Çin aklımızla dalga geçmeye devam ediyor

Kendisi maske kullanmadığı halde, mart ayında ele geçirdiği ‘en büyük maske ihracatçısı’ unvanını hâlen koruyor. Tıbbî tulum ve klorokin bazlı ilaçların ihracatı da Çin’in tekelinde. Virüs hakkında hiçbir önlem almayan, hatta virüs hiç yokmuş gibi davranan 1,5 milyarlık Çin, elde ettiği virüs pazarıyla yeni milyarderler türetti.
Kendisi maske kullanmadığı halde, mart ayında ele geçirdiği ‘en büyük maske ihracatçısı’ unvanını hâlen koruyor. Tıbbî tulum ve klorokin bazlı ilaçların ihracatı da Çin’in tekelinde. Virüs hakkında hiçbir önlem almayan, hatta virüs hiç yokmuş gibi davranan 1,5 milyarlık Çin, elde ettiği virüs pazarıyla yeni milyarderler türetti.

Virüs hakkında hiçbir önlem almayan, hatta virüs hiç yokmuş gibi davranan Çin, elde ettiği virüs pazarıyla yeni milyarderler türetti. Çinli aşı şirketleri de bunlar arasından. O şirketlerden biri ise, henüz üçüncü faz denemeleri yapılmayan aşısını 17 Eylül’de Hacettepe Üniversitesi’ndeki 20 Türk sağlıkçı üzerinde denedi. 1200 kişi daha Çin’in kobayı olmak için bekliyor.

Genel kanaat ve Trump’ın tanımına göre Çin virüsünü dünyaya yayan Çin yönetimi, pandemi nedeniyle dünyanın uygulamaya devam ettiği bütün kısıtlamaları kendi ülkesinde kaldırdı. Çin’de maske takma zorunluluğu yok. Sosyal mesafe şartı kaldırıldı. Temizlik konusundaki tutumları zaten biliniyor. Buna rağmen pandemi korkusunu DSÖ eliyle canlı tutmaya devam eden Çin, geliştirdiğini iddia ettiği aşıyı da Türkiye’deki ilk kobay insan grubunun üstünde denedi.

Çin’de maske takma zorunluluğu yok. Sosyal mesafe şartı kaldırıldı
Çin’de maske takma zorunluluğu yok. Sosyal mesafe şartı kaldırıldı

Geçtiğimiz ay Çin’den gelen bir görüntü, bütün dünyada büyük bir şaşkınlığa neden olmuş, pandemi nedeniyle vatandaşlarına hapis hayatı yaşatan ülkeler kendini ‘enayi’ gibi hissetmeye başlamıştı. Görüntüler, korona virüsün çıkış noktası olan Wuhan’daki bir havuz partisindendi. Videoda binlerce Çinlinin, küçük bir havuzun içine ve etrafına tıka basa doldurulduğu, maske takmayan ve hiçbir önlem almayan mahşerî kalabalığın canlı müzik eşliğinde dans ederek eğlendiği görülüyordu.

O güne kadar Çin’in virüs konusundaki sorumluluğunu gündeme getirmeyen ülkeler bile öfke ve şaşkınlıkla açıklamalar yaptı. Özellikle Avrupa basını, Çin’in dünyayla dalga geçtiğini kabullenmek zorunda kaldı. Çin ise skandal görüntülerle ilgili yine dünya ile dalga geçen bir açıklama yaparak “Kedi uzanamadığı ciğere mundar dermiş” mealinde bir cevap yayınladı. Wuhan’daki partinin ise, Çin virüsüne karşı savaşın zaferini gösterdiğini iddia etti.

Artık kimse maske takmıyor.

Virüsün duyurulduğu ilk günden bu yana Çin’in sebep olduğu tüm skandallar gibi bu parti de birkaç gün içinde unutulup gitti. Ancak aradan geçen 1 aylık süreç, Wuhan’daki partinin istisna olmadığını gösterdi. Sosyal medyada yayınlanan görüntüler, Çin’de maske takmanın artık zorunlu olmadığını, sosyal mesafe kuralının ise hiç uygulanmadığını gösterdi. Çin’de ne kapalı ne de açık kamusal alanlarda maske zorunluluğu yok. Bu yüzden maske takan da yok. Sosyal mesafe ise bırakılalı çok olmuş. Çin’de hayatın, korona virüsten önceki haliyle hiçbir farkı yok.

  • Çin aslında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından salgının pandemi olarak ilan edildiği Mart ayında normalleşme adımlarını atmaya başlamıştı. Mart ayından itibaren Wuhan da dâhil olmak üzere Çin genelinde tüm işyerleri ve fabrikalar tekrar açıldı. Yaklaşık 2 ay karantinada kalan ülke, dünyanın geri kalanı karantina ilan ettiğinde virüsü tamamen gündeminden çıkarmış, işin ticari tarafına yönelmişti.

Dünyayı 'İkinci Dalga' korkusu sardı.

Çin dünya ile dalga geçmeye devam ederken pek çok ülke salgının ‘birinci dalga’sının pençesinde kıvranıyor. Pek çok ülke ise yaşadıkları vak’a artışını ikinci dalga olarak adlandırmaktan çekinmiyor.

Pek çok ülke ise yaşadıkları vak’a artışını ikinci dalga olarak adlandırmaktan çekinmiyor.
Pek çok ülke ise yaşadıkları vak’a artışını ikinci dalga olarak adlandırmaktan çekinmiyor.

Başını İngiltere, Fransa, İspanya ve İtalya’nın çektiği ‘ikinci dalga’ ülkeler, yeni kısıtlamalar getirmeye hazırlanıyor. Türkiye de, artan vak’a ve ölüm sayıları nedeniyle yeni kısıtlamaların eğişinde. Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, salgına karşı mevcut tedbirler uygulanmazsa, yeni tedbirlerin alınabileceğini söyledi.

Çin aradan sıyrıldı

^veriler doğru ise dünya genelinde vak’a sayısı 32 milyonu geçti. Ölü sayısı ise 980 bini geçerek 1 milyona dayandı. Dünya genelinde en yüksek vak’a sayısı, 316 binle 11 Eylül’de gerçekleşti. En fazla ölümlü vak’a, 210 binle ABD’de görüldü. ABD’yi 140 bini aşan Brezilya ve 100 bine yaklaşan Hindistan izliyor. ABD 7 milyonu aşan vak’a sayısıyla da açık ara önde. Onu 5,6 milyonla Hindistan, 4,6 milyonla Brezilya izliyor. 310 bin vak’a sayısıyla Türkiye dünya sıralamasında 19. sırada ve ölüm oranı en düşük ülkelerden biri. 8 binin altındaki vefat sayısıyla Türkiye dünya genelinde 23. sırada. Hastalığın kaynağı olan 1.5 milyar nüfuslu Çin ise ilginç bir pozisyonda. Çin, hastalık nedeniyle bugüne kadar 4600 vatandaşının öldüğünü iddia ediyor. Bu da dünya sıralamasında onu 30. sıraya oturtuyor. 85 bine sabitlediği vak’a sayısında ise dünyada 43. sırada. Çin yönetiminin iddiasına göre 11 Ağustos’tan bu yana da ülkede yeni vak’a görülmüyor.

Pandemi ticaretini Çin yönetiyor

Kendisinin virüs ve pandemi ile hiçbir alakası kalmasa da, Çin virüse karşı kullanılan tıbbî malzeme ve ilaç konusunda halen en büyük ihracatçı konumunda. Kendisi maske kullanmadığı halde, mart ayında ele geçirdiği ‘en büyük maske ihracatçısı’ unvanını hâlen koruyor. Tıbbî tulum ve klorokin bazlı ilaçların ihracatı da Çin’in tekelinde. Virüs hakkında hiçbir önlem almayan, hatta virüs hiç yokmuş gibi davranan 1,5 milyarlık Çin, elde ettiği virüs pazarıyla yeni milyarderler türetti. Dünyanın en zengin 500 kişisinden 54’ü servetlerini katladı. Çinli ilaç devi Hansoh, tıbbî cihaz geliştiricisi Mindray Bio-Medical Electronics, ilaç üreticisi Jiangsu Hengrui ve aşı firmaları, servetlerine servet katan Çinli şirketlerden bazıları oldu. Çin’in bu günlerde en büyük yatırımı ise aşı.

Çin aşısı Türk kobaylarda denendi

Çin’in en büyük pandemi pazarlarından biri de Türkiye. Korona virüse karşı kullanılan ilaçlar uzun süre Çin’den temin edildi. Şimdi de aşı konusunda Çin’in kobay ülkelerinden biri olduk. Alman BioNTech ile ABD’li Pfizer firmalarının Türkiye’de aşı denemeleri yapmasını beklerken, Hacettepe Üniversitesi 17 Eylül’de Çin malı aşıları 20 personelinde denediğini açıkladı.

Hacettepe Üniversitesi 17 Eylül’de Çin malı aşıları 20 personelinde denediğini açıkladı.
Hacettepe Üniversitesi 17 Eylül’de Çin malı aşıları 20 personelinde denediğini açıkladı.

Denemelerde ‘ufak tefek yan etkiler’ görülse de, üniversite yetkililerine göre kayda değer bir olumsuzluk şimdilik yok. Yine aynı yetkiliye göre 24 merkezde 1200 kişi üzerinde daha bu aşı denenecek. Ve Türkiye, böylece korona defterini çoktan kapatan ve aşıyı sadece ticari bir ürün olarak dünyaya sunan Çin’den açıklanmayan miktarda aşı almaya hak kazanacak. Aşını veya aşı konusunda Çin’in güvenirliliği ise aynı yetkililer tarafından hiçbir sorguya tabi tutulmadı.

Çinli doktordan mâlumun ilanı

Ama Çin’in güvenilmezliği, yine Çinli bir bilim adamı tarafından geçtiğimiz günlerde tüm detaylarıyla dünyaya ilan edildi. ABD'ye kaçmak zorunda kalan Çinli virolog Dr. Li-Meng Yan, korona virüsün insan yapımı olduğunu açıkladı. Doktor Yan'ın bir internet sitesinde yayınladığı raporda Covid-19'un laboratuvar ortamında başka virüslerin genetik materyalinin manipüle edilmesiyle oluşturulduğu belirtiliyor. Yan'ın raporuna göre Covid-19, iki farklı yarasadan alınan koronavirüslerin karıştırılması sonucu elde edildi.

Rapora göre korona virüsteki sivri çıkıntılara benzeyen proteinler insan vücudundaki hücrelere kolay tutunabilmeleri için Çinli virologlar tarafından özel olarak geliştirildi. Koronanın tabii hayatta ortaya çıkıp daha sonra insanlara bulaştığına dair elle tutulur delil yok. Ayrıca virüsün biyolojik özellikleri, tabiî ortamda oluşan bir virüsle uyumlu değil iddiasını ortaya koyuyor.

Doktor Yan, katıldığı TV programında "Virüs Wuhan’daki hayvan pazarından, yani tabiatta ortaya çıkmadı. Bu aldatmaca. Genom dizisinde insan parmak izi var. Buna dayanarak bu şeyleri tanımlayabilirsiniz" dedi. Eğer başına bir şey gelmezse, doktor Yan yakında çalışmasının detaylarını da açıklayacağını belirterek "Bu delili, insanlara bunun neden Çin’deki laboratuvardan geldiğini, neden yapanların kendileri olduğunu anlatmak için kullanacağım. Açıkladığım verileri, biyoloji bilginiz olmasa dahi anlayabileceksiniz" ifadelerini kullandı.

Çin’in başarısının sırrı: sümen altı etmek

Çin’in virüs hakkında başından beri dünyaya yalan söylediğini açıklayan doktor Yan, virüsün Çin’de gündemden düşmesinin sırrını da yine ‘yalanlara’ bağlıyor. Pekin hükümetinin korona virüsü başından beri örtbas ettiğini söyleyen Yan, DSÖ’nün de Çin’in suç ortağı olduğunu ve virüs konusunda dünyayı aldattıklarını söylüyor. Çin’de aylardır fazla vak’a çıkmaması ve korona virüsün gündemden düşürülerek tamamen normal hayata dönülmesi konusunda kafalardaki sorulara da cevap veren Yan, youtube videosunda Çin’in virüse dair kendisine ait verileri sildiğini söylüyor. Yani eğer hiçbir vak’ayı açıklamazsanız, hiç vak’a olmaz; eğer ölümleri gizlerseniz, kimse koronadan hayatını kaybetmemiş olur.