Röportaj: Fatih Arda İpcioğlu

Seni aşağı çeken her şeyi bırak ve uç.
Seni aşağı çeken her şeyi bırak ve uç.

İnsanlar sadece saniyeler içinde gerçekleşen bir uçuş izliyor ama bu işin arka planında birçok detay var.

Merhaba, kendinizden, günlük yaşantınızdan ve spor kariyerinizden bahsedebilir misiniz?

Ben Fatih Arda İpcioğlu. 24 yaşındayım, Erzurumluyum. Atatürk Üniversitesi Kış Sporları Enstitüsünde yüksek lisans öğrencisiyim. Günlük yaşantımda, sezon arasında veya spor dışında genelde ailemle olmayı tercih ediyorum ve biriken işlerim ile ilgileniyorum. Vakit buldukça başka branşları deniyorum ve şu sıralar favorim ata binmek. Geri kalan hayatımın ise tamamı kayakla atlamakla geçiyor. Kayakla atlama kariyerimden önce “Alp” disiplini ile tanıştım. 2004-2005 yıllarında başladığım kayak yani Alp disiplininden sonra 2009 yılında kayakla atlama branşına geçmeyi tercih ettim ve o zamanlar işlerin bu raddeye geleceğini hayal bile etmiyordum.

Kayak alanında birçok farklı tür var? Siz hangi alanda ilerlediniz ve neden bu alanı seçtiniz? Sizi bu alana yönlendiren ne oldu? Bu alanın diğerlerine göre artıları eksileri nelerdir?

bizler hiç bilmediğimiz bir yola baş koyduk ve bunun bize birçok problem oluşturacağını da biliyorduk.
bizler hiç bilmediğimiz bir yola baş koyduk ve bunun bize birçok problem oluşturacağını da biliyorduk.

Şöyle ki bazı insanlar vardır farklı olmayı sever, bazı insanlar ise standardın dışına çıkmamayı tercih eder. Bu, kişinin mizacıyla ilgili bir durum. Ben de bu yönümün daha ağır bastığını fark ettim ve bu tarafa yöneldim. Beni bu alana iten şeyin temelinde bahsettiğim farklı olmak duygusu yatıyor. Ama tabii ki her şeyin bir bedeli var. Bu alan çok emek vermenizi ve hayatınızı tamamen bu spor branşına yönlendirmenizi gerektiriyor. Hele de önünüzde size yol gösterebilecek bir örnek yoksa bu iş daha da zorlaşıyor ki bizler bu sporun Türkiye’deki ilk örnekleriydik. Artıları da var tabii, sevdiğiniz ve elverişli olduğunuz bir alanla meşgul olmak muhteşem bir şey. Bu sporu yaparken kaba tabir ile uçma duygusunu hissediyorsunuz. Bu spor sadece profesyonel olarak yapıldığı için kayakla atlama sporcusu olmak başlı başına size bir özellik kazandırıyor hayatın her alanında.

Kayakla atlamanın nasıl kuralları vardır? Stil puanı, rüzgar puanı gibi puanlar var. Bunlar neyi ifade etmektedir?

Aslında insanlar sadece saniyeler içinde gerçekleşen bir uçuş izliyor ama bu işin arka planında birçok detay var.

Kıyafet, vücut ölçüleriniz, kayak bakımınız vb. Stil puanı sporcunun rampadan kayması ile başlayıp havadaki duruş pozisyonuna verilen, büyük ölçüde ise inişteki telemark dediğimiz inişi düzgün yapmak ile kazanılabilen bir puan.

5 hakem tarafından stil puanı verilir. Puanlar 20 puan üzerinden değerlendirilir. En fazla ve en az puan veren hakemlerin puanı çıkartılır ve kalan 3 hakemin puanı toplanır. Rüzgar puanı ise sporcunun avantajlı rüzgarda atlaması durumunda puan kesilmesi, dezavantaj durumunda puan eklenmesidir.

En son elde ettiğiniz başarılarınızla gerçekten bizler de gururlandık. Son başarılarınızdan sonra sizlere nasıl tepkiler geldi? Yeni bir aşamanın açıldığına inanıyor musunuz?

Beni bu alana iten şeyin temelinde bahsettiğim farklı olmak duygusu yatıyor.
Beni bu alana iten şeyin temelinde bahsettiğim farklı olmak duygusu yatıyor.

Şöyle ki kayakla atlamayı ülkemize tanıttık ve bu insanların da ilgisini çekti. Tabii ki kayda değer ilerleyişimiz ve başarılarınız bu işin ülkemizde geleceği olduğunun da ispatı oldu. İnsanlar bir şekilde bu sporu görmüş ve herkes zamanında, “Neden bir Türk sporcu yok?” diye de aklından geçirmiş. Şimdi bu gerçek oldu. Artık insanlar Türk bayrağının da orada olmasından büyük gurur duyduğunu dile getiriyor. Diğer taraftan küçük çocukların TV’de yarışmalarımı gördüklerinde yaptığım hareketleri yapmaya çalışmaları, uçan Türklerin geleceğinin habercisi.

Spor kariyerinizi etkileyen, yönlendiren bir parıltı, kırılma noktası var mı? Varsa nedir?

Spor hayatımın kırılma noktası…. Kendi adıma, kendim için karar verdiğim andır. Kimseyi dinlemedim, önemli olan bendim ve neler yapmak istediğimdi, bu yolda ilerledim.

Röportaj videolarında evde bile kendinize antrenman odası kurduğunuzu görüyoruz. Evde yaptığınız antrenmanların, gündelik hayatınızın sizleri nasıl etkilediğini öğrenebilir miyiz?

Evde sadece pandemi döneminde vücudumu dinç tutmaya çalıştım. O dönemlerde olimpiyatlara gitmenin zor olduğunu da biliyordum ama gayret benden gerisi Allah’tan diye düşündüm ve öyle de oldu, 2021-2022 sezonunda kayakla atlamada dünya tarihine geçtik.

Biz sizi uçan Türk olarak tanıdık ki gerçekten de uçuyorsunuz. Havada nasıl hissediyorsunuz? Sizi tutkuyla bağlayan bir şey var mı?

O platforma çıktığımda tamamen tekniğime odaklanıyorum. İyi bir atlayış gerçekleştirdiğimde ise ülkemi temsil etmenin vermiş olduğu gurur ile tüylerim diken diken oluyor.

Sıfırdan başlasaydınız veya sıfırdan başlayan Arda’ya öğütler verseydiniz neler derdiniz?

Şöyle derdim: Seni aşağı çeken her şeyi bırak ve uç.

Hangi şehirlerde ve lokasyonlarda kayakla atlayış sporu gerçekleştirilebilir?

Ülkemizdeki kayakla atlama tesisleri şimdilik sadece Erzurum’da ve bu spora maksimum 7-8 yaşlarında başlanması lazım.

Yurt dışı ile ülkemizi kıyaslayınca durumumuz nedir? Kendimizi nasıl geliştirmeliyiz?

Bazı ülkelerde bu spor 80-90 yıllık bir geçmişe sahip ama bir de şöyle düşünelim: Biz bu sporda 14-15 yıldır varız ve bu kısa sürede 2 olimpiyat kotası kazandım.

Hayatımdaki 3. uçuş rampasından atlayışımda 196.5 metreye gittim ve şu anda bu bahsettiğim ülkelerin bazı sporcuları ancak 200. defada 200 metre ve üzerine ancak uçuyor.

Yani bizler kısa sürede bu kadar ilerleme kaydetmişken biraz daha bu spora imkân ve olanak sağlanmalı ve dünya Uçan Türklerin neler yapabileceğine tanık etmeli.

Önünüzde bir örnek olmamasına rağmen tüm zorlukları kendi kendinize aştınız? Buradaki motivasyonunuzu nasıl sağladınız? Hiç bırakmak istediğiniz oldu mu? Olduysa sizi bundan kim vazgeçirdi?

Evet, tabii ki bizler hiç bilmediğimiz bir yola baş koyduk ve bunun bize birçok problem oluşturacağını da biliyorduk. Ama tek bir şeyi benimsemiştim: “Her ne olursa olsun pes etmeyecektim, her düştüğümde bir öncekinden daha sağlam kalkmayı da öğrenecektim.” Çünkü bana göre evet, problemler olacak. Hatta belki üstesinden gelemeyeceğim ölçüde problemler olacak. Benim problemlere bakış açım ise onlardan ders çıkartmak ve tecrübe edinmektir.