Bir şehri anlamak

Doğum ve ölüm, sevinç ve hüzün, düğün ve cenaze, varlık ve yokluk... 90 dakikaya sıkıştırılmış bir hayat vardır stadyumlarda.
Doğum ve ölüm, sevinç ve hüzün, düğün ve cenaze, varlık ve yokluk... 90 dakikaya sıkıştırılmış bir hayat vardır stadyumlarda.

Kent insanının nasıl sevindiğini, nasıl üzüldüğünü, haksızlığa nasıl tepki verdiğini, nasıl yaptığını, nasıl yıktığını, nasıl kutladığını nasıl ağıt yaktığını sadece 90 dakika içinde görebileceğiniz yegâne mekânlardır stadyumlar.

Mezarlıklarından... Başka şehirleri değilse de Trabzon'u tanımaya bilhassa köylerdeki mezarlıklardan başlamak lazım. Hani Yahya Kemal'e İstanbul'un nüfusunu sormuşlar. O da o günkü nüfusun çok üstünde bir sayı söylemiş ve masadakilerin şaşkınlığını görünce ilave etmiş ya: "biz ölülerimizle birlikte yaşarız" diye. Bu hikâyeyi duyduğumda Trabzon gelmişti aklıma. Her evin, her ailenin mezarlığı ayrıdır Trabzon'da ve her ev, ölüleriyle birlikte yaşamaya devam eder. İnsan şehri, şehir de insanı inşa eder (veya yıkar). Dolayısıyla şehri tanımak için insanı tanımak lazım sanki. Modern turizmin en büyük problemi, kimi zaman yerel dili bile duymadan bir insan seli hâlinde oradan oraya koşturarak fotoğraf çektirmeye indirgenmesi galiba. İnsanı tanımadan turistler için özenle hazırlanmış kulvarlarda koşturarak bir şehir tanınmaz. İnşa eden ve yıkan insan... Şehir, insanın iklimle, coğrafyayla ve insanla olan ilişkisinin tezahürüdür.

Bir de oyunla... İnsanı tanımanın en kolay yolu onu oyun oynarken görmek. Ve stadyumlar saha içindekilerle değil, tribündekilerle, "Homo Ludens", yani oyun oynayan insanlarla doludur. Mevzuyu böylece futbol getirebildik çok şükür. Şehir stadyumları kent sosyolojisinin prototipleridir âdeta. Bürokrat ve eşraf bir tribünde, esnaf başka bir tribünde, kenar mahalle ve köylüler de kale arkalarında... Doğum ve ölüm, sevinç ve hüzün, düğün ve cenaze, varlık ve yokluk... 90 dakikaya sıkıştırılmış bir hayat vardır stadyumlarda. Kent insanının nasıl sevindiğini, nasıl üzüldüğünü, haksızlığa nasıl tepki verdiğini, nasıl yaptığını, nasıl yıktığını, nasıl kutladığını nasıl ağıt yaktığını sadece 90 dakika içinde görebileceğiniz yegâne mekânlardır stadyumlar. Hayat fena hâlde futbola, şehir fena hâlde stadyuma benzer. Mezarlıkları ve stadyumu gördünüz? Bence Trabzon'u tanıdınız.

Şimdi fotoğraf çekmek için Sümela'dan Ayasofya'ya, Santa Harabeleri'nden Atatürk Köşkü'ne, Boztepe'den Uzungöle, yaylalara çıkabilirsiniz.