Söyledikleri ağzınızı açık bırakır: Cahit Arf'in 1959 yılında yaptığı konuşma

Söyledikleri ağzınızı açık bırakır: Cahit Arf'in 1959 yılında yaptığı konuşma
Söyledikleri ağzınızı açık bırakır: Cahit Arf'in 1959 yılında yaptığı konuşma

Hepimizin adını bildiği, fakat birçoğumuzun 10 liralık banknotların arkasında duran matematik profesörü olarak tanıdığı Türkiye’nin yetiştirdiği belki de en büyük değerlerden biri olan Cahit Arf’ın 1959 tarihli konuşması, sizi çok şaşırtacak.

Arf değişmezi, Arf Halkaları ve Hasse-Arf Teoremi ile matematik literatürüne adını kazımış olan Cahit Arf’ın dehasını tartışacak herhalde kimse yoktur. Bahsedeceğimiz konuşma hepimizi Türkiye hakkında oturup düşünmeye itecektir.

Boğaziçi Üniversitesi Bilgi İşlem Kulübü’nün Şubat 1993’te çıkarttığı “Bilim ve Mühendislik” dergisinin 4. sayısında “Makine Düşünebilir mi?” başlığıyla yayımlanan bu konuşma için öncelikle dönemin kulüp üyelerine teşekkür etmek gerek.

Cahit Arf, 1 Nisan 1959’da, Erzurum Atatürk Üniversitesi’nin açılışında, teknoloji dünyasının en çok konuştuğu konu olan yapay zeka ve nanoteknoloji konusuna değiniyordu. Hem de dünyaca ünlü fizikçi Richard Feynman’ın California Institute of Technology’de yaptığı ve nanoteknolojinin gelişimine yön verdiği kabul edilen konuşmadan birkaç ay önce yapıyordu bu konuşmayı.

Konuşmanın bir diğer ilginç yanı ise yapay zeka konusunun iki farklı dalı olan nanoteknoloji ve belirsizliği tanımlamak için kullanılan “singularity” kavramlarının ikisine de değinebilmesidir. İşte konuşmanın metni:

"Makinelerin bazı işleri insan beynine nazaran çok daha çabuk yapabildiklerine mukabil, anlayış yani alış kapasiteleri büyük bir salonu doldurabilecek kadar büyük olanlarında bile, tenevvü bakımından insan beyninden çok düşüktür. İnsan beyninin kendi kendisini, kendi inisiyatifi ile tekemmül ettirmesine mukabil, makine yapıldığı gibi kalmaktadır. Bununla beraber kendi kendisini tekamül ettiren makineler tasarlamak mümkündür; fakat kanaatimce insan beyni ile makine arasındaki asıl fark, insan beyninin estetik mahiyette müessirleri alıp onlar üzerinde işleyebilmesi ve yine estetik mahiyette olan kararlar verebilmesine, verilen bir işi yapıp yapmamak hususunda kendisini serbest hissetmesine mukabil, makinede bu vasıfların benzerlerinin yok oluşudur. Bu vasıfları karakterize eden husus hepsinin de bir belirsizlik unsuru ihtiva etmesi, bunların şaşmaz bir şekilde uydukları kaidelerin olmayışıdır. Belirsizlik karakterine haiz olan insan dışı tabiat hadiseleri mevcuttur. Bunlar atom içinde cereyan eden olaylardır. Bu itibarla nispeten küçük sayıda atom içinde cereyan eden makinelerin işleyişinde müessir hale gelebilirse makinelerin estetik bakımdan da insan beynine benzetileceği ümit edilebilecektir. Böyle bir makine, mesela filan müzik parçasını güzel bulmadığını söyleyebilecektir. Fakat bu işin uzun yıllar sonra bile ve belki de hiçbir zaman yapılamayacağını zannediyorum."


Kaynak: Ontrava

Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >