Fikret Çetin'in de bahsettiği üzere belagat, sözü yalnızca aktarmakla kalmaz; ona ruh üfler, kalplere işleyen bir nefese dönüştürür. Ruhsuz söz, sahibinin dudaklarından çıkar çıkmaz ölür; yankısı olmayan bir boşluğa düşer. Oysa belagat, kelimelere öyle bir hayat verir ki, söz biter ama tesiri bitmez. Kur'ân'ın erişilmez belagat ve fesahati, onu çağlar üstü kılar; her kelimesi, yerli yerinde duran bir mimari taş gibi hem anlamın ağırlığını hem de estetiğin inceliğini taşır. Sözün mimarisi, sadece dil bilgisi veya ahenk değil; hikmeti, anlamı ve kalbin derinliğini inşa etme sanatıdır. Belagat, kelimeleri ölü birer işaret olmaktan kurtarır; onlara dirilik ve ölümsüzlük kazandırır.
Fikret Çetin'in “Sözün Mimarisi: Belagat” başlıklı yazısının tamamı Cins Ağustos sayısında 📖
1-3
Cins
Söze ab-ı hayatı içiren şey belagatten başkası değildir
2-3
Cins
Kur'an, belagat ve fesahatiyle yani ulaşılamaz ve taklit edilemez bir söz mimarisine sahiptir
3-3
Cins
Fikret Çetin'in Sözün Mimarisi: Belagat başlıklı yazısı Cins Ağustos sayısında