Doğru cevabı değil, doğru soruyu bulamadığımız için ‘bir’ olamıyoruz

cns
cns

Niçin bir araya gelemediğimize cevap aramaktan ziyade, vahdetle neyi kast ettiğimize dairsoru sormalıyız belki de. Zira bendenize sorarsanız, cevabı bulamadığımız için ayrı değilizbiz, soruyu soramadığımız için bir olamıyoruz.

Fark edeni çok, dert edeni az, çare önereni ise neredeyse yok bir meselemiz var bizim: İttihad-ı İslam.

Ve bu konuda kafamız bir hayli karışık.

Ümmetin bir türlü bir olamayışına mı ağlasak, hiç olmazsa bir olmamız gerektiği hususunda bir araya gelebilişimize mi mutlu olsak, bu birliğin nasıl sağlanacağı konusunda farklı düşündüğümüz için daha yola çıkarken ayrılmaya başlamamıza mı kahrolsak, bilemiyoruz. Kafamız karışık.

“Bir Müslüman kendisini Adanalı, Trabzonlu, Kayserili, Erzurumlu diye tarif edemez. Bu ne taassuptur böyle kardeşim? Kendini tarif mi edeceksin, müslümanım dersin, biter.

Niçin bir araya gelemediğimize cevap aramaktan ziyade, vahdetle neyi kast ettiğimize dair soru sormalıyız belki de. Zira bendenize sorarsanız, cevabı bulamadığımız için ayrı değiliz biz, soruyu soramadığımız için bir olamıyoruz.

Soru çok basit: Ayrılıktan kastımız, birlikten muradımız ne? Hemen cevap vermeyip bir başka soruyla soru- nu-muzu açmayı deneyelim mi? Hangi hususlarda ayrı düşünüp farklı hareket etmemiz bir olmamıza manidir, hangileri değil?

Siz, cins cins sorular sorup bizi yorma Serdar Tuncer demeden önce kastımı ‘tespit ve temennide mutabıkız da teklife dair bir ölçümüz yok’ diye arz edip meseleyi daha anlaşılır bir üslupla açmaya gayret edeyim.

Şimdi bir adam çıkıp dese ki: Futbol, ümmetin birliğine vurulmuş en sağlam darbedir. Birisi o takımı tutuyor diğeri bu takımın fanatiği, kavga, gürültü, durduk yerde birbirimizi yiyoruz. Bizi Fenerbahçeli, Galatasaraylı diye bölmeye kimin ne hakkı var? Bu adama ne diyeceğiz?

Peki bir başkası ona cevaben şöyle dese: Mesele futbol değil kardeşim. Ümmetin fertleri arasında muhtelif spor dallarına gönül verilmesine karşıyım ben. Birisi basketbol seviyor, diğeri voleybol, beriki yüzme, öteki bilmem ne. Böyle böyle parçalanıp gidiyoruz, sporun her türünü yasak et, bak bakalım ayrılık gayrılık kalıyor mu?

Ne yapacağız? Bir başkası illerden bulsa kabahati mesela.

“Bir Müslüman kendisini Adanalı, Trabzonlu, Kayserili, Erzurumlu diye tarif edemez. Bu ne taassuptur böyle kardeşim? Kendini tarif mi edeceksin, müslümanım dersin, biter. Şehirlerin isimlerini kaldırmazsak vahdetten söz etmek hayaldir. Hatta bizi durduk yerde yediye bölen bölgeleri de derhal isimlerini kaldırmak suretiyle iptal etmeliyiz. Türkiye içinde bu işi hallettik mi Müslüman ülkelerin isimleri de tek tek kaldırılmalı. Vahdet ancak böyle olur.”

 Ayrılıktan kastımız, birlikten muradımız ne?
Ayrılıktan kastımız, birlikten muradımız ne?

Ya bir diğeri şöyle bir teklifle gelirse:

“Çay tiryakileri ve kahve sevenler diye bu ümmeti böldüğümüz yetmiyor mu ey ahali? Kardeşlik dediğin aynı içeceği sevmekle başlar. İngiliz oyunu bunlar! Önce çay kahve diye böldüler bizi, sonra Rize ve kaçak çay diyerek. Kahveyi sade, orta, şekerli içerek üçe bölünen bu ümmet şimdi latteler, espressolar, filtre kahvelerle parça parça ediliyor. Uyanın artık.”

Ne yapacağız o vakit, sudan başka her içeceği yasaklayacak mıyız ittihad-ı islam için? Hayır sonu da gelmez ki bunun. Birisi de çıkıp, ümmetin vahdeti için siyasi partiler kapatılmalı, deyiverir.

  • “O partili bu partili diye bölünmek Müslümana yakışmaz. Hepimiz Allah’ın hizbindeniz. Kapat bütün partileri, gör bak bu millet nasıl bir araya geliyor. Bidat bunlar, uydurma. Hem peygamberimizin zamanında parti mi vardı?”

Oradan bir abla çıksa, “ben de ümmetin kadın erkek diye bölünmesine karşıyım hocam. Siz en başta onu halledin, insan diyelim gitsin. Hem böylece kadın erkek eşitliğinin islamda ne kadar güzel yaşandığını göstermiş oluruz küffara” dese, abla sen bi sus demeye hakkımız var mı?

Kapıyı araladın mı giren olacak elbet. Aklı evvelin birisi de diyecek ki: “Kimi sessiz zikrediyor, kimisi bağırarak, bazısı oturarak, bazısı dönerek bu nedir böyle kardeşim? Allah bir, kitap bir değil mi, bu fark nereden geliyor böyle? Tarikatlar birliğimize kast ediyor, tiz halledilmeli!”

Ne diyeceğiz bu adama?

Allah demeyi yasaklayalım en iyisi, farklı üslup ve şekilde Allah diyerek Ümmet-i Muhammed bölünmesin!

Olur mu? Tespit ve temennide mutabıkız da teklife dair bir ölçümüz yok derken kastım bunlardır işte. Ayrılıktan hepimiz muzdaribiz, bir olmak hepimizin niyazı.

Ama önce soru-nu-muzun adını koyalım: Neler gerçekten ayırır bizi, nasıl hakikatte bir oluruz?