Su sorunu küresel boyutlara ulaşıyor: 21 yıl içinde 700 milyon kişi su nedeniyle göç edebilir

Yerküredeki su sorununun önümüzde 30 yıl içinde ciddi boyutlara ulaşacağı tahmin ediliyor.
Yerküredeki su sorununun önümüzde 30 yıl içinde ciddi boyutlara ulaşacağı tahmin ediliyor.

İklim değişikliği, endüstriyelleşme ve nüfus artışı dünya genelinde su kaynaklarının etkin kullanımının önemini artırıyor. 2030'a kadar 700 milyon kişinin su kıtlığı nedeniyle yaşadıkları bölgelerden göç etmeleri öngörülüyor.

Yerkürenin yüzde 70'inin sudan oluşmasına rağmen tatlı su oranı yalnızca yüzde 2,5 civarında. 2025'e kadar dünya nüfusunun yarısının su kaynaklarının yetersiz olduğu bölgelerde yaşayacağı tahmin ediliyor.

Araştırmalara göre, dünyada 2,1 milyar kişi temiz su imkanından yoksunken, yerküredeki suyun yaklaşık yüzde 70'inin tarımda tüketilmesi bu alanda doğru ve etkin kullanım hakkında yeni çözümler üretilmesinin gerekliliğini ortaya koyuyor.

Dünyanın en büyük sorunlarının başında gelen tatlı su kaynaklarının giderek azalması, tarımda etkin politikalarının gerekliliğini de beraberinde getiriyor.

2050 yılına kadar dünyadaki su ihtiyacının yüzde 55 artış göstermesi beklenirken, nüfus artışı, küresel ısınma ve yanlış tarım politikaları nedeniyle bu tarihin çok daha öne gelebileceği muhtemel ihtimaller arasında yer alıyor.

Rusya'daki bir gölde serinleyen pelikan.
Rusya'daki bir gölde serinleyen pelikan.

Yeryüzünde ne kadar su var?

Yerkürenin yüzde 70'ini oluşturan su yaklaşık olarak 1 milyar 386 milyon kilometre küpe tekabül ediyor. Buna rağmen su sorunu dünya genelinde büyük bir sorun teşkil ediyor. Neden?

Dünyada bulunan suların yalnızca yüzde 2,5'i tatlı su olarak kullanılabiliyor. Yüzde 97,5'e denk gelen kısımı temsil eden tuzlu su ise insan kullanımı için ne yazık ki uygun değil.

Tatlı suyun yüzde 70'i ise tarımda kullanılıyor. Bu oranın büyük boyutlarda olması, artan nüfus, elektrik enerjisi üretiminde de tatlı su ile soğutma işleminin yapılması ve bunların her geçen gün artış göstermesi yeni önlemler alınmasının gerekliliğini gözler önüne seriyor.

Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA'nın araştırmalarına göre, dünyada tatlı su tüketimi bu kaynakların yeniden oluşması sürecinden daha hızlı işliyor.

 Tatlı su kaynaklarında yetişen nilüferler.
Tatlı su kaynaklarında yetişen nilüferler.

Dünyanın en büyük 37 akiferinden (çakıl ve kum dolu yeraltı su havzaları) 21'i küçülüyor. Hindistan'daki Ganj Havzası'nda yeraltı su seviyesi nüfus artışı ve sulama nedeniyle yılda 6,31 cm düşüş gösteriyor.

NASA su bilimcisi Jay Famiglietti'ye göre:

Dünyanın her tarafında su seviyesi düşüyor. Su kaynakları sonsuza dek yetecek değil.

Eski göl yatakları üzerinde kurulu olan Mexico City şehri ise bazı bölgelerde yılda 22 cm çöküyor. Çünkü şehir suyu yeraltındaki su havzasından çekiliyor. Şehir suyunun yüzde 40'ı ithal ediliyor. Yetkililer su sorununu yoğun yağışlarla suyun sel olup hızla akmasına ve ardından gelen uzun kuraklık dönemlerine bağlıyor.

Mexico City'de görülenin bir benzerini ise Konya'da görüyoruz. Derin obruklar oluşmasının en büyük nedeni yeraltı sularının azalması olarak gösteriliyor.

Tatlı suya ulaşımın zor olduğu çoğrafyalardan biri de Afrika.
Tatlı suya ulaşımın zor olduğu çoğrafyalardan biri de Afrika.

Tuzlu suyu arıtmak mümkün değil mi?

Dünyadaki tatlı suyun azalması veya yok olması durumunda en büyük ihtimal olarak görülen 'tuzlu suyun arıtılması' meselesinin çok farklı boyutlarda zararlarının olduğu konusunda uzmanlar hemfikir.

Tuzlu suyun arıtılarak insan vücuduna uygun hale getirilmesi doğru bir yöntem olarak algılansa da çok pahalı ve ekolojik sisteme büyük zararlar verebiliyor.

Tulu suyun arıtılması sırasında harcanacak enerjinin karbon bırakacağı bunun da dolaylı yönden farklı bir küresel boyut kazanacağı öne sürülüyor.

700 milyon kişi 'su' nedeniyle göç edebilir

Dünya genelinde 2030'a kadar 700 milyon kişinin su kıtlığı nedeniyle yaşadıkları bölgelerden göç etmek zorunda kalacakları tahmin ediliyor.

Tuzlu suyun arıtılması ekolojik sisteme zarar verebiliyor.
Tuzlu suyun arıtılması ekolojik sisteme zarar verebiliyor.

Dünyadaki suların dağılımı nasıl oluşuyor?

Dünyada su kaynaklarının yüzde 97,2'si okyanuslar, yüzde 2,15'i buzullar, yüzde 0,26'sı yer altı suları, yüzde 0,009'u tatlı su gölleri, yüzde 0,008'i kapalı denizler, yüzde 0,005'i topraktaki nem, yüzde 0,001'i atmosferdeki su ve yüzde 0,0001'i ise akarsulardan oluşuyor.

Tatlı su her bölgeye eşit dağılmıyor

Her bölgenin kendine yetecek kadar suyu bulunsa da tatlı su kaynakları dünyada eşit şekilde dağılmıyor. Bu da tatlı su kaynaklarının kıtalar, bölgeler ve hatta ülke içinde farklılık gösterdiği anlamına geliyor.

Amerika kıtası tatlı su kaynaklarının yüzde 46'sına sahip

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütününe (FAO) göre, Amerika kıtası dünyada yıllık olarak yenilenebilir tatlı su kaynaklarının yüzde 46'sına sahip olmasıyla dünyada su bakımından en zengin kıtaların başında geliyor. Kıtada, kişi başına yenilenebilir tatlı su kaynakları günde ortalama 55 bin 500 litreden oluşuyor.

Pakistan'da sıcak havadan bunalan bir kişi.
Pakistan'da sıcak havadan bunalan bir kişi.

Tatlı su açısından en fakir: Okyanusya

Okyanusya ise yıllık yenilenebilir tatlı su kaynaklarının yalnızca yüzde 2'sini barındırdığından yerküredeki en kuru kıtalardan birini oluşturuyor. Ancak düşük nüfus yoğunluğu nedeniyle kişi başına düşen tatlı su miktarı birçok bölgenin önünde.

Asya, günlük 7 bin 750 litre ile kişi başına düşen yenilenebilir tatlı su kaynakları miktarı bakımından en düşük bölgelerden biri.

Günlük kişi başına düşen yenilenebilir tatlı su kaynakları Kuzey Afrika'da 750 litre iken Arap Yarımadasında ise 230. Kuveyt ise günde 16 litre ile en az kişi başına yenilenebilir tatlı su kaynağına sahip.

Su nedeniyle göçlerin yaşanacağı düşünülüyor.
Su nedeniyle göçlerin yaşanacağı düşünülüyor.

Suya erişim kısıtlı

Öte yandan, dünyanın farklı bölgelerinde milyarlarca kişi ev ve iş yerlerinde temiz ve güvenlik suya erişemiyor. Ayrıca okullarda da bu sıkıntı yaşanıyor. Uluslararası birçok örgüt, özellikle kadınlar, çocuklar, yerliler ve mülteciler gibi dezavantajlı grupların temiz suya erişimlerinin halen kısıtlı olduğuna dikkati çekiyor.

Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) verilerine göre, dünyada 2,1 milyar kişinin evinde temiz su bulunmuyor. Bu kişilerin 844 milyonu temel içme suyu ihtiyacını karşılamakta güçlük çekerken, çoğunluğu Sahra Altı Afrika'da olmak üzere 263 milyon kişi musluktan su temin edebilmek için yarım saat beklemek zorunda kalıyor. Öte yandan 159 milyon kişi de su ihtiyacını yüzey sularından karşılıyor.

Dünya genelinde oluşacak herhangi bir su krizinde çok farklı seçeneklerin öne çıkacağı iddia ediliyor.
Dünya genelinde oluşacak herhangi bir su krizinde çok farklı seçeneklerin öne çıkacağı iddia ediliyor.

Çocuk ölümlerine neden oluyor

UNICEF'e göre ise dünyada her 4 ilk okuldan biri temiz içme suyu imkanından yoksun. Bunların yanı sıra her gün 700'den fazla 5 yaşın altındaki çocuk, hijyenik olmayan sudan kaynaklı ishalden yaşamını yitiriyor.

DSÖ, dünyada temiz ve güvenli suya erişimi bulunmayan kişilerin yüzde 80'inin kırsal bölgelerde yaşadığını belirtiyor. Öte yandan zenginler, suya ulaşmak için daha az maliyet öderken, fakirler ise aynı hizmete sahip olabilmek için daha fazla para ödemek zorunda kalıyor.

FAO verilerine göre, gelişmiş ülkelerde evsel ihtiyaçlar için kişi başına günde 800 litreye kadar su tüketilirken, gelişmemiş ülkelerde bu oran 10'a kadar düşüyor.

Dünya nüfusunun yarısının 2025'e kadar su kaynaklarının kısıtlı olduğu bölgelerde yaşayacağı tahmin ediliyor. Küresel Su Enstitüsü'nün verileri, 2030'a kadar 700 milyon kişinin su kıtlığı nedeniyle yaşadıkları bölgelerden göç etmek zorunda kalacakları uyarısında bulunuyor.

Tarım alanlarındaki sulamalara etkin ve kalıcı bir çözüm getirilmesi öneriliyor.
Tarım alanlarındaki sulamalara etkin ve kalıcı bir çözüm getirilmesi öneriliyor.

Tarımda etkin sulamanın önemi

Temiz suya erişim 21. yüzyılda insanlığın en önemli ortak meselelerinden birini oluşturuyor.

Dünya genelinde suyun yüzde 70'i tarım, yüzde 20'si endüstri ve yüzde 10'u da evsel olarak kullanılıyor. Yerküredeki suyun yaklaşık yüzde 70 tarımda tüketilmesi bu alanda doğru ve etkin kullanımın önemini gündeme getiriyor

FAO verileri, 2030'a kadar gelişmekte olan ülkelerdeki sulanan alanların yüzde 34 oranında artacağına dikkati çekiyor.

Sulama yöntemlerindeki geliştirme ve iyileştirmeler neticesinde ise tarım sulamalarında kullanılan su miktarının yalnızca yüzde 14 artabileceğine işaret eden FAO, bu nedenle verimli, etkin ve sürdürülebilir sulama yöntemlerine işaret ediyor.

Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >