Geleceğin en büyük karteli: E-Ticaret

Doğru, firmalar bunu sundu ama biz de halk olarak çok hızlı adapte olduk. Yurt dışında bu kadar ilgi görmüyor. Onlar online satışta bizden daha öndeydi hâlbuki. ‘15 dakikada elimde olsun’ yarışı içinde değiller. Her işe çabuk uyum sağlıyoruz. Ama ben ısrarla bunun ileride bize faturasının çok büyük olacağının altını çizmek istiyorum. Geri dönmek istediğinizde bu sefer geleneksel firma bulamayacaksınız. Bir kısım marketler kapanmış olacak, bir kısmı rekabetten yorulmuş olacak.
Doğru, firmalar bunu sundu ama biz de halk olarak çok hızlı adapte olduk. Yurt dışında bu kadar ilgi görmüyor. Onlar online satışta bizden daha öndeydi hâlbuki. ‘15 dakikada elimde olsun’ yarışı içinde değiller. Her işe çabuk uyum sağlıyoruz. Ama ben ısrarla bunun ileride bize faturasının çok büyük olacağının altını çizmek istiyorum. Geri dönmek istediğinizde bu sefer geleneksel firma bulamayacaksınız. Bir kısım marketler kapanmış olacak, bir kısmı rekabetten yorulmuş olacak.

Korona yasakları yüzünden insanların evden dışarı çıkamaması, alışverişin önemli ölçü de sanala taşınmasına neden oldu. Pandemiden önce çok az kullanılan e-ticaret siteleri, plandemi sürecinde büyük bir artış gösterdi. Tek tıkla evimize, yemek, içmek veya ihtiyacımız olan herhangi bir şeyi alabiliyoruz. Ancak zaten zorda olan küçük esnaf için bu durum tam bir çıkmaz. Büyük sistemlerin içine girip kaybolmak veya şimdiden kepengi indirmek gibi bir durumla karşı karşıya. Sistemin içine girmesi için de büyük komisyonlar ödemeleri gerekiyor. Kârsız satışlarla ayakta kalmaya çalışan küçük tedarikçi veya üretici, şimdilik durumun çok da farkında değil gibi... Çağrı Marketler zincirinin sahibi Mustafa Kara ile e-ticaretin sorunları ve çıkış yollarını konuştuk. Şimdilik ‘avantaj’ gibi gözüken e-satışın bir süre sonra çok büyük maliyetlerle döneceğini söyleyen Kara, geleceğin en büyük kartelinin online satışçılar olacağını söylüyor.

Günümüz şartlarında e-ticaret gittikçe hacmi genişleyen bir alan oldu. Büyük sistemlerin yanı sıra, her kuruluş kendi ürününü de internet üzerinden satabiliyor. E ticaretin en büyük sorununu nasıl tanımlarsınız?

En büyük sorun, çok büyük sermayelerin sektöre hakim olması. Büyük reklamlarla ve büyük promosyonlarla önce müşteri edinilmeye çalışılıyor. İş dünyasının kullandığı ‘para yakmak’ diye enteresan bir cümle var. Önce dibi bulacak, parayı harcayacak, sonra eğri yukarı çıkmaya başlayacak. Uluslararası büyük sermayeler bu işe girince, küçük sermayedar olan Türk girişimcisi, başarılı olamıyor. Küçük girişimcinin zararına satış yapmaya gücü yok çünkü.

 Çağrı Marketler zincirinin sahibi Mustafa Kara
Çağrı Marketler zincirinin sahibi Mustafa Kara

Büyük sermaye kârlılık için 3-5 yıl sonrayı hedefliyor. Amerika’nın Amazon firmasıyla Çin’in Alibaba e-ticaret sitesi, dünyanın en büyük online satış siteleri. Bunlar tüm ülkelere ya direkt giriyorlar veya var olan bir siteyi satın alıyorlar. Ülkemizde de durum aynı. Şimdi ısrarla zarar ediyor. Hedefte sermayesi olmayan küçük grupları batırmak var. Kapitalizmin kuralı bu; büyük balık küçük balığı yutacak.

Çok satış yapıyormuş gibi gözüküyorlar oysa, ısrarla zarar etmelerinin sebebi ne?

Çünkü piyasayı ele geçirmesi lazım. Kârı yıllara yayıyor. Sektör seçiyor, kategori seçiyor, işletme gideriyle ucuza satmak arasında bazı kategorilerde büyük zarar ediyor, bazı kategorilerde kâr ediyor, ama nominal değerde zarar gözüküyor. Büyük sermaye yapısı olduğu için iki üç yıl sonra bu artıya geçecek. İşte bunun karşısında küçük yatırımcının, geleneksel esnafın dayanma gücü yok. Düşün ki o günde bir milyon sipariş alıyor, en iyi ihtimalle siz günde bin müşteriyle dönmeye çalışıyorsunuz. Bu büyük rekabette yarışın gerisinde kalıyorsunuz.

Küçük tedarikçi kârsız bırakılıyor

Zâten küçük işletmeler de rekabet edemediği için büyük sistemlere dahil olmuyor mu? Oradaki sorun ne?

Küçük üreticiler oraya üye olup satışlar yapıyor ama o kadar büyük komisyonlar alıyorlar ki, küçük tedarikçi veya üretici kârsız bırakılıyor. O da ayakta kalabilmek, ürününü tanıtabilmek için bunlara mahkûm oluyor. Yemek firmaları da öyle değil mi, önce herkesin hoşuna gitti. Bir uygulama var, benim yerime benim restoranımı halka açıyor. Ama bir süre sonra bir virüs gibi başlıyor komisyonlarını yükseltmeye.

Küçük üreticiler oraya üye olup satışlar yapıyor ama o kadar büyük komisyonlar alıyorlar ki, küçük tedarikçi veya üretici kârsız bırakılıyor.
Küçük üreticiler oraya üye olup satışlar yapıyor ama o kadar büyük komisyonlar alıyorlar ki, küçük tedarikçi veya üretici kârsız bırakılıyor.

Bu sefer sizin markanız siliniyor, onlara mahkûm oluyorsunuz. Buradaki en büyük mesele, pazarın uluslararası sermayenin tekeline geçmesi. İlk başta kurduğu sistemle seni kolay ticaret yapar hâle getiriyor, ama zaman içerisinde kendi sitesi öne çıktığı için bugün yüzde 15 aldığı komisyonu yarın yüzde 40 yapabiliyor. Sen kabul etmesen bir başkası kabul edecek. O insanlar artık senin değil, o sitenin müşterisi olduğu için, senin markan siliniyor.

İleride Piyasayı Ele Geçirecekler

Yerli e-ticaret sitelerinin başarılı olamama sebebi ne?

Olamıyor, çünkü küresel sistemler reklama büyük para harcıyor. Diyelim bilgisayar alacaksınız, arama çubuğuna yazdınız. Anında o büyük firmaların reklamları önünüze düşmeye başlıyor. Yerli sistemler bu uluslararası sermayeyle başedemiyor. Kafanızı kaldırdığınız an ekranda büyüklerin reklamı var. Türkiye’ye ilk uluslararası sermaye 1992’de geldi. 30 yıldır bizim perakende yasamız yok. Şimdi çıkartmaya çalışılıyor, ama çok dikkat edilmezse bu yasa da uluslararası e-ticaret sitelerinin kontrolüne geçebilir.

Nasıl yani?

Mesela Almanya’da pazar günü büyük marketler kapalıdır. İnsanlar şehir dışına gitmek zorunda kalır. Ama bütün bunları en başta planlamışlar. Bizde yürüme mesafesinde 4-5 tane AVM var. Her yürüdüğünüz yerde büyük market var. Bunlar müktesep hak kazandığı için, yasaklanamayacak. Bu saatten sonra çıkacak bir market yasası, e-satışçılara yaramış olacak. Hâliyle rekabetmiş gibi gözüken bugünkü e-satış, ileride piyasayı ele geçirerek tekel olacak. Bugün mâsum gözüken e-ticaret, geleceğin en büyük karteli.

Ücretsiz olan kargolar yarın çok pahalı olacak

Pandemi de bunu tetiklemiş mi oldu?

Tabi, şimdi daha da büyüyecek. Pandemiden sonra artık bir alışkanlık olmuş olacak. Yeni jenerasyon zaten bunu kullanıyor. Şimdi babaannelerimiz dedelerimiz de kullanmaya başladı. Korona salgını bittikten sonra artık ihtiyaç hâline gelmiş olacak. Düşünün eskiden cep telefonu, internet ihtiyaç değildi, ama şimdi bunlarsız yapamıyoruz. Tüketim alışkanlıkları değişmeye başlayınca, bugün ücretsiz gelen kargolar, yarın büyük bedellerle gelmeye başlayacak.

Büyük marketlerin devreye girmesiyle, küçük dükkânların kapanması gibi bir duruma doğru mu gidiliyor? Sistemin dışında kalanlar eriyecek mi?

Zincir marketler online duruma ayak uydurmak için uygun fiyatlara satmaya çalışıyor. Ama öte yandan da lojistiğin maliyetleri artıyor. Vatandaş bugün bu maliyetin cebinden çıktığını hissetmiyor, ama zaman içerisinde bu maliyet vatandaşın cebinden çıkacak. Düşünün ki bir motorcunun maliyeti 10 bin TL. Bunu böldüğünüzde her size servis yapıldığında evinize 5 TL servis ücreti alması lazım. Şimdilik bu fiyata yediriliyor veya zamana yayılıyor. Alışkanlıklarımız hâline geldiği zaman, beş lira değil, belki 10 lira servis başı para ödeyeceğiz. Buna rağmen vazgeçemeyeceğiz.

Yeme içme sektörü de küreselleşti

E-ticaretin bu kadar büyümesi ve sıkıntıları sadece bizim ülkemizde mi sorun, yoksa dünyada da bu tür problemler var mı?

Bu küresel bir alışkanlık. Kovid-19 virüsüyle e-satış arasında bir bağlantı var. Küreselcilerin yapmak istediği, insanları eve kapatmak. Bunlar planlı yapılıyor. Dünyanın en büyük zengini Amerika’nın gıda devi Walmart ailesiyken, artık teknoloji firması olan, bilgisayar ve cep telefonu tedarikçileriyle online satışçılar oldu.

Bu küresel bir alışkanlık. Kovid-19 virüsüyle e-satış arasında bir bağlantı var.
Bu küresel bir alışkanlık. Kovid-19 virüsüyle e-satış arasında bir bağlantı var.

Salgın sürecinde bunlar sermayelerini arttırdı. İnsanımız artık bireysellliğe mahkûm edilecek, sadece bilgisayar ve mobil hatlarla kontrol edilebilecek. Yaşam mücadelesini vermesi yani yemesi, içmesi, giyinmesi için de e satışçılar tedarik sağlayacak. Bill Gates’in korku pompalaması boşuna değil. Bu durum, bizim daha çok bilgisayara, işletim sistemine, Microsoft’un ürünlerine ihtiyacımız var anlamına geliyor. İnsan canlı, yiyip içmesi de lazım, onu da küreselleştirdiler. Onun için de Çin tarafından Alibaba, Amerika tarafından Amazon tüm dünyaya yayılacak. Tek kutuplu hale gelmeye başlayacak.

Büyük çoğunluk sistemin içinde

Çağrı marketler niye büyük sistemlerin içinde değil?

Bugün ciro artışı sağlıyormuş gibi gözükse de zaman içerisinde bizim markamızı sıfırlayıp eritecekler. Onların alt markası haline geleceğiz. Büyük komisyonlar ödemeye mahkûm kılarak kendi markalarını büyütüyorlar. Bugün bu sistemin içine soktukları esnaf, zaman içerisinde sadece onlara çalışacak.

O yüzden bu sistemlerin içine girmiyoruz. Kendi online sitemizi kurarak kendi markamızı büyütmeye çalışıyoruz. Bugün aldıkları komisyon da yüksek ama zaman içerisinde biz bunların alt tedarikçisi olmaya başlarsak, kendi markamız unutulacak. Biz de bunu istemiyoruz.

Sizin gibi sisteme dâhil olmayan, kendi online satışını yapan çok firma var mı?

Büyük çoğunluğu sistemin içinde. Ama bunu öngörüp de vazgeçen var. Zaman içerisinde sonradan sistemini kurmayı düşünen var. Buna karşı mücadele edebilecek gücü olanlar sistemin içine girmiyor.

E-ticaret yasası şart

İleride tekel oluşturacak bu sistemin önüne geçmek için neler yapılabilir?

Kısa vadeli değil, uzun vadede düşünüp küçük yatırımcıyı koruyarak e-ticaret yasası hazırlanmalı. Tekelci ve kartelin önünün engellenmesi anlamında yasaların çıkması lazım. Bir yandan da rekabetin önünü açmak lazım. Bunun için ticaret bakanlığının bir çalışması olduğunu biliyorum.

E-ticarette kooperatif modeli mümkün mü? Böyle şeyler konuşuluyor mu?

Tabi, konuşuluyor, ortak platformlar kuruluyor da. Ancak burada da büyük sermaye gücüne ihtiyaç var. Oradaki sorun da uluslararası firmalarda olduğu gibi 3-5 yıl zararı göze alacak sermayenin olmaması. Bir araya gelinerek kurulan kooperatif gibi kuruluşların sermaye gücü yeterli olmayınca bu rekabette, bu reklam gücünde geride kalıyor.

15 Dakikada Elimde Olmasın

Müşteri açısından baktığımızda, kolaylıkların yanı sıra, bir takım sorunları da var online satışın. Bunların başında yanlış ürün gönderimi, uzun teslimat süreci, müşteri hizmetleri, ürün iade süreçleri geliyor. Bu konuların düzene girmesi için neler gerekiyor?

Bir de müşteri açısından baktığımızda, bugün bunun konforunu yaşıyor, ama zaman içerisinde tekelci zihniyet fiyatların artmasına sebep olacak. Bunun farkında değil. Lojistik firmaların lakaytlığı sebebiyle tüketici zor duruma düşebiliyor. Bunun için zamana ihtiyaç var. Çünkü çok hızlı büyüme gerçekleşti.

Aynı hızda iş gücü, lojistik büyüme olmadı. Araç farkından tutun, yetişmiş insan farkına kadar. Çok ciddi motor kurye kazaları var mesela. Devletin buna da el koyması lazım. Niye yarım saat içinde ürün gelsin bana? Bu korkunç bir israf. Bunu yapmaya başlarsanız, sizin motorcunuz da kaza yapar, fiyatlarınız da artar.

Firma arz etmese, müşteri de talep etmez öyle değil mi?

Doğru, firmalar bunu sundu ama biz de halk olarak çok hızlı adapte olduk. Yurt dışında bu kadar ilgi görmüyor. Onlar online satışta bizden daha öndeydi hâlbuki. ‘15 dakikada elimde olsun’ yarışı içinde değiller. Her işe çabuk uyum sağlıyoruz. Ama ben ısrarla bunun ileride bize faturasının çok büyük olacağının altını çizmek istiyorum. Geri dönmek istediğinizde bu sefer geleneksel firma bulamayacaksınız. Bir kısım marketler kapanmış olacak, bir kısmı rekabetten yorulmuş olacak.