Tıka basa boş!

Asıl mesele dediğimiz şeyler neler? Bu tartışılabilir ama nelerin asıl meselemiz olmadığı bence çok aşikar!
Asıl mesele dediğimiz şeyler neler? Bu tartışılabilir ama nelerin asıl meselemiz olmadığı bence çok aşikar!

Harry Potter'ın Azkaban Tutsağı filminde gri eşofman üstünün içine giydiği sıfır yaka tişörtün rengini biliyor musunuz? Ben bilmiyorum ama eminim aranızda bilenler vardır. Normal hayatta hiçbir zaman işimize yaramayacak, lüzumsuzluğu tartışılmaz ne çok şeyi anlaşılmaz bir şekilde hafızamızda tutuyoruz. Çok lazım olan birtakım şeyleriyse zamanı geldiğinde bir türlü hatırlayamıyoruz.

Hepimiz aşağı yukarı böyle acayip bir hâl içindeyiz.

Geçenlerde bir başvuru sırasında form doldururken arabamın plakasını hatırlayamadım ben mesela. Otoparka inip bakmam gerekti. Mail hesaplarımın şifrelerini aklımda tutamadığım için bir kağıda yazıp baş ucumda tutmak zorunda kalıyorum. Ama dört büyüklerin kadrolarını yedekleriyle birlikte eksiksiz sayabilirim. Hem de her sezon gelenler ve gidenlerle birlikte... Neyime gerekse!

Anlaşılmaz bir ısrarla hatırımızda tuttuklarımızla bir türlü tutamadıklarımızı karşılaştırsak, muhtemel ki bu hiç lehimize olmaz. Bu karşılaştırma sonucunda pek çoğumuz, tatile giderken diş fırçasını evde bırakıp bavuluna sebze kurutucuyu koyan şapşal biri gibi görünürüz.

Abartıyor muyum bilmem ama bana durumumuz çok vahim görünüyor. Her hangi bir konuda sağlıklı durum değerlendirmesi yapacak durumda değiliz sanki. Anlamak için iyi, asıl meseleler hakkında kötü bir şeyler bilmek gerekiyor çünkü.

Asıl mesele dediğimiz şeyler neler? Bu tartışılabilir ama nelerin asıl meselemiz olmadığı bence çok aşikar!

Osmanlı sultanlarını tahta geçme zamanlarına göre sırala desem kaç kişi sıralayabilir? Türkiye'nin illerinin tamamını zihnimizdeki hayali bir haritaya kaçımız işaretleyebiliriz? Ben bunları yapamıyorum mesela! Buna karşılık yıllardır Cüneyt Arkın'ın gerçek isminin ne olduğunu, Messi'nin çocukluk zamanlarında büyüyünce ne olmak istediğini soranlara ne cevap verdiğini, Yüzüklerin Efendisi serisinin ikinci filminin setinde oyuncuların en çok hangi kahveyi tercih ettiğini, Brad Pitt'in hıçkırık tuttuğunda nefesini tutup kaça kadar saydığını biliyor ve unutmuyorum.

Neden

  • Neden hafızamı hiç işime yaramayacak şeylerle tıklım tıkış doldurup duruyorum da çok daha önemli şeyler için daha fazla yer ayıramıyorum.

Muhtemel ki hafızam lüzumsuz veriyle ağzına kadar dolu olduğu için çok hayati birtakım şeyler dışarıda kalıyor. Bu durumda; nerede açık verdiğimi görmek için öncelikler sıralamamı sıkı bir sorgudan geçirmem gerekiyor muhtemelen. Ama her türlü sıkı sorgu için de bilmesi gereken şeyler var insanın.

İtiraf ediyorum; kendimi çuvallamış hissediyorum. Bu mesele "Gurur Duymadığım Şeyler" listemin en üst sıralarında yer alan bir mesele. Aşmayı çok isterim ama yapamıyorum. Açıkçası ne yapmam gerektiğini de bilmiyorum. Malum, insan zihnine yeni format atılamıyor!

Aslında bunu yapmak isterdim. Esaslı bir temizlik yapıp hafızamdaki bütün lüzumsuz enformasyondan kurtulmak isterdim. Sonra tek tek büyük bir itinayla lüzumlu bilgileri dizerdim zihnimin bir ucundan diğer ucuna uzanan bütün raflarına.

Ama bir dakika!

Ya hayatın temel eğlencesi lüzumsuz bilgiler gevelemek üzerine kurulduğu için hafızamız bu hâldeyse! Ya teoride lüzumlu bildiğimiz şeylerin pratikte artık pek de bir lüzumu kalmadıysa! Ne yapacağız bütün o lüzumlu bilgilerle o zaman? Kalabalıkların içinde kendimize nasıl bir yer bulacak, nereye ilişeceğiz?

Bu gerçekten önemli bir mesele

Ya da mevsim normallerinin üstüne çıkan sıcaklar beni anormal şeyler düşünmeye sevk ediyor.

Gidip köşedeki marketten bir dondurma alsam azıcık da olsa kendime gelir miyim?

Peki, hangi dondurmayı almalıyım?

Enes Batur'un sevdiğinden mi, Enis Batur'un sevdiğinden mi?