Kaçırma korkusu

Akıllı telefon kullanımı, başkaları tarafından olumsuz ve hatta olumlu değerlendirmelerin korkusuyla ve aynı zamanda ruh hâli üzerindeki olumsuz etkilerle bağlantılıydı.
Akıllı telefon kullanımı, başkaları tarafından olumsuz ve hatta olumlu değerlendirmelerin korkusuyla ve aynı zamanda ruh hâli üzerindeki olumsuz etkilerle bağlantılıydı.

Bir şeyi kaçırma duygusundan muzdarip olduğunuzu hissediyorsanız, bir arkadaşınıza ulaşmak veya hayatınızda minnettar olduğunuz şeyler üzerine düşünmek için biraz zaman harcamak faydalı olabilir.

Sosyal medyanın daha da belirgin hâle getirdiği, çağımızın yeni problemlerinden FOMO (Fear of Missing Out)… Yani kaçırma korkusu. Kaçırma korkusu zihinlerde başkalarının sizden daha çok eğlendiği, daha iyi hayatlar yaşadığı veya daha iyi şeyler deneyimlediği düşüncesi üzerinden ortaya çıkıyor.

Neye sahip olmadığınıza odaklanmak yerine neye sahip olduğunuzu fark etmeye çalışın.
Neye sahip olmadığınıza odaklanmak yerine neye sahip olduğunuzu fark etmeye çalışın.

Aslında FOMO, kıskançlık duygusuyla fazlasıyla iç içe diyebiliriz. Değer verdiğiniz birinin Instagram’da paylaştığı eğlenceli fotoğrafları, pastel renklerin ağırlıkta olduğu bir gün batımını, derbi günü Twitter gündemini kaçırmamak için akışı her an kontrol isteği olarak da tanımlayabiliriz.

Kısaca FOMO, şu an başkaları bir şeyler yapıyor; ben ise bunları kaçırıyorum duygusundan ileri geliyor. Sosyal medyanın sürekli güncel hâli de FOMO’yu fazlasıyla hızlandırdı. Normal hayatların başkalarının hayatlarıyla kıyaslandığı bir durum meydana geldi.

Sosyal medya övünmek ve kendini olduğundan daha iyi biri gibi göstermek için ideal bir platform; olayların ve hatta mutluluğun zaman zaman rekabet içinde olduğu yer burası. İnsanlar en iyi, en mükemmel deneyimlerini sosyal medyada karşılaştırıyor, bu da sizde neyin eksik olduğunu merak etmenize neden olmaya başlıyor.

FOMO'nun her yaştan insan tarafından deneyimlenebileceğini gösteren birkaç çalışma var. Psychiatry Research dergisindeki bir çalışma, kaçırma korkusunun daha büyük bir akıllı telefon ve sosyal medya kullanımıyla bağlantılı olduğunu ve bu bağlantının yaş veya cinsiyetle ilişkili olmadığını ortaya koydu.

Araştırma ayrıca hem sosyal medya kullanımının hem de "aşırı" akıllı telefon kullanımının daha büyük bir FOMO deneyimi ile bağlantılı olduğunu buldu. Akıllı telefon kullanımı, başkaları tarafından olumsuz ve hatta olumlu değerlendirmelerin korkusuyla ve aynı zamanda ruh hâli üzerindeki olumsuz etkilerle bağlantılıydı.

Peki ne yapmalı?

  • Kaçırma duygularını hafifletme girişimlerimiz, aslında onu şiddetlendiren davranışlara yol açabilir. Bununla birlikte, sorunun nerede olduğunu anlamak, üstesinden gelmek için harika bir ilk adımdır.
Unutmayın, yaşadığınız hayat sizin ve tüm bileşenleriyle başkalarının hayatından çok daha önemli!
Unutmayın, yaşadığınız hayat sizin ve tüm bileşenleriyle başkalarının hayatından çok daha önemli!

Neye sahip olmadığınıza odaklanmak yerine neye sahip olduğunuzu fark etmeye çalışın. Sosyal çevrenize daha fazla pozitif insan ekleyin; çok fazla övünme eğiliminde olan veya sizi desteklemeyen kişilerden uzak durun. İnternette neyin neşe kaynağınız olabileceğini belirlemeye çalışın. Sizi mutlu eden şeylerle ilgilenin; ilgi alanlarınıza daha fazlasını ekledikçe sosyal medya kullanım sürenizi en aza indirmeye çalışın. Günlük tutmak; odak noktanızı diğer kullanıcıların onayından hayatınızı harika kılan şeylerin özel takdirine kaydırmanıza yardımcı olabilir. Ya da telefonunuzu kontrol etme isteğiniz ayyuka çıktığında en yakın arkadaşınızı arayabilirsiniz. Bu davranış değişiklikleri sosyal medya ve FOMO döngüsünden çıkmanıza yardımcı olabilir. Bir şeyi kaçırma duygusundan muzdarip olduğunuzu hissediyorsanız, bir arkadaşınıza ulaşmak veya hayatınızda minnettar olduğunuz şeyler üzerine düşünmek için biraz zaman harcamak faydalı olabilir. Bunun gibi aktiviteler, daha büyük bir aidiyet duygusu topladığımız ve "gözden kaçırma" endişesini salıverdiğimiz için işleri kendimiz adına daha makul seviyeye getirmemizi sağlayabilir. Unutmayın, yaşadığınız hayat sizin ve tüm bileşenleriyle başkalarının hayatından çok daha önemli!

Buğra Serdaroğlu / Klinik Psikolog