Ey devlet ve ebeveynler engel sizsiniz!

Yüz güzelliğinin fânî, gönül güzelliğinin ise bâkî olduğunu akıldan çıkarmamak gerek!
Yüz güzelliğinin fânî, gönül güzelliğinin ise bâkî olduğunu akıldan çıkarmamak gerek!

‘Allah, evlenenin yardımcısıdır’ ve ‘iki gönül bir olursa samanlık seyran olur’ tevekkülüne inanan kaldı mı bilmiyorum. Herkesi topraklarından koparıp şehirlere yığan devlet, TOKİ’nin faiz meselesini bile halledememiş bürokrasi, ‘işsizsen bile diplomalı işsiz ol’ politikasında ısrar edenler ne yaptığının farkında mı acaba? İslam’ı değil de AB’nin normlarını kılavuz edinenler için gençler aile kurmuş kurmamış, evliliğin şartları ağırlaşmış ağırlaşmamış birilerinin umurunda mı sanıyorsunuz?

Fıtratı bozulmamış, rahatsızlık gibi meşru bir mazereti olmayan bir gencin evlenmemesi gayritabiî bir durum. Hele ki, her şeyin cinsiyet üzerine kurulmuş olduğu, teşhirciliğin zirve yaptığı, gençlerin okul, iş ve sokakta hoyratça birlikte olduğu ve şehevî arzuların körüklendiği bir zamanda bu durum daha da şaşkınlık vericidir.

Bunun nedenleri üzerinde aileler ve devletin yeterince düşündüğünü zannetmiyoruz. Düşünselerdi, 2001’de ortalama evlilik yaşı 26 iken, bugün 28’e yükselmezdi. Evlenmek istememek ciddi bir dert! Evlenmek isteyip evlenememek ise trajedi!

Gençler evlenmenin önündeki engelleri sıralıyor. Nedenler fâcia!

Tamam, mesele büyük ve buraya kadarını biliyoruz! Peki, fail kim yahut kimler ve çare ne?

Lafı uzatmaya gerek yok. Sıkıntının iki faili var: Aile ve devlet! Bu hususta ikisi de üzerine düşeni yapmak yerine işi yokuşa sürüyor, güçlük çıkarmak için habersizce el birliği yapıyorlar.

Sadakat tek taraflı bir şey değildir. Hem kızlar, hem de erkekler, sadece beden değil, göz izinden de uzak kalmalı!
Sadakat tek taraflı bir şey değildir. Hem kızlar, hem de erkekler, sadece beden değil, göz izinden de uzak kalmalı!

ÇEKİRGE SÜRÜLERİNE BENZİYORUZ

Ülke ekonomisi büyüsün ve istatistikler bizi büyük göstersin yarışına girdiğimizden bu yana değerlerimizi adım adım ellerimizle yıktık. Kabul ediniz, görgüsüzleştik, tüketim canavarına döndük, israf yarışında birbirimizi ezdik!

Ardından da ne ihtiyaçlar bitti, ne de biz tatmin olduk! Ne kazanmasını becerebiliyoruz, ne de harcamasını! Tarlaları istila eden çekirge sürülerine benziyoruz. Bu sonu gelmez ihtiras ne bir sınıfa ait, ne de bir bölgeye… Yüz yıldır bizi sömüren mason dönmeler hariç yediden yetmişe herkese…

ESKİDEN 'ASKERDEN ÖNCE SÖZ' KESİLİRDİ

Adam daha dün yatacak yatağı bile olmaksızın kör bir odada aile kurmuş. Aynı adam şimdi çocukların evliliği için servet istiyor. 2 metre beze gelin olmuş kadın, şimdi çocuklar için saraylar, şatolar talep ediyor. Bu görgüsüzlük değil de ne?

Eskiden istidadınız ve imkânınız varsa okur, yoksa hangi sanata yatkınsanız oraya gönderilip meslek sahibi olurdunuz. 12’sinde çırak, 15’inde kalfa, 18-20’de usta çıkardınız. Askerden evvel sözünüz kesilir, düğününüz bile yapılırdı. Usta yanında istihdamınızı sürdürür, istemiyorsanız da size iş kurardı. 28 Şubat melaneti geldi, tüm düzen 5+3 ile bozuldu. Dertleri belliydi.



CİVCİVDEN NE FARKI VAR?

4+4+4(+4) musibeti ise Ömer Dinçer tarafından sarıldı başımıza. Böylece topraktan ve sanayiden kopacak, fiyakalı diplomalarımız sayesinde Avrupalı olacaktık. Hiçbir şey olamadığımız gibi her şeyimiz de elimizden gitti.

Artık üniversite mezunu olmak da yetmiyor, yüksek lisans yapacaksın, doktora yapacaksın, kuralara gireceksin, imtihanlar olacaksın, sonra belki…

Kim istiyor bunları? Tabii ki de hem aile, hem de devlet!

Gençlere bıraksanız bunların hiçbirini istemez, istemiyor da zaten. Teşbihte hata olmasın, onların, 40 gün sonra kesilmek üzere çiftliğe doldurulmuş, zorunlu yiyip içmek ve kesime hazır hâle gelme dışında bir özgürlüğü olmayan civcivden ne farkı var? Söyleyin Allah aşkına aradaki fark ne?

Gençler evlenmek istiyor! Ne kadına zulmettir, ne de erkeğe!
Gençler evlenmek istiyor! Ne kadına zulmettir, ne de erkeğe!

YAPILANIN FARKINDA BİLE DEĞİLLER

Bizim kız kendi ayakları üstünde durmalı. Lüks ev, araba olmazsa olmaz… Evin döşeme ve beyaz eşyaları dört dörtlük olmalı. Söz kesimi, nişan, kına, düğün bunlar salonsuz olmaz. Yoksa konu komşu ne der değil mi? Damadın işi sağlam, maaşı yüksek… Bu da olmazsa olmazlardan! Bunca çılgın talep karşısında evlen evlenebilirsen! Bu kaynanalar, kayınpederler gençleri evlilikten değil candan bile etmez mi?

‘Allah, evlenenin yardımcısıdır’ ve ‘iki gönül bir olursa samanlık seyran olur’ tevekkülüne inanan kaldı mı bilmiyorum.

Herkesi topraklarından koparıp şehirlere yığan devlet, TOKİ’nin faiz meselesini bile halledememiş bürokrasi, ‘işsizsen bile diplomalı işsiz ol’ politikasında ısrar edenler ne yaptığının farkında mı acaba?

EVLİLİĞİN ÇOK FAZİLETİ VAR

İslam’ı değil de AB’nin normlarını kılavuz edinenler için gençler aile kurmuş kurmamış, evliliğin şartları ağırlaşmış ağırlaşmamış birilerinin umurunda mı sanıyorsunuz?

Tespitler tamam, peki çare ne?

Bir evlilik, sünneti icrâ, nefsi tatmin, haramdan korunma ve nesli devam ettirme gibi amaçlarla yapılır. Kusursuz insan olmaz. Öylesini arayanın çabası nafile…

Mutlu bir evlilik arzulayanlar, bu işi 25’inden evvel halletmeli.

Geciken treni kaçırabilir. Herkes rızık endişesini bir kenara bırakıp, Allah’a teslim olacak. Yaratılmış her canlının rızkının Allah’a ait olduğuna sapa sağlam iman edecek. Evliliğin maddî ve manevî bereket getirdiğinden asla şüphe duymayacak.

İHTİYAÇ HİÇ BİR ZAMAN BİTMEZ

Yüz güzelliğinin fânî, gönül güzelliğinin ise bâkî olduğunu akıldan çıkarmamak gerek! Sadakat tek taraflı bir şey değildir. Hem kızlar, hem de erkekler, sadece beden değil, göz izinden de uzak kalmalı! Arkadaşlık, sözlülük vs. gibi süreçler evliliğin önündeki engellerdir. Sokakta süslenen kadın da, erkek de zor evlenir. Çünkü onlar, güzelliği maddi bir tatmin olarak görüyor demektir.

Azı çok sayacak, yoku ise var! Bir oda ile ev kurmaya, bir yatak, bir yorgan, üç-beş kap kacağa razı olacak!

Sonrasını Allah’a bırakacak! İster on bin, isterse yüz bin, isterse de milyon harcayın, ihtiyacınız hiçbir zaman bitmeyecek!

O halde gençler israftan uzak kalmaya, hallerini kullara arz etmemeye çabalayacak! Aileler kendi hayatı için müsrif ve tatminsiz ise kırmadan mesafe koyacak, faizden, şüpheli işlerden uzak duracak! Edep ve iffete riayet şart!

Devletsen, ailenin önünden çekil, gençlerin önünü tıkama, zorla eğitim engelini kaldır...
Devletsen, ailenin önünden çekil, gençlerin önünü tıkama, zorla eğitim engelini kaldır...

Geç evlilik gençler için azap, maneviyatı bozucu bir hastalık ve milletin geleceğine saplanmış bir hançerdir!

Hepsini gençlerden istediğimizin farkındayız. Ama emin olunuz gerçekten de çare onlarda!

Bir de sadece para toplayan ve binalara milyon dolarlar gömen vakıflara soralım: Sahi bugüne kadar kaç genci evlendirdiniz? Kaç ailenin kurulmasına aracılık ettiniz?

DEVLETSEN YOL GÖSTER

Biliyoruz etmiyorsunuz, çünkü siz verme değil alma ağacısınız. Yapmayın, bizim vakıf geleneğimiz bu değildir! Hiç kendinizi aldatmayın, vebaliniz büyük!

Ey devlet! Son sözümüz sana olsun!

Ailenin önünden çekil, gençlerin önünü tıkama, zorla eğitim engelini kaldır, çeyiz hesabı gibi kifayetsiz işlerle kendini de, gençleri de oyalama! Sosyal devletsen evlenemeyene yardım et, gençleri toprakla barıştır, betondan hapishanelerden milleti azat et, büyükşehirlere yığma bizi, bize sürü muamelesi yapmayı bırak! Devletsen yol göster, ufuk aç, çare üret! Dayatmayı bırak!

Gençler evlenmek istiyor! Ne kadına zulmettir, ne de erkeğe! Aile kurmanın, aileyi muhafazanın önündeki engelleri büyütme, yok et! Yönünü batıya değil, mâziye çevir, çâre orada!