Dağılın da şükür secdemize yer açılsın

Sen fetih fetih heybet dağıtan henüz bitmemiş şiir.
Sen fetih fetih heybet dağıtan henüz bitmemiş şiir.

Bu süreçten sonra Trump, elinden mikrofonu alınmış müsamere bebesi gibi, her koridor hatrına garip komik tehditler savurmayacaktır. İçimizdeki kemik sıyıran nitelikli elİTlerle dışarıdakilerin düetini dinleyeceğiz o kesin, ama şarkıyı biz yazdık...

Onlar, hâinlerin ağızlarında dağılacak bir Türkiye peşinde,

Sen, câhillerin kursağına oturacak bir zaferin izinde.

Onlar, el etek öptürecek kan helvasından putlara cila.

Sen, sana kalan son İbrahim’in nefesinde dua.

Onlar toprağı hendekle inciten rütbeli kazma,

Sen, ölü toprağını kalplerden ayıran irfanın asası.

Onlara düşen sadece, zafer yağmurlarının tasası.

Sen, şehâdeti aynı kaptan içen Ahmed ile Mehmed.

Onlara ne yabancı Rahmet ile merhamet.

Senin bir elin ekmek böler mazluma, diğer elin bir yetimin vatanı.

Onların iki eli kanda ki, mâsumların celladı.

Sen, ancak Hilâl olmak için bükülen Davud elinde demir,

Onlar, inlerinde büzülen Câlutlar elinde kir,

İnan yarılsa kalbin dökülecek içinden bir yiğit Hamza,

İnan tuzaklar kusar, Onlar mâbedinin nâmusuna,

Gül geç, Zaferin acelesi olsa da

Duâsı, beklemeyi de bilir göğün namlusunda...

Sen fetih fetih heybet dağıtan henüz bitmemiş şiir.

Onlar ancak izbe izbe toplanan güneş sanılan zifir.

Sen cihandan cihana koşturan sesini,

Onlar çukurdan çukura akıtan nefretini.

Onlar seyrek sen gürsün!

Onlar nefretlerinin esiri

Sen sabırda hürsün!

Onları bitirecek

Ve seni yeniden başlatacak olan Allah’a sonsuz şükürler olsun!

Sonsuz şükürler olsun!

Ey zalim! Ey Haçlının yüzüne sırıtan kalleşlik izi!

Şöyle kenarda debelenen kudur âcizliğin nâm salsın!

Bize bir meydan bırak,

Dağılın da şükür secdemize yer açılsın!

Yer açılsın!

Şu sıralar yaşanan komiklikleri dondurucuya atsak yıllar sonra çıkarıp yine güleriz o derece. Çiğ köfte tabağına poz verip kendini dünyaca ünlü First Lady sananı mı ararsın, soru sorduğunu zannedip yediği ayarın Türk lokumundan daha iyi olduğuna artık ikna olmuş yalancı basının muhbirlerini mi ararsın.

Bir de neredeyse huniyle yazılmış mektup görünümlü deli raporu mu ararsın. Trump ülkesinde kaç tane psikiyatriste diploma yaktırdı bilmiyoruz, tek bildiğimiz beyin hücreleri bile onu terk edip Türkiye’ye geliyor demiştik.

Sonra ne oldu? Bir mutabakat var, ama tamamı bu toprağın teriyle kazanılmış zafer hükmünde bir mutabakat. Terör koridorunun yerine gürül gürül akacak bir Barış Pınarı var elimizde. FETÖ’nün tırnak ve peçete dolu midesine giren Trumplar da işin komedisi. Hatırlarsanız geçen haftalarda, FETÖ’nün yandan daraltılmış dumanlı eteği “çok kötü şeyler olacak” tarzında bir video yayınlamış hepimizi güldürmüştü. Düşmanın komik duruma düşmüşü de güldürmüyor aslında hepsi topluca zeka fesadına uğradığından sadece mide bulandırıyor.

Peki biz ne gördük bu süreçte. Bu süreç, bize bir Ebuzer yalnızlığını bir de onurlu dostlara sıkı sıkı tutunmamız gerektiğini hatırlattı. Arap Birliğinin adeta kof yoz ne dediği anlaşılmayan Rap birliğine terfi olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Entarilerinin ucu Müslüman kardeşlerinin hüznüne yelpaze olmuş bu uyuşuk, bu emperyalist ağızlardan umduğumuz neydi ki bulduğumuzla yetinelim. Gazze, Arakan, Yemen, Suriye dediğinizde horlamaya başlayan bu dolaşık duruşu hoş görmüyorduk ki hor görüşümüz sizi şaşırtsın. Almanya’yı gördük, Fransa’yı gördük, İngiltere’yi gördük, İsrail’i gördük. Bu zalimler orkestrasının ürüyüşünü eninde sonunda kervan sahibi olarak yüzlerine vurmayı başardık. Şunu anladım, eğer kervan sahibiysen itin bol olur ama sana sadık olan sadece onurundur bir tek o seni terk etmez. Türkiye’nin en sadık dostu onurlu bir zafer duasına ilelebet amin deme azmidir.

Sahada yazdığımızı masada noktaladık. Leş yiyicilerin masasından, o açık büfe servis edilmeye çalışılan topraktan masayı kursaklarından aldık. Kim ne derse desin, tarihte masada kaybettiklerimizi anlamak derdinde olmayanlar sahada ve masada kazandığımız bu zafere de kulp takma yarışında olacaklardır. Karakteri kaldırıma bile oturmamışların verdiği Duruş dersi, bize tarih boyunca yutturmaya çalıştıkları muazzam sinmişliğin ödlekliğin tezahürüdür.

Bu süreçten sonra Trump, elinden mikrofonu alınmış müsamere bebesi gibi, her koridor hatrına garip komik tehditler savurmayacaktır. İçimizdeki kemik sıyıran nitelikli elİTlerle dışarıdakilerin düetini dinleyeceğiz o kesin.

Ama şarkıyı biz yazdık...