Afganistan’da yeni denklemler ve DEAŞ maşası

Taliban, Afganistan'da yönetimi elinde bulunduran Diyubendi İslamcı hareket ve askeri organizasyondur.
Taliban, Afganistan'da yönetimi elinde bulunduran Diyubendi İslamcı hareket ve askeri organizasyondur.

Zorlu bir savaşın finalindeki kolay zaferlerinin künhüne ermek için haftalarca fikir jimnastikleri yapıldı. Şimdi de bundan sonra ne yapacakları, hangi istikamete gidecekleri, Afganistan’ı ne yöne çevirecekleriyle ilgili bahisler, fallar açılıyor. Burada gözlerden kaçan -kaçırılan- husus ise Taliban’ın hangi yönü tutacağına salt kendisinin karar verecek olmadığı.

  • •Taliban gerek dişli komşuları
  • •Gerekse de azı dişlerini Afganistan’a vaktiyle geçirmiş küresel güçlerle (İngiltere, Rusya, ABD) münasebeti ekseninde kendisini ve ülkesini yeniden şekillendiriyor. Karşı karşıya olduğu ana meseleler anlaşılmadan alacağı muhtemel yeni şekilleri anlamak, dolayısıyla neyi ne kadar başarabileceğine karar vermek hiç de kolay olmayacak.

Saha kazanımı

Süper güç yirmi sene bedeller ödediği ve ödettiği kilit bir ülkeyi anahtarıyla beraber Çin’e teslim ettiğinden beri Taliban’ın yeni muhatabı da geleceği şekillendirmeye en güçlü aday bu iri komşusundan başkası değil. Afganistan’ın uzun işgaller tarihinde daima başrolde oynayan günümüz Pakistan’ını anarak bu iddiayı tekzip etmeyi düşünenler acele etmesin, çünkü Pakistan diye bir ülke kalmamış olabilir. Tıpkı İran diye bir ülkenin kalmamış olabileceği gibi. Zira ikisinin de artık Çin imparatorluğunun yerel uzantıları olmaktan öte bir mana teşkil edip etmediği hayli şüpheli.

Şu var ki Taliban’ın ilk hâmisi ve müttefiki olan Pakistan’ın Taliban’dan beklentilerini bilmeksizin onun Afganistan stratejisini ve buna mukabil Taliban’ın muhtemel cevaplarını teşhis etmek de zor mesele. Pakistan’ın kırk yılı aşkın Afganistan mesaisinin odağında ve çevresinde hangi korku ve arzuların yattığını bilmekten geçen bu çetrefilli yolda zihinlerin bulanması işten bile değil.

Pakistan, kuzey sınırını oluşturan Durand Hattı Anlaşması’nın meşruiyetini onayacak bir muhatap arayışından vazgeçmeyecek. Güneyinde devasa bir düşmanla girip kaybettiği ve kaybedeceği savaşlar kuzeyini daha bir önemli kılıyor. Kuzeyde stratejik bir derinlik kazanmayı beceremediği anda güneydeki düşmanı karşısında daha bir mecalsizleşeceği endişesi Peştu yurdunu onun için olduğundan daha hayatî kılıyor. Afganistan’da saha kazanımı bu yüzden Keşmir’de saha kazanımı kadar, hatta daha fazla ehemmiyet arz ediyor.

Taliban Askerleri.
Taliban Askerleri.

Ülkenin yakın tarihinin her safhasında Pakistan’ın adının zikredilmesinin arkasında yatan sebep bu. Afganistan’da olmak veya olmamak; Pakistan’ın bütün meselesi budur. Çünkü kendisinin olmadığı her santimetrekarede can düşmanı Hindistan mevzileri ele geçirmiş olacaktır. Afganistan’daki her bir hamle savaşın farklı araçlarla yürütülmesinden başka bir şey değildir.

Çin 'Büyük Oyun’a çok hızlı başladı

Afganistan ‘Büyük Oyun’da bir dar geçittir ve o geçidi tutmak Pakistan için elzemdir, bunu anladık. Gelgelelim onun Çin’le kurduğu derin ittifak ve bağlandığı ortak kader, Afganistan’daki yapıp etmelerini Çin’in hanesine yazmamızı gerektirecek bir mahiyettedir. Yani artık sadece kendi namı hesabına göre değil, Çin adına da hareket ettiği söylenebilir. Hatta bir adım daha atarak Çin’in Pakistan üstünden Afganistan’daki nüfuzunu kalıcılaştırma muradında olduğu tezini ileri sürebiliriz. Pakistan, Afganistan’ı kendi uydusu yapmak istiyor, bu bariz; bunu Çin’in bir uydusu olarak istediği gerçeğini ihmal ettiğimizde ise hakikati ıskalamış oluyoruz.

Kara ülkesi bu yoksul yurdun denize açılan iki kapısından biri olmak silahını İran gibi Pakistan da hep kullandı ve Afganistan’da hep agresif bir dış politika izledi. Bu agresiflik ülke içinde ona çokça düşman kazandırdı. Yetiştirip büyüttüğü Taliban içinde bile onu baş belâsı bir şer odağı olarak gören ciddi kliklerin varlığı bunu teyit etmektedir. Bu net tablo Pakistan’ı daha da agresif kılmakta ve bu kısır döngü kırılmak bilmemektedir.

Taliban iktidarı ele geçirir geçirmez DAİŞ yeniden sahne alır oldu. Taliban Sözcüsü Zebihullah Mücahid’in annesinin taziye merasimini hedef alan canlı bomba saldırısını Şii camilerini hedef alan katliamlar takip etti ve DAİŞ’in durmak bilmeyeceği aşikâr. Birilerinin onu bonkörce desteklediği ve güçlü bir terör altyapısı sunduğu da saklanamaz bir realite. Canlı bombaların Kuetta’dan intikal ediyor olduğu bilgisi buna eklendiğinde faillerin sponsorunun kim olduğuna dair zanlar gittikçe netleşiyor. Pakistan sert bir savaş veriyor Afganistan’da. Taliban’dan her ne istiyorsa zor bir şey istiyor ve görünen o ki almak için çok kan dökmek zorunda.

Afganistan’ın uzun işgaller tarihinde daima başrolde oynayan günümüz Pakistan’ını anarak bu iddiayı tekzip etmeyi düşünenler acele etmesin, çünkü Pakistan diye bir ülke kalmamış olabilir. Tıpkı İran diye bir ülkenin kalmamış olabileceği gibi.

Tüm bunları diğer tezle birlikte ele aldığımızda Çin’in bölgesel hâkimiyet stratejisi için küresel rakiplerini ve bu arada İslam ülkelerini denklemin dışında tutabilmek için DEAŞ sopasını Pakistan eliyle kullandığı faraziyesini daha bir yüksek sesle dillendirebiliriz. DEAŞ maşasıyla Pakistan’ı da vuruyor aslında. Çünkü Pakistan bu kirli denkleme razı gelmekle Afganistan’da meşru bir muhatap olma konumunu giderek zayıflatıyor. Çin aynı şeyi yarın İran’a da yaptırarak, sözgelimi Şiileri Taliban’la tokuşturarak benzer kurgulara yönelmek suretiyle uydularını da Afganistan’da pasifize etme cihetine gidebilir. Çin Büyük Oyun’a çok hızlı başladı ve şimdiden baş döndürücü hamleler gerçekleştiriyor.

Taliban’ın içgüdüsel korkusu

DEAŞ’e gelince, vekâleten bir savaş veriyor ve muhtemelen kimin adına verdiğinden bihaber; daha doğrusu onun için bir ehemmiyet arz etmiyor bu. Mürtet olarak gördüğü Müslümanlara karşı İblis’le bile işbirliğini caiz gören Haricî bir mantıkla hareket ettiğinden bu analizler onun için bir anlam taşımıyor.

Gel gör ki Taliban’ın reaksiyon potansiyelini de hafife almamalı. Olan biteni Çin’le irtibatlandırdıklarında Çin’in Afganistan’daki emniyeti anında sıfıra inebilir. Bol sıfırlı onca yatırım anında tuzla buz olabilir. Doğrusu Taliban’ın Çin dışı aktörlerin ülkede yatırım yapması için neredeyse yalvar yakar davetkârlığının arka planında bu okuma tarzı yatıyor. Taliban, Çin’le bir başına kalmasının kestirilemez sonuçlarından içgüdüsel bir korku duyuyor ve bununla baş etmek için alternatif yatırımcı arayışından vazgeçmeyecek. Bu, daha fazla DEAŞ eyleminin niçin kaçınılmaz olduğunun da izahı. Afganistan’ın yeni kısırdöngülerinden biri kesinkes işte bu.

DEAŞ Afganistan’da tabanı ve muhibbi olmayan, melun ve her bakımdan harici bir güç. Taliban onu yıllar evvel alt etti ve yüzlerce savaşçısını çetin çarpışmalar sonunda ortadan kaldırdı. Aktif hücreler sayıca az olsa da mide ve ülke bulandırmayı başarıyor. Pençşir’de aba altından gösterilen sopa kolay indirildi fakat DEAŞ sopası Afganistan’ı dövmeye devam edecek.

İslam âlemi denen aciz heyula ve Türkiye daha fazla rol üstlenerek, ülkede var olma dirayeti göstererek bu kısır döngüleri zayıflatabilir. ‘Büyük Oyun’un en büyük kurbanı olan Afgan halkının vebalinden kurtulmak, hiç değilse mülteci ve uyuşturucu kriziyle baş edebilmek için başka bir seçenek de yok. İhtiyacımız olan şey cesaret ve basiret.