Beşi Bir Yerde: Deliler mi?

Modern hayatın kutsallarına saldırır deliler. Allah’ın yalnızca casusu değil akıncılarıdır da çünkü.
Modern hayatın kutsallarına saldırır deliler. Allah’ın yalnızca casusu değil akıncılarıdır da çünkü.

Biliyorsunuz, deli değildir “homeless” hiç değildir, meczuptur o. Bir deliye “deli” dediğinizde hissettiğiniz şeyle, “meczup” dediğinizde, “evsiz” dediğinizde hissettiğiniz şey farklıdır.

1- Deliler, Allah’ın Casusudur

“Diyor Sadık Battal” dedi Güven Adıgüzel. Şu an dedi. Selamı var. Bu madde bir tanım değil uyarı içeriyor. “Akıllı olun” uyarısı.

Yani madem akıllı olduğunuzu iddia ediyorsunuz o zaman akıllı olun. Çünkü deliler de size karşı boş değil. Mahallede, köyde, işe giderken hep yürüdüğünüz yolun kenarında bekleyen o hırpani kılıklı adam, sizin sandığını “şey”den biraz daha fazlası olabilir. Yani işler bildiğiniz gibi değil. Ayaklarımızı denk almakta fayda var.

2- Akıncılarıdır da

Derim ben de. Şöyle, köyün delisiyle şehrin delisi benzemez pek birbirine. Yani aslında benzer de köylüyle şehirli farklı davranır onlara. Köyde, kasabada hayatın içindedir deli; mesaj taşır, yedirilir, içirilir, giydirilir, çocukların oyun arkadaşı olur. Şehirde ise bu deliler, Allah’ın delisi, birdenbire ürkünçleşir. Kaçarız irkiliriz kapatırız onları. Çünkü köyden şehre doğru aklın -kör olası- egemenliği gittikçe artar, baskısı da. Bu yüzden görmeye dayanamayız.

Modern hayatın kutsallarına (hayat, gençlik, akıl) saldırır deliler. Allah’ın yalnızca casusu değil akıncılarıdır da çünkü.

Görür görmez uzaklaşırız, uzaklaştırırız; mezarlıklara, ihtiyarlara yaptığımız gibi. Modern hayatın kutsallarına (hayat, gençlik, akıl) saldırır deliler. Allah’ın yalnızca casusu değil akıncılarıdır da çünkü.

3- Bir takım sırlar

Deliler bir nevi arada kalmışlardır sanki... Sanki bir yerlere gitmişler de gelememişler; ya da gidip gelmişler de içlerinde bir sır tutuyorlar. O sırra tutunuyorlar gibi. Her biri ayrı ayrı ve aslında aynı sırra! O sır her birinde farklı kelimelerle vücut buluyor; temsil ediliyor. Birisi “Kar neden yağar kar!” diye haykırıyor başka biri yanımıza yaklaşıp “Üşüyorum, üşüyorum çok üşüyorum” diye fısıldıyor öteki “çiçekler ölüyor, çiçekler ölüyor” diye ağlıyor! Bir duruma, bir ana, bir söze, bir hâle… Tutunup bırakmıyorlar: bırakmadıklarına göre vardır bir bildikleri!

Deliler bir nevi arada kalmışlardır sanki... Sanki bir yerlere gitmişler de gelememişler...
Deliler bir nevi arada kalmışlardır sanki... Sanki bir yerlere gitmişler de gelememişler...

4- Kelimeler ve Şeyler

Biliyorsunuz, deli değildir “homeless” hiç değildir, meczuptur o. Bir deliye “deli” dediğinizde hissettiğiniz şeyle, “meczup” dediğinizde, “evsiz” dediğinizde hissettiğiniz şey farklıdır.

  • Demem o ki, kelimelerle, değişen kelimelerle, verdiğimiz ve bize verilen isimlerle değiştirdiler, değiştiriyorlar dünyamızı. İnsan yaratıldığı günden beri isim verir, önce isim verir sonra o isimle yaşar. Soru hep şu biz kimin verdiği isimle düşünüyoruz?

5- Bakış açısı

Şimdi Şener Şen’in Av Mevsimi’nde söylediği gibi, bakış açımızı değiştirelim. El hareketini de unutmayın. Ben hep değiştiririm. Değiştirmeden edemem ayıptır söylemesi. Böyle içim bir hoş olur değiştirince: Ya biz akıl hastanesindeysek, yani ya biz kapatılmışsak düşünsenize. Bizim kapatıldığımız büyük büyük tımarhaneden (adı modern dünya mı?) kurtulmanın tek yolu da diyelim Bakırköy’de, önünde düşünen adam heykeli olan o binaya girip saklanmaksa… Ya öyleyse… Lan!