Amaçları Türkiye’yi bir canavara teslim etmek

Oysa IMF ne güzel unutulmuştu. ‘Türkiye muhalefeti’ can simidi oldu onlara.
Oysa IMF ne güzel unutulmuştu. ‘Türkiye muhalefeti’ can simidi oldu onlara.

Dert, ekonomi bilimi veya çevre bilimi değil, hiç bir zaman da olmadı. Dert, sadece kendilerine dayatılan “önermeyi” bilgi olarak hemen yutacak, sorgulamayacak nesiller yetiştirmek.

Ülkemizde sözümona solcuların ABD filosuna “go home yankee” demesinden 50 sene sonra, Yankee’nin tüm silahlı kuvvetlerinden daha tehlikeli IMF’yi ülkeden kovan Erdoğan’ın tüm çabalarını baltalayan hâdiseler gelişiyor.

‘Muhalefet’ gizlice IMF ile görüşüyor.

Hangi sıfat ve yetki ile görüştükleri tartışılıyor ama bizce bu beyhude.

Çünkü ‘sıfat ve yetkilerinin’ tam olarak karşılığını veriyorlar.

Milletin onlara verdiği ‘muhalefet’ yetkisini ellerinin tersiyle ittikleri çok oldu, hâlâ da öyle. Yoksa hangi CHP’li seçmen PKK’ya bu kadar aleni destek veren bir “muhalefete” yetki verir ki?

Bu yetki, başka bir yetki.

DERT BAŞKA

Kalburüstü iş çevreleri istedikleri gibi hükümet devirip, ayakta başbakan bekletemiyor artık. Bütün ümitleri:

“Ekonomi battı batacak. Tek çözüm uluslararası para fonunda” teranesinde.

İyi de, uluslararası para fonu diye bir şey yok ki.

Gezegenin görmüş olduğu en organize mali suç şebekesi var, ülkeleri faizli borç batağına sürükleyip canavar ruhlu tefeci gibi emeğin, emekçinin, halkın, köylünün kanını emen vampir bir çete var. Adının “International Monetary Foundation” olması hiç bir şeyi değiştirmiyor.

Tıpkı “küresel ısınma” safsatasının tüm toplumları yeni çağın dinine yani “bilimperestliğe” alıştırma projesi olması gibi, tüm dünyada itibarı zedelenmiş IMF’nin de mevcut iktidardan yüz bulamayınca, kendilerine meşruiyet alanı açmak için ülkemiz muhalefetinden medet umması söz konusu.

Bizim muhalefet bu işe atlar.

Türkiye’yi şikayet edecekleri bir ortam bulmuşlar ya, kaçırmazlar.

LAYİK TEYZELERE YEM

Tıpkı iflas eden İngiliz tur şirketinin mağdur ettiği turistlerin fotoğrafını “Türkiye’den kaçış başladı” diye servis eden Sözcü gazetesinin yaptığı gibi. Sözcü’nün derdi de gazetecilik değil. Türkiye’yi cümle cihana kötü göstermek.

Gazete o manşeti atacak ki, mutsuz “layik” teyzeler, Erdoğan’ın BM’deki muazzam hitabeti yerine Türkiye aleyhinde bir haber okusun ve günlük rahatlama dozajlarını alsın.Muhalefet, el pençe vaziyette IMF ile Türk ekonomisini çekiştirecek ki görevi yerine getirsin.

SERMAYENİN KULU BİR PARTİ: CHP

Sosyal demokratlık iddiası ile yola çıkmış partinin hâline bakın!... Sermayenin bu kadar kulu kölesi olmaları ne kadar garip diyeceğiz ama ülkenin kılcal damarlarına zerk edilmiş “kripto” zihniyetleri biraz kurcalayınca, IMF ile görüşen “kişilerin” asli görevlerini yerine getirdiklerini daha iyi anlıyoruz

Erdal İnönü’den sonra CHP’nin başına Deniz Baykal gelince “Muhalefetin seviyesini düşürmekle” itham edilmişti. Ne de olsa Erdal bey beyefendi biriydi.

Şimdi ise CHP, Deniz Baykal’ı bile mumla arayacak durumda. Kılıçdaroğlu CHP’si yakında PKK’yı “aşıp” Sandinista gerillarına kucak açarsa şaşırmayın.

Espri yapmıyoruz, Türkiye aleyhine gizli olarak IMF ile görüşen bir muhalefet neden uluslararası terör şebekeleri ile de görüşmesin ki?

Görüşmenin içeriğini zerre merak etmiyoruz.

Eminim, IMF heyeti de hiç “ilginç” bulmamıştır “bizimkilerin” anlattıklarını.

Onlar zaten Türkiye ekonomisiyle de “ilgilenmiyorlar” aslında.

Tek dertleri var: Kurdukları kriminal sistemin imajına zinhar zarar gelmesin.

BUNLAR KANDİL’E AKŞAM ÇAYINA GİDER

Bunlar, akılları sıra hükümete ve neyse ki artık kendilerini pek takmayan “piyasalara” mesaj verme kaygısı ile inanın, Kandil’e bile çay içmeye giderler.

Çünkü ellerindeki tek silah, ‘algı oluşturma’.

Finansal bir suç örgütünü, “uluslararası meşhur ve bilimsel bir ekonomi kuruluşu” olarak pazarladılar.

Oysa kimse takmıyor, halkımız “onlarsız da oluyormuş yahu!” diyor. IMF’den bizi kurtaran siyasi iradeyi desteklemeye devam ediyor.

IMF ise “Ne olur beni ciddiye alın” diye yalvarıyor, yoksa ne söyleyebilir muhalefet onlara, onların bilmedikleri?

Yoklama çekiyorlar, olası bir kaos senaryosunda kimlere ne görevler vereceklerinin bir sağlamasını yapıyorlar. Kamuoyunda kendi imajlarını diri tutmaya çalışıyorlar.

Tıpkı “bilim mafyasının” inanırlığını yitirdiği, cinnet haline girip zihin kontrolü kurbanı genç kız imajının arkasına sığınması gibi.
Tıpkı “bilim mafyasının” inanırlığını yitirdiği, cinnet haline girip zihin kontrolü kurbanı genç kız imajının arkasına sığınması gibi.

ZİHİN KONTROLÜ KURBANI KIZ

Tıpkı “bilim mafyasının” inanırlığını yitirdiği, cinnet haline girip zihin kontrolü kurbanı genç kız imajının arkasına sığınması gibi.

Dertleri küresel ısınma değil, zaten öyle bir şey yok. Amaç her 50 senede bir yok buzul çağı, yok çöl çağı gibi masallar üzerinden “bilim dininin” sorgulanmasının önüne geçmek.

Aynen bir dönemler bu ülkede IMF otoritesinin sorgulanmasının “günah” olması gibi.

Artık insanlar sorguluyor. Bütün dünyada böyle.

Norveçli gençler IMF’ye gülüp geçiyor. ABD’li onlarca akademisyen “Küresel ısınma yoktur” diyor.

Nasıl ki uluslararası bilim mafyası gerçeği söyleyenlerin sesini bastırıyorsa, küresel finans çeteleri de IMF’nin imajına özen gösteriyor.

IMF SPONSORLUĞUNDA ‘İSTİKLÂL’ YÜRÜYÜŞÜ

Bir müddet sonra “IMF sponsorluğunda filanca mazlum grubun İstiklal caddesinde yürüyüşü” gibi tümden abes, absürd olayları görürseniz hiç şaşırmayın. Zira bunlar, bozulan imajı düzeltme faaliyetleri.

Dert, ekonomi bilimi veya çevre bilimi değil, hiçbir zaman da olmadı. Dert, sadece kendilerine dayatılan “önermeyi” bilgi olarak hemen yutacak, sorgulamayacak nesiller yetiştirmek.

Oysa IMF ne güzel unutulmuştu. ‘Türkiye muhalefeti’ can simidi oldu onlara.

Bilim mafyası 2000’lerin başından beri küresel ısınma diye son yılların en gürültülü tiyatrosunu, hatta “vodvilini” sergiliyor ama nafile.

İşte mâsum imajlı bir genç kız yetişiyor imdatlarına.

Onların “üst aklını” bile şaşırtacak bir hızla, CHP Kadıköy Belediyesi ilçedeki duvarları bu kızın posterleriyle kaplama derdine düşmüş.

Aynı CHP’nin ekonomi ‘kurmayları’ ise otel odalarında IMF ile halvet peşinde.

Bize de ‘izzetli ve vatansever bir sol’ dilemek düşüyor.

Bu coğrafya gerçekten “hepimizin” ise...