Tarih şaşırtır

David Livingstone-Lord Nelson
David Livingstone-Lord Nelson

Tarih sahnesinden ilginç ve şaşırtıcı olayları keşfetmeye hazır mısınız?



Mezar taşına neden 'Türk' yazıldı
Victoria dönemi İngiltere'sinin Süpermen'i kabul edilen Afrika kaşifi David Livingstone, ölümünden 1 yıl önce bir mektup yazmış ve mektubunda bizi de çok ilgilendiren şu ilginç sözleri etmişti: “Yalnızlığıma ekleyebileceğim tek şey, Tanrı'nın engin inayetini, dünyanın bu kanayan yarasına (Afrika'yı kastediyor) şifa olacak Amerikalı, İngiliz veya Türk herkese, ihsan buyurmasıdır.” Burada dikkatimiz çekmesi gereken nokta, 1872 yılında, yani Hasta Adam ilan edildiğimiz, Avrupalının elinde oyuncak olduğumuzu zannettiğimiz bir tarihte, bir İngiliz kâşifinin Afrika'nın derdine derman olacak 3 ülke insanını saymış ve Türkleri de zamanın süper güçleri olan İngilizler ve Amerikalılarla birlikte zikretmiş olmasıdır. Ne var ki, işin daha da çarpıcı yanı alttaki resimde de gördüğünüz üzere Livingstone'un İngiltere'nin kahramanlarını gömdüğü mezarlık olan Westminster Abbey'deki mezar taşına yukarıya aldığımız sözünün aynen yazılmış olmasıdır. Günün birinde bu mezarlığı ziyaret edecek bir vatandaşımız çıkarsa lütfen mezar taşında yazılı olan 'Turk' kelimesinin 1873'deki anlamına ve ağırlığına biraz daha yakından baksın, derim. 135 yıl sonra da olsa o tek kelime üzerinde düşünsün ve bugünkü İngiliz kahramanlarının mezar taşlarına neden 'Türk' ismini yazdıramadığımız üzerinde gelecek adına mütevazı da olsa bir ders çıkarsın.
Mezar taşına neden 'Türk' yazıldı Victoria dönemi İngiltere'sinin Süpermen'i kabul edilen Afrika kaşifi David Livingstone, ölümünden 1 yıl önce bir mektup yazmış ve mektubunda bizi de çok ilgilendiren şu ilginç sözleri etmişti: “Yalnızlığıma ekleyebileceğim tek şey, Tanrı'nın engin inayetini, dünyanın bu kanayan yarasına (Afrika'yı kastediyor) şifa olacak Amerikalı, İngiliz veya Türk herkese, ihsan buyurmasıdır.” Burada dikkatimiz çekmesi gereken nokta, 1872 yılında, yani Hasta Adam ilan edildiğimiz, Avrupalının elinde oyuncak olduğumuzu zannettiğimiz bir tarihte, bir İngiliz kâşifinin Afrika'nın derdine derman olacak 3 ülke insanını saymış ve Türkleri de zamanın süper güçleri olan İngilizler ve Amerikalılarla birlikte zikretmiş olmasıdır. Ne var ki, işin daha da çarpıcı yanı alttaki resimde de gördüğünüz üzere Livingstone'un İngiltere'nin kahramanlarını gömdüğü mezarlık olan Westminster Abbey'deki mezar taşına yukarıya aldığımız sözünün aynen yazılmış olmasıdır. Günün birinde bu mezarlığı ziyaret edecek bir vatandaşımız çıkarsa lütfen mezar taşında yazılı olan 'Turk' kelimesinin 1873'deki anlamına ve ağırlığına biraz daha yakından baksın, derim. 135 yıl sonra da olsa o tek kelime üzerinde düşünsün ve bugünkü İngiliz kahramanlarının mezar taşlarına neden 'Türk' ismini yazdıramadığımız üzerinde gelecek adına mütevazı da olsa bir ders çıkarsın.
İngiliz generalin alkolik cesedi
Trafalgar deniz savaşında İngilizlerin efsanevi komutanı Amiral Lord Nelson'a Fransız gemilerinden bir gülle isabet eder ve 2 bacağını koparır. 47 yaşındaki bu müthiş denizci kısa bir süre sonra son nefesini verir (1805). İngilizler savaşı kazanmış ama ünlü amirallerini kaybetmişlerdir. Nelson'un gemisi de ağır hasara uğramıştır. İngiliz denizciler bir yandan zafere seviniyor, öbür yandan Napolyon'un askerî ve siyasî kariyerini bitiren amirallerinin ölümüne üzülüyorlardı. Nihayet donanma, hasara uğramış gemiyi yedeğine alarak İngiltere'ye doğru dümen kırdı. Bu arada Nelson'un cesedini, çürümekten korumak için büyük bir rom fıçısına koymuşlardı. Gemi Portsmouth Limanı'na geldiği zaman fıçı törenle karaya çıkarıldı ve açıldı. Hayret! Amiralin cesedi içindeydi ama romdan tek katre kalmamıştı! Yoksa ceset mi içmişti bu kadar içkiyi? Olayı, Nelson'un kerameti sananlar olduğunu yazıyor kaynaklar. Sonradan anlaşıldı ki, cesedin fıçıya konulduğunu bilmeyen, fakat zaferi yol boyunca gizlice kutlamaya karar veren birkaç tayfa fıçıyı delmiş ve romu canları çektikçe azar azar içmişlerdi; tabii yaralı cesedin kanıyla karışmış halini!
İngiliz generalin alkolik cesedi Trafalgar deniz savaşında İngilizlerin efsanevi komutanı Amiral Lord Nelson'a Fransız gemilerinden bir gülle isabet eder ve 2 bacağını koparır. 47 yaşındaki bu müthiş denizci kısa bir süre sonra son nefesini verir (1805). İngilizler savaşı kazanmış ama ünlü amirallerini kaybetmişlerdir. Nelson'un gemisi de ağır hasara uğramıştır. İngiliz denizciler bir yandan zafere seviniyor, öbür yandan Napolyon'un askerî ve siyasî kariyerini bitiren amirallerinin ölümüne üzülüyorlardı. Nihayet donanma, hasara uğramış gemiyi yedeğine alarak İngiltere'ye doğru dümen kırdı. Bu arada Nelson'un cesedini, çürümekten korumak için büyük bir rom fıçısına koymuşlardı. Gemi Portsmouth Limanı'na geldiği zaman fıçı törenle karaya çıkarıldı ve açıldı. Hayret! Amiralin cesedi içindeydi ama romdan tek katre kalmamıştı! Yoksa ceset mi içmişti bu kadar içkiyi? Olayı, Nelson'un kerameti sananlar olduğunu yazıyor kaynaklar. Sonradan anlaşıldı ki, cesedin fıçıya konulduğunu bilmeyen, fakat zaferi yol boyunca gizlice kutlamaya karar veren birkaç tayfa fıçıyı delmiş ve romu canları çektikçe azar azar içmişlerdi; tabii yaralı cesedin kanıyla karışmış halini!