Ferruh abi ve istatistik merakı

Kendisi epeyce uğraştı. Sonunda istatistik vermeden konuşmayı becerdi. Artık ifadeleri yuvarlak, tespitleri muğlak idi.
Kendisi epeyce uğraştı. Sonunda istatistik vermeden konuşmayı becerdi. Artık ifadeleri yuvarlak, tespitleri muğlak idi.

Biz adım adım işe koyulduk. Önce Ferruh abimizin konuşacağı konuları sınırladık. "Ekonomi, siyaset, ulaşım, hukuk" bunların dışında konuşmayacaktı. Ve istatistik vermeyecekti. Onun yerine yuvarlak ifadeler kullanacaktı. Mesela; "Petrolün varil fiyatı" şudur demeyecekti de. "Petrol varil fiyatı almış başını gidiyor" diyecekti.

Ferruh abimizin istatistik merakını nasıl anlatacağım? Veya neden anlatacağım bilemiyorum. Çünkü biz alıştık onun uçsuz bucaksız sallamalarına. Kendisi biraz berber, biraz emlakçıydı. Bunlardan evvel demir yollarında istasyon memuru imiş. Kendisi bizim eniştemiz olur. Teyzekızımızla evlidir. Ama biz, "enişte" demek yerine "abi" deriz severiz kendisini. Ferruh Abimiz konuşmayı pek sever. Meselenin ne olduğu hiç fark etmez. Yorulana kadar konuşur. Yorulduğunda hemen çay ister. "Boğazımızı kalaylayalım." der. Konuştuğu konular genellikle kalkınma ve memleket meseleleridir. Mesela hiç futbol konuşmaz. Daha mühim meseleleri konuşmak ister. Biz de dinlemeye hazırız. "Neden?" dersen Ferruh Abimiz tatlı dillidir. Konuştukça açılır. Açıldıkça coşar. Zamanla konuşması bir kürsü nutuğuna döner. Kendini durduramaz ayağa kalkar o kalkınca biz de ayaklanırız. Böylelikle konuşma seyirlik bir işe döner... Konuştukça terlediğinden kağıt havlu yetiştiririz. Su ister hemen ılık suyu gelir. Suyun ılık olması özel tercihidir. Bir konuşma sırasında soğuk su içmiş ve sekiz iğne vurulup bir hafta yatakta kalmıştır.

Bütün bunlara tamam ama Ferruh Abimiz bu konuşmalar sırasında yalan yanlış istatistik verir. Ve işler o zaman karışır. Bizim milletimiz konuşma sırasında verilen rakamı araştırmayı pek düşünmez. Hem üşenir hem de nereden bulacaktır doğru rakamları. Ama internetin icadıyla işler karışmıştır. Herkesin cebinde bir dünya saklı artık. Ferruh Abimiz petrolün varil fiyatını salladı diyelim. Hemen kontrol ederler ve telefonu Ferruh Abimizin gözüne gözüne doğru tutarlar. Evvelden işler kolaydı. Ferruh Abimiz doğudaki bebek ölümleri rakamını verirdi. Biz de yazık oluyor o kadar cana diye üzülürken istatistik doğru mu değil mi bilmeden dinlerdik. Ama Ferruh Abimizin rakamları salladığı duyulunca işler karıştı. Bir de Ferruh Abimiz ortam farkı gözetmez. Yani her ortamda konuşur. Her ortamda bir nutuk çekecek fırsatı bulur. Vatandaş artık verilen istatistiklere inanmayınca kendisi çok bozuldu. Oyuncağı elinden alınmış gibi oldu. Ama bu küslük hali uzun sürmedi. Sağda solda konuşmaya eskisi kadar cesaret edemese de evde konuşmaya başladı.

Ev içi nutukları ker konuda yapılıyordu. Hanımı ve çocukları zaten nutuk dinlemeye alışıklardı ama bu sefer dışarıda konuşamadığı için ev içi nutukları uzuyordu. Hanımı bizi aradı "Etmeyin gençler bize bir imdat edin. Ferruh konuşa konuşa ortadan ikiye yarılıp ölecek." dedi Hemen müdahale ettik. Kendisini bir dağ başına götürdük. Sucuk, ekmek, çay ile karnımızı doyurunca usul usul konuştuk kendisiyle. "Abi ev halkına acımıyorsan kendine acı. Artık belli bir yaşa geldin. Bu kadar ağır konulara girersen kalbin götürmeyecek. Korkutuyorsun bizi Ferruh abi." dedik. Kendisi böyle bir müdahaleyi beklermiş gibi duygulandı. Gözleri doldu. "Ben evvelden konuşurken millet itiraz etmez dinlerdi. Şimdi ne söylesem "gogıl" öyle demiyor diyerek beni susturuyorlar. Ben bıktım bu "gogıl" denen şeyden çocuklar nasıl olacak bu iş ?" dedi. Biz de duygulandık. Bir çare aramak istedik lakin durum karışıktı Ferruh Abi konuşamaya devam etmek istiyordu. Eski ateşli nutuklarını arıyordu. Bir de kendisinin ilgi alanları çoktu. Berberlik, demiryolu memurluğu sonra emlakçılık derken epeyce bir piyasaya dair bilgisi vardı.

Bilgileri eksik ve yarımdı ama. Öyle güzel bu bilgileri paketliyordu ki yarım saat dinleyen herkes "Bu Ferruh okusaymış müsteşar olacak adammış yazık olmuş" derdi. Biz adım adım işe koyulduk. Önce Ferruh abimizin konuşacağı konuları sınırladık. "Ekonomi, siyaset, ulaşım, hukuk" bunların dışında konuşmayacaktı. Ve istatistik vermeyecekti. Onun yerine yuvarlak ifadeler kullanacaktı. Mesela; "Petrolün varil fiyatı" şudur demeyecekti de. "Petrol varil fiyatı almış başını gidiyor" diyecekti. "Emlak piyasası, kredi faizlerinin düşmesiyle..." diyecekti ama kredi faizleri nereye kadar düştü söylemeyecekti. Kendisiyle bir kaç kere alıştırma yaptık. Başta zorlandı çünkü istatistik vermek Ferruh abinin konuşmasını daha güçlü ve gizemli yapıyordu. Rakam verilmezse köy kahvesi muhabbetine döner diyerek itiraz ettiyse de " gogıl' karşısında bunu yapmak zorundayız abi" diyerek itiraz ettik. Kendisi epeyce uğraştı. Sonunda istatistik vermeden konuşmayı becerdi. Artık ifadeleri yuvarlak, tespitleri muğlak idi. Bir de sihirli cümlesi vardı. Konuşmasını yapıyor sonunda; "Bana inanmayan gogıla sorsun" diyordu.

Ferruh Abi konuştu biz dinledik. "Ferruh -1 Gogıl -0" olarak sonucu ilan ettik vesselam...