Batı bizi bölmeye devam ediyor çözüm yeniden Osmanlı İmparatorluğu

Profesör Dimitri Kitsikis
Profesör Dimitri Kitsikis

İmparatorlukları ulus devletlere bölen Batı, oyunu daha ileri boyutlara taşıdı. “Doğu Sorunu bitti” diyenler yanılıyor. Bugün Ortadoğu’da benim ‘Kuveytleştirme’ adını verdiğim bir süreç işliyor. Balkanlarda benzer bir süreç ise ‘Kosovalaştırma’ olarak göze çarpıyor. Coğrafyamızda kendini Batı hegemonyasından kurtaracak dirençte güçlü bir devlet yapısı istenmiyor. Ulus devletleri minik parçalara ayırma projesi işliyor.

84 yaşında olmasına rağmen hâlen Ottowa Üniversitesi’nde öğretim üyeliğine devam eden Profesör Dimitri Kitsikis ilginç bir şahsiyet. 90’lı yıllarda Türkçeye çevrilen ‘Türk-Yunan İmparatorluğu’ kitabı kamuoyunun malumu. Kitsikis’e göre, 1821’de kurulan Yunanistan devleti tıpkı 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti gibi Batılı bir kurgunun ürünü. Geçenlerde bir TV programıyla Yunanistan’ı birbirine katan Kitsikis, “Yunanistan Türkiye ile birleşmedikçe, coğrafyamız Osmanlı İmparatorluğu geri dönmedikçe iflah olmaz” şeklinde özetlenecek bir görüşe sahip. Profesör ile mülakat yaparak meseleyi biraz deşelim, tam olarak ne söylediğini anlayalım istedik.

Sizin Türk-Yunan devleti olarak bilinen bir teziniz var. Tam olarak neyi kastediyorsunuz? Bir federasyon mu, konfederasyon mu, yoksa başka bir şey mi?

Türk-Yunan devleti derken benim bu noktada kastım belli. ‘Ekümenik Bizans’ ile Osmanlı İmparatorluğu’nu yeniden canlandırıp konfederal bir birlikteliğin oluşması. Ankara ve Atina’da tebarüz eden iki bağımsız devlet bir konfederasyon çatısı altında birleşecek ve başkent İstanbul olacak. Bu konfederasyon zamanla iki devletin aşamalı şekilde birbirine entegre olacağı bir üst birliğe, imparatorluğa dönüşecek.

Fakat bir şeyleri gözden kaçırmıyor musunuz? İdeoloji temelinde kurulan, birbirine taban tabana zıt baskın milliyetçi karaktere sahip iki devletten bahsediyoruz. Sizin teziniz bu çelişkili durumla nasıl başa çıkacak?

Milliyetçilik Batı coğrafyasında ortaya çıkan, imparatorlukları ulus devletlere dönüştürme amacıyla kurgulanmış bir ideoloji. Batı, Ekümenik Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkıp yerine ulus devletler kurmak için bu yeni ideolojiyi âdeta bir zehir olarak kullandı. Bu süreç 1821 yılında Yunan devletinin kurulmasıyla başlayıp 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile son buldu. Batı kaynaklı bu emperyalist siyaseti tarihçiler ‘Doğu Sorunu’ adıyla gayet iyi bilir. Doğu Sorunu, 1081’den 1204’e değin devam eden ve Osmanlı İmparatorluğu’nun selefi Bizans Ekümenik İmparatorluğu’nu tehdit eden Batı emperyalist siyasetin ta kendisidir. Milliyetçilik virüsünü icat etmeden önce Batı din silahını kullandı. Haçlı Katolik Seferleri İslam’a ve Ortodoks dünyasına karşı yapıldı. 1204 yılındaki Dördüncü Haçlı Seferi başkent İstanbul’u tahrip etti ve Bizans İmparatorluğu’nu ortadan kaldırdı. Yerine de tıpkı günümüzde olduğu gibi küçük küçük devletçikler ikame etti. Çok şükür ki, Fatih Sultan Mehmet Bizanslıların da yardımıyla 1453 yılında imparatorluğu yeniden ayağa kaldırdı.

29 MAYIS 1453 MİLLİ GÜN

Türk ve Yunan toplumları yüzyıllar boyu barış içerisinde aynı topraklarda yaşadı. Bu ahengi sizce kim, hangi amaçla bozdu?

1081 yılından 1453 yılına değin Batı çok çalıştı. Din unsurunu kullanmak suretiyle imparatorluğu içeriden bölmeyi hedefledi. Fakat 1453 yılına gelindiğinde hâlâ başarılı değillerdi. Ortodoks Bizans ahalisi büyük oranda Türk taraftarıydı. Batı’ya satılmış olarak gördükleri Latin yanlısı azınlıktan Osmanlı sayesinde kurtulacaklarını biliyorlardı. İşte bu yüzden 29 Mayıs 1453 tarihi Bizans halkının ezici çoğunluğu tarafından bir ‘Milli Gün’ olarak görüldü, ‘Bağımsızlık Günü’ olarak kutlandı. Osmanlı’nın gelişiyle birlikte düzen sağlandı. Türk ve Yunan toplumu arasında mesele yoktu, sadece din farkı vardı. Nitekim onu da aşmak için teklifler yapıldı. Ünlü Yunan düşünürü Trabzonlu Yorgo, Girit adasından Fatih Sultan Mehmet’e tek din altında birleşmeyi öneren bir mektup yazdı. Yorgo’ya göre Ortodoks Hristiyan inancı ile İslam dini pekâlâ Alevi-Bektaşi temelde uzlaşabilirdi. Zaten Bektaşilik Osmanlı hanedanı ile sıkı ilişkilere sahipti ve Ortodoks Hristiyanlığı ile de yakın olduğu söylenebilirdi. Yorgo, İsa Peygamberi Hz. Ali ile özdeş kılmak suretiyle Türk-Yunan toplumuna ortak bir din formülü önerdi. Bu formülün her iki dinin fanatikleri tarafından şiddetli tepkiyle karşılanacağı belliydi. Nitekim Fatih bu projeyi uygulamadı. Bana kalırsa harika bir projeydi.

Yunanistan’ın Osmanlı İmparatorluğu’ndan kopması Batı ve Rusya’nın açık desteğiyle mümkün oldu. Bu desteğin arkasında söylendiği gibi Yunan hayranlığı mı var?

Kesinlikle bir Yunan hayranlığı söz konusu değil. Büyük güçler sadece kendi çıkarlarına hizmet ederler. Demin ifade ettiğim gibi onların meselesi ‘Doğu Sorunu’nu kendilerince bir çözüme bağlamak ve Osmanlı İmparatorluğu’nu tasfiye etmekti.

Yüzyıllar boyu Türk ve Yunan toplumlarını ayrıştırmak için uğraşan Batı, sizin Türk-Yunan devleti projenize niçin onay versin? O günden bugüne değişen ne var?

İmparatorlukları ulus devletlere bölen Batı, oyunu daha ileri boyutlara taşıdı. “Doğu Sorunu bitti” diyenler yanılıyor. Bugün Ortadoğu’da benim ‘Kuveytleştirme’ adını verdiğim bir süreç işliyor. Balkanlarda benzer bir süreç ise ‘Kosovalaştırma’ olarak göze çarpıyor. Coğrafyamızda kendini Batı hegemonyasından kurtaracak dirençte güçlü bir devlet yapısı istenmiyor. Ulus devletleri minik parçalara ayırma projesi işliyor. Bölünme tehdidi altındaki devletler nükleer silaha sahip olmak suretiyle Batı’nın bu projesine karşı durabilirler. Erdoğan’ın Batı’dan bağımsız politika üretme çabaları da diğerleri için ilham kaynağı. Türk-Yunan ortaklığı Ege’den veya Kıbrıs’tan başlayabilir. Kıbrıs’ta sağlanacak beraberlik, Türk-Yunan Konfederasyonu’na giden yolun başlangıç noktası olarak Trump ve Putin’in de desteğini alacaktır.

Peki, sizce Yunan toplumu böyle bir maceraya hazır mı?

Şimdiki Yunan devleti ciddi bir liderlik krizi yaşıyor. Bu nedenle Yunan halkının büyük çoğunluğu Türkiye’nin performansına gıptayla bakıyor ve yüksek sesle “Bizim ülkemizde de Erdoğan çapında bir lider olsa” diyor.

Mâdem böyle bir projeniz var. Türk-Yunan devleti yerine Balkan ittifakı daha uygun düşmez mi, Ne dersiniz?

İki dünya savaşı arasındaki periyotta, 1919-1939 arasını kastediyorum, Balkan Federasyonu fikri oldukça revaçtaydı. İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle rafa kalkmış oldu. Benim bu konuda sayısız çalışmam var. Osmanlı İmparatorluğu’nu ihya etmek suretiyle gerçekleşecek Türk-Yunan Devleti projesi zaten böyle bir şeyi öngörüyor. Türk-Yunan Konfederasyonu çevre ülkeleri de çekim alanına katıp genişleyecek. Balkan ülkeleri de, Ortadoğu ülkeleri de bu konfederasyonun birer parçaları olacak. Osmanlı İmparatorluğu’nun ihyası başka türlü mümkün olamaz zaten.

Diyelim ki Yunan toplumunu kendi tezinize ikna ettiniz. Türkleri nasıl ikna etmeyi düşünüyorsunuz?

Şahsen Türkleri ikna etmeme gerek yok. Onların en azından bir kısmı, Erdoğan’ın Osmanlı İmparatorluğu’nu ihya vizyonuna ikna olmuş görünüyor. Ayrıca benim çalışmalarım öncelikli olarak Yunan toplumunu ikna temeline dayanıyor. Ömrüm boyunca ben bunun uğraşını verdim.

  • Dimitri Kitsikis kimdir?
  • 1935’te Yunanistan’ın başkenti Atina’da doğdu. 1962’de Paris-Sorbonne Üniversitesi’nde tarih doktorası yaptı. Pek çok ülkede öğretim üyeliği görevinden sonra 80’li yıllarda Türkiye’de Boğaziçi ve Bilkent Üniversiteleri’nde çalıştı. 1983’ten bu yana Kanada’da Ottawa Üniversitesi öğretim üyesidir. Uluslararası ilişkiler ve Türk-Yunan ilişkileri uzmanıdır. Çok sayıda makalesi ve kitabı vardır. Türk-Yunan İmparatorluğu ve Yunan Propagandası isimli kitapları Türkçeye çevrilmiştir.