Benim okulum: Gerçek Hayat

Suavi Kemal Yazgıç - Şair / Yazar
Suavi Kemal Yazgıç - Şair / Yazar

Gerçek Hayat Dergisi için çağrıldığım gün bugün gibi aklımda. Hayatımın sıkıntılı bir dönemiydi. İşsizim... İş görüşmelerine gidiyor ve hüsrana uğruyorum. Telefonum çalıyor ve “gel” diyorlar bana. Arayan Hakan Albayrak. Sonra Okmeydanı SSK karşısındaki mavi camlı binanın beşinci katında buluyorum kendimi.

Yıllarca gidip geldim o güzergâhı. Henüz metrobüsün seferlerine başlamasına yıllar vardı. Çağlayan Adliyesi’nin olduğu yer bir meydandı ve 1 Mayıs mitingleri henüz o civarda yapılırdı. 28 Şubat’ın 1000 yıl süreceği söylemi henüz yürürlükteydi. Gerçek Hayat dergisinin ilk sayısının okurla buluşması da o günün yaklaşık bir ay sonrasına denk düşecekti.

İlk kadro şimdi bambaşka yerlerde, bambaşka iklimlerde. Ancak hangi yaşta ve tecrübede olursa olsun Gerçek Hayat dergisinde tanıştığım her kişi benim hocam oldular. Hiç takdir veya teşekkür almamış ama öğrenciliği çok sevmiş biri olarak Gerçek Hayat’ta çalıştığım dönem talebeliğimin en verimli yılları oldu diyebilirim.

Bana diploma veren kurumdan daha çok şey öğreten bir okul oldu bana Gerçek Hayat.
Bana diploma veren kurumdan daha çok şey öğreten bir okul oldu bana Gerçek Hayat.

KALEME ALDIKLARINI KİTAPLAŞTIRDILAR

Muhabir olarak başladım Gerçek Hayat’ta, editörlük, yazı işleri müdürlüğü, yayın danışmanlığı yapma fırsatı buldum. Sabit sayfalar, dosyalar, röportajlar, köşe yazıları, mizah yazıları yazdım. İmzalı, müstearlı veya imzasız pek çok iş yaptım. Aksi takdirde öğrenciliğimin hakkını verememiş olurdum. Yaptığım her iş benim için bir şeyler öğrenme imkânı sağladı bana. Bence bir insanın çalışabileceği en iyi iş zaten budur.

Çalışma hayatımın her kademesinde çalıştığım iş yerlerini bana verdiği “öğrencilik” fırsatı kadar sevdim zaten.

Biz güzel bir başlangıç yaptık. Zannediyorum ki iklim de güzel bir başlangıca hasretti ve ikisi birbirine denk düştü. Bunu biraz da o günlerde dergiyi takip edenlere sormak lazım belki de. İyi yazarlar Gerçek Hayat için kaleme aldıklarını daha sonra kitaplaştırdılar. Oturup bir listesini çıkarmadım ama eminim ki Gerçek Hayat’ta yayınlanıp daha sonra kitaplaşan metinlerden güzel bir kütüphane kurulmuştur. Muhtemelen dergi sayfalarında kitaplaşmayı bekleyen, kitaplaşmaya uygun da epey bir metin daha vardır.

'NE ZAMAN 1000 SAYI OLDU'

Şimdi bambaşka dünyalara, hayatlara savrulduk. Sanki hiç karşılaşmamız gibi olduk kimilerimiz. Bazılarımız bağlantıyı koparmadık, bazılarımız da gönüllerde kaldık. Acaba yazılmamış birer romanın kahramanları mıydık? Geriye dönüp bakınca böyle absürt sorular da takılıyor zihnime. Her sayı çıkınca bir sonrakinin ne çabuk geldiğine şaşırdığımı net bir şekilde hatırlıyorum. 500. sayı için kaleme aldığım küçük metin dün gibi, ‘ne zaman 1000. sayı oldu’ diye hayret ediyorum bu satırları yazarken.

İlk sayısına emek verdiğim günlerde Gerçek Hayat dergisinin 1000. sayısına ulaşacağını ve benden yazı isteneceğini söyleselerdi bana masal gibi gelirdi. Bir masalın gerçek olmasının hikâyesi oldu bu yazı.

Bana diploma veren kurumdan daha çok şey öğreten bir okul oldu bana Gerçek Hayat. Bu vesileyle beni misafir ettiniz. Teşekkür ederim. Yeri gelmişken ifade etmeden geçemeyeceğim. Bu yazı da benim için farklı ve öğretici bir tecrübe oldu. Demek ki Gerçek Hayat’tan hâlâ mezun olmamışım…