Karşımdakinin gözünden

Karşımdakinin gözünden ​
Karşımdakinin gözünden ​

İçime bakmayı, karanlıklarımla, düğümlerimle hesaplaşabileceğimi,yenilenebileceğimi mi sanıyorsun? Bütün yaralarımı, zedelenmişliklerimitamir edip güçlenebileceğime gerçekten inanıyor musun? Ne çok cephedesavaş başladı biliyor musun?

İsteyerek veya zorunluluktan. Bunun bu saatten sonra ne önemi olabilir ki?

Ölenlerin hayatımızda yer işgal etmeyeceğini mi düşünüyorsun?

Böyle düşündüğümü mü sanıyorsun?

Mutlak bir hakikati görmezden gelebileceğimi mi?

Neymişiz, neler yaşamışız?

Bir mağdur olarak nelere maruz kalmışız, ne tür incinmişlikler yaşamışız?

Ya da bir fail olarak kimlere kıymışız?

Göründüğünden daha karmaşık bir yapı insanoğlu ve ben şu an tam bir muammayım. Savaşın en derinlerinde biz kendi hayat­larımızı kendimizden almaya çalıştık sanırım.

Bütün bunlar neden olmuş, bedeli ne olmuş?

Bunların cevabını sana verebileceğimi mi sanıyorsun?

Bu sarsıntıya, bu depreme razı olacağımı mı?

Buna hazır olduğumu mu düşünüyorsun?

Buna gücüm olduğunu mu sanıyorsun?

İçime bakmayı, karanlıklarımla, düğümlerimle hesaplaşabilece­ğimi, yenilenebileceğimi mi sanıyorsun?

Bütün yaralarımı, zedelenmişliklerimi tamir edip güçlenebilece­ğime gerçekten inanıyor musun?

Ne çok cephede savaş başladı biliyor musun?

Ayrılığın iki yakasına elimi koyuyorum adeta. Olayların bu nokta­ya gelmesi çok acı.

Göründüğünden daha karmaşık bir yapı insanoğlu ve ben şu an tam bir muammayım. Savaşın en derinlerinde biz kendi hayat­larımızı kendimizden almaya çalıştık sanırım. Ne acı, orada yaşayacaklarımızı ise mukaddes bildik. Ben muammanın ta kendisiyim. Tüm bu yaşananları sorgulamamın ağırlığı­nı bir an için kendi üzerinde hisset.

Gökyüzünün rengini soruyorsun bana. Söylü­yorum işte; kara.

İşte bu yüzden seninle tekrar üzüm toplaya­mayız.

Biliyor musun, gözlerimi kapamak istedim, sonra şuracıkta uyuyup kalmayı. Huzurla uyumanın nasıl bir şey olduğunu unu­talı çok oldu.

Ama korkmuyorum biliyor musun? Ne gariptir ki kork­muyorum.

Ölecek miyim diye düşündüm bir an, Mehdi ayak basma­dan bu topraklara ölmeyi isteme­dim ama. Mehdi aleyhisselamın gelsin, ülkemin zayıf kalbini göğ­sünden söker gibi söküp her şeyi yerle bir etsin, hükmünü yeni baştan kursun iste­dim. Buna inandım.

Biliyor musun, gözlerimi kapamak istedim, sonra şuracıkta uyuyup kalmayı.
Biliyor musun, gözlerimi kapamak istedim, sonra şuracıkta uyuyup kalmayı.

Biliyor musun imkânsız ilişkiler yaşadım ben. Sevgim köleliğe dönüştü, köleliğim giderek büyük bir yalnızlığa. Yalnızlığımın içinde kayboldum. Ben tekrar uçurtma uçuramam. Benim bir gökyüzüm yok. Şu dünyanın üzerinde basacağım bir toprak yok. Sen benim kalbimi göremezsin artık.

  • Dürüst insanların kalbi görülür ancak. Benimkini görebiliyor musun? Hayır, değil mi? Çünkü ancak dürüst bir adamla konuştuğunda onun kalbini gö­rebilirsin.

Ben çok ama çok…

Kim inandığı ne varsa hepsinin boş, yalan, sahte, çürük, pis, teh­likeli, acımasız olduğunu görmek ister. Kim bununla yüzleşebilir. Kim bunu bir anda kabullenebilir. Kim ömrü boyunca hazırlandığı günün büyük bir hüsranla sonuçlanmasına tahammül edebilir?

Sis dağıldığında insan bütün renkleri seçebilir, ama insanın gön­lüne perde indiyse o artık hiçbir rengi ayırt edemez.

Demir kapı kapanmış, üzerine kocaman bir asma kilit takılmıştı. Kaleye girmiş ve köprü ağır ağır, bir daha indirilmemek üzere kaldırılmıştı.

Kara Güneş.