Jorge Campos gol atan kaleye...

cns
cns

Ceza alanı içinde tuttuğu topu önüneatıp koşturmaya başlamasına bayılırdıken çok. Sanki “Jorge abi gel bizimmahalle maçında da oyna” desek yarınMeksika’dan yola çıkıp gelecek gibiydi.

Miguel Mejia Baron, ilk teknik direktörlük denemesini yaşadığı o günlerde futbolcuyken uzun yıllar formasını giydiği Pumas UNAM’ı yönetiyordu.

Dünyanın bir üniversiteye ait tek futbol takımı olan UNAM, Meksika’da zirveye oynasa da Meksikalı teknik direktörün canı sıkkındı. Çünkü takımın forveti sakatlanmıştı ve onun yerini dolduracak kimse de yoktu. Ilık bir öğleden sonra Meksika’sında, odasında çalışırken kapısı çaldı. İçeriye uzanan kafadaki yüz tanıdıktı.

“İçeri gel Jorge.”

“Kusura bakma koç. Çalışıyorsan sonra da gelebilirim.”

“Hayır, hayır. Önemli bir şey yok. Otursana…”

“Sağ ol koç. Seninle bir şey konuşmak için geldim.”

“Tabii ki. Bir sorunun mu var?”

Adolfo Rios’tan formayı bir türlü kapamayan müzmin yedek, genç takımlarda forvet oynamanın da verdiği özgüvenle hocasının karşısına çıkmış ve ondan kendisini forvette denemesini istemişti.

“Benim yok ama sanırım takımın var. Bak, ben artık yedek kulübesinde oturmaktan sıkıldım. Hayatım boyunca orada olmak istemiyorum. Bana bir şans ver. Hafta sonu maçta beni, sakatlanan forvetin yerine oynat.”

“Jorge bu nasıl olabilir, sen kalecisin?”

Miguel şaşırmakta haklıydı. Karşısında oturan 1.70 boyundaki bu adam, takımın ikinci kalecisiydi. Adolfo Rios’tan formayı bir türlü kapamayan müzmin yedek, genç takımlarda forvet oynamanın da verdiği özgüvenle hocasının karşısına çıkmış ve ondan kendisini forvette denemesini istemişti. Miguel ilk başta bu fi kre sıcak bakmasa da Jorge’nin gözlerindeki kararlılık ikna olmasını sağlamıştı. Böylece futbol dünyası, yıllar boyu unutulmayacak o isimle tanıştı: Jorge Campos!

Kariyerine kaleci olarak başlayan ve kaleci olarak Pumas UNAM’a transfer olan Jorge artık takımın yeni forvetiydi. Hem de öyle bir forvet ki, ilk sezonunda 14 gol atıp, gol kralı olacak kadar yetenekli! Hâl böyle olunca hocası da onu ertesi sezon yine forvet oynatmıştı. Gollerine devam ediyordu ki 1990’da Adolfo Rios büyük bir bonservis ücreti karşılığında Veracruz takımına satıldı. Bu sefer kapıyı çalan el ve içeri uzanan kafa Miguel’inkiydi.

“Hey Jorge, nasılsın bakalım?” “Çok iyiyim koç. Sen nasılsın?” “Eh işte. Ado’nun ayrılığını biliyorsun. Pek hesapta yoktu.”

“Evet. Çok iyi bir kaleciydi. Yeni bir transfer yapmak zorundayız.”

“Ben de onun için gelmiştim aslında Jorge. Pek de zorunda değiliz diye düşünüyorum.” “Nasıl yani koç?”

“Jorge, yeniden eldivenleri giymenin zamanı geldi…”

990’da Adolfo Rios büyük bir bonservis ücreti karşılığında Veracruz takımına satıldı.
990’da Adolfo Rios büyük bir bonservis ücreti karşılığında Veracruz takımına satıldı.

İki sezonluk tatlı forvet günlerinin ardından Jorge Campos yeniden kaleye geçmişti. Ancak bu sefer takımının birinci kalecisi ve aynı zamanda da forvetiydi! Maç önceleri takımın malzemecisi Jorge Campos için hem kaleci forması hem de normal forma hazırlıyordu. Çünkü birçok maçta son dakikalarda yapılan oyuncu değişikliğinde yedek kaleci oyuna giriyor ama çıkan isim Jorge olmuyordu. O sadece kenara gelip, normal formasını giyiyor ve kendi tasarladığı o rengârenk kaleci kazağını malzemeciye emanet ediyordu.

Meksika’nın Acapulco kentinde doğup büyümüştü Jorge. Acapulco bir sahil kentiydi ve orayı tanımlamak için kullanılacak tek kelime ‘renkli’ idi.

O da kaleci kıyafetlerini doğup büyüdüğü şehrinden ilham alarak tasarladı ve bazen çok sıkıcı bir hale gelebilen futbolun güzelliği olarak hatırlanmak istedi. Başardı da; çizgi fi lm dünyasının en unutulmazlarından Tsubasa’da bile Ricardo Esparas adıyla onun karakteri yer aldı. Sadece büyüklerin değil çocukların da hayatına renk katmıştı bir şekilde… Forvetten yeniden kaleye dönmesi, onun gole hasret kalmasına neden olamadı. Kaleci-forvet geçirdiği 16 yıllık profesyonel futbol hayatında tam 34 gol atarak dünyanın en golcü beşinci kalecisi olmayı başardı. Hatta dünyanın en güzel gollerinden bir tanesini de Pumas UNAM’dan sonra formasını giydiği Atlante takımı ile atmıştı. Meksika’nın en güçlü takımlarından Cruz Azul’e karşı oynadıkları o maça kaleci olarak başlamış ancak işler kötü gidince devre arasında formayı sırtına geçirip forvet bölgesine doğru yol almıştı. Hızla gelişen bir kontratakta sağ kanattan takım arkadaşı şık bir orta yaptı. Arka tarafta kendini unutturan Jorge topu mükemmel bir vole-röveşata karışımı vuruşla ağlara gönderdiğinde kameralar onu ancak sevincini yaşarken yakalayabildi.

  • Bir spor markasının tarihinde sponsor olduğu ilk Meksikalıydı. Futbolcuyken açtığı hamburgercide fakir Meksikalılara ücretsiz yemek dağıtıyordu. Boyu kısa olduğu için takım fotoğrafl arında uzun görünmek uğruna topun üzerine çıkmışlığı bile vardı.

Kaleciydi ama 9 numara giyiyordu ve biz tüm bunları öğrendikçe onu daha çok seviyorduk. Hele 90’lı yılların, henüz denizaşırı iletişimin biz memur kesiminin hayatına girmediği o günlerinde hasbelkader bir şekilde denk getirip de maçını izlersek; ceza alanı içinde tuttuğu topu önüne atıp koşturmaya başlamasına bayılırdık en çok. Sanki “Jorge abi gel bizim mahalle maçında da oyna” desek yarın Meksika’dan yola çıkıp gelecek gibiydi. Ama kıtasını hiç terk etmedi.

Meksika ve Amerika Birleşik Devletleri’nde futbol oynayıp, 2004’te veda etti. Bir röportajında söylediği şu sözler de onu tamamen özetliyordu işte: “Biraz çılgın biriydim ama sadece yaptığım şeyden keyif almaya çalışıyordum. Gol atmak güzeldi çünkü o zaman bağırmak, zıplamak ve sağa sola koşmak serbestti. Bu çok eğlenceliydi.”

Kaleci-oyuncu sadece bize has değilmiş onunla öğrendik. Hani diyor ya üstat, bilirim geçmektir sevgi, diye. Kıyımızdan geldi geçti Campos; rengârenk ve neşeyle.