Hikaye anlatım aracı olarak algoritmalar

Arşiv
Arşiv

Eskiden hikâye anlatımı sadece sanatsal bir amaç olarak öne çıkarken, şimdiyse pazarlamanın olmazsa olmazı olarak kabul ediliyor.

Medeniyetimiz, dünyada aynı anda yaşayan en çok insanı barındıran, hemen tüm yer altı kaynaklarının aynı anda kullanıldığı, insanlığın kırdan çok kentte yaşadığı bir döneme şahitlik ediyor. Bütün bu karmaşık ve kaotik durumun yönetilmesi, herhangi bir kriz çıkmadan koordine edilmesi, günümüzün en önemli meselesi. Bunu sağlamak içinse en büyük yardımcımız dijital akıllı sistemler.

Bugün kentlerde kullanılan akıllı sistemler, şirketlerin sahip olduğu verileri saklamak için ihtiyaç duyduğu dev veri bankaları, otomasyon sistemlerinin her geçen gün daha fazla akıllanması, yapay zekâ teknolojilerinin hayatımızın hiç olmadığı kadar merkezinde yer alması ve diğer pek çok dijital akıllı sistemlerin varlık sebebi, bu zorunluluğun bir sonucu. Gündelik hayat, eğer bir kaos ya da krizle yüzleşilmezse, bu yönde ilerlemeye, gelişmeye devam edecek ve bugün henüz adımlama aşamasında olan dijital akıllı sistemler yarın daha gelişmiş şekilleriyle hayatımızda olmaya devam edecekler.

Yaşamın sorunsuz ilerleme zorunluluğunun yanında, şirketlerin kârını optimum düzeye taşıyabilmesi, sermaye akışının düzenli sağlanması ve en önemlisi de insan ihtiyaçlarının fazla olduğu ve hemen her şeyi satın alabileceği bir algı düzeyine gelmesi için de akıllı dijital sistemler hayati öneme sahip. Zira sınırları gezegenimizin tamamını kapsayan tedarik zincirlerinin kârlı bir şekilde sürdürülmesi için tüketimin sürekli olması ve piyasaya sürülen hemen her ürünün bir şekilde alıcı bulması kaosun engellenmesi için elzem.

Medeniyetimiz birbirinden farklı yapıları bir şekilde içerisinde barındırırken aynı zamanda büyük bir standartlaşmayı da bizlere dayatıyor. Maliyetlerin düşürülmesi gerekliliği, üretilen hemen her farklı marka ürünün birbirine benzemesini zorunlu kılıyor. Benzer özelliklere sahip ürünler, her geçen gün, bir yenilik olarak insanlığın karşısına çıkartılıyor. Bu durumda da her benzer ürünün farklı kullanıcılar tarafından tercih edilmesi için manipüle edilmesi gereken kullanıcılara ihtiyaç duyuluyor. Bunu sağlamak içinse hemen her yerde karşımıza çıkan veri ekonomisi ve algoritmalar yardımıyla kişiselleştirilmiş hikayelerin üretilmesi bir zorunluluk oluyor.

Otur baştan yaz beni

Başarılı hikâye anlatımı için daha önceleri elimizde kalem, kâğıt, ilham, okumak ve elbette ciddi bir çalışma disiplini gerekliliği vardı. Günümüzdeyse artık iyi hikâyeler için biçimlendirilmiş verilere ve bu verileri anlamlandırabileceğimiz algoritmalara ihtiyacımız var. Eskiden mutlu ailelerin birbirine benzediği ve her mutsuz ailenin kendine özgü bir mutsuzluğu olduğuna inanabiliyorduk. Ama artık algoritmalar sayesinde herkese yaşadığı durumun kendine has ve hikâyesinin biricik olduğuna inandırabileceğimizi biliyoruz.

Günümüzde özellikle büyük şirketlerin hikâye anlatımına, oyunlaştırmaya, deneyim tasarımına fazlaca yatırım yaptığı bir gerçek. Daha önce hikâye anlatımı sadece sanatsal bir amaç olarak öne çıkarken, şimdiyse pazarlamanın olmazsa olmazı olarak kabul ediliyor. Çünkü hem standartlaşmayı aşmak hem de şirketin hemen her görüşten insanı müşterisi haline getirip bir bağlılık sağlaması için hikâye olmazsa olmaz bir görev görüyor.

Hikâyeler tarihsel olarak her zaman anlam inşa etmenin, inancı var etmenin ve bağlılık kazandırmanın ana aracı olarak süre gelmiştir. Toplumlar, belleklerinde yer eden hikâyelere bağlılık duyduğu ölçüde kendisini bir topluluğun üyesi olarak hissetmekte, devletler birtakım emellerine, tarihsel hikâyelerini öne atarak meşruiyet sağlayabilmektedir. Şirketler de müşterilerinin devamlılığını sağlamak, yeni müşteriler kazanmak ve kârını maksimize edebilmek için güçlü hikâyelere ihtiyaç duymaktadır.

Şirketler nasıl hikâye yazar?

Şirketlerin duygusu yoktur ancak emelleri vardır. Emellerine ulaşmak içinse herkesin kendisine inanmasına ihtiyaç duyarlar. Örneğin petrol piyasalarında faaliyet gösteren bir şirket, meşruiyetini yitirmemek için hem ilerlemeyi önemseyenleri hem de çevrecileri arkasına almalıdır. Bunun içinse her kesime özel hikâyeler üretmesi bir zorunluluktur.

Buna en güzel örneği, Amerika’da faaliyet gösteren Exxon Mobil Corporation şirketinin reklam çalışmasında görülür. Şirket reklam çalışmalarında petrolün çevreye verdiği zarardan dolayı yeşil enerjiyi savunanları yanına almak için çevrenin korunması ve iklim değişikliğine karşı neler yaptığıyla ilgili reklamlar yaparken, ilerlemeci ve petrolün olmazsa olmaz olduğunu düşünenlere karşı da şirketin işsizliği azalttığı, Amerika’nın gücüne güç kattığıyla ilgili reklamlar hazırlamaktadır. Bu hazırladığı reklamları da veri ekonomisini kullanarak kişiselleştirilmiş profillere özel olarak sunmaktadır. Çevreci olanlar şirketin yazdığı doğaya saygılı olduğu hikâyesini okurken, ilerlemeci olanlar şirketin ülkelerine güç kattığı hikâyesine muhatap olur. Şirket yazdığı hikâyelerin doğru kişilere ulaşması için algoritmaları kullanır ve bu sayede hikâyesi ne olursa olsun her zaman kazanan meşru bir yerde kendisini konumlandırır.

Sadece Exxon Mobile değil, bankalar, oyun şirketleri, teknoloji firmaları da üründen çok ürününün hikâyesine odaklanmaktadır. Bugün özellikle Android işletim sistemi temelli geliştirme yapan telefon şirketleri, kendi telefonlarının farklı olduğunu göstermek için ürünleri etrafında güçlü hikâyeler inşa eder. Çünkü sahip oldukları Ar-Ge ürünleri, kullanılan donanımsal özellikler hemen her şirkette aynıdır ve kendilerini farklı kılmak ve pazarda güçlü pay elde edebilmeleri için inandırıcı hikâyelere sahip olmaları gerekmektedir.

Algoritmaları kullanarak anlatacağı hikâyelere odaklanan bir diğer şirket ise, film izleme platformu olarak dünyada hemen her eve uğramış olan Netflix’tir. Şirket, baştan sona sinemayla hikâye anlatmayı öncelerken, anlatacağı hikâyelerin ne kadarının kime gösterileceğini, hangi hikâyelerinse kimlerle muhatap edilmeyeceğine yine algoritmalar aracılığıyla karar vermektedir. Şirket, geliştirdiği özel algoritmalar sayesinde izleyicilerinin platformda en uzun süre kalmasını sağlamaya özen göstermektedir. Kullanıcının hangi filmden kaçıncı saniyede çıkıp bir daha geri dönmediğini, hangi sahnelere ne tür tepkiler verdiğini verileştirdikten sonra bu verileri algoritmalar yardımıyla anlamlı çıktılara dönüştürmekte ve her kullanıcıya, kişiselleştirilmiş, bir diğerinde olmayan bir hikâye izleme deneyimi vadetmektedir.

Hikâyelere en çok ihtiyaç duyanlar elbette özel şirketler değildir. Siyasi partiler de güçlü hikâyelere ihtiyaç duymaktadır. Kitleleri anlattığı hikâyelerin inandırıcılığı oranında arkasına alan siyasi partiler, günümüzde meydanlardan daha çok sosyal ağlardan hikâyelerini kitlelere sunmaktadır. Bunu yaparken de kitlelerin şirketlere verdiği verilerin yorumlanmasıyla yapmaya özen göstermekte, anlattığı hikâyenin kime ulaşacağını kestirmekte ve hikâyesini ona göre kurgulamaktadır. Cambridge Analytica şirketi, dünyada pek çok ülkede iki yüzden fazla seçim bölgesinde, liderlerin seçim çalışmaları ve propagandalarında verileri kullanarak algoritmalar yardımıyla hikâye anlatım süreçlerini inşa ederek seçimleri etkilemiştir.

Tüm bunların özeti olarak, günümüzde artık hikâyelerin dışında kurgulanan hikâyeler karşımıza çıkmakta ve anlatıcısının hikâyesinin de hikâyesini kurguladığı bir gerçeklikle birlikte yaşıyoruz. Hayatımızı sürdürmemiz için zorunlu olan dijital gelişmeler devletlerin, şirketlerin ve birçok şeyin varlığını koruması için bize karşı kullanılan aracılar olarak da görev gerçekleştiriyor. Bugün bizim verilerimizle bizi tanıyan makineler, hikâye anlatıcılarının hikâyelerini en verimli olacak şekilde algoritmalar aracılığıyla okuruna iletiyor. Okuduğumuz hikâyeler acıyı, öfkeyi, nefreti ve sevgiyi besliyor olsa da hemen hepsi üst planda kurgulanan daha büyük bir hikâyenin meşruiyeti için çaba harcıyor. Güldüğümüz, öfkelendiğimiz, nefretimizi artırdığını bildiğimi hikâyeler, bizim hikâyelerimizi bize karşı kullanarak algoritmalar karşısında bizleri güçsüz duruma düşürmek için kurgulanıyor.

Tüm bunlardan bize kalansa algoritmaların ağları arasında kendi hikâyemizin gerçekliğini arama çabamızı sürdürmek oluyor.