Oyunlaştırma

Annelerimiz bizi “Aç ağzını uçak geliyor.” diyerek beslerdi. Hatta büyük ihtimalle onların anneleri de bu yöntemi kullandı!
Annelerimiz bizi “Aç ağzını uçak geliyor.” diyerek beslerdi. Hatta büyük ihtimalle onların anneleri de bu yöntemi kullandı!

Hiç düşündünüz mü, bugünkü bilgisayarlar, oyun konsolları, akıllı cihazlar olmadan önce insanlar nasıl oyunlar oynardı?

Teknoloji hayatımızın bir parçası haline gelmeden evvel seksek, misket, kulaktan kulağa, saklambaç gibi onlarca oyun oynayarak büyümüş nesil, bugün metaverse dünyasını çözmeye çalışıyor! Teknolojinin baş döndürücü hızı her alanda olduğu gibi oyun sektörünün de gelişmesine, çeşitlenmesine ve daha gerçekçi hale gelmesine hizmet ediyor, sektörün her yaştan, her kültürden oyuncuya ulaşmasını kolaylaştırıyor. Peki oyun kültürü ne kadar eskiye uzanıyor olabilir?

Ünlü filozof Johan Huizinga, oyunun kültürden de eski olduğunu söyler; çünkü “kültürün” oluşması için öncelikle bir insan topluluğundan bahsetmek gerekir. Oysa dünyanın bizden daha eski sahibi olan hayvanlar oyun oynamak için insanları beklememiştir. Sokak köpeklerinin oyun davranışlarını, kedilerin sosyal medyada viral olan videolardaki oyuncu tavırlarını hepimiz tebessümle izlemişizdir. Geçmişten bugüne insanların da eğlenmek, öğrenmek, deneyimlemek için oyun davranışları sergilediğini fark ediyoruz. Kısacası oyunun, doğanın özünden gelen içgüdüsel bir etkinlik olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Oyunlaştırma Nedir ? (Play–Game–Gamification) Dilimizde “oyun” sözcüğü aslında birçok anlamı karşılıyor. Sahnelenen bir tiyatro eseri, küçük bir çocuğun kum ile oynaması ve tavla… Birbirinden bu kadar farklı olmalarına rağmen bu üç faaliyete de “oyun” diyoruz. Bunların bir ayrımı olmalı değil mi? İngilizcedeki “play” ve “game” sözcükleri burada bize yardımcı olacak.

“Play” herhangi bir kurala bağlı olmadan ya da kuralları rastgele belirlenen tatmin ya da eğlence etkinliklerini ifade ederken “game” kelimesi kuralları ve çerçevesi önceden belirlenmiş bir kurgu barındırır. Bu anlamda çocuğun kumda oynamasını “play”, tavlayı ise “game” kapsamında değerlendirebiliriz. Fakat yine de bu ikili ayrım, oyunları birbirinden ayırmamıza yeterli gelmeyecektir. Bu bağlamda, oyun sevgisini ve keşfetme arzusunu kendisine iş edinen Andrzej Marczewski, yaptığımız bu ikili sınıflandırmayı ileri taşıyarak bir vizyon geliştirmemize yardımcı olacak.

Marczewski, Game Thinking Spectrum adını verdiği sınıflandırma ile oyun ailesini tanımamıza yardımcı oluyor. Bu ailenin üyeleri birbirinden keskin çizgilerle ayrılmazlar. Bu nedenle amaca ve ihtiyaca göre birbirlerine dönüştürülerek kullanılabilirler. Bu ailede “oyuna” “game” ile açıklayabildiğimiz her şeyi örnek verebiliriz. Dijital oyunlardan fiziksel oyunlara, kutu oyunlarından kağıt oyunlarına kadar tüm oyunlar burada yer alır. Oyunsu tasarımları ise günlük hayatımızdaki göz kırpma, çöp kutusuna basket atma gibi davranışlar ile açıklayabiliriz. Ciddi oyunlarda eğlenceden uzaklaşarak amaca yönelik faaliyetlere doğru uzanıyoruz. Simülasyonlar, kazanıma yönelik eğitsel oyunlar, bilgi yarışmaları burada sınıflandırılıyor. Oyunlaştırma ise, oyun olmayan durumlarda oyun unsurlarından faydalanarak, belirli amaçlara yönelik bir hizmet sunuyor.

  • Son yıllarda giderek popülerleşen oyunlaştırma, terim olarak genç ve dinamik bir yapıya sahip. İlk kez 2002 yılında bilgisayar programcısı ve oyun tasarımcısı Nick Pelling tarafından dile getirildi, fakat biz uzun yıllardır oyunlaştırma ile tanışıyoruz aslında.

Nasıl mı? Annelerimiz bizi “Aç ağzını uçak geliyor.” diyerek beslerdi. Hatta büyük ihtimalle onların anneleri de bu yöntemi kullandı! Burada önemli olan nokta şu, dışarıdan bakıldığında anne ile çocuk, oyun oynuyor gibi görülebilir. Fakat anneye ne yaptığını sorduğumuzda, çocuğun oyun aracılığı yemek yediğini söyleyecektir. İşte hayatımızın ilk oyunlaştırması! Oyunlaştırma, temelinde oyun unsurlarını barındırsa da oyunlardan farklı amaçları ve yapıları barındırıyor. Gelin, buna biraz daha yakından bakalım.

Ünlü filozof Johan Huizinga, oyunun kültürden de eski olduğunu söyler; çünkü “kültürün” oluşması için öncelikle bir insan topluluğundan bahsetmek gerekir.
Ünlü filozof Johan Huizinga, oyunun kültürden de eski olduğunu söyler; çünkü “kültürün” oluşması için öncelikle bir insan topluluğundan bahsetmek gerekir.

Oyunlaştırma; yenilikçilik, pazarlama, eğitim, çalışan performansı, sağlık ve sosyal değişim gibi oyun olmayan ortamlarda oyun mekaniklerini kullanmaktır. İşletmelere, çevrimiçi topluluklara, kişisel veya şirket web siteleri gibi farklı ortamlara oyun unsurlarının eklenmesidir. Bu unsurlara yaygın kullanılan rozetler, avatarlar, kişiselleştirilebilir içerikler, ödüller, meydan okumalar, liderlik tablosu gibi örnekler verebiliriz. Oyunlaştırmanın amacı oyun oynamak ya da eğlenmek değildir. Oyunlaştırmanın hedefleri üst düzeyde güdülenmeye ulaştırmak, davranış değişikliği sağlamak ve yenilikçiliği teşvik etmektir.

Oyunlaştırma Örnekleri Metaverse, NFT, Blockchain tabanlı oyunlar gibi trendler sayesinde oyunlaştırma bugün altın çağını yaşıyor. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sağlık, finans, eğitim, sürdürülebilirlik ve sanat gibi birçok alanın yolları oyunlaştırma ile kesişiyor. Ülkemizdeki bazı oyunlaştırma uygulamalarına yakından bakalım:

Forest- Odaklanma süren ağaca dönüşsün Ders çalışırken, iş yaparken, bir şeyler araştırırken eliniz sürekli telefonunuza, sosyal medya uygulamalarına gidiyorsa bu uygulama bu durumu önlemeyi amaçlıyor. Ancak bir de avantajı var. Telefonunuzla meşgul olmadan belli bir süre geçirebilirseniz sizin adınıza gerçekten bir ağaç dikiliyor.

Yürü Be İstanbul: Türkiye’nin en kapsamlı oyunlaştırma projelerinden biri olan Yürü Be İstanbul uygulaması, kısa sürede büyük kitlelere ulaşarak İstanbulluları harekete geçirdi. Uygulama, attığınız adımları kaydederek sizi hareket etmeye teşvik ediyor, diğer yandan da ödüller vererek motivasyonu arttırıyor. Şehir sakinlerine bireysel olarak ya da diğer kullanıcılarla birlikte yeni ortamlar keşfetme şansını yakalıyor.

Help Steps: Adımlarını İyiliğe Dönüştür Help Steps, kullanıcıları sağlıklı bir yaşam için adım atmaya teşvik eden, atılan adımları da çeşitli STK ve kurumlara bağış olarak gönderebildiğiniz, içsel motivasyonunuza katkıda bulunan bir uygulama. Gam- Fed Türkiye ve markalaşmış birçok organizasyon ile işbirliği bulunan uygulamada amaç, gün içerisinde sağlıklı bir yaşama atılan adımları uygulama sayesinde HS adımına dönüştürüp bağışlayarak, ihtiyacı olan her kuruma yardımcı olmak.

Eğitimde Oyunlaştırma Örnekleri

Kahoot

Kahoot, öğretici oyunlar oynayabileceğiniz bir uygulamadır. Bilgi yarışması tabanlı oyunlar bulabileceğiniz uygulama, öğrenci, öğretmen veya çalışanlar olmak üzere herkes için uygundur. Kahoot, öğrenmeyi oyunlaştırarak kolaylaştırır. Kahoot ile bilgi yarışması (Quiz), tartışma (Discussion), anket (Survey) ve karıştırma (Jumble) olmak üzere 4 farklı kategoride oyunlaştırılmış eğitimler hazırlayabilirsiniz.

Duolingo

Duolingo, yabancı dil öğrenimi geliştirmeye yardımcı çevrimiçi bir oyunlaştırma uygulaması. Duolingo’da yeni kelimeler öğrenmek için puan kazanmak, ilerleme kaydettikçe yeni seviyeleri açmak, başarılı olunamayan bölümlerde daha kolay görevlere geçebilmek gibi kurgular, olumlu pekiştirme ve motivasyonu sağlıyor.

  • Oyunlaştırma Pazarı, Boyutu ve Geleceği Çalışanlarının moral ve motivasyonunu yüksek tutmak ve iş verimlerini yükseltmek amacıyla oyunlaştırılmış sistemlere yönelim her geçen gün artıyor. Oyunlaştırma, öğrenmesi kolay bir sistem oluşturduğundan çalışanlara kendilerini geliştirme, çalıştıkları yeri tanıma olanağı sunuyor.

Oyunlaştırma her geçen gün bir gelişime ve bir değişime doğru emin adımlarla ilerliyor. Bu noktada da bazı yeni teknolojik gelişmeler ön plana çıkıyor. Artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik teknolojisine yapılan yatırımlar, son zamanlarda popüler bir kavram haline gelen Metaverse’in hızla hayatımıza girmesi gibi gelişmeler alışkanlıklarımızın değişeceğinin, daha da dijitalleşeceğinin bir göstergesi. Peki, oyunlaştırılmış bir evrene biz ne kadar hazırız?