Bosna’dan ibret alalım

BM’nin kararıyla, bunun önüne geçilmiş oldu. 5 Ekim 1995 günü, ateşkes anlaşması imzalandı. Bu anlaşmaya göre fiili ateşkes, 12 Ekim 1995 günü başlayacaktı. 1 Kasım 1995 günü, ABD’nin OHIO Eyaleti DAYTON şehrinde barış görüşmeleri başladı.
BM’nin kararıyla, bunun önüne geçilmiş oldu. 5 Ekim 1995 günü, ateşkes anlaşması imzalandı. Bu anlaşmaya göre fiili ateşkes, 12 Ekim 1995 günü başlayacaktı. 1 Kasım 1995 günü, ABD’nin OHIO Eyaleti DAYTON şehrinde barış görüşmeleri başladı.

Bosna’lı Sırplar’ın âdeta kalbi sayılan Banja Luka, Müslüman Boşnaklar’ın eline geçmesine ramak kalmıştı. Tam bu sırada, ABD’nin baskılarıyla, BM Bosna Hersek’te ateşkes ilân etti. Eğer ateşkes kararı alınmasa ve savaş 5-6 ay daha devam etse; Sırplar’ın Bosna Hersek’te işgal ettiği tüm topraklar, Boşnakların eline geçecekti.

1 Mart Bosna Hersek’in bağımsızlık günü
1 Mart Bosna Hersek’in bağımsızlık günü

1 Mart Bosna Hersek’in bağımsızlık günü…

Dayton Barış anlaşması için Aliya “Ben Bosna’yı bu kadar kurtarabildim, gelecek nesiller daha fazlasını kurtarsın…” diyerek, çaresizlikten imzalamak zorunda kaldığını belirtiyordu.

Aliya şöyle diyor: “Ben, Batı'nın müdahale etmediğini asla düşünmedim. Batı esasında –kendileri açısından –önemli müdahalelerde bulundu ve dünya bunu bilmek zorundadır. Batı, buraya geldi. Bizim elimizi kolumuzu bağladı ve çekip gitti. Batının müdahalesi askeri ambargo koymak oldu. Bosna-Hersek, Avrupa'nın kurbanı oldu.”

Öncelikle şunu belirtelim ki Bosna’da yaşananlar, Batı Medeniyeti için bir yüz karası, utanç abidesidir. Bize ‘insan hakları’ dersleri vermeye kalkan Avrupa Ülkeleri ve ABD; Sırplar, tarihin belki de en korkunç işkence ve tecavüzlerini Bosna’da yaparken, sessiz kalıp görmezden geldiler.

Bosna’da neler yaşandı?

1992 yılı başından Dayton’a gelişi, şöyle bir özetleyelim.

Bosna Hersek parlamentosu 1992 Ocak sonunda toplanarak, bağımsızlık ilânını referanduma sunma kararı aldı. 29 Şubat 1 Mart 1992 günlerinde yapılan referandumu, Bosna Sırpları boykot ettiler. Oylamaya, Müslümanlar ve Hırvatlar katıldı. Toplam Bosna Hersek nüfusunun % 63’ünün katıldığı referandum sonucunda, % 99 bağımsızlık kabulü yönünde oy çıktı.

Referandum oylamasının devam ettiği 1 Mart günü, Saraybosna’da ilk kurşunu sıkan Sırplar, bir bakıma iç savaşın fitilini ateşlemiş oldular. Bu ilk kurşunun sıkılmasıyla birlikte Saraybosna, hemen ikiye bölündü. Bir tarafta Müslümanlar ve Hırvatlar, diğer tarafta da Sırplar. Çatışmalar bir ay gibi kısa bir sürede, tüm Bosna Hersek topraklarına yayıldı.

6 Nisan 1992 günü, ABD ve Avrupa Topluluğu (AT) ülkeleri, Bosna Hersek’i tanımayı kabul ettiler. Bundan bir gün sonra, Bosna Hersek Sırplar’ı da, Bosna Hersek Sır Cumhuriyeti kurduklarını ve başkentin Banja Luka olduğunu açıkladılar. Bosnalı Sırpların bu kararından sonra, Bosna Hersek Devlet Başkanı Aliya İzzetbegoviç, parlamentoyu feshederek, savaş hâli ilân ettiğini açıkladı.

Bosna Hersek parlamentosu 1992 Ocak sonunda toplanarak, bağımsızlık ilânını referanduma sunma kararı aldı.
Bosna Hersek parlamentosu 1992 Ocak sonunda toplanarak, bağımsızlık ilânını referanduma sunma kararı aldı.

Aliya birkaç ay önce başlattığı, Bosna Hersek ordusu oluşturma çalışmalarını, Mayıs 1992’de tamamlıyordu. Aliya’nın açıkladığı bilgilerde, 30 bin komando birliği ve 35 bin de milis gücü yer alıyordu. Buna karşılık Bosna’lı Sırplar’ın, 35.000 milis gücü ve % 80’i Bosnalı Sırplar ve % 20’sinin de Karadağ’lı Sırplar’dan oluşan, 100.000 kişilik Federal Ordusu vardı.

  • Federal Ordu mensuplarına, Sırbistan-Karadağ’ın oluşturduğu Yeni Yugoslavya, bir çağrıda bulunarak; Bosna Hersek topraklarını terk etmelerini istedi. 6 Mayıs 1992 günü yapılan bu çağrı; sadece dış dünyaya verilen, güya tarafsız kalma mesajıydı. Federal Ordu, kâğıt üzerinde Bosna Hersek’i terk etmişti. Oysa gerçekte, sadece üzerlerindeki Federal Ordu giysilerini çıkarıp, yeni giysiler geçirdiler. Federal Ordu’nun elindeki tüm silahlar, böylece Bosna Sırplarının eline geçti.

Savaşın başladığı 1992 Nisan ayından kısa bir süre sonra, Bosna Hersek topraklarının % 70’ini Sırplar ele geçirmişti. Zaman içerisinde Boşnaklar savaşmayı öğrendiler. Her türlü imkânsızlığa rağmen, hafif silahlarla donandılar. 1995 Ekim ayına gelindiğinde Boşnaklar, Sırplar’ın elinde bulunan birçok bölgeyi geri almayı başarmış ve stratejik bölgelerde ilerlemelerini sürdürüyorlardı.

Bize ‘insan hakları’ dersleri vermeye kalkan Avrupa Ülkeleri ve ABD; Sırplar, tarihin belki de en korkunç işkence ve tecavüzlerini Bosna’da yaparken, sessiz kalıp görmezden geldiler.
Bize ‘insan hakları’ dersleri vermeye kalkan Avrupa Ülkeleri ve ABD; Sırplar, tarihin belki de en korkunç işkence ve tecavüzlerini Bosna’da yaparken, sessiz kalıp görmezden geldiler.

Bosna’lı Sırplar’ın âdeta kalbi sayılan Banja Luka, Müslüman Boşnaklar’ın eline geçmesine ramak kalmıştı. Banja Luka’nın kapısı sayılabilecek önem ve 15 km. yakınındaki Sanski Most, 5. Birlik komutanı Atıf Dudakoviç ve Kara Kuğular tarafından ele geçirildi. Banja Luka, artık her an Boşnakların eline geçebilirdi. Bu gerçekleşirse, Bosnalı Sırplar kalplerinden vurulmak üzereydi.

Tam bu sırada, ABD’nin baskılarıyla, BM Bosna Hersek’te ateşkes ilân etti. BM açıkça, Boşnakların ilerleyişini durdurma kararı almıştı. Eğer ateşkes kararı alınmasa ve savaş 5-6 ay daha devam etse; Sırplar’ın Bosna Hersek’te işgal ettiği tüm topraklar, Boşnakların eline geçecekti.

  • BM’nin kararıyla, bunun önüne geçilmiş oldu. 5 Ekim 1995 günü, ateşkes anlaşması imzalandı. Bu anlaşmaya göre fiili ateşkes, 12 Ekim 1995 günü başlayacaktı. 1 Kasım 1995 günü, ABD’nin OHIO Eyaleti DAYTON şehrinde barış görüşmeleri başladı.

21 Kasım’a kadar devam eden görüşmeler neticesinde, % 51 Boşnak Hırvat Federasyonuna, % 49 Bosna Sırp Cumhuriyeti’ne olmak üzere, Bosna Hersek toprakları paylaştırılıyordu. 14 Aralık 1995 günü Fransa’nın başkenti Paris’te anlaşma imzalandı. Böylece Bosna Hersek’te yaşanan Sırp zulmünün üzerine, bir perde çekilmiş oldu.