Esed’in Suriyesi yaşanacak ülke değil

İran ve Rusya gibi yabancı güçlerin yüzlerce üs kurarak yerleştiği, ülkenin alt ve üst yapısının üçte biri yok olmuş bir Suriye'ye muhacirler nasıl geri döner? 2011’de hâdiseler yeni patlak verdiğinde 1 dolar 47 Suriye lirası iken, bugün 2800 Suriye lirasını geçmiş ve bir devlet memuru 60 bin ila 90 bin Suriye lirası yani 21 ila 32 dolar civarında aylığa sahip.
İran ve Rusya gibi yabancı güçlerin yüzlerce üs kurarak yerleştiği, ülkenin alt ve üst yapısının üçte biri yok olmuş bir Suriye'ye muhacirler nasıl geri döner? 2011’de hâdiseler yeni patlak verdiğinde 1 dolar 47 Suriye lirası iken, bugün 2800 Suriye lirasını geçmiş ve bir devlet memuru 60 bin ila 90 bin Suriye lirası yani 21 ila 32 dolar civarında aylığa sahip.

Suriye’de bir çalışan aylığının yarısıyla ancak 1 kg et satın alabilirken, ekmek fırınlarının önünde uzun kuyruklar oluşmuşken, yakıt kuyruğunda binlerce kişi sıra beklerken, tüpgazın fiyatı 2 bin 500 lira olmuş ve ancak karaborsada 10 bin liraya temin edilebiliyor. Günde sadece 4 saat elektrik verilebiliyor. Bu mülteciler Suriye’ye nasıl geri dönecek? Üstelik can korkusu da cabası... Geri döndüklerinde rejim onları bağrına mı basacak sanıyorsunuz? Yine onların tepesine binecek. Yine zindanlar, yine işkenceler...

Saydnaya hapishanesinin tutuklu ve kayıpları araştırma merkezinin (ADMPS) açıklamaları Suriye'de yasanan zulum ve dramı içler acısı bir halde gözler önüne serdi. Bu verilerin bazılarına birlikte bakalım:

Zindanda rüşvet çarkı

2011-2020 yılları arasında Suriye güvenlik guçleri ve istihbaratının tutukluların serbest bırakılması vaadiyle, ailelerinden topladıklari haraç 900 milyon dolar. The Guardian gazetesinin araştırmasına göre ise bu rakam 2 milyar doları geçiyor. ADMPS’nin bu araştırması 2018’den 2020’ye kadar devam etmis, 508 tutuklu ailesinin ve salıverilmiş kişilerin verdiği bilgiler kaynak alınmıştır.

  • 2012, gözaltında iken kaybolanların en yoğun olduğu yıl.
  • • Tutuklamaların üçte biri düzenli Suriye ordusu tarafından yapılmış.
  • • Tutukluların yüzde 19’u büyük rüşvetlerle salıverilmiş veya rüşvet karşılığı ölü bedenleri ailelerine verilmiş.
  • • Yüzde 5’i görüşme karşılığı rüşvete konu olmuş. Hava kuvvetleri istihbarat ve güvenlik güçlerinin aldığı rüşvetler geri kalan yüzdeyi oluşturuyor.
  • • Yüzde 47’si ise hangi hapishanede olduğu bilgisi için rüşvet çarkına dahil olmuş.

Esed ailesi ülkeyi nasıl yağmaladı?

1970’de baba Esed, Suriye yönetimini bir darbe ile ele geçirince, ailesi ülkenin ana kaynaklarını da ele geçirdi, bilhassa petrol gelirini. Günde 1600 varil olan petrol ihracatı 380 varil gösterilerek aradaki fark, Esed ailesinin İsviçre'deki gizli hesabına 2012 yılına kadar aktarıldı.

Bunun gibi daha pek cok ülke kaynağından edinilen gelir aynı hesaba yatırıldı. Halbûki aynı yıllarda bir devlet memurunun aylık geliri 100 ila 500 dolar arasında değişiyordu.

1970’de baba Esed, Suriye yönetimini bir darbe ile ele geçirince, ailesi ülkenin ana kaynaklarını da ele geçirdi, bilhassa petrol gelirini.
1970’de baba Esed, Suriye yönetimini bir darbe ile ele geçirince, ailesi ülkenin ana kaynaklarını da ele geçirdi, bilhassa petrol gelirini.

Esed, kendi taifesine gelir sağlamak için ülkenin tüccar ve varlıklı ailelerinin özellikle dinine bağlı gençlerini sudan bahanelerle tutuklatıyor ve yıllarca ailelerden, çocuklarından haber getirme bahanesiyle yüklü paralar sızdırıyor, onları haraca bağlıyordu. Bunlardan birisi de kuzenimin biricik oğlu idi. Kuzenim tutuklu olan evladı için on sekiz sene varını yoğunu harcadı. Hatta Esed'in yanına kadar çıkıp oğlunun akibetini sordu, haber alamadı. Böylece acılar ve çaresizlik içinde Hakkın rahmetine kavuştu. Vefatından sonra öğrendik ki, oğlu tutukluluğunun daha ilk haftasında işkencede can vermisti.

Bunlardan birisi de kuzenimin biricik oğlu idi. Kuzenim tutuklu olan evladı için on sekiz sene varını yoğunu harcadı.
Bunlardan birisi de kuzenimin biricik oğlu idi. Kuzenim tutuklu olan evladı için on sekiz sene varını yoğunu harcadı.

Bu olaylar 2011 baharından sonra daha büyük boyutlara ulaştı. Bazen haraçlar bir kişi için 100 bin dolara varıyordu. Tutuklu ve kayıp sayısının şu anda yarım milyonu aştığı Suriye'de bu rakamın ulaştığı kirli meblağı tasavvur edebiliriz. Bu acı olay büyük rakamlarla devam etmekte olduğuna göre The Guardian'in verdigi rakamın daha inandırıcı olduğu maalesef anlaşılıyor.

Nerede o eski güzel günler?

Bugünkü gözyaşı ve acılar beldesi Suriye'den, 1950’lerin Suriye'sine bir dönüş yapalım. Başkent Şam'ın tanınmış bir ailesinin oğlu, geçtiğimiz günlerde hatıralarını yazdı. Kendisi şu anda seksen yaşın üzerinde.

Kuzenim tutuklu olan evladı için on sekiz sene varını yoğunu harcadı. Hatta Esed'in yanına kadar çıkıp oğlunun akibetini sordu, haber alamadı.
Kuzenim tutuklu olan evladı için on sekiz sene varını yoğunu harcadı. Hatta Esed'in yanına kadar çıkıp oğlunun akibetini sordu, haber alamadı.

Babasının vefatından sonra, annesi kendisini bir gün babasının yakın dostu olan Adalet bakanına yollar. Bir dava meselesinden dolayı bakanın evine giderek yardım istemek üzere kapısını çalar. Kapıdaki görevli, bakanın kendisini tanıyıp tanımadığını sorar, o da tanıdığını söyler. O sırada bakan kapıya çıkar, çocuğu tanır. Güvenlik ve şoföre bakanlığa gitmelerini, kendisi yürüyerek gideceğini söyler. Bakanlığa varana dek Şam'ın caddelerinde genç çocuğa doğru eğilerek derdini dinler. Hüzünle anlıyoruz ki o yıllarda, vatandaşına duyarlı ve son derece mutevazi bir Suriye yönetimi vardı.

Lübnan’ı da mahvettiler

On dört sene süren Lübnan iç savaşının durdurulması için 1976’da Arap Birliği’nin kararıyla masraflarını Arap Birliği karşılamak kaydıyla Suriye ordusunun Lübnan’a girmesine karar verildi. 40 bin kişilik Suriye ordusu 1976 yılında Suriye'ye girdi.

O tarihe kadar Lübnan medyasında açık ve serbest yazılar, eleştiriler yayınlanır, sansür nedir bilinmezdi.
O tarihe kadar Lübnan medyasında açık ve serbest yazılar, eleştiriler yayınlanır, sansür nedir bilinmezdi.

O tarihe kadar Lübnan medyasında açık ve serbest yazılar, eleştiriler yayınlanır, sansür nedir bilinmezdi. 1922 dogumlu Lübnan Gazeteciler Sendikası Başkanı, Trablusşamlı Selim el-Levzi haftalık Havadis dergisinde yazılar yayınlıyordu. Zamanın revaçta bir yayını olan bu dergide el-Levzi açıkça ve sertçe baba Esed'i ve onun mezhepçi ayrımcılığını eleştiriyordu. Suriye rejimi istihbaratı, Lübnan'da onu sıkı takibe alarak baskı uygulamaya başladı, o da dayanamayıp Londra'ya kaçtı. Aynı dergiyi oradan çıkarmaya devam etti.

Aynı haklı eleştirilerine oradan devam etti. 1980’de validesi Beyrut'ta vefat edince, tüm ikazları dinlemeyerek Lübnan'a geldi. Cenaze ve taziyelerden sonra, uçağa binmek üzere havalimanına gitmek üzere yola çıktı ama oraya hiçbir zaman varamadı, ortadan kayboldu. 9 gün sonra bir köylü tarafından Armon ormanında cesedi bulundu. Sağ elinin parmakları kırılmış ve aside batırılmış, sol kolu dirseğine kadar eti kemiğinden sıyrılmış, karnına ve arkasına onlarca kalem sokulmuş, alnında tek kurşun yarası vardı.

CHP neyin peşinde?

Turkiye’nin ana muhalefet partisi Suriye'li muhacirlerin dönmesi icin hâlâ hükümete baskı yapıyor. Bu hükümet o günlerde Suriye rejimine demokratik bir hayata dönmesi için ne kadar tavsiyede bulundu ise de, baskılar devam etti. Halbuki Suriye halkı Sünnisiyle, Alevisiyle 1000 yıl barış içinde yaşadı. Birbirleriyle evlendiler, birbirleriyle ticaret ve ortaklıklar yaptılar. Daha 1000 yıl böyle yaşayabilirlerdi. Esed ve etrafındakiler, iktidar hırsı ve yolsuzluk planlarıyla, çağın en az 100 yıl gerisinden gelerek Suriye'yi bu hale düşürdüler.

  • Bugün öyle bir duruma gelindi ki, rejim artık devlet kontrolünü yabancılara kaptırdı. Bir taraftan İran, diğer taraftan Rusya'yı yardıma çağırdılar. Turkiye Suriye cihetindeki sınırlarını PKK/PYD’den korumak ve terör örgütünün denize açılmasını önlemek için, 3 askeri harekatta bulundu. Şu anda haritaya bakarsak, İran'ın ülke dahilinde 131, Hizbullah'ın 116, Rusya'nın 83, ABD’nin ise 33 askeri noktada yerleşmiş bulunduğunu gorüyoruz.

Türkiye de 114 noktada yerleşik ama arada büyük bir fark var. Türkiye’nin Suriye ile tamıtamına 915 km sınırı mevcut ve bu sınırı PKK/PYD ve DEAŞ gibi terör örgütlerinden koruması gerekiyor. Oysa ne İran, Ne Rusya, ne de ABD Suriye’nin sınır komşusu. Orada bulunmak için geçerli bir mazeretleri söz konusu değil. Hizbullah ise İran’ın bölgedeki manivelası.

Geri dönmek mi, peki nasil?

İran ve Rusya gibi yabancı güçlerin yüzlerce üs kurarak yerleştiği, ülkenin alt ve üst yapısının üçte biri yok olmuş bir Suriye'ye muhacirler nasıl geri döner? 2011’de hâdiseler yeni patlak verdiğinde 1 dolar 47 Suriye lirası iken, bugün 2800 Suriye lirasını geçmiş ve bir devlet memuru 60 bin ila 90 bin Suriye lirası yani 21 ila 32 dolar civarında aylığa sahip.

  • Suriye’de bir çalışan aylığının yarısıyla ancak 1 kg et satın alabilirken, ekmek fırınlarının önünde uzun kuyruklar oluşmuşken, yakıt kuyruğunda binlerce kişi sıra beklerken, tüpgazın fiyatı 2 bin 500 lira olmuş ve ancak karaborsada 10 bin liraya temin edilebiliyor. Günde sadece 4 saat elektrik verilebiliyor. Bu mülteciler Suriye’ye nasıl geri dönecek? Üstelik can korkusu da cabası... Geri döndüklerinde rejim onları bağrına mı basacak sanıyorsunuz? Yine onların tepesine binecek. Yine zindanlar, yine işkenceler...

Hemen yanı başımızda süregelen bu insanlık dramının karşısında çaresizliğimiz yürek burkarken, insanlığın ne hallere düştüğünü görüp kahroluyoruz... Rabbimize bu komşu ülkeyi tekrar huzura kavuşturması icin dua ediyoruz. Ve şükürden ne kadar aciz olduğumuzu bir kez daha idrak ediyoruz.