Gidenler dönecektir, çünkü giden de kalan da bizimdir

Yazan: Ömer Ekinci
Yazan: Ömer Ekinci

Selamlar sevgili genç dostlarım! Bir gençlik dergisi aracılığıyla sizlerle buluşabilmenin ve yazdıklarımla sizlerin kalbine ve ruhuna dokunabilmenin tatlı heyecanını yaşıyorum. Altı yaşlarındayken okuma ve yazmayı yeni yeni öğrendiğim sıralarda gazete bayisinin önüne sabah yedide yani daha kargalar uyanmadan giderdim. Dükkân sahibi dergi balyasını içeri alıp önemli bir ritüeli yerine getirircesine falçatasını çıkarıp dergileri ayırırdı. İçinden alacağım dergi çıkana kadar nefesimi tutar, kıpırdamadan durur, midemde kelebekler uçuşuyor gibi heyecanla beklerdim. Dükkân sahibinin ellerini, hareketlerini izlerdim. O an bana sanki her şey yavaş çekime alınmış, dükkân sahibi bir türlü ritüelini tamamlayamayacakmış gibi gelirdi. Ben ruhumu teslim etmeden nihayet bu fasıl tamamlanırdı. Dergiyi hayatımın en büyük ödülünü kazanmış gibi elime aldığımda hissettiklerim ise paha biçilemezdi. Kapağı görme anı, kapaktaki konuları hızlı hızlı okumanın heyecanı… Şimdi bile bir dergiyi elime aldığımda aynı altı yaşımdaki ben gibi heyecanlanıyorum, kalbim küt küt atıyor. Zamana bakıyorum, geçen otuz yıl duygularımı eskitememiş, heyecanımı kaybettirememiş bana.

Haydi, lafı fazla uzatmadan konuya girme vakti! COVID-19 nedeniyle küresel olarak zor bir dönemden geçiyoruz. Bu olumsuz sağlık koşullarına ve alışkın olmadığımız korunma tedbirlerine bir de ekonomik durgunluklar eklenince işler iyice içinden çıkılmaz hale geliyor; psikolojik olarak geriliyor, gerginleşiyoruz. Ancak sevgili genç dostlarım, siz kendinizi hiç ama hiç üzmeyin. “Hayat zor, pahalı ve keyifsiz,” diye düşünüp kalbinizi karartmayın. Reşat Nuri Güntekin Çalıkuşu romanında, "En uzun, en çaresiz geceni düşün. Sabah olmadı mı?" der. O yüzden siz de her zaman umutlu olun. Pandemi zamanında yaşadığınız hayatı sanki size ait değilmiş gibi hissettiniz mi? Kendinizi bir bitkiden farksızmış gibi görerek yaşama amacınızı sorguladınız mı? Aramızda kalsın ama bu duygular bana oldu ve bir süre de geçmek bilmedi. Ama kendimi bunalıma sürüklememeliydim, silkelenmeli ve kendime gelmeliydim. Peki, nasıl kendime gelecektim? Uzun bir süre buna kafa yordum ve dedim ki, "Bir süredir -hatta uzun bir süredir- tatildesin. Zihnini demlendirmek için kendini dinlendirmelisin." Siz de böyle düşünerek rahatlayabilirsiniz genç dostlarım. Hatta şu anda yaşadığınız hayatın, daha sonra yaşayacağınız esas hayata hazırlanış sürecinizden ibaret olduğunu bile düşünebilirsiniz. Kendinizi A takımına girmeye hazırlanan PAF takımı (Profesyonelliğe Aday Futbol Takımı) oyuncuları gibi hayal edin. Antrenmanlar yapıyorsunuz, maçlara çıkıyorsunuz, kupalar kazanıyorsunuz ama PAF takımındasınız. A takımı yenilince, şampiyon luğu kaçırınca üzülüyorsunuz ama unutmayın, siz o takımda değilsiniz, PAF takımındasınız. Kısacası yaşanan olumsuzluklar dönemsel ve geçici olduğu için kendinizi üzmeyin. Dünya’nın Güneş etrafında tam tur dönüşü 365 gündür, bilmeyen yoktur. Ama yaşanılanlara bakıldığında Dünya'nın 365 günde aldığı mesafeyi sanki bir haftada alıyormuş gibi hissediyoruz. Bu ne demek, biliyor musunuz? Hayatın iyiden kötüye ve kötüden iyiye dönüşme hızı o kadar hızlı olacak ki korkmak, üzülmek, endişelenmek gibi duygular bu hızlı dönüşümle size aldatıcı bile gelecek. Şartlar böyleyken bize düşen görevler, iyiyi düşünerek ve dünyamızı iyiye dönüştürerek kendimize maddi ve manevi yatırımlarda bulunmak. Ancak bu sayede bambaşka bir hayata sahip olabiliriz.

Peki, ya Beyin Göçü!

"Hoppala! Nereden de çıktı birden beyin göçü?" dediğinizi duyar gibiyim. Ekonomik açıdan zorlayıcı olan pandemi döneminde rehavete kapılan gençler sadece siz değilsiniz ki! Lisans, yüksek lisans ve doktora programlarını tamamlamanın yurt dışında daha iyi olacağına inanan; kendi mezuniyet alanında en başarılı şekilde çalışmak için arayışta olan yetişmiş gençlerimiz de var. Bu gençlerimiz iki gruba ayrılıyor. İlki, “İlim Çin’de de olsa gidip almalıyım.” grubu, ikincisi “Türkiye’den bir an önce gitmem, kurtulmam lazım,” grubu. İlki rasyonel, ikincisi ise duygusal daha doğrusu duygusal olarak kırgın olan gruptur. Peki, hangisini sevip bağrımıza basacağız? Elbette ikisine de. Çin'in neredeyse ulusal bir stratejisidir. Çinli çocuklar en iyi okullarda ve en iyi şirketlerdedir, kısacası her yerdedirler. Yani anlayacağınız, geliştirdikleri stratejinin bir amacı vardır: “Öğren, geliş, geri dön!” Eğitimine ve geleceğine yatırım yaptıklar gençlerin ana vatanlarına dönüp hizmet etmesini bekler. Zaten bir genç, çocuk yaşta vatan ve millet bilincini sağlam bir şekilde edinirse yurt dışında eğitimini layıkıyla tamamladıktan sonra ülkesine döner ve hizmetini eder. Türkiye'de de beyin göçü konusunda yakın zamanda güzel projeler ve atılımlar yapılıyor. ASELSAN, 2020 yılı itibariyle "Tersine Beyin Göçü" programıyla yurt dışına giden vatandaşlarına hem ülkelerine, ailelerine geri dönmelerini hem de uluslararası boyutta kendilerini gösterebilecekleri iş imkânları sağlıyor. Bu amaçla Silikon Vadisi'ne gitmişler ve tanıtım çalışmaları yapmışlar; bazı üniversitelerde ise kariyer etkinlikleri düzenlemişler. Bu uğraşlar sonucunda yaklaşık 100 çalışanı ASELSAN ailesine dahil etmeyi başarmışlar.

Beyin Göçü Avantaj mı, Dezavantaj mı?

Haydi gelin, sizlerle biraz beyin fırtınası yapalım. Gelişmiş Batı ülkeleri, gelişmekte olan ülkelerin çeşitli kaynaklarından faydalanırsa bu durum gelişmekte olan ülkeler için avantaj mı yoksa dezavantaj mı olur? Dezavantajlı tabii ki, dediğinizi duyar gibiyim. Cevabınızın çoğunlukla doğru olduğunu düşünebiliriz hatta bunun için bir sürü haklı sebep sıralayabiliriz. Fakat bu duruma farklı bir bakış açısıyla da bakabiliriz genç dostlarım. Örneğin, bir doktor göç ettiği ülkede öğrendiği bir yöntemi gelip ülkesinde uyguladığında tedavisi için belki yurt dışına gitmesi gereken bir hastayı tedavi ederek maddi kaynakların yurt içinde kalmasını sağlayabilecek. Tüm ülke olarak pandemi döneminde bunun bir örneğine şahit olmadık mı? Alman Biontech firmasının sahipleri olan Uğur Şahin ve Özlem Türeci, kendi ülkelerine bu zor dönemde fazlasıyla yardım ederek beyin göçünün bir yerde faydalı olduğunu bize kanıtlamadılar mı?! Velhasılıkelam, bu zorlu günler de geçecek. Ekonomi bazen kötüye, bazen de iyiye gidecek. Yaşadığınız sürece karşınıza her şey çıkabilir. Önemli olan, bu iniş çıkışlara maddi ve manevi olarak hazırlıklı olmak. İşte o zaman her şeyin üstesinden rahatlıkla geleceksiniz. Bir gün gençlerimizden kimileri anne baba hasreti, kimileri çocukları, kimileri eşleri, kimileri vatan sevdası, kimileri ise arkadaşları için ülkelerine koşa koşa geri dönecekler. Yani giden bir gün muhakkak dönecek, kah kısmen kah tamamen. Bu memleketin suyunu içip ekmeğini yemiş hiçbir gencimiz, vatanından ayrı düşmemeli ve düşünmemeli!