G5 Sahel Zirvesi Macron’a mı yaradı?

Bugün Fransa Nijerya’ya satın aldığı petrol için ödeme yapıyor olabilir. Fakat Kongo ve Kamerun’dan satın alınan petrol için tek kuruş bile ödeme yapmıyor. Fildişi Sahilleri’nden alınan kakao ve Nijer’den elde edilen uranyum için de ödeme yapmıyor. Teröre karşı operasyon yaptığını ve bunun oldukça masraflı olduğunu söyleyerek sıyrılıyor işin içinden. Bu arada Macron, Fransa’nın Afrika’da tuttuğu asker sayısında şimdilik bir azalmaya gitmenin gerekmediğini söylemiş zirvede.
Bugün Fransa Nijerya’ya satın aldığı petrol için ödeme yapıyor olabilir. Fakat Kongo ve Kamerun’dan satın alınan petrol için tek kuruş bile ödeme yapmıyor. Fildişi Sahilleri’nden alınan kakao ve Nijer’den elde edilen uranyum için de ödeme yapmıyor. Teröre karşı operasyon yaptığını ve bunun oldukça masraflı olduğunu söyleyerek sıyrılıyor işin içinden. Bu arada Macron, Fransa’nın Afrika’da tuttuğu asker sayısında şimdilik bir azalmaya gitmenin gerekmediğini söylemiş zirvede.

Fransa Nijerya’ya satın aldığı petrol için ödeme yapıyor olabilir. Fakat Kongo ve Kamerun’dan satın alınan petrol için tek kuruş bile ödeme yapmıyor. Fildişi Sahilleri’nden alınan kakao ve Nijer’den elde edilen uranyum için de ödeme yapmıyor. Teröre karşı operasyon yaptığını ve bunun oldukça masraflı olduğunu söyleyerek sıyrılıyor işin içinden. Bu arada Macron, Fransa’nın Afrika’da tuttuğu asker sayısında şimdilik bir azalmaya gitmenin gerekmediğini söylemiş zirvede. Şimdi siz karar verin. G5 Sahel Zirvesi kime yaramış oluyor bu durumda?

Beş Sahel ülkesi (Moritanya, Mali, Burkina Faso, Nijer ve Çad) ile Fransa, bölgedeki aşırı akımlara karşı mücadelenin değerlendirmesini yapmak için Çad'ın başkenti N'Djamena'daki zirvede buluştular. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise zirveye video konferansı ile katıldı.

  • Fransa, bağımsızlık sonrası bile Çad ve Nijer ile kesintisiz askeri işbirliğini etkin bir şekilde sürdürdü. Ancak Soğuk Savaş sırasında Moskova ile Trablus'a daha yakın duran Moritanya, hatta Mali ve Burkina Faso ile ilişkiler nispeten daha düzensiz durumdaydı. Fakat “teröre karşı küresel savaş” konsepti Fransa’nın yeniden bu ülkele nüfuz etmesine imkan sağladı. Eski defterler açıldı, yeni ortaklıklar gündeme geldi.

Sahel bölgesi olağanüstü bir zenginliğe sahip.. Fransa bu zenginliği bırakma niyetinde değil. Bunun için bölgede her türlü çatışmanın çıkması, öncelikli olarak Fransa’nın işine yarıyor, ekmeğine yağ sürüyor. Bölgede ne zaman ortalık karışsa, alevler ortalığı kaplasa Fransa hemen itfaiyeci rolünü oynamaya başlıyor. Asıl amaç başka. Bölgedeki yeraltı zenginliklerinin bu vesileyle Fransa’ya akmasına devam edilmesi.

Fransa küçük Afrika büyük

Afrika’nın Sahel bölgesiyle Fransa’yı şöyle dünya haritasında bir karşılaştırsak göreceğimiz ilk şey, Fransa'nın küçük bir ülke olduğudur. Basit bir konu değil. Koskoca 9 milyon kilometrekare’den bahsediyoruz. 1950'lerde bir dizi jeolojik ve madencilik araştırmasının yer aldığı “deux monde“ı gözden geçirdik. Bölge, dünyanın en büyük tatlı su rezervini barındırıyor. Uranyum ve petrolle dolu bir coğrafya olduğunu zaten biliyoruz. Fosfat ise Togo, Moritanya gibi ülkelerin zenginliği.

Afrika’nın Sahel bölgesiyle Fransa’yı şöyle dünya haritasında bir karşılaştırsak göreceğimiz ilk şey,
Afrika’nın Sahel bölgesiyle Fransa’yı şöyle dünya haritasında bir karşılaştırsak göreceğimiz ilk şey,

Fransa’nın sorunu şu: 60’lı yıllardan sonra İngiltere ve Portekiz gibi diğer Avrupalı sömürgeci ülkeler eski sömürgelerinden birer birer çıktılar. Evet, bir şekilde ilişkileri devam ediyor. Ekonomi, kültür vs. alanlarında halen mevcutlar. Fakat Fransa bir türlü Afrika’dan çıkabilmiş değil. Bunun arkasında yatan neden, tek başına ayakta duracağına dair bir inancının olmaması. Afrika’yı sömürüp terlemeden zenginliğini devam ettirmenin peşinde. Bu durum, daha nereye kadar sürdürülebilir?

Fransa, Afrika’yı sömürebilmek için Fildişi Sahilleri vatandaşı Houphouet gibilerini vitrine koydu, onları milletvekili hatta bakan yaptı. İğrenç sömürgeci yüzünü saklayabilmek, Afrikalı insana şirin görünebilmek için yaptı bu tür manevraları. Bugün de terörü bahane ederek kendisini bir kurtarıcı olarak takdim etmenin peşine düşmüş.

Terör bahanesiyle yağma

Fransa, 1 Ağustos 2014'te 3.000 asker ile G5 Sahel ülkelerinde teröre karşı Barkhane Operasyonu başlattı. Birkaç ay sonra Afrika Birliği'nin de desteğiyle G5 Sahel ülkeleri, aralarında Fransa’nın da bulunduğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerini, Libya’ya müdahaleye çağırdı. Bereket versin ki Cezayir bu işe razı gelmedi.

2017 Haziranında Güvenlik Konseyi’ne başvuran Fransa, asker sayısını 10 bine çıkarmayı istedi. Almanya 900 askerle katkıda bulunmayı kabul etti. AB’den de bu silahlı gücün finansmanı için 50 milyon avro tahsis edildi. Güvenlik Konseyi’nden de onay alındı ve plan tıkır tıkır işlemeye başladı.

Fransa, 1 Ağustos 2014'te 3.000 asker ile G5 Sahel ülkelerinde teröre karşı Barkhane Operasyonu başlattı.
Fransa, 1 Ağustos 2014'te 3.000 asker ile G5 Sahel ülkelerinde teröre karşı Barkhane Operasyonu başlattı.

Bugün Fransa Nijerya’ya satın aldığı petrol için ödeme yapıyor olabilir. Fakat Kongo ve Kamerun’dan satın alınan petrol için tek kuruş bile ödeme yapmıyor. Fildişi Sahilleri’nden alınan kakao ve Nijer’den elde edilen uranyum için de ödeme yapmıyor. Teröre karşı operasyon yaptığını ve bunun oldukça masraflı olduğunu söyleyerek sıyrılıyor işin içinden. Bu arada Macron, Fransa’nın Afrika’da tuttuğu asker sayısında şimdilik bir azalmaya gitmenin gerekmediğini söylemiş zirvede.

Şimdi siz karar verin. G5 Sahel Zirvesi kime yaramış oluyor bu durumda?