleyman olduğu yazıyor.

Çanakkale Boğazı ile Saroz körfezi arasında güneye doğru uzanan, Türkiye’nin Kuzey Batısında, Avrupa kıtasının Güneydoğusundaki son kara parçası olan Gelibolu yarımadası tarihinin, yapılan araştırmalar sonucunda, Truva kenti kadar eski olabileceği ortaya çıkıyor. Türklerin Avrupa ile ilişkilerinde bir merkez olan namazgâhın konumlandığı Gelibolu, antikçağdan beri Avrupa ile Asya arasında bir geçiş noktası pozisyonunda yer alıyor. Bizans döneminde merkezi bir kent görünümüne kavuşan Gelibolu, Osmanlıların fethinden sonra daha da önem kazanıyor. Azaplar Namazgâhı için Avrupa yakasında, bir ibadethane içinde ilk olarak namaz kılınan yer olduğu söyleniyor.

Gelibolu Azaplar Namazgâhı.
Gelibolu Azaplar Namazgâhı.

Açık havada namaz kılmak için inşa edilmiş, üstü açık ibadet mekânı olan Namazgâhlar, İslamiyet’in ilk dönemlerinden itibaren inşa ediliyor. İslam dinine göre, namaz ibadetinin yerine getirildiği mekânın kapalı olma gerekliliğinin bulunmadığı ve namazgâhlarda olduğu gibi namaz kılmak için yalnızca temiz bir zemin ve bir seccadenin yeterli olduğu biliniyor. Namazgâhlar, Osmanlı kültüründe önemli yeri olan ibadet mekanları olarak karşımıza çıkıyor.

Gelibolu Azaplar Namazgâhı.
Gelibolu Azaplar Namazgâhı.

Dikdörtgen plan şemasına sahip Azaplar Namazgâhı’nın kıble duvarında, üç yüze sahip bir nişin etrafında mermer pilaster ve mukarnastan meydana gelen, bir niş içindeki mihrabın sağ ve solunda birer açıklık bulunuyor. Bu açıklıkların, sefere çıkacak azapların denizi görerek Allah’a sığınmalarını sağlamak amacıyla açıldığı düşünülüyor. Azaplar Namazgâhı’nda Kıble duvarının iki köşesinde bir kubbeli bir kubbesiz olmak üzere taştan iki minber bulunuyor. Minberin iki tarafında da inşa edildiği dönemden kalan kitabeler yer alıyor.

Gelibolu Azaplar Namazgâhı.
Gelibolu Azaplar Namazgâhı.
Kubbeli olan minberde, kemerli bir giriş kapısı dikkat çekiyor.
Kubbeli olan minberde, kemerli bir giriş kapısı dikkat çekiyor.

Namazgâhın neden iki minberli olduğu kesin olarak bilinmese de minaresi olmadığı için sağdaki minberin Cuma ve bayram namazı gibi toplu namazlarda hutbe okunması için diğerinin ise ezan okunması için kullanılmış olduğu düşünülüyor. Namazgâhın inşasında Bizans Dönemi’nden kalma mermer blok ve panellerin kullanıldığı biliniyor. Yapı, kesme taş malzeme, mermer levha ve kaplamalar kullanılarak inşa ediliyor.

Gelibolu Azaplar Namazgâhı.
Gelibolu Azaplar Namazgâhı.

Mimar Şevki Pekin, yapının inşası hakkında, İstanbul’un fethinden önce Çanakkale’yi geçen Osmanlı askerlerinin, Anadolu’dan topladıkları bir sürü parçayı oraya getirmesi sonucu, namazgâhın devşirme malzeme ile inşa edilmiş olduğunu söylüyor. Pekin ile olan bir söyleşisinde, Türkiye mimarlık camiasının önemli bir ismi olan Aykut Köksal, anakronik tanımlar yapmaktan hoşlanmadığını, geleneksel dünyaya ait bir eserden bahsederken başyapıt sözünün kullanılmasının uygun olmadığını söylüyor. Buna karşın Köksal, kendisiyle çelişeceğini vurgulayarak, aynı söyleşide, Azaplar Namazgâhı yapısını tanımlarken, “gerçek bir başyapıt”, “bir mimarlık dersi”, “ölümsüz bir örnek” ifadelerini kullanarak anakronizmaya düştüğünü dile getiriyor. Köksal, bir yandan Azaplar Namazgâhı’nın “bize bir ibadet mekânı ile bugün de alınması gereken dersleri iletiyor olduğunu”, “bir ibadet mekanının olmazsa olmaz ögelerinin neler olduğunu”, “nelerin zaman ötesi olduğunu gösterdiğini”, “mimarlığın hangi olmazsa olmaz ögelere indirgenebilir olduğunun” dersini de verdiğini söylüyor. Şevki Pekin ise Azaplar Namazgâhı için “mimarinin dünya çapında bir örneğidir” ifadesini kullanıyor.

Gelibolu Azaplar Namazgâhı.
Gelibolu Azaplar Namazgâhı.

Sefere çıkan erlerin namaz kılması için yaptırılmış olmasının yanında, Azaplar Namazgâhı’nın, askere, sefere, hacca gidenlerin uğurlanmasında, kurak aylarda yağmur dualarının yapılmasında da kullanıldığı biliniyor. Günümüzde ise bayramlarda teravih namazları Azaplar Namazgâhı’nda kılınıyor.

KAYNAK / -ÜLKÜ, O. (1998). GELİBOLU'DA BULUNAN TÜRK DÖNEMİ MİMARİ ESERLER. ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ / SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ / ARKEOLOJİ VE SANAT TARİHİ ANA BİLİM DALI -DEMİRARSLAN, D. (2017). AÇIK HAVADA İBADET VE MEKÂN İLİŞKİSİ-GELİBOLU NAMAZGÂHLARI. TÜRK İSLAM DÜNYASI SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ, YIL: 4, SAYI: 10, MART 2017, S. 40-57 -TÜFEKÇİOĞLU, A. (1998). GELİBOLU’DA AZEBLER NAMAZGÂHI VE YAPININ MİMARI. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ, 2(2), 189-200.