'Kelimeleri kullanmadan düşünebiliyor musunuz?'

Bu yazı hiç duyulmamış bir şarkının hatrına yazılmıştır.
Bu yazı hiç duyulmamış bir şarkının hatrına yazılmıştır.

gönlümüzün her an duyduğu sesi bir de kulakla denemek isteriz. yine de havada asılı kalır hoparlörden süzülen nağmeler, bir yerde mevzudan koparız ve içimizdeki şarkıya gömülürüz farkında olmadan.

hadi bu soru biraz ağır, nasip olursa başka bir zaman gireriz konuya. şimdilik daha hafifine geçelim; içinizde çalan şarkı ile aranız nasıl?

içimizde bir şarkının çaldığı hepimizin malumu ama çok azımızın itiraf ettiği veya bahsettiği bir durum, kendimden biliyorum. bana kalırsa tek parça, kesintisiz çalan bir temponun üzerine giydirdiğimiz ahenkli, efkarlı, ciddi, karışık, yalnız, umutlu, sessiz bir kılıftan ibarettir bu şarkı ama harbi şarkıdır. işin doğrusu genel olarak nota bilmeyiz, muhtemelen güfte ile besteyi de birbirinden ayırt edemez çoğumuz ama içimizde öyle bir şarkı çalar ki, değme müzik dehalarını hasetten çıldırtır. bu şarkıyı yakalamak için yüz yıllardır muhteşem eserlere de imza atılmıştır tahammül edilemez kakafonilere de ama hala sese dönüştürebilen çıkmamıştır. içimizden bir şarkıya başlamamız için sabah uyanmış olmamız yeterlidir.

Hiç biri sabahlarımıza bu kadar hakim değilken başlamıştır bu şarkı, neyse ki etrafımızdakileri rahatsız etmez uykularında..


gözlerimizi bir tavana açmak, yarı karanlık bir perdeyle selamlaşmak, bir alarm sesini bastırırken beceriksiz parmaklarla, ayaklarımızın yerle ilk temasında kapıldığımız bir koşuya başlama hissinde, açlıktan mı yoksa önceki günün rezilliğinden mi bulandığını bilmediğimiz bir mide eşliğinde yahut gece boyu saçlarımızı darmadağın etmiş mahmurluğun eli vs. hiç biri sabahlarımıza bu kadar hakim değilken başlamıştır bu şarkı, neyse ki etrafımızdakileri rahatsız etmez uykularında.. daha çocukken dinlediğimiz neşeli şarkıların geçici bir heves olduğunu içten içe bilir ve büyüklerimizin efkarlı hallerine özenip o her biri beş ton ağırlığındaki parçaları anlayarak dinlemeyi hayal ederiz. bu hayalin başlamasıyla da içimizde çalan kadim şarkının adı şekillenmeye başlar.

Büyüdükçe daha da artar saygımız, içinde çalan bir şarkıyla baş edebilmiş herkese.
Büyüdükçe daha da artar saygımız, içinde çalan bir şarkıyla baş edebilmiş herkese.

büyüdükçe daha da artar saygımız, içinde çalan bir şarkıyla baş edebilmiş herkese. radyoyu açıp rastgele bir frekans seçmemiz boşuna değildir, çalacak ilk parça içimizdeki şarkıya en yakın olandır zira.

  • gönlümüzün her an duyduğu sesi bir de kulakla denemek isteriz. yine de havada asılı kalır hoparlörden süzülen nağmeler, bir yerde mevzudan koparız ve içimizdeki şarkıya gömülürüz farkında olmadan.

farkında olmadan tempo tutar parmaklarımız bir masaya, otobüs camına hatta çok zaman boşluğa. ömrümüz oldukça sessiz, sözsüz dinlemeye mahkum ve memnun olduğumuz bir şarkıdır bu,

tek dinleyiciye hitab eden, mahşeri kalabalıklarda bile tek başına dinlenen. ve kendimizi bildiğimiz ölçüde biliriz ki, içimizden söylediğimiz şarkı ancak ölünce sona erer.