Çocukların bu hâli bizim eserimiz

Çocukların bu hâli bizim eserimiz.
Çocukların bu hâli bizim eserimiz.

Günümüzde ne “ajansı aç” diyen dedeler ne de o eski ajans tadında haber üretip sunan kaldı. Ama aksine siyasî görüşü ve tutumu fark etmeksizin birbirinden kopya çekmişçesine kavga dövüş şovları “haber” diye gözümüze gözümüze sokan bir sürü sözde haber kanalı var. Özellikle akşam haberlerinde bitmek bilmeyen bir trafik magandası olayı var ki akla ziyan. Vatandaşın derdinden, sıkıntısından, dünyada olup bitenden doğru düzgün haber veren yok. Haber kanalı adı taşıyan felaket tellallarından, vatandaşın derdine derman olan bir bilgi edinmek zor. Haliyle bu durumda yarınımızı emanet edeceğimiz, en kıymetlimiz çocuklarımıza dâir bir beklentiye kapılmak hayalperestlik olur. Oysa çocuklarla ilgili öyle hadiseler var ki sabah akşam haber yapılıp tartışılsa yeridir...

Çocuklarda suç mefhumu değişmiş

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre, güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 2021’de bir önceki yıla göre yüzde 10,8 artarak 499 bin 319 oldu.

Suça sürüklenen çocukların yüzde 36,6’sının ise yaralama olayına karıştığı gözüküyor. Öte yandan güvenlik birimine gelen yahut getirilen tüm çocukların yüzde 41,7’sini mağdur çocuklar oluşturuyor. Mağdur çocukların sayısı bir önceki yıla göre yüzde 21,66 oranında artarak 207 bin 999’a çıktı.

Verilerde biraz geriye gidip birkaç yıl gözden geçirildiği zaman ilginç değişimler dikkat çekiyor. En göze çarpanıysa, suç tiplerinde hırsızlık yerine yaralamanın öne çıkması. Uzunca bir süre adalet sistemi içerisinde sanık, şüpheli veya suça sürüklenen sıfatıyla yargılanan çocukların yarısından çoğu hırsızlıktan güvenlik birimlerine gelirdi, ancak son iki yıldır yaralama ciddi bir artışla birinci sıraya oturmuş gözüküyor. Yâni şiddet mağduru veya şiddete başvuran çocuk sayısında çok ciddi bir artış var.

2020 yılında pandemi nedeniyle güvenlik birimlerine gelen ya da getirilen çocukların sayısında genel bir düşüş yaşandığını dikkate almakla birlikte, vakalardaki sert şiddet eğilimi üzerinde durulması gereken ciddi bir konudur. Bunun sebepleri üzerinde durmak ve tüm detaylarıyla incelemek gerekir.

Eğitim işin neresinde?

Suç işleyen çocukların yarısından çoğu okuryazar olmayanlar. Öte yandan suça sürüklenen çocuklarda okul ve çevresi de önemli bir faktör. Söz konusu çocuklardaki şiddet eğilimi olunca gözlerin ilk çevrildiği yer okul.

Eğitim mecrası, çocukların nereye, nasıl gittikleri hususunda son derece kritik bir öneme sahiptir. Şahsî ve içtimâî huzurun sağlanmasında, suça eğilimi azaltmanın, toplumu suça karşı koruyucu stratejileri geliştirmenin adresi de okuldur. Ancak 6 yaşında bir çocuğu ailesinden teslim alıp, 18 yaşında geri veren eğitim sisteminin 12 yıl boyunca yaptıklarıyla ilgili ciddi soru işaretleri var. Hemen her kesimin mutsuz olduğu ortak konulardan biri olan eğitim meselesi, bir türlü kafa karışıklığını başından atamadı.

İlkokulda birinci sınıfa başlayan çocuk, 18 yaşında mezun olana değin çeşit çeşit eğitim sistemi denemelerine maruz kalıyor. Bir sürü metot denendi ama sonuç kimseyi mutlu edemedi. Hâl böyle olunca çocuklardaki şiddet eğilimi konusunda hesabı sorulması gereken yerin öncelikle eğitim sistemi olduğu barizdir. Çünkü bu eser daha ziyade onundur.

Şiddetin ortaya çıkışı ve nedenleri, psikolojik, sosyolojik ve biyolojik açıdan yıllardır çok yönlü olarak irdeleniyor. Şiddet eğiliminde, şahsî vasıfların yanı sıra ailenin tutumu, keza toplumun yapısı ile eğitim sistemi ve medya gibi etkenler de var.

Çocukluk sürecinde şiddete mâruz kalma veya şâhit olmanın, şiddet eğilimine doğrudan tesiri dikkate alınınca, TÜİK verilerine yansıyan rakamların nasıl bir domino etkisiyle meydana geldiği görülebilir.