Oyuncaklar yalnız çocukları değil, büyükleri de yansıtır

Koleksiyon
Koleksiyon

Koleksiyoner Mimar Naim Arnas ile asırlık oyuncakların büyülü dünyasına uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik. Naim Bey, içindeki çocuğu da yanına aldı ve tüm içtenliğiyle sorularımızı cevaplandırdı.

Bursa sokaklarında gezerken 15. yüzyıldan kalan, ancak tüm ihtişamıyla ayakta olan Umurbey Hamamı'nı fark ettik. Merak edip burada ne varmış diye bir göz atalım dedik. Bundan seneler önceki oyuncaklarımızı, arabalarımızı, kuklalarımızı, hatta beşiğimizi görüp adeta çocukluğumuzla sarmalandık da ayrılamadık buradan.


Bu harika oyuncakları ne zamandan beri biriktiriyorsunuz?
Oyuncak koleksiyonu yapmak veya oyuncakla ilgili birtakım objeleri saklayıp koruma tutkusu çocukluğumdan beri var. Anneannem, dedem, annem, babam hepsi bize çok oyuncak alırlardı. Oyuncaklarla büyüyen bir çocuk olmama rağmen her birine gözüm gibi bakar, onlarla oynamazdım. Saklayıp korurdum evdeki oyuncaklarımı. Sokakta topaç çevirmeyi, gazoz kapağı ve misketlerle oynamayı tercih ederdim. Kendimi onlarla daha özgür hissederdim.
Oyuncaklı ve oyunlu yıllar geçip para kazanmaya başlayınca, 1920'lerin ve 30'ların Alman, İtalyan ve İngiliz metal mekanik kurgulu oyuncaklarını koleksiyon olarak toplamaya başladım. Param ve imkânım nispetinde, sergi açmak için değil, sevdiğim ve mekaniğe merakım olduğu için bu oyuncakları müzayede ve bit pazarlarından satın alıyordum.


Atlıkarınca Oyuncak Sergisi'nin oluşum hikayesini anlatır mısınız?
Tofaş Araba Müzesi içerisinde Tofaş'ın bir sosyal sorumluluk projesi olarak Umurbey Hamamı bir galeri şeklinde kullanıldı. Başta oyuncak koleksiyonumu (Tofaş Araba Müzesi olduğu için) 'Çocuk ve Araba' konseptiyle sergileyecektim. Ancak kadınlar isyan edip “Kız çocukları yok mu?" dediler. Onun üzerine oyuncak bebekleri de sergiye dahil ettim. Bu şekilde sergiyi oluşturduk, ismini de ulusal, hatta uluslararası bir oyuncak olan 'Atlıkarınca' koyduk. Serginin bahçesine de çocuklar hoş vakit geçirsin diye bir atlıkarınca yerleştirdik. Dünyanın neresine giderseniz gidin bu oyuncakla karşılaşırsınız ve çocuklar hâlâ bundan eşsiz bir keyif alırlar.


Sizden serginin konseptini ve temasını dinleyelim bir de...
Sergiyi bölümlere ayırdık. Bu bölümlerden birinde oyuncak tarihinden kesitler verdik, birinde oyuncak türlerini gösterdik. Bir başka bölümde tematik bir konseptle okul, sünnet yatağı, çocuğun evdeki çalışma ortamı, her çocuğun hayalindeki oyuncakçı dükkanı, uzay, denizaltı, Uludağ gibi konuları işledik. Sergiyi Eylül sonuna kadar herkes ücretsiz olarak keyifle gezebilir.


Koleksiyon kaç parçadan oluşuyor?
Yaklaşık 12 bin parça ile başladı ama sanırım şu an 13 bine ulaşmıştır. Sergi açıldığından beri koleksiyona birçok yeni oyuncak ekledim. Oyuncakçı dükkanı doldu taştı!


Size göre kıymetli oyuncak ne demektir?
Oyuncağın kıymeti büyüklüğüyle anlaşılmaz. Üzerinden geçen yıllarla, az sayıda üretilmesiyle, bir hikayesi olmasıyla anlaşılır. 1800'lerin sonlarından 1930'lara kadar tarihine, markasına göre kıymetlenir. Mesela Lehmann, Schuco, Karetta, Bing çok pahalı oyuncaklardır. Bunlar imalatlarını 1800'lerin sonlarına doğru yapmışlar. Örneğin ben çok küçük bir Lehmann arabayı 15 bin dolar verip edindim. Karton askerler de nadir oyuncaklardandır; 5.500 liraya aldım. Anlamayan biri, “Karton parçasına vermiş parayı!" der. Ama hiç kullanılmamış, saklanmış, kutusunda kalmış, eksiksiz bir Osmanlı askerleri koleksiyonu, çok kıymetli bir parça! Metal oyuncaklar yine bir şekilde bulunabiliyor ama tahta oyuncaklar, karton oyuncaklar atılmış gitmiş, kaybolmuşlar...

Oyuncakçı dükkanı
Oyuncakçı dükkanı


Bu sergiyi benzerlerinden farklı kılan özellikler neler?
Sergiyi gezenleri ne gibi sürprizler bekliyor? İstanbul'da, Antalya'da ve İzmir'de oyuncak müzeleri var. Ama bizim sergimiz hepsinden farklı bir konsept ve sunuma sahip. İnteraktifliklerle destekleyerek bir kompozisyon dahilinde oluşturduk sergiyi. Mekânımız da hepsinden orijinal; çünkü 15. yüzyıldan kalan Umurbey Hamamı'nı kullandık. Hamamın dokusuna zarar vermemek için tamamen tematik sergiler yaptık. Genellikle çocuklar oyuncak müzelerine gelip gezer, bir sürü oyuncağı bir arada görüp özenir ama bunlara sahip olamazlar. Bizse sergiye gelen çocuklar için çekmecelere hediyeler gizledik, oyuncaklar koyduk. Çekmecelerde kendilerini bekleyen bir sürprizle karşılaşmak çocuklar için keyifli oldu. Onları serginin parçası haline getirmek için mekanik, dijital, hatta mahalli interaktif sistemler yaptık.
Mekanik olarak dahil etmek için sergiye içi peluş oyuncaklarla dolu dev bir tren koyduk. Çocuklar bu trenin içinde onlarla oynayıp bir sergi ortamında çocukluklarını yaşadılar. Oyuncakları dağıttılar, bazen de yırttılar. Bundan doğal ne olabilirdi ki? Biz de her seferinde yenilerini koyduk.
Dijital olarak dahil etmek için çeşitli hikayeleri dijital ortamda anlattık. Çocukların sergideki bazı oyuncakları alıp kurma ve ne şekilde kullanıldığını görme olanağı olmadığından, oyuncakları animasyon olarak verdik. Ekrandan nasıl kullanıldığını görmüş oldular. Bazı yerlere elektronik olarak oyuncak küpler koyduk. Çocuklar onları kendileri çevirerek farklı şekillere soktular; oyuncak haline getirdiler.
Mahalli interaktifliği sağlamak için de giriş kapısının tam karşısına bir kutu yerleştirdik, ziyaretçiler kullanılmayan oyuncaklarını getirip bu kutuya koyuyorlar. Toplanan oyuncakları sergi sonunda Doğudaki bir köye, çocuklara göndereceğiz.


Ziyaretçilerin tepkileri nasıldı?
En çok hangi bölüm beğenildi? Serginin çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Ben aynı zamanda Bursa Kent Müzesi'nin mimarıyım. O müze şehrin göbeğinde olmasına rağmen oyuncak sergisi onun 2 katı ziyaretçi alarak 141 binden fazla kişiyi misafir etti. En çok akvaryum ilgi çekti diyebilirim. Oradaki balıkları kovalayarak hem çocuklar, hem de yetişkinler güzel vakit geçirdiler.
Koleksiyonunuzu kalıcı bir müze halinde ölümsüzleştirmeyi düşünmez misiniz?
Düşünüyorum tabi ki. Ancak sadece oyuncaklar için değil... Yeterli alan ve maddi destek sağlandığı takdirde hayatım boyunca topladığım parçalardan bir müze oluşturmayı tasarlıyorum.


Peki sırada hangi projeler var?
'Oyuncak Sergisi' Eylül sonunda kapanacak, Kasım sonu veya Aralık ayında da 'Bursa'da Zaman' sergisi açılacak. Bu da yaklaşık 12 binparçadan oluşan bir sergi. Adını Ahmet Hamdi Tanpınar'ın şiirinden ilhamla koyduk. Bursa'daki kritik zamanları; tekstil, ipek yolu, araba sanayii gibi noktaları vurgulayarak bir saattakvim koleksiyonu sergilemeyi düşünüyorum. Türkiye'de oyuncak müzeleri az da olsa var ama çocuk müzesi yok. Sadece oyuncak değil ki çocuk. Sergimizde çocuk beşikleri, çocuk yürüteçleri, arabaları, emzikleri, mamaları, çıngırakları gibi bir sürü şey daha sergiledik. Bunların daha ayrıntılı şekilde toplanarak çocuk müzesi yapılması gerekiyor.
Geçmişten günümüze çocuk ne kullandıysa (kıyafet, biberon, tırnak makası, lazımlık vb.) hepsini içeren bir çocuk müzesine ihtiyaç var. Yer ve sponsor bulursam bunu da üstlenmek isterim.