Dünya teşvik ediyor Türkiye yasaklıyor

Dünya ortalaması yüzde 15 olan sezaryen ülkemizde maalesef yüzde 53 ve bu Türkiye’yi dünya birincisi yapıyor. Diğer yandan ise evde doğumun kanunsuz bir şekilde yasaklandığı bir ülkeyiz. Çünkü hastane ortamı dışında doğan çocukların nüfus kaydı yapılmıyor. Bu nedenle pek çok âile evde doğum yaptığı için çocuklarının nüfus kaydının yapılmamasından şikâyetçi.
Dünya ortalaması yüzde 15 olan sezaryen ülkemizde maalesef yüzde 53 ve bu Türkiye’yi dünya birincisi yapıyor. Diğer yandan ise evde doğumun kanunsuz bir şekilde yasaklandığı bir ülkeyiz. Çünkü hastane ortamı dışında doğan çocukların nüfus kaydı yapılmıyor. Bu nedenle pek çok âile evde doğum yaptığı için çocuklarının nüfus kaydının yapılmamasından şikâyetçi.

Bir yanda Batı örnekleri diğer yanda Türkiye. Bir yanda Recep Tayyip Erdoğan’ın söz ve icraatları diğer yanda bürokratik dayatmalar.Son günlerde Türkiye’de evde doğum yapan âilelerin çocuklarının nüfus kaydının yapılmadığı yönünde haber merkezimize ulaşan şikâyetlerin izini sürdüğümüzde, sağlık kuruluşu dışında doğan çok sayıdaki çocuğun nüfus kaydının yapılmadığı gerçeği ile karşılaştık.

Kısa bir araştırma ile Batı’da evde doğumun teşvik edildiği gerçeği ile karşılaşıyorsunuz. Mesela İngiltere ve Avustralya’da devlet, âileleri tehlikeli bir durum söz konusu olmadığı müddetçe evde doğum yapmaları konusunda teşvik ediyor. Teşviki sadece bu iki ülke ile de sınırlı değil.

İngiltere mevzuatına göre, doğum bir hastalık olmadığı için tıbbî müdahaleyi de gerektirecek bir durum değil. Ancak doğumda annenin hayatı tehlike altındaysa bu durumda bir sağlık kuruluşunda doğum tavsiye ediliyor.

İngiliz devleti evde doğum yapmak isteyenler için eve ebe ve doktor gönderiyor. Aynı şekilde Avusturalya sağlık bakanlığı sitesinde yer alan bilgiye göre, kadınlar evde doğuma teşvik ediliyor, eve ebe ve yardımcı sağlık personeli gönderiliyor. Bu hizmetler de ücretsiz.

Avustralya'da hastane ortamı kadar güvenli görmedikleri evde doğumun tercih edilmesindeki nedenleri araştıran bir ekip, 6 haftada 1000 gönüllüye erişmeyi hedeflerken birkaç günde 1835 gönüllü bulur. Araştırmaya 1413 kadın dâhil edilir.

  • Bu kadınların yarısı ebeye gerek duymadan doğum yapabileceğini söylerken, geri kalanı ise devletin tahsis edeceği veya kendisinin ulaşacağı bir ebe yardımı ile doğum yapacağını belirtir. Neden bu yöntemi tercih ettikleri sorulduğunda ise tıbbî müdahalesiz bir doğum istediklerini, hastane ortamından kaçınma, sezaryene yönlendirilme endişesi ve sezaryen sonrası anne ve bebekte yaşanan sağlık sorunlarını dile getirirler. Ayrıca hastane masraflarının yüksekliği de az sayıdaki âile için nedenler arasındadır. Evde doğumun devletçe teşvik edilmesi ve eve ebe, sağlık personeli ile her türlü doğum materyalinin ücretsiz sağlanması da kadınlar açısından teşvik edici bir unsurdur.

Brezilya’da ise rastgele seçilen daha önce birden fazla doğum yapmış 287 kadından doğumdan en çok memnun olanlarının, hastane ortamı dışında doğum yapan kadınlar olduğunu göstermiş. Brezilyalı kadınlar özellikle doğum sırasında mahremiyetin korunmasının doğumu kolaylaştırdığını belirtmiş.

2019’da 17 yayını inceleyen bir ekip, birden çok doğum yapan 6382 kadının hastane ortamındaki doğum uygulamaları yerine, özellikle derin çömelme pozisyonunun ağrıyı hafiflettiğini, bu nedenle daha kolay doğum yaptıklarını tespit etmiş.

Herkes bilir ki, tüm bebekler mikropsuz doğar. Mikropsuz doğan çocukların normal doğum sırasında anneden aldığı ‘başlangıç kültürleri’ sayesinde daha sağlıklı olduğu, sezaryen ile doğumda ise bu imkândan mahrum kalan çocuklara deriden veya vajinal sıvıdan alınan bakteri verilmesi sayesinde ancak bebeklerin kısmî toparlanma sağlayabildikleri kaydediliyor. Ve daha birçok neden…

  • Dünya ortalaması yüzde 15 olan sezaryen ülkemizde maalesef yüzde 53 ve bu Türkiye’yi dünya birincisi yapıyor. Diğer yandan ise evde doğumun kanunsuz bir şekilde yasaklandığı bir ülkeyiz. Çünkü hastane ortamı dışında doğan çocukların nüfus kaydı yapılmıyor. Bu nedenle pek çok âile evde doğum yaptığı için çocuklarının nüfus kaydının yapılmamasından şikâyetçi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaşlanan nüfus ve doğurganlığın düşmesi gerçeği karşısında dört-beş çocuk isterken, bürokrasi var gücüyle nüfusu azaltmak için elinden geleni yapıyor.

Gel de bu tenâkuz yumağının içinden çık çıkabilirsen.

Vesselam!