İklim değişikliği

Arşiv.
Arşiv.

İklim sistemi, atmosfer, kara yüzeyleri, kar ve buz, okyanuslar ve diğer su kütleleri ile canlıları kapsayan karmaşık ve etkileşimli bir sistemdir. Bu sistem, zaman içinde, kendi iç dinamiklerinin etkisi altında veya dış etmenlerdeki değişikliklere bağlı olarak yavaş yavaş değişim gösterir. Dış zorlamalar, volkanik patlamalar ve güneşle ilgili değişkenlikler vb. doğal olaylar ile atmosferin bileşimindeki insan kaynaklı değişiklikleri içerir.

İklim değişikliği ise; sosyal ve ekonomik sektörler ile canlı yaşamı ile doğrudan ilişkili su kaynakları, doğal afet, biyolojik çeşitlilik, ekosistem hizmetleri ve halk sağlığı gibi alanları etkilemektedir.

Bu çerçevede, yağış rejiminin değişmesi ile su sıkıntısı yaşanması ve/veya sellerin meydana gelmesi, deniz seviyesinin yükselmesi kıyı bölgelerinin özellikle deltaların zarar görmesi, sıcaklık artışı ile çölleşmenin artması, yaz aylarında yağış miktarının azalması, tarımda su tüketiminin giderek artması, yüzey sularının kaybedilmesi, su, toprak gibi doğal kaynaklara dayanan tarımsal yapı ve ürün deseninin etkilenmesi, artan sıcaklıklar nedeniyle bitkisel üretim dönemlerinin değişmesine bağlı olarak gıda güvenliğinin olumsuz etkilenmesi, hassas ekosistemlerin ve türlerin yok olması, orman yangınlarının sıklığı, kar yağışı ve erime dönemlerinin değişimi nedeniyle doğal afetlerin artması, doğaya dayalı tarım ve hayvancılık gibi sektörlerde çalışan kesimlerin geçim kaynaklarının tehdit altına girmesi ve buna bağlı olarak kırsaldan kente göçün artması, suyun sanayide yoğun olarak kullanılması sebebiyle, sanayi sektörü ve dolayısı ile ekonomik kalkınma sürecinin olumsuz etkilenmesi beklenmektedir.

Karbon ayak izi nedir?

Bir kurum, kişi, etkinlik veya ürün tarafından salınan toplam sera gazı “karbon ayak izi" olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir ifadeyle; karbon ayak izi birim karbondioksit cinsinden ölçülen, üretilen sera gazı miktarı açısından insan faaliyetlerinin (ulaşım, ısınma, elektrik tüketimi, satın alınan ürünler vb…) çevreye verdiği zararın ölçüsüdür. Buna göre Türkiye'nin sera gazı emisyonlarındaki en büyük payı enerji sektörüne aittir.

Fosil ve biyokütle yakıtların yakılması, insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının en büyük kaynağıdır. Çimento üretimi karbondioksit, tarım ve katı atık düzenli depolama sahaları metan gazı salmaktadır. Gübre kullanımı ve naylon üretimi, diazot monoksit ve buzdolabı ile klimalar florine sera gazı emisyonlarını artırmaktadır. Arazi kullanımı değişiklikleri de iklim sistemini önemli ölçüde etkilemektedir. Tarım amaçlı kullanım için arazi açılması, koyu renkli yüzeyin miktarını artırmakta ve sonuç olarak gelen güneş radyasyonu yansımaktan çok emilmektedir. Arazi açılması ayrıca, ormanların tahrip edilmesi nedeniyle, karbondioksiti tutan ve depolayan ağaç ve bitkilerin azalması anlamına gelmektedir. Çölleştirme, atmosfere geçen toz miktarında artışa neden olması dolayısıyla güneşten yerküre yüzeyine gelen enerjiyi azaltarak küresel ısınmayı yavaşlatan bir etkiye sahip olabilmektedir. Şehirleşme, şehir ısı adalarının, yani şehirlerde çevrelerine göre daha sıcak alanların oluşmasına yol açmaktadır.

İklim değişikliğine uyum nedir?

İklim değişikliğinin etkileriyle mücadele etmek, fayda sağlamak ve etkileri yönetebilmek için stratejilerin güçlendirilmesi, geliştirilmesi ve uygulanması sürecidir. İklim değişikliğine sebep olan emisyonlar azaltılsa ya da sonlandırılsa bile atmosferde kalan sera gazları, iklim olaylarını değiştirmeye devam edecektir. İklim değişikliği bir kalkınma sorunudur. Bu nedenle, ekonomik, sosyal ve çevresel etkileri ve riskleri en aza indirmek için iklim değişikliğine uyum sağlamak gerekmektedir.

Uyum stratejisinin başarısı ise iklim değişikliğinin etkilerinin zamanında öngörülmesine, mevcut plan ve stratejilerin iklim değişikliğinin etkilerini de göz önüne alacak şekilde güncellenebilmesine, toplumların kendilerini koruyacak önlemleri ve planları hayata geçirebilmelerine ve toplumun bilinçlenmesine bağlıdır. Ülkemiz tarafından Paris Anlaşması’nın onaylanmasıyla birlikte 2050 iklim değişikliği stratejisi ve 2030 eylem planı hazırlıkları ile Ulusal Katkı Beyanı’nın güncellenmesi çalışmaları da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) işbirliğiyle başlamış oldu. Türkiye’nin 2053 yılı sera gazı emisyonu net sıfır taahhüdünü vermesinin ardından, Bakanlığımız bu hedeflere ulaşmada hayati önem taşıyacak ayrıntılı planları hazırlamaya ve politikaları benimsemeye odaklanmıştır.

Ulusal Vizyonumuz

Buna göre Türkiye’nin iklim değişikliği kapsamındaki ulusal vizyonu iklim değişikliği politikalarını kalkınma politikalarıyla entegre etmiş, enerji verimliliğini yaygınlaştırmış, temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını arttırmıştır. U iklim değişikliğiyle mücadeleye özel şartları çerçevesinde aktif katılım sağlayan ve yüksek yaşam kalitesiyle refahı tüm vatandaşlarına düşük karbon yoğunluğu ile sunabilen bir ülke olmaktır.

Sıfır atık nedir?

Emine Erdoğan Hanımefendi'nin himayelerinde Sıfır Atık Hareketi, çevre kirliliğinin ve küresel iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini azaltmak için başlatılan ve sınırları aşan uluslar üstü bir projedir.

Sağlanan tasarrufla 3 bin 192 ağacın kesilmesinin önüne geçilip, 41 ton sera gazı salınımı da engellenmiş oldu. Bu sebeple “Sıfır Atık Projesi” sadece bir atık, çöp ve geri dönüşüm projesi değildir.

“Sıfır Atık”, israfın önlenmesini, kaynakların daha verimli kullanılmasını, oluşan atığın miktarının azaltılmasını, etkin toplama sisteminin kurulmasını, atıkların geri dönüştürülmesini kapsayan atık önleme yaklaşımı olarak tanımlanan bir hedeftir. Atıkların geri dönüşüm ve geri kazanım süreci içinde değerlendirilmeden bertarafı hem maddesel hem de enerji anlamında ciddi kaynak kayıpların yaşanmasına neden olmaktadır. Son yıllarda tüm dünyada bireysel, kurumsal ya da belediye genelinde sıfır atık uygulama çalışmaları yaygınlaşmaktadır.

Neden Sıfır Atık?

Sanayi Devrimi'ne bağlı olarak ortaya çıkan teknolojik yenilikler ile birlikte artan nüfus ve şehirleşme, yaşam standartlarının ve tüketim alışkanlıklarının farklılaşmasına yol açar; sonuçta da geçmişe nazaran daha çok atığın oluşmasına neden olur. Bu durum aynı zamanda, başta doğal kaynakların tükenmesi ve iklim değişikliği gibi hususlar olmak üzere tüm canlıları tehdit edecek boyutlara varan hava, su ve toprak kirliliğine neden olur. Sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde atıklarımızı kontrol altına almak, gelecek nesillere temiz, gelişmiş bir Türkiye ve yaşanabilir bir dünya bırakmak için sıfır atık prensibi hedef alınmalı ve entegre bir yaklaşımla atıkların yönetimi sağlanmalıdır.

Geri dönüşüm işlemleri ile yeniden kullanılabilir hale getirilebilen atık çeşitleri şunlardır:

  1. Ahşap atık
  2. Atık pil
  3. Cam atık
  4. Elektronik atık
  5. Kâğıt atık
  6. Kompozit atık
  7. Metal atık
  8. Organik atık
  9. Plastik atık

Hedefler

•Temiz ortam kaynaklı olarak performansın ve verimliliğin arttırılması

• İsrafın önüne geçildiğinden maliyetlerin azaltılması

•Çevresel risklerin azaltılmasının sağlanması “Duyarlı tüketici” duygusuna sahip olunmasının sağlanması

•Tasarruf ve ekonomik kazanç sağlanması

Kazançlar

1 ton atık kâğıdın geri kazanımı ile:

• 17 ağacın kesilmesi önlenir,

• 12400 m3 kadar sera gazı engellenir,

• 2,4 m3 atık depolama alanından tasarruf sağlanır. Yeni üretime kıyasla metal ve plastik geri kazanımı ile %95 enerji tasarrufu sağlanabilir. Geri dönüştürülen her 1 ton cam için yaklaşık 100 litre petrolden tasarruf edilebilir. Atık camlar tekrar cam ürünlerine; plastikler elyaf ve dolgu malzemesi gibi birçok malzemeye, atık metaller ise tekrar metal ürünlerine dönüşebilir. Organik atıklardan elde edilebilecek kompost ile topraklarımız daha verimli hale gelir.

Sıfır atık projesi kapsamında yürütülen çalışmalar

İsrafın önlenmesi, doğal kaynaklarımızın daha verimli kullanılması, atık oluşum sebeplerinin gözden geçirilerek atık oluşumunun engellenmesi veya minimize edilmesi, atığın oluşması durumunda ise kaynağında ayrılarak geri dönüşüme kazandırılması noktasında mevcut sistemi daha düzenli, sistemli ve uygulanabilir bir temele oturtmak amacıyla sıfır atık prensibiyle yola çıkılmıştır. Hem Çevre ve Şehircilik Bakanlığında hem de Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde uygulamaya geçilmiş olup uygulamanın tüm Türkiye’ye yayılması konusunda çalışmalara başlanmıştır.

Sıfır atığın uygulanmasına ilişkin yol göstermek adına hazırlanan “Sıfır Atık Uygulama Rehberi” Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın web sitesinde (http://www.csb. gov.tr/projeler/sifiratik/) yer almaktadır.