Dağılmışlar için bir sözlük IV

Biz yolcu diye takdim edildikçe bozguna uğruyoruz. Hani ayaklarımız, hani tâkâtimiz sevgilimiz.
Biz yolcu diye takdim edildikçe bozguna uğruyoruz. Hani ayaklarımız, hani tâkâtimiz sevgilimiz.

Sevgilimiz, yok mudur bu yolların bir telaki noktası. Kendimizi yolcu olarak takdim ettikçe bozguna uğruyoruz. Gerçek âşık olanlar döner durur derler. Kendi çevresinde ellerini açar döner, insanlar arasında omuzlara dokunur döner, çamurun üstünde bile olsa ellerini yıkar döner. Yolcudur, yolları kat eder döner.

Bağ İs. Pencerelerden dışarıya taşan pencereler.

Bir dağın eteğinde karların arasında kardelenler gördük sevgilimiz. Eğilmiş başlarını parmaklarımızın ucu ile okşadık. Bize hep tek ol, dediler. Beyazın üzerinde beyaz olursan görünmezsin, siyahın üzerinde siyah olursan seçilmezsin, olmak için ayrılman gerekir dediler. Pembenin üzerinde sarı, morun üzerinde turuncu, kızılın üzerinde mavi ol. Farklı ol. Ters ol. Zıt ol. Görünmek için başka ol. Dağıl dediler, ayrıl dediler, kaç uzaklaş, dediler. Biz, bizin içinde kendimiz olmaya niyet etmişiz sevgilimiz. Beyazın üzerinde beyaz olmanın, siyahın içinde siyah, morun içinde mor olmanın zorluğuna niyet etmişiz. Ayrılmadan ayrılmak için başka yollara baş koymuşuz. Zor olana talip olmuşuz. Kokudan, dokudan, perspektiften, gölgeden istifadeyle belirgin olmak istemişiz. Ecdadın aykırı olanla değil kendi içinde olanla minyatürü, ebruyu keşfi gibi, fıtratın içinde fıtratı keşfi gibi. Yatağından taşana, şayi olana, ifşa olana değil ihsan edilene, lütuf edilene talip olmuşuz. Taşan kendine taşmış, ifşa olan sır içinde kalmış böylece. Yaratılan yaratandan ayrı düşmemiş böylece. Bembeyaz karlar arasında kardelenler gördük sevgilimiz.

İrkilme İs. Demir zincirlerin birbirinden ayrılırken çıkardığı ses.

Biz koşanlar ve kalanlar olarak yürürüz.

Biz koşanlar ve kalanlar olarak otururuz.

Biz koşanlar ve kalanlar olarak bütün oluruz.

Lakin ne koşmamız koşma ne kalmamız kalmadır. Buraya gelirken yolda bir zalim gördük, bir masumu tartaklıyordu. Haydut, yaşlı kadının parasını almak için onu sarstı yere düşürdü tekmeledi ve kaçtı. Koşup haydudu yakalamak ile kalıp yaşlı kadının yarasını sarmak arasında ikilemde kaldık. Âdil tarafı ağır basanlar hırsızın peşinden koştu, merhamet damarı kabarık olanlar kalıp yaşlının yarasını sardılar. İşte bu iki duygunun arasından birini seçmek bizi biz yapar. Yürüyüşün en zor olanı merhamet ve adalet arasında bir yürüyüş tutturmaktır. Bizim hatamız, kusurumuz bu ikisi arasında kalmaktan kaynaklanır. O karar verme anında başımıza gelir, ne gelirse. Suçlayıcı bakışlar o an meydana çıkar. Kalacak olanla gidecek olan, o karar anında incitirse incitir birbirini. Sonra kenarda hiçbir şey yapmadan olan biteni izleyen o kayıtsız kişiyi görürüz. Onun yerinde olmanın hicabı ağır gelince, biz olmanın farklı iki yanından sevinçle aynı yere dökülürüz. Arada kalırız lakin senin kenarında kalmayız sevgilimiz.

Çift İs. Toprağı sürerken kendinden geçen insanın birlikte koştuğu nefs ve kalpten oluşan iki çizgi.

Sevgilimiz, yok mudur bu yolların bir telaki noktası. Kendimizi yolcu olarak takdim ettikçe bozguna uğruyoruz. Gerçek âşık olanlar döner durur derler. Kendi çevresinde ellerini açar döner, insanlar arasında omuzlara dokunur döner, çamurun üstünde bile olsa ellerini yıkar döner. Yolcudur, yolları kat eder döner. Biz yolcu diye takdim edildikçe bozguna uğruyoruz. Hani ayaklarımız, hani tâkâtimiz sevgilimiz. Ağaçlar kımıldıyor, sarsak dallar uzanıyor, eğri bir sopaya olmadı yamuk bir duvara, hiç değilse sıska bir omuza dayanarak ayakta durabilsek. Yol yüzümüze bakıyor, diyor ki azınızı bekliyordum, çoğunuz geldiniz, ayaklarınızla gelirsiniz diyordum düşerek geldiniz, had bilirsiniz diyordum, fazla geldiniz. Adım atamasak da yan yana dursak, yolcu olamıyorsak da yol olsak, seninle tekrar mülaki olur muyuz sevgilimiz?

Çilingir İs. İnsanın eline yapışan reçineden kurtulma çabasının bir tohuma dönüşüp bir çam bitirmesi.

Mermi yorgun olsa da, ölüm dinç. Kurşun sekse de, yerini bilir. Bıçak bıçkındır, şeksiz ve şüphesizdir. İnsanı vuracak olan her şey böyledir. Bıçağın keskin ucundan tutup muhatabına uzatan, hem bıçağı hem yarayı iyileştirensin. Bizi de iki ucumuzdan tut. Keskinliğimiz başkasına, yaramız kendimize zarar vermesin. Bıçağın tutunma arzusu kalpleri kırar. Bıçağın ellerinden sen tut sevgilimiz. "Yarım hurma ile de olsa cehennemden korunun." sözündeki letafet ile tut bizi. İyinin yarımı da tamdır biliyoruz. İyi tamamlanmaz kötü ile. Kötü, iyi ile bütün olmaz. Biz iyi ile tamam olmak isteriz. İşlerimiz, fikirlerimiz, eylemlerimiz yarım. Bakışımız, duruşumuz, sözlerimiz yarım. Yaptığımız ne varsa yarım. Biz seninle tamamlanmak isteriz. Kuşkulu at ile varılmaz bir yere, işkilli binici yolu bulamaz biliyoruz, yine de biz tam bir niyetin koşum atlarıyız.