Kavramlar kelimeler ve acaip hakikatler - Demokrasi

cins
cins

Demokrasi; halkın idare atının gemini bir nevi elinde tutması hadisesidir. Atidare atıysa sırtına milyon kişi aynı anda binip de milyon yöne aynı anda süremeyeceğinegöre, bari milyon kişinin seçtiği bir kişi atın sırtına binsin deatı bizim için sürsün bari diyesidir.

Bazı şeyler vardır ki rampa aşağı çok keyiflidir. Rampa çıkarken ağrı yapar. Yokuş çıkarken ise her derde bulanan zihin gibi isyan ettirir. İnsan hatalarıyla büyür amma denir ki hata insanı küçültür. Ziyadesiyle toparlak olan dünyanın bütün insanları aynı anda aynı şeyi seslense, seslenen seslere sahip akılların bir kısmı bu ne tek seslilik diye bırbırlanır, yok farklı şeyi seslense bir yandan çok seslilik diye mevzuyu şenlendirirken bir yandan da inceden inceden kaosa borazan öttürür. Hasılı kelam bu mevzu beş milyar yaşındaki dünyada on bin senedir bulunduğu halde dünyanın kendi evi, öteki dünyalıların da –hayvanat-nebatat-ve hatta az gelişmiş insanat- kölesi olduğu zehabındaki yüce akla muhatap insanı okuyup yazmaya, düşünüp taşınmaya başlayalıberi meşgul eder durur. İnsan zira durdukça paslanır, düşündükçe uslanır.

Paslana uslana yaşayagelen insanların bir güzeli zamanın birinde şimdileri yazlıkçıların işgaline uğramış kıyılarımızdan o zamanki ve bu zamanki Assos’da güneşe yüzünü vermiş ‘ne olacak bu memleketin hali’ diye memlekete değil de küre-i arzın haline dertlenirken, insanlara bakıp da insanların haline üzülmekle bir yere varamayacağını idrak edip bir şeyler yapma gereği ile olduğu yerde ığranmaya başlamıştır. Ahalinin bir ulu efendiye tabi olmasıyla yaşadığı memnuniyetsizliği bütün hücrelerine kadar hissetmekte olan bu güzel zat, ığranmakla beraber hücrelerine vasıl olan bu dertlerden inceden inceye kurtulmaya da başlamıştır. Zira ahaliyi oluşturan her insan kişisi kendince şu şöyle olsa bu böyle olsa diye kenarlarda kuytularda mırmırlanmaktaymıştır. Madem bunlar kendileri ile ve öte yandan bir nevi her şeyle alakalı ileri geri kanaat öne sürüyorlar da bunu madem neden kenarlarda kuytularda yapsınlardır ki demekteymiştir. Hasılı kelam nihayetinde anasının lisanında halk ile irade iktidar kelimelerini arka arkaya ekleyerek bir idari şekil belirleyivermiştir. Bu, başlangıçta saf, duru ve ziyadesiyle net olan idare şekli zaman içinde her konduğu kabın şeklini alan su gibi bir şekle şemale kavuşmuştur. Buna rağmen güzel iki abi, Platon ve Aristo memleketlerinde ortaya atılan bu fikre başlangıçta epeyce karşı çıkmış da olsalar, sonradan onlar da gidişata pek ses etmemiştir.

Demokrasi böyle ortaya çıkmıştır da, peki demokrasi bir nedir. Elbette bir Alex değildir ama nihayetinde nedir?

Demokrasi; halkın idare atının gemini bir nevi elinde tutması hadisesidir. At idare atıysa sırtına milyon kişi aynı anda binip de milyon yöne aynı anda süremeyeceğine göre, bari milyon kişinin seçtiği bir kişi atın sırtına binsin de atı bizim için sürsün bari diyesidir. Amma velakin, milyon kişi aynı kişiyi nasıl seçecektir. Bu iki gözü aynı yere bakmayı bile beş saniye boyunca beceremeyen insan denen yaratık için mümkün müdür? Değildir. Bunun için denmiştir ki bunun bir normatifi vardır, bir ampiriki vardır, yani o an yoktur da bari sonrasında olmalıdır. Normatif nam demokrasi der ki, herkesin dediği olur, bittabi bu mümkün değildir, zira sağ ayak ileri atılırken sağ kol geri çekilir. Ampirik nam demokrasi der ki bari bir ayak bir kol bir de kafa ya da ne bileyim gövde ileri diyorsa ileridir, geri diyorsa geridir. Yani, çoğunluk diyorsa ki ata bu binsin, azınlık da he desin. Bittabi azınlığın da dediği herdaim es geçilmesin. Öte yandan kıymetli detaydır ki, ahaliyi oluşturan her insan kişisi, diğerine eşitlensin. Beş inek sahibi, bir hırka sahibine denk olsun ki, seçen inek değil, insan olsun. Sekiz çaput sahibi bir çıplağa eşitlensin ki seçen çaput değil, insan olsun. Ağız yesin, yutak yesin, mide yesin de kürk yemesin. Vakti gelince de Koca Nasreddin Ye Kürküm Ye Demesin.

İnsan da elbet devinimi daimi olan her şey gibi durduğu gibi durmaz, bir şeyi iyi diye bulur sonra onu dahası da vardır diye eğip bükerek cevherine ulaşma çabasıyla ziyan eder. Bu, altın yumurtlayan tavuk kıssasıyla anlatınca insana manalı gelir de bir kavramı kasdettiği düşünülünce akıl vicdana galebe çalar, insanı yanıltır. Hasılı demokrasi de böyledir, zaman geçer, bunun ilerisi, gerisi, ha kedeni, haketmeyeni bulunur, üretilir de üretilir, üretildikçe her daim kendinden yani kendi denen aslından uzaklaşır. Denir ki misal halk da hangi halk? İdare ve iktidar da neyin idaresi, kimin iktidarı? Eşitlik de kimle kimin eşitliği.

Asra and olsun, insan acizdir. Eşitlik lafzından sonra bile kimle kimin sorusunu aklının ağlarından çıkarıp da onu bir fitbol topu gibi koltuğunun altına alıp santaraya doğru yürüyen insan, yürüye yürüye geriye doğru yol alan bir zeka müsveddesidir. Zira bilinir ki eşitlik dendi mi kim denmez, kim denmeyince kimle kim akla gelmez. Kimle kim denmesin diye eşitlik denmiştir de bunu kimle kim diyen bilmez. İnsan halk olursa helak olmaz. Halk olmayı bilip de halk olan, hangi demez, kim demez.

Adına ne dersen de; ister demokrasi de, ister kompolükantetif, insan olan bir olup da hak dedi mi, demeyeni bile koruyup kolladı mı beş milyar yaşındaki epeyce toparlak olan her yanı yamru yumru dünyada çıkılacak rampalar düzleşir, yokuşlar yumuşar. EvelAllah.