Aşırı sağı kim destekliyor?

Aşırı sağa yatırım yapan servet sahipleri bunun doğrudan karşılığını almakta gecikmemiştir.
Aşırı sağa yatırım yapan servet sahipleri bunun doğrudan karşılığını almakta gecikmemiştir.

Avrupa’da milliyetçilik ve aşırı sağ fikriyatının kök salmasına neden olan husus, Suriye’de yaşananlar ve göç dalgasından önce fakirlik ve fırsat eşitsizliğinin tetiklediği ekonomik ve sosyal sınıf krizidir. Servet sahipleri de seçimlerde aşırı sağa yatırım yapmak suretiyle okların mültecilere yönelmesine katkıda bulunmuştur.

‘Demir Lady’ lakabıyla mâruf İngiltere eski Başbakanı Margaret Thatcher tarafından “tek yol” olarak isimlendirilen meselenin, aslında gelişmiş ülkelerde yaşayan milyonlarca vatandaş için fakirlik ve mahrumiyetten ibaret olduğu ancak otuz yılın sonunda anlaşıldı. Seçmenlerin çoğunluğu kavramı kaybedenlerin çoğunluğuna dönüşürken çoğunluk partileri ve özel sektör eliyle bu durum perçinlenmiş oldu.

İŞ SÜREKLİLİĞİ KAYBOLMAYA BAŞLADI

David Pascal’ın Nisan 2018 tarihli son çalışmasına göre İngiltere gelir dağılımı bakımından Avrupa’nın en kötü devleti hâline gelirken, son yirmi yıl içerisinde en iyi durumdaki yüzde 20’lik dilimin geliri en kötü durumdaki vatandaşlara kıyasla tam beş misli artış gösterdi.

Yirmi yıl içerisinde satın alma gücü inanılmaz düştü, gelir dağılımı ve refah siyaseti geriledi. Ülkedeki işsizlik hızla yükselirken hükümetin işsizlik sorununu gidermeye dair ayırdığı pay aynı oranda kesintiye uğramaya devam etti. İşsizlik sorununa maaşlar ve emekli aylıklarının alım gücünün düşmesi eklenince destek mekanizmalarından mahrum kalan serbest meslek sahiplerinin üretim gücü ve iş sürekliliği de gün geçtikçe kaybolmaya başladı.

Margaret Thatcher, 13 Ekim 1925 doğdu, 8 Nisan 2013'de öldü... Birleşik Krallık'ta en uzun süre başbakanlık yapan kişi ve ülkenin ilk kadın başbakanı. Yakın tarihte ülkeyi en çok etkileyen kişilerden oldu. Uyguladığı politikalar nedeniyle hem büyük destek gördü, hem de ciddi bir muhalefetle karşılaştı...
Margaret Thatcher, 13 Ekim 1925 doğdu, 8 Nisan 2013'de öldü... Birleşik Krallık'ta en uzun süre başbakanlık yapan kişi ve ülkenin ilk kadın başbakanı. Yakın tarihte ülkeyi en çok etkileyen kişilerden oldu. Uyguladığı politikalar nedeniyle hem büyük destek gördü, hem de ciddi bir muhalefetle karşılaştı...
Son on yılın malî kriz tablosuna bakıldığında durumun bir felâket olduğu bariz.

AB’nin yaptığı malî yardımların çoğu hisse senedi ve tahvil sahiplerinin menfaatlerini koruma adına İrlanda gibi zor durumdaki ülkelere gitti. Uzun yıllar boyunca ödeme yaptıktan sonra insanların mülklerini kaybettiği Mortgage krizinin etkisiydi bu.

İŞ İMKANLARI, EV KİRALARINI ÖDEMEYE BİLE YETMİYOR

Fakirlik ve eşitsizlik krizlerinden dolayı göçmenleri suçlamak işin kolay yolu. Bu ‘kurbanı suçlu çıkarmanın’ başka bir şekli. Doğrudan suçlu savaştan kaçıp gelenler, dolaylı yoldan suçlu ise ‘başaramayanlar’ yani merhametsiz iş bulma yarışında ipi göğüsleyemeyen alt ve ortanın altı kesim. Hâne sahipleri geçinebilmek için artık iki değil üç işe gitmek durumunda. Hükümetin sunduğu iş imkânları bırakın alışverişi ve diğer hizmetleri, şehir merkezlerindeki kiraları ödemeye bile yeterli değil.

İngiltere'deki siyasiler, göç konusunda ülkenin temel odağının ihtiyaç duyulan sektörlerdeki işgücü açığını kapatmaya yönelik olması gerektiğini belirtiliyor.
İngiltere'deki siyasiler, göç konusunda ülkenin temel odağının ihtiyaç duyulan sektörlerdeki işgücü açığını kapatmaya yönelik olması gerektiğini belirtiliyor.

Suriye krizinden ve mülteci akını yaşanmazdan önce bile Neoliberal görüş Avrupa’daki yoksulluk ve geçim düzeyinin gerilemesinden liberalleri, feministleri, sol kesimi ve hatta bütün kamuoyu önderlerini suçlu tutuyordu. Nitekim Avrupa’da milliyetçilik ve aşırı sağ fikriyatının kök salmasına neden olan husus, Suriye’de yaşananlar ve göç dalgasından önce işte bu yoksulluk ve fırsat eşitsizliğinin tetiklediği ekonomik ve sosyal sınıf krizidir.

Servet sahipleri de seçimlerde aşırı sağa yatırım yapmak suretiyle okların mültecilere yönelmesine katkıda bulunmuştur.

Aşırı sağa yatırım yapan servet sahipleri bunun doğrudan karşılığını almakta gecikmemiştir. ABD Başkanı Donald Trump’ın bu yılın Ağustos ayında şirketlerden alınan kurumlar vergisinde yaptığı kesintileri bu babda değerlendirmek lazım. Demokratik olduğu söylenen ülkelerde ‘yönetimin meşruiyeti’ kavramı ciddi şekilde tartışmaya açılmış bulunuyor.

Boris Johnson’u iktidara taşıyan şey ise ekonomik durgunluk ve belirsizlikten başka şey değil.
Boris Johnson’u iktidara taşıyan şey ise ekonomik durgunluk ve belirsizlikten başka şey değil.

Avrupa’dan mültecilerin tamamını kovsak bile bu durum fakirlik içinde debelenen milyonların vaziyetinde bir iyileşmeyi beraberinde getirmeyecek. Tam aksine milliyetçilik ve aşırı sağ belasına karşı mültecileri elde tutmak gerek.

Kanuna rağmen şiddet oranları artıyorsa bunu ‘şiddeti tekelinde tutma’ anlayışına sahip aşırı sağ hükümet anlayışında aramak gerekiyor. Almanya’da şiddet hâdiseleri son yıllarda aşırı sağın etkinliğine paralel bir şekilde artıyor. 2001-2016 yılları arasında aşırı sağın işlemiş olduğu şiddet suçlarında yüzde 60 nisbetinde bir artış söz konusu.

2001 yılında 980 saldırı varken 2016 yılında bu rakam 1600’e yükselmiş.

Meşruiyetini yanlış adreslerden devşiren iktidarlar var bugün. Macaristan’da Viktor Orban hükümeti kendisini ‘liberal olmayan demokrat’ olarak tanımlıyor. Brexit tartışmalarında parlamentoyu askıya alan Boris Johnson’u iktidara taşıyan şey ise ekonomik durgunluk ve belirsizlikten başka şey değil.

Bu durumda ülkemizdeki muhalefete düşen, ‘ilerleme’ kavramının içini doldurmak; toplumda hukukun tecellisini, insan haklarına riayeti ve de adaletli gelir dağılımını sağlayacak projeleri gündeme getirmek olacak.