Çam ormanı içinde brütalist konut: Casa Alférez

Casa Alférez, Mexico City’nin yaklaşık 1 saat mesafesindeki Cañada De Alferes kasabasında konumlanıyor. İki yatak odalı tatil konutu, sahip olduğu sıradışı form ve ayrıntılar ile öne çıkıyor. Tasarım fikri, kulübe konseptinden ve ormanın ortasındaki koruyucu bir barınak kurgusundan doğuyor.

Mimar Ludwig Godefroy, konutun ağaçların arasında yere düşen bir küp gibi görünmesini hedefliyor. Küp, dışarıdan uyumsuz süslemelere sahip katı bir kütle olarak aşılmaz görünüyor. Konut, betonun sağlam ve sert yapısı ile sakinlerini koruyan ve önemseyen bir algı oluşturuyor. Sert ve kapalı form, ücra bir orman içerisinde dünyanın geri kalanından izole edilmiş bir kasa gibi kurgulanıyor.

Konutun tasarımı üç ana yaklaşım çerçevesinde şekilleniyor. Proje ilk olarak güvenlik duygusu talebini bırakmadan ormanın içinde izole bir konut fikrine yanıt arıyor. Sonuç olarak ortaya kulübe ve kale arasında bir çizgi oluşturan bir konut çıkıyor. Kulübe yanı konutun ihtiyaç duyduğu romantik havayı taşırken kale betonun da desteklemesi ile koruyuculuğu yansıtıyor.

Açılı bir duvar, kapının önündeki giriş yolu boyunca bir bariyer oluşturuyor. Ağır kütle ve formlara kontrast oluşturan ince dikey açıklıklar katı formu delip geçiyor. Zemin katta yer alan küçük açıklıkların aksine yüksek tavana yakın geniş pencereler bulunuyor. Böylece iç mekanın tamamı gökyüzüne ve çevredeki ağaç tepelerine doğru yönleniyor.

İkinci tasarım yaklaşımı olarak mümkün olan en küçük ayak izi ile kompakt bir kurgu amaçlanıyor. Arazinin dik eğimi nedeniyle karmaşık ve maliyetli bir temelden kaçınılıyor. 90 metrekarelik kompakt bir plan tercih edilerek genişlikten çok yüksekliğe öncelik veriliyor. Küçük zemin kat, bir asma kat ve ağaçların arasındaki teras ile destekleniyor. Çatı terası, yuvarlak çıkıntılı bir tavan penceresi ve merdiveni kapatan açılı bir form ile geometrik form karışımı sunuyor.

Bina, kuzeydoğu köşesinde toprağa gömülürken güneybatı köşesindeki çamların arasında pilotiler üzerinde yükseliyor. Konut, bir kabinin hafif yapısı ile beton bir kalenin ağırlığı arasında tekil bir kontrast oluşturuyor. Ludwig Godefroy, arazinin doğal topografyasına uyum sağlayan klasik kulübe anlayışını sürdürmeyi amaçlıyor.

Topografyanın hareketine bağlı olarak konutun iç mekanı da farklı kotlarda düzenleniyor. Yarım kat farklılığı ile birbirine bağlanan odalar, bir dizi asma kat gibi algılanıyor. Kot farklılığı ahşap kaplama zeminlere sahip kısa basamaklar ile aşılırken gömme beton mobilyaların geliştirilmesine olanak tanıyor.

Üçüncü tasarım kararı ile ağaçların arasında ışığa ulaşmak için yükseklen bir kütle geliştiriliyor. Bu karar ile aynı zamanda yerden yükselen çam ağaçlarının heybetli tepeleri ile bir ilişki kuruluyor. 9,5 x 9,5 metrelik kompakt ayak izi ile geliştirilen projenin bir diğer amacı yatay yerine dikey olarak büyümek oluyor.

Dikey doğrultuda büyüme, konutun en çok güneş gören kuzeydoğu cephesini artırarak verimlilik sağlıyor. Konutun geniş iç hacmi, yüksek pencereler ve çatı pencereleri ile geliştiriliyor. Yüksek tavan hacmi, ışığı tüm iç mekanlarda dağıtıyor ve alt kotlardaki küçük açıklıkların eksiği telafi ediliyor. Ludwig Godefroy, zemin kottaki kısıtlı açıklığa karşılık konutun yüksek pencerelerden ve çatı pencerelerinden aydınlatılmasını tarihi katedrallere benzetiyor.