Güney Afrika’da monşer zihniyeti sürüyor mu?

Düşünün ki Güney Afrika'da öyle bir Türk ailesi olarak yetiştik ki, benim adımı Güven, kardeşimin adını Ural ve diğer kardeşimin ismini Ekrem koydular. Türkçe bilmiyoruz ama damarlarımızda Türk kanı akıyor. Bizleri Türkiye'ye kabul eden Türk Hükümeti'ne çok teşekkür ederim. Yeniden köklerimize geri döndük. Güney Afrika'da evde ‘Kuruluş Osman’ dizisini zevkle izliyorum. Keşke büyük dedem Ebubekir Efendi için de böyle bir film yapılsa.
Düşünün ki Güney Afrika'da öyle bir Türk ailesi olarak yetiştik ki, benim adımı Güven, kardeşimin adını Ural ve diğer kardeşimin ismini Ekrem koydular. Türkçe bilmiyoruz ama damarlarımızda Türk kanı akıyor. Bizleri Türkiye'ye kabul eden Türk Hükümeti'ne çok teşekkür ederim. Yeniden köklerimize geri döndük. Güney Afrika'da evde ‘Kuruluş Osman’ dizisini zevkle izliyorum. Keşke büyük dedem Ebubekir Efendi için de böyle bir film yapılsa.

Sultan Abdülaziz Han tarafından 1863 yılında Güney Afrika’daki Müslümanların İslam’la bağlarının güçlenmesi amacıyla Cape Town’a gönderilen Seyyid Ebubekir Efendi, ömrünün geri kalanını o topraklarda geçirdi. Orada evlendi ve çoluk çocuğa karıştı. Onun torunları ve torunlarının torunları ata topraklarını hiç unutmadı ama ülke bürokrasisi onları çoktan unuttu. Yakın zamanda Afrika’daki diplomatlarımızın engel olma çabalarına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat devreye girmesiyle Türkiye Cumhuriyeti kimliğine kavuşan Seyyid soyundan ‘Efendi’lerin tek bir isteği var: Ebubekir Efendi’nin hatırası bir şekilde yaşatılsın.

Osmanlı coğrafyasından çok uzaklardaki Müslümanları dahi sahipsiz bırakmayıp bir İslam alimi gönderen Devlet-i Aliyye, Redhouse'un tabiriyle ‘Hilafet makamını hakkıyla yürütebilen’ bir cihan devletiydi. Bilindiği üzere 19. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Devleti Ümit Burnu'ndaki İslam toplumunun talebi üzerine kıtanın ucuna fıkıh müderrisi olan Seyyid Ebubekir Efendi'yi göndermişti. 1863 yılında Cape Town limanına ayak basan Ebubekir Efendi, 1880 yılına kadar Ümit Burnu'nda yaşamış, evlenmiş, ömür geçirmiş ve orada vefat etmişti.

Seyahat etmek eskisi gibi kolay değil artık. Pandemi illeti zaten her şeyi zorlaştırdı. Bir daha Türkiye'ye gitmek nasip olur mu onu Allah bilir. Türk vatandaşlığı artık benden ziyade çocuklarım ve torunlarım için bir güvencedir.
Seyahat etmek eskisi gibi kolay değil artık. Pandemi illeti zaten her şeyi zorlaştırdı. Bir daha Türkiye'ye gitmek nasip olur mu onu Allah bilir. Türk vatandaşlığı artık benden ziyade çocuklarım ve torunlarım için bir güvencedir.

İşte bir asırdan fazla bir süredir Güney Afrika'da doğup büyüyen Ebubekir Efendi'nin torunları son günlerde büyük bir olayın heyecanını yaşamaktalar. Yıllardır Türk vatandaşlığı elde etme hayaliyle yaşayan âile fertleri nihayetinde Türkiye Cumhuriyeti tarafından verilen kimliklerine kavuştu. Hâli hazırda vatandaşlık işlemleri devam eden âile üyeleri olsa da âilenin kanaat önderlerinden Hişam Nimetullah Efendi ve eşi Fatma Hanım ile Ahmet Kemal Ataullah ve oğlu Güven Ataullah vatandaşlıklarına kavuştular.

  • “Elhamdülillah nihayet hayallerimiz gerçek oldu. Ay-yıldızlı kimliğe kavuştuk” diyen Seyyid Ebubekir Efendi’nin torunu Hişam Nimetullah Efendi, bu yolda çok büyük zorluklar yaşadıklarını, Apartheid rejiminden sonra en büyük zorluğu ise Türk diplomatların çıkardığını söyledi.

Dr. Halim Gençoğlu’nun Cape Town’da düzenlediği vatandaşlık merasiminde Hişam Nimetullah Efendi akrabaları ve Başkonsolos Sinan Yeşildağ, Kasɪm 2020

‘Türkiye’ye gitmek için otobüs aldık’

Türkiye’ye gitmek ve oraya yerleşmek için ilk girişiminiz ne zaman oldu?

Nimetullah Efendi: Yıllardır Türkiye'deki yetkililere ulaşmaya çalıştık. Başaramadık. Babam hep Türkiye'ye gidebilme hayaliyle yaşadı. Apartheid rejiminden ötürü bu mümkün olmadı.

  • 1950'li yıllarda siyasi baskılardan ötürü topyekûn Türkiye'ye taşınmak istedik. Bir otobüs aldık. Ailece otobüse binip sınıra doğru yol aldık. Ülkeden çıkmamıza izin vermediler. Geri döndük. Ben 6-7 yaşlarındaydım. Çocukluğum o otobüsün içinde büyüyerek geçti. Zor zamanlardı. Apartheid rejiminin biteceğini hesap edemeyecek kadar acımasız rejimin polisleri tarafından gözetleniyorduk.

Annemi 4 yaşında kaybetmiştim. Babaannem ve halalarımın yanında büyüdüm. Biraz büyüyüp 20'li yaşlara gelince Türkiye'ye karşı merakım arttı. Maddî imkânlarımız kötüydü. O şartlarda okudum ve öğretmen oldum. Büyük dedemiz Ebubekir Efendi'nin eğitim yeteneği genlerimize işlemiş olmalı. Öğretme ve öğrenme hevesi halen içimde yaşar.

‘Türk büyükelçi bize vize vermedi’

Apartheid rejiminden sonra tekrar denediniz mi gelmeyi?

1994 yılında Apartheid devri tarihe karışınca araştırmaya daha çok imkân oldu. Galiba o yıllarda Pretoria'da bir Türkiye Büyükelçiliği açıldı. Fakat bizleri arayan, görüşmek isteyen tanışan olmadı. 2009 yılında eşim Fatma ile Türkiye'ye gitmeye karar verdik. İkimiz de emekli öğretmen olduğumuz için Güney Afrika'da durmak zorunda değildik. Seyahat etmemizde bir engel yoktu. Güney Afrika'daki Türkiye büyükelçisinden 1 yıllık vize istedik. Alamadık. Türkiye'ye turist gibi gidip 2 hafta kalıp geri döndük.

Her gelen büyükelçi eskisini arattı

Sonra gelen büyükelçiler de bizlere burada yaşayan eski Türkler olarak itibar etmediler. Resmi hiçbir programa davet edilmedik. Seninle tanışana kadar Türkiye ile direkt bağlantı kuramadık. Bazı görüşmeler ailemiz için hayal kırıklarından ibaret oldu. Şunu itiraf etmeliyim ki, senin Güney Afrika'da Ebubekir Efendi hakkındaki çalışmaların ve tanıtımların olmasa biz Türkiye'ye vatandaşlık başvurusu için cesaret bile bulamazdık. 2017 yılında bana başvurmam gerektiğini söylediğin zaman sana güvendim. O zaman her ne kadar Türkiye'nin Pretoria'daki büyükelçisinden samimi bir yaklaşım göremesek de Türk hükümetinin alakadar olmasından çok memnun olduk.

Güney Afrika ziyaretinde Cape Town Osmanlı Kriket Kulübü üyeleriyle fotoğraf çekilen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2018

‘Erdoğan’dan başka kimse bizi dikkate almadı’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a rağmen mi yaşandı bunlar?

Cumhurbaşkanı Erdoğan 2018 yılında Johannesburg'a geldiği zaman büyükelçilik tarafından davet edilmedik. Osmanlı Kriket Kulübü oyuncuları davet edildiler fakat hakiki Osmanlılar orada yoktu. O zaman kimsenin bizi dikkate almadığını bir kez daha anladım. Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşmasında büyük dedem Ebubekir Efendi'den bahsettiğinde bizim aslında dedemizin hizmetlerine değer veren Saygıdeğer Erdoğan'la görüşmemiz gerektiğini söylemiştim.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşmasında büyük dedem Ebubekir Efendi'den bahsettiğinde bizim aslında dedemizin hizmetlerine değer veren Saygıdeğer Erdoğan'la görüşmemiz gerektiğini söylemiştim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşmasında büyük dedem Ebubekir Efendi'den bahsettiğinde bizim aslında dedemizin hizmetlerine değer veren Saygıdeğer Erdoğan'la görüşmemiz gerektiğini söylemiştim.

Fakat bunlar söylendiği kadar kolay olmuyor. Senin yardımların olmasa başaramazdık. Arkadaşın Abdullah Kılıç Bey olmasa bu konuyu Ankara'daki yetkililer duyamayacaklardı. Sana, Abdullah Bey'e ve vatandaşlığı hak kazanma talep mektubunu imzalayan sayın Başkan Erdoğan'a yürekten teşekkür ederim.

‘Bu kimlik, torunlarım için güvencedir’

Bir sonraki Türkiye ziyareti ne zaman?

Seyahat etmek eskisi gibi kolay değil artık. Pandemi illeti zaten her şeyi zorlaştırdı. Bir daha Türkiye'ye gitmek nasip olur mu onu Allah bilir. Türk vatandaşlığı artık benden ziyade çocuklarım ve torunlarım için bir güvencedir. Bir gün her şeyi bırakıp ait olduğumuz dede topraklarına dönmek isteseler turist olarak değil vatandaş olarak dönecekler. Birkaç yıl önce kuzenim Washila kocası Ali ile Erzurum’a gittiler. Onlar da Türkiye’ye taşınmak istiyorlar. Washila hâlen Türk vatandaşlığını bekliyor. Allah Türkiye’ye zeval vermesin.

Dedelerimizden kalan Kuzey Irak’ta, Erzurum’da ve İstanbul’da mülklerimiz olduğu anlatılırdı. Kimse gidemeyince o yerler sahipsiz kaldı. Bu vatandaşlık sürecinde gidip oraları görme imkânımız oldu.

Güven Ataullah: Ailemiz paramparça oldu

Türk vatandaşlığı alan diğer bir aile ferdi de Güven Ataullah Bey. Güney Afrika'dan Türkiye'ye eşi ve babası Ahmet Kemal Bey'le davet edilmiş ve İçişleri Bakan yardımcısı Prof. Dr. Tayyip Sabri Erdil Bey tarafından kendilerine Ankara'da ay-yıldızlı kimlikler tevdi edilmişti.

Hem Seyid, Ebubekir Efendi'nin dördüncü kuşaktan torunu, hem de Kut'ul Amare gazisi Pilot Rüştü Bey'in torunu olan Güven Ataullah Bey, Türk kimliği almaktan ziyade, Türkiye Cumhuriyeti'nin sonunda ailesinin Afrika’daki varlığını resmi olarak tanımasına sevindiğini söylüyor.

İçişleri Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Tayyip Sabri Erdil Bey tarafından Ahmet Kemal ve oğlu Güven Ataullah’a makamında tevdi edilen vatandaşlıklar, Ankara - 2020
İçişleri Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Tayyip Sabri Erdil Bey tarafından Ahmet Kemal ve oğlu Güven Ataullah’a makamında tevdi edilen vatandaşlıklar, Ankara - 2020

İçişleri Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Tayyip Sabri Erdil Bey tarafından Ahmet Kemal ve oğlu Güven Ataullah’a makamında tevdi edilen vatandaşlıklar, Ankara - 2020

Biz tanışana kadar siz diğer aile fertlerinden oldukça kopuk yaşıyordunuz.

Güven Ataullah Bey: Ben esasında her zaman Türkiye sevgisini içimde yaşattım. İlk defa 1998 yılında Pretoria'daki Türkiye büyükelçiliğine başvurarak Türkiye'deki ailem hakkında malumat istedim. Ellerinde Ebubekir Efendi'ye ait hiçbir bilgi olmadığına dair bana bir yazılı kâğıt verdiler. Hâlen o belgeyi saklarım.

Güney Afrika'da 1948-1994 yılları arasındaki dönemde yürürlükte olan Apartheid rejimi Türkiye'deki insanların tahmin edemeyeceği kadar zalim bir ırkçı yönetimdi. Aile fertleri o keşmekeşte sağa sola dağıldılar. Birbirlerini kaybettiler. Ben kuzenim Hişam Nimetullah Efendi'yi senin sayende tanıdım. Babam ise en son 52 yıl önce onu Cape Town'da çocukken görmüştü. 2017 yılında senin organize ettiğin bir mevlitte buluşmuştuk. 2014 yılında senle tanışana kadar akrabalarımı aramak gibi bir girişimim olmadı ama babam ve dedemden Türkiye hakkında duyduklarım ve evimizdeki resimler Türkiye'yi unutmamamız için yeterli sebepti. 2014 yılında dedemin babası Ahmet Ataullah Bey'le ilgili bir makaleni okuyunca sana ulaştım. Ondan sonra beni Bo-Kaap müzesinin açılışına davet ettin. Orada diğer akrabalarımla da tanıştım. Sonra aklımıza vatandaşlık fikrini soktun.

‘ Tanınmış bir müteahhit bize kimlik karşılığında ev satmaya çalıştı'

Bunları konuşmak kolaydır ama gerçekten yapmak için uğraşan insanları bulmak genelde pek mümkün olmaz. Türkiye’de tanınmış bir müteahhit bana evlerimden alırsan vatandaşlık alırsın demişti. Böyle insanlar da var. Türk vatandaşlığını kazanmak bizim için anavatana geri dönmek gibi bir duygu. Dedem anlatırdı ama yaşamak başka bir şey. İstanbul'da Sultanahmet'te çay içmek lokantada yemek yemek, vapura binmek bizleri son derece mutlu etti. Babam Üsküdar'da yürürken ona annesinin öğrettiği Üsküdar şarkısını hatırladı. Babam, 1960 yılında Johannesburg'da onu ziyaret eden Ahmet Demirer Bey'i buldu ve 60 yıl sonra Ankara'da ziyaret etti. Bunlar unutulmaz şeyler ve bundan 2 yıl öncesine kadar bizim için sadece hayal olarak görünüyordu.

Ahmet Kemal Ataullah ve oğlu Güven Ataullah ile Akem seminerinde, Cerrahpaşa, 2020

‘Dedemden kalan evi otel yapacaklarmış'

Âilenin diğer fertleri kimliklerini alabildi mi?

Diğer aile üyeleri de vatandaşlıklarını yavaş yavaş almaya başladılar. Kardeşim Ural da benle birlikte başvurdu ama onun vatandaşlığı hâlen gelmedi. Üzülerek söylemeliyim ki, bu süreçte gördüğümüz Türkiye Hükümeti’nin Osmanlı kökenli ailelere gösterdiği alakayı Pretoria'daki Türkiye büyükelçisi göstermedi. Kardeşime hâlen bir cevap vermiyorlar. Düşünün ki Güney Afrika'da öyle bir Türk ailesi olarak yetiştik ki, benim adımı Güven, kardeşimin adını Ural ve diğer kardeşimin ismini Ekrem koydular. Türkçe bilmiyoruz ama damarlarımızda Türk kanı akıyor. Bizleri Türkiye'ye kabul eden Türk Hükümeti'ne çok teşekkür ederim. Yeniden köklerimize geri döndük.

Güney Afrika'da evde ‘Kuruluş Osman’ dizisini zevkle izliyorum. Keşke büyük dedem Ebubekir Efendi için de böyle bir film yapılsa. Bir de Sultan Ahmet'te dedem Ebubekir Efendi'den kalan bir ev varmış. Onun müze olmasını çok istedik. Beraber gidip gördük. Fakat otel yapılacağını işittik. İnşallah sayın Erdoğan destek olur da Ebubekir Efendi'nin mirası orada yaşar, yeni kuşaklara ilham olur.