Bir katil sadece korku ülkesinde seçim kazanır

 İşin aslı, bu derece pislik ve vahşi bir karakterle hiçbir Suriyeli boy ölçüşemez. Batı'yı razı edecek gerçek bir vatansever bulma ihtimali de yok. Zira Batı gerçek bir vatanseverle çalışmak istemez. Gerçek vatan sevgisi, ülke çıkarlarını Batı’ya peşkeş çekmez, çektirmez.
İşin aslı, bu derece pislik ve vahşi bir karakterle hiçbir Suriyeli boy ölçüşemez. Batı'yı razı edecek gerçek bir vatansever bulma ihtimali de yok. Zira Batı gerçek bir vatanseverle çalışmak istemez. Gerçek vatan sevgisi, ülke çıkarlarını Batı’ya peşkeş çekmez, çektirmez.

Coğrafyamızdaki hâin yöneticilerin vatanseverlikten anladığı şey başka. Onlara göre vatanseverlik sâdece ülkenin başındaki şahsı sevmek ve ona itaat etmekten ibaret. Aksi hâlde normal bir vatandaş için istikamet belli. Ya öldürülmek, ya tutuklanmak, ya da sürgün edilmek.

Lisenin son yılıydı. Sınıf arkadaşlarımdan birinin Suriye Komünist Partisi'ne katıldığını çok iyi hatırlıyorum. O vakitler çok hevesliydi, girdiği partinin hedefine ve vizyonuna inanıyordu, coşkulu ve inancına motive bir vaziyetteydi. O yaz ülkede cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı. Bu arada arkadaşımız on sekiz yaşına basmıştı. Aynı şevk ve motivasyonla Hafız Esed'in yerine Komünist Parti'nin adayını seçmişti. Daha seçim merkezinin kapısından dışarı çıkmaya vakit bulamadan rejimin istihbarat ajanları onu alıp götürdü. Güya seçimler gizli yapılıyor, kimin kime oy verdiği bilinmiyordu.

Hafız ve Beşar Esad rejiminin hedeflediği de tam olarak buydu. Hâlis niyetli, aktif ve ülkenin daha iyiye gitmesi için motive olmuş Suriyeli gençleri bezdirip etkisiz hâle getirmek, ülke sorunlarına duyarlı vatandaşlar olmaktan vazgeçirip dönüştürmek.
Hafız ve Beşar Esad rejiminin hedeflediği de tam olarak buydu. Hâlis niyetli, aktif ve ülkenin daha iyiye gitmesi için motive olmuş Suriyeli gençleri bezdirip etkisiz hâle getirmek, ülke sorunlarına duyarlı vatandaşlar olmaktan vazgeçirip dönüştürmek.

Arkadaşım gözaltında iki gün geçirdi. Saçları tamamen kazınmıştı. Rejimin güvenlik güçleri nöbetleşerek onu fena şekilde dövmüş ve işkence etmişti. Onu son gördüğüm gün, kazınmış kafasıyla bitkin ve hasta bir şekilde salıverildiği gündü. İkimiz de okumak için evimizden ayrılmış, başka diyarlara gitmiştik. Aramızdaki iletişim de kopmuştu. Tam 33 yıl sonra twitter üzerinden mesaj yazınca varlığından haberdar oldum ve onunla nihayet Türkiye’de bir araya geldik. Tıpkı bizim gibi o da ülkeyi terk etmiş. Bir daha geri dönmemeye yemin etmiş. Komünist Parti’nin gerçek yüzünü görünce, diğer dinlere değil de bilhassa İslam’a karşı olumsuz tavırlarına şahit olunca onlardan ayrılmış. Yazık ki siyasi çalışmaları ve üzerinde ciddiyetle durduğu edebî yazıları da bırakmış. Yıllar içinde sadece iyi bir âile reisi ve başarılı bir iş adamı olmayı tercih etmiş. Sosyal medyada sıradan yorumlar yapmakla yetinmiş.

Rejim tam da bunu istiyor

Hafız ve Beşar Esad rejiminin hedeflediği de tam olarak buydu. Hâlis niyetli, aktif ve ülkenin daha iyiye gitmesi için motive olmuş Suriyeli gençleri bezdirip etkisiz hâle getirmek, ülke sorunlarına duyarlı vatandaşlar olmaktan vazgeçirip dönüştürmek. Rejim, ülkeyi umursamayan, liderlik hususunda kendileriyle rekabete kalkışmayan, herhangi bir konuya kafa yormaksızın sadece çalışan, yiyen ve doğuran robotlar istiyordu.

Basit bir hikâye deyip geçmeyin. Ülkemizde siyasi çalışma tecrübesine sahip kadro eksikliğinin, muhalefet saflarındaki tüm bu kafa karışıklığının, rejimin insanlara bu denli nüfuz edebilmesinin, kolayca adam devşirebilmesinin özünde işte bu yatıyor. Bu hikâyeyi bilhassa şu vakitte aktarmamın bir sebebi var. Çünkü Suriye'deki seçim neticelerinin sahte olduğuna dikkat çekmek istiyorum. Sonuçların söylendiği gibi yüzde 95 olduğuna inanmıyorum. Normalde yüzde 100 çıkması gerekiyor çünkü.

Korku iklimi egemen olmuşsa, kim cumhurbaşkanlığı için rakipbir adayı seçmeye cesaret edebilir?
Korku iklimi egemen olmuşsa, kim cumhurbaşkanlığı için rakipbir adayı seçmeye cesaret edebilir?

Korku iklimi egemen olmuşsa, kim cumhurbaşkanlığı için rakipbir adayı seçmeye cesaret edebilir?

Esed’in karşısına âdet yerini bulsun kabilinden rakip diye çıkarılan isimlerin bile televizyonlarda Esed'e oy verdiklerini duyduktan sonra hele... Evet, size belki gülünç gelebilir. Ama burası Esed'in ülkesi.

Korku devletinde katil ülke yönetir

Suriye korku devletinde:

• Seçimler için kimyasal silahlarla çocukları katlettiği Şam kırsalındaki “Duma” kentine giden Esed, burada uluslararası toplumla alay ederek seçimlere yönelik eleştirilere küstahça şöyle dedi:

"Görüşlerinizin değeri sıfırdır."

• Zalim güvenlik güçlerinin egemen olduğu bir rejimde, bir milyon insanı şehid eden bir kâtilin dördüncü kez cumhurbaşkanı adayı olmasında bir sorun yok. Nitekim Dera şehrinde olduğu gibi seçim sonuçlarına itiraz eden halkın üzerine ateş açmakta da bir sorun yok.

• İnsanlara işkenceler edip bir daha kendilerinden haber alınamayan kişilere dönüştüren bir rejimde, bütün bu suçlara karışmış olan Silahlı Kuvvetler Başkomutanı'nın aday gösterilmesinde bir sorun olmadığı gibi, bu şahsın oyların yüzde 95’ini almasında da bir sorun yok. Fakat küçük bir ayrıntıyı es geçmeyelim. Seçimlere katıldığı açıklanan vatandaşların sayısı, her nedense ülke sınırları içinde yaşayanlardan fazla çıkmıştı.

Canını sevmiyorsan o başka

• Uyuşturucu, hırsızlık ve yağma rejimi, ülke nüfusunun yarısını hiç hesaba katmadan seçim yapma küstahlığında bulunuyor. Suriye halkının yarısı dünyanın dört bir yanına dağılmış, bunların vereceği oyu kim umursuyor?

• Korku ikliminde yaşayan insanlar, bizzat kendi çocuklarını öldüren, evlerini dümdüz eden bir kâtilin zaferini kutlamak için dışarı çıkıp şenlikler yapıyorlar. Bu kâtilin yedi yıllık yeni görev süresi için göbek atıyorlar, vîrâne hânelerinin duvarlarına resimlerini asıyorlar. Ertesi sabah da bu yorgunluğa rağmen erkenden kalkıp ekmek, benzin ve diğer temel malzemeler için uzun kuyruklarda saatlerce bekleyip perişan olacaklar.

• Cinayetin sıradan bir hâdiseye dönüştüğü bir rejimde, insanların tehdit altında oy kullanması, cumhurbaşkanının resimlerini satın alıp evine asmak için para ödemesi, seçim zaferini kutlayıp dans etmesi gayet normaldir. Canını sevmeyen tüm bunları dilerse yapmayabilir.

Rejimi şirin gösterme harekâtı

• Arap ülkeleriyle ilişkilerin yeniden kurulmasında da bir sorun kalmadı gibi. Nitekim Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükrü, seçimlerin Suriye halkının “geleceğini çizmesine” ve “kendilerini temsil eden bir hükümet kurmasına” imkan sağlayacağını söylüyor. BAE ve Bahreyn Şam'daki büyükelçiliklerini yeniden açıyor. Suudi Arabistan istihbarat şefi Halid el Humeydan'ı Suriyeli meslektaşıyla görüşmesi için gönderiyor. Bu seçim, Esed rejimini şirin gösterip güya Suriye'yi yeniden inşa edecekmiş. Bak sen şu işe!

  • • Karanlık bir iklimde suçlu kimsenin yeniden seçilmesinde bir sorun yok. Gelecek cılız tepkiler de bir güzel susturulur, hiçbir etkisi olmaz. Böylece Esed, uluslararası kararları uygulamadan, anayasa değişikliği yapmadan, herhangi bir konuda tek bir adım bile atmadan yeni döneme merhaba demiş olur.

• Esed’in seçimi kazanması, aslında tüm dünya liderlerine, tüm ülkelere, yurt içindeki ve dışındaki Suriyeli vatandaşlara bir meydan okumadır. “Bakın, hepinize rağmen ben hâlâ buradayım, hiçbir şey değişmedi, değişmeyecek” diyor.

Alternatif çözüm şart

• Artık bu acıya bir son verme zamanı geldi. Alternatif çözümler bulmak için çok çalışmak gerekiyor. Çünkü Esed ne yaptı etti, kendi yerini alacak kimseyi bırakmadı. Uluslararası toplum nezdinde kendinden başka bütün alternatifleri silip attı.

• İşin aslı, bu derece pislik ve vahşi bir karakterle hiçbir Suriyeli boy ölçüşemez. Batı'yı razı edecek gerçek bir vatansever bulma ihtimali de yok.
• İşin aslı, bu derece pislik ve vahşi bir karakterle hiçbir Suriyeli boy ölçüşemez. Batı'yı razı edecek gerçek bir vatansever bulma ihtimali de yok.

• İşin aslı, bu derece pislik ve vahşi bir karakterle hiçbir Suriyeli boy ölçüşemez. Batı'yı razı edecek gerçek bir vatansever bulma ihtimali de yok. Zira Batı gerçek bir vatanseverle çalışmak istemez. Gerçek vatan sevgisi, ülke çıkarlarını Batı’ya peşkeş çekmez, çektirmez.

Coğrafyamızdaki hâin yöneticilerin vatanseverlikten anladığı şey başka. Onlara göre vatanseverlik sadece ülkenin başındaki şahsı sevmek ve ona itaat etmekten ibaret. Aksi halde normal bir vatandaş için istikamet belli. Ya öldürülmek, ya tutuklanmak, ya da sürgün edilmek.