İşte Biden kabinesiKilit noktalar Yahudilerin elinde

“Donald Trump bir başkomutan değil. Düşünmeden, bilgisizce anlık kararlar alıyor. Askeri personeli herhangi bir destek sağlamadan tehlikenin ortasına gönderiyor. Hasımlar blöfünü anladığında yahut sıkı bir telefon görüşmesiyle karşı karşıya kaldığında müttefiklerimizi yüz üstü bırakıyor.”
“Donald Trump bir başkomutan değil. Düşünmeden, bilgisizce anlık kararlar alıyor. Askeri personeli herhangi bir destek sağlamadan tehlikenin ortasına gönderiyor. Hasımlar blöfünü anladığında yahut sıkı bir telefon görüşmesiyle karşı karşıya kaldığında müttefiklerimizi yüz üstü bırakıyor.”

20 Ocak’ta dededen kalma İncil’e el basarak göreve başlayan Biden, kabinesini ilan etmişti. Bu isimlerden bazıları ABD Senatosu tarafından onaylandı, bazıları da onaylanmayı bekliyor. 5 Ocak’taki Georgia seçimlerinde iki koltuğu birden elde ederek 2008’den bu yana ilk kez Senato’da hakimiyeti ele geçiren Demokratların kabinede fire vermesi gerçekten sürpriz bir gelişme olur.

Toplam 100 koltuğa sahip Senato’da şu an koltuk sayısı 50’ye 50 eşit durumda. Fakat başkan yardımcısı Kamala Harris Senato’nun başına geçeceği için herhangi bir oylamada onun oyu eşitliği bozuyor. Böylece Senato’da Cumhuriyetçilerin herhangi bir konuda Demokratlara üstün gelmesi zor görünüyor.

“Bu seçim çalındı” diyen Trump haklı mıdır, bilinmez. Ama son Amerikan seçimlerinin şöyle de bir gerçeği söz konusu. Son derece kritik Georgia seçimleriyle birlikte Trump’ın hezimeti tarihi bir rekora dönüşmüş oldu. Zira 88 yıldır hiçbir başkan adayı, hem başkanlık seçimini hem de Kongre'nin her iki kanadını birden kaybetmemişti. Trump, bu ağır yenilgiyle tarihe geçti.

Biden kabinesinin dikkat çeken yönlerine gelince; başkan yardımcısı dahil olmak üzere toplam 16 bakanlık koltuğunun 6’sında kadınlar oturuyor. Buna bakanlık düzeyinde resmi görevliler de eklenince 25 üst düzey görevin neredeyse yarısı, 12’si kadınlara ait.

Trump zamanında Evanjelik Hristiyanların ağırlıkta olduğu kabinede, Biden dönemindeki Katolik ve Yahudi ağırlığı dikkat çekiyor. Oysa Trump döneminde dikkat çeken Katolikler, her ikisi de danışman kadrosunda yer alan İrlanda asıllı olan Steve Bannon ile Michael Flynn idi. Biden kabinesinde 8 Katolik, 7 Yahudi, 2 Siyahi Baptist, 1 de Hindu bulunuyor.

  • Etnik dağılım açısından da Biden kabinesi çeşitlilik gösteriyor. 25 kişilik üst düzey yönetimde 6 Afro-Amerikalı, 4 Hispanik, 3 Asya kökenli ve 1 de Kızılderili mevcut.

Biden kabinesine göz attığımızda ülkemizi ilgilendiren en önemli husus ise Pentagon’un başına geçen Lloyd Austin ile Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü olarak görevlendirilen Brett McGurk. Her iki isim de terör örgütü PKK/PYD’ye verdikleri destek ile biliniyor.

Bu arada Biden kabinesinde sayıca Katoliklerin fazla görünmesi sizi yanıltmasın. Nüfusa oranlandığında kabinede en çok temsil oranı Yahudilere ait. Daha da mühimi, Biden yönetiminin en kilit noktaları Yahudilerin elinde. Üstelik başka dinden görünenlerin Yahudi eşleri var bir de işin içinde.

En bariz örnek bizzat Biden’ın ailesi. Biden’ın ilk eşiyle birlikte kazada ölen 1 yaşındaki kızı Naomi haricinde yetişkinliğe erişen üç çocuğu oldu. Bunlardan en büyüğü 1969 doğumlu oğlu Beau Biden 2015 yılında beyin kanserinden öldü. Beau, bir Yahudi olan Hallie Olivere ile evliydi. Biden’ın küçük oğlu Hunter, ilk evliliğinden boşandıktan sonra Yahudi film aktristi Melissa Cohen ile evlendi. Biden’ın ikinci evliliğinden olma kızı Ashley Biden ise Yahudi plastik cerrah Howard Krein ile evli.

Belki bir Kissinger değil ama Siyonist

  • Dışişleri Bakanı
  • Antony Blinken

Antony Blinken
Antony Blinken

Biden kabinesinin en gözde isimlerinden birisi olan Antony Blinken Obama döneminde önce Milli Güvenlik Danışmanı Susan Rice, sonra da Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’a yardımcılık yapmış. Aslen Macar Yahudisi bir ailenin çocuğu. Babası ABD’nin Macaristan Büyükelçisi olmuş, amcası ise Brüksel Büyükelçisi. Dedesine gelince, Maurice Henry Blinken Amerikan Filistin Enstitüsü'nün kurulmasına iştirak eden bir Siyonist. İsrail devletinin kurulması için çalışmış, bağımsız bir Yahudi devletinin ancak ekonomik yönden güçlü olmasıyla mümkünlüğüne inandığı için bu yönde çalışmalar yapmış. Babasından ayrıldıktan sonra annesinin evlendiği Polonya Yahudisi Samuel Pizar ise Nazilerden yakayı zor kurtarmış biri, “Kan ve Umut Hakkında” isimli bir de hatıratı var. Gençliğinde Paris’teki École Jeannine Manuel’de okumuş Blinken’in akıcı bir Fransızcası var. Financial Times, onunla teşrik-i mesai yapmış Avrupalı bir diplomatın gözlemini aktarmış. Buna göre Fransızcası iyi olan Blinken, Trump döneminde Avrupa ile kötüleşen ilişkileri düzene sokabilecek birisi. Ama ondan çok da parlak bir portre çizmesi beklenmemeli. Avrupalı diplomatın ona dair son sözleri ise şöyle.

“Manşet çıkaracak biri olarak görülmemeli. Neticede o bir Henry Kissinger değil.”

Para yine Yahudi’nin elinde

  • Janet Yellen
  • Hazine Bakanı

Janet Yellen
Janet Yellen

Kabinenin ağır toplarından. Blinken gibi o da Yahudi. Amerikan devletine ait olmayan FED’in, yani Amerikan Merkez Bankası’nın 2014-2018 yılları arasında başkanlığını yaptı. Tesadüfe bakın ki, “dünyanın rezerv parası” unvanını taşıyan doların sahibi olan Amerikan Merkez Bankası’nın Yellen’den önceki başkanı Ben Şalom Bernanke de Yahudi idi. Bernanke’den önceki Alan Greenspan da, Greenspan’dan önceki Paul Volcker de... Şimdiki başkan Jerome Powell’ın Katolik olması ne büyük tesadüf, öyle değil mi? Araya birkaç tane Yahudi muhibbi Katolik, Protestan serpiştirince durumu kurtarmış oluyorlar demek ki...

  • Brooklyn sakini, Polonya Yahudisi Yellen, Yale Üniversite’sinde doktora yaptı, Harvard’da ekonomi okuttu. Clinton tarafından FED Yönetim Kurulu’na atandı. Daha sonra da bilindiği gibi Obama tarafından FED’in başına getirildi.

Bu arada minik bir hatırlatma. Brookings Enstitüsü rakamlarına göre Trump, yüzde 92 gibi rekor bir oranla kendi kabinesinde en çok değişiklik yapan başkan olmuş. Trump kabinesinin en istikrarlı isimlerinden biri kimdi, hafızanızı şöyle yoklayın bakalım. Tıpkı Yellen gibi Yahudi olan Hazine Bakanı Steven Mnuchin.

İç güvenlik bir sefarada emanet

  • İç Güvenlik Bakanı
  • Alejandro Mayorkas

Alejandro Mayorkas
Alejandro Mayorkas

Karşımızda bu kez hayli farklı bir Yahudi var. Çoğunluğu Doğu Avrupa kökenli Aşkenazlardan oluşan Amerikan Yahudi toplumunun Sefarad bir üyesi. Aşkenazlar bilindiği gibi bir Alman lehçesi olan Yidiş’i konuşurken Sefaradlar Ladino denen İspanyol lehçesini kullanıyorlar. Latin görünümlü Küba Yahudisi Mayorkas’ın annesi de bir Rumen Yahudisi. Castro’nun Komünist devrimiyle birlikte fabrikatör olan babası ailesini de alıp ABD’ye kaçıyor. Önce Miami’ye yerleşen aile, daha sonra Kaliforniya’ya, ünlülerin semti Beverly Hills’e yerleşiyor. Hukuk okuyor ve Clinton tarafından 1988 yılında Kaliforniya Merkez Bölge Savcısı olarak atanıyor. Henüz 30’una varmadığı için ülkenin en genç bölge savcısı unvanını alıyor. 2009 yılında Obama tarafından ABD Vatandaşlık ve Göç Hizmetleri’nin başına getiriliyor. 2013 yılında yine Obama tarafından İç Güvenlik Bakan Yardımcısı olarak atanıyor.

  • Millî istihbarat gerçekten millî mi?
  • Millî İstihbarat Başkanı
  • Avril Haines

Amerikan Millî İstihbaratı da bir Yahudi’ye emanet. Avril Haines, aynı zamanda teşkilatın başına getirilen ilk kadın olma özelliğini taşıyor. Ressam bir annenin çocuğu olan Haines, 90’ların başında hukuk doktorası yapmak için Baltimore’a taşındı ve burada annesinin adını taşıyan bir kitap kafe açtı.

Amerikan Millî İstihbaratı da bir Yahudi’ye emanet. Avril Haines
Amerikan Millî İstihbaratı da bir Yahudi’ye emanet. Avril Haines

2013 yılında Obama tarafından CIA başkan yardımcılığına atanınca, yıllar önce bu kafede organize ettiği “erotik okuma günleri” hayli gürültü kopardı. Daha sonra Millî İstihbarat başkan yardımcılığına getirildi. Obama yönetimine dronlar ile “yargısız infaz” konusunda akıl veren isim olarak biliniyor. Somali, Yemen ve Pakistan gibi Müslüman ülkelerde binlerce masum sivilin öldürülmesinden bizzat sorumlu.

Bu arada hayli ilginç bir bilgi daha sunalım. Biden yönetimi göçmenlere karşı takındığı sert tavır nedeniyle Trump yönetimine sallayadursun, göçmenlerin tespit edilerek gözaltına alınmasına yardımcı olan veri işleme programlarının bizzat Biden yönetiminin kilit noktalarında yer alan Yahudilerin çalıştığı/sahip olduğu şirketler tarafından sağlandığı ortaya çıktı. Avril Haines bu şirketlerden biri olan Palantir Technologies’e danışmanlık yapıyordu. Biden’ın Dışişleri Bakanı olarak atadığı Antony Blinken’e ait WestExec Advisors şirketi de Palantir Technologies ile işbirliği halindeydi.

  • Orası CIA mi, yoksa MOSSAD mı?
  • CIA Başkanı
  • William Burns

33 yıllık dışişleri kariyerinden sonra 2014 yılında emekliye ayrılan William Joseph Burns, oğul Bush döneminde ABD’nin Ürdün ve Rusya büyükelçiliği görevlerinde bulundu. Bir ara ülkemizi de yakından ilgilendiren Yakındoğu İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcılığı yaptı. Babası Tümgeneral William F. Burns, Reagan yönetiminde ABD Silah Kontrolü ve Silahsızlanma Ajansı’nın başkanlığını yürütmüştü. 2013 yılında Obama’nın kamuoyundan gizli olarak İran ile nükleer anlaşma yolunda görevlendirdiği ekibin önde gelen isimlerinden biriydi.

CIA Başkanı William Burns
CIA Başkanı William Burns

O nedenle 2015 yılında imzalanan anlaşmanın mimarlarından biri olarak görülüyor. Biden döneminde adı dışişleri bakanlığı için geçtiğinde Rusya basını hayli heyecanlanmış, bunun Rusya açısından bir kazanç olacağını ifade etmişti. Burns, 2014 yılından bu yana dünyanın en eski düşünce kuruluşlarından biri olan Carnegie Uluslararası Barış Vakfı’nın başkanlığını yürütüyor.

  • Yine size ilginç bir bilgi sunalım. Altına yapılan yorumlardan en az 10 yıllık olduğu anlaşılan bir internet sitesinde “ABD dışişleri bakanlığını kim kontrol ediyor” denilerek bakanlığın toplamda 74 kıdemli personeli hakkında bir araştırma yayınlanmış. Hillary Clinton’ın ABD Dışişleri Bakanı olduğu döneme ait araştırmanın neticesinde şöyle bir not yer alıyor:

“ABD dışişleri bakanlığı üst düzey 74 yetkilisinden kırkı ya bizzat Yahudi veya Yahudi eşe sahip. Bu rakam, orana vurulduğunda yüzde 54 gibi bir sayıya karşılık geliyor. Oysa Yahudiler ABD nüfusunun yaklaşık yüzde 2'sini oluşturuyorlar. Peki, bu ne demek oluyor? Yahudiler, ABD dışişleri bakanlığı üst düzey yetkilileri arasında, nüfuslarına oranla 27 kat daha fazla temsil ediliyor.”

Bu listenin bizim konumuzla ilgisi, William Burns’ün de bu listede Aşkenaz Yahudisi olarak yer alması. Başka bir kaynakta buna dair bilgiye rastlamış değiliz. Bu bilginin doğruluğunu teyit edebilmiş de değiliz. Ancak mesela Hillary Clinton için “Beyaz Avrupalı” kaydı düşülmüş. Dönemin Silahlanma Kontrol ve Uluslararası İlişkiler Müsteşarı Ellen Tauscher içinse şu yazılı: “Yahudi eşi var, William Y. Tauscher.” Bir başka müsteşar Jose F. Fernandez hakkında ise “Kızılderili-Beyaz melezi” notunu görüyorsunuz.

Yeri gelmişken Burns’ün yardımcısı, yani CIA’in ikinci adamı David Cohen’in tartışmasız bir şekilde Yahudi olduğunu belirtmiş olalım.

  • Lieberman’ın danışmanıyla evli
  • Milli Güvenlik Danışmanı
  • Jake Sullivan

Tam adıyla Jacob Jeremiah Sullivan, genç yaşta yıldızı parlayanlardan. Minneapolis taşrasından Yale Üniversitesi’ne, oradan da Oxford’a uzanan bir hikaye. Hukukçu olarak hayata atılan Sullivan, hemşerisi Senatör Amy Klobuchar vasıtasıyla Clinton ailesine tanıştırılınca ikbal kapıları kendisine açılır.

Milli Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan
Milli Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan

Önce Hillary Clinton’a, sonra Obama’ya, daha sonra da Biden’a danışmanlık yapar. İran ile yapılan nükleer pazarlıkta Burns’ün yanı sıra o da vardır. 2016 başkanlık seçimlerinde Hillary Clinton’ın dış politika danışmanıdır. Sullivan, 2015 yılında Margareth Goodlander ile evlenmiştir. Peki, Goodlander kimdir? 2000 yılındaki başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi oğul Bush’a karşı Demokratların adayı Al Gore’un başkan yardımcısı, ABD Yahudilerinin önde gelen isimlerinden Senatör Joseph Lieberman’ın danışmanı. Aynı zamanda konuşmalarını kaleme alan kişi.

  • DAEŞ’ı palazlandıran adam
  • Savunma Bakanı
  • Emekli General Lloyd Austin

Kamala Harris ile birlikte ABD siyasetine yön veren Afro-Amerikalı ekibin önde gelenlerinden. Sıkı bir Katolik olarak biliniyor. West Point Askeri Akademisi’nden teğmen rütbesiyle mezun olunca ilk görevini Almanya’da yaptı. Daha sonra ülkesine geri döndü. Üçüncü Mekanize Piyade Bölüğü’nün başında Irak işgaline katıldı. Peşinden Onuncu Hafif Piyade Dağ Bölüğü ile Afganistan’da savaştı.

Lloyd Austin
Lloyd Austin

1 Eylül 2010 tarihi itibariyle ABD’nin Irak Orduları Komutanı olarak atandı. 2 yıl sonra Genelkurmay Başkan Yardımcılığı yaptı. 22 Mart 2013’te ise CENTCOM’un başına geçti. Terör örgütü DEAŞ Musul’u ele geçirirken seyretmekle yetindi. 2015 yılında DEAŞ günden güne güç kazanırken Senato Silahlı Hizmetler Komitesi'nde, Suriye’de DEAŞ ile mücadeleyi amaçlayan ABD projesinin başarılı olmadığını itiraf etmek durumunda kaldı. PKK/PYD’ye alan açmak için kasıtlı olarak başarısızlığa mahkum edilen bir projeydi bu. 500 milyon dolarlık bütçeye rağmen hem de... Senatör McCain, General Austin hakkında şunları diyecekti:

“Yaklaşık 30 yıldır bu komitenin üyesiyim ve hiç böyle bir şahitlik duymadım. Şimdiye dek gördüğüm en garip olaylardan biriydi. Generalin CENTCOM'daki liderliğinden açıkçası hüsrana ve hayal kırıklığına uğradım.”

  • Sadece bir Kızılderili
  • İçişleri Bakanı
  • Deb Haaland

Biden kabinesindeki tek Kızılderili olmanın yanı sıra, Amerikan siyasi tarihindeki en yüksek ikinci kariyere sahip Kızılderili. İlk sırayı işgal eden isim 1929-33 yılları arasında Başkan Hoover’a yardımcılık yapmış olan Charles Curtis. Yalnız şöyle bir durum söz konusu. Gerek Curtis’in, gerekse Haaland’ın baba tarafları beyaz, sadece anneleri Kızılderili. Curtis’in babası Orren İngiliz-İskoç-Galler kırması, Haaland’ın babası ise Norveç asıllı bir Amerikalı.

İçişleri Bakanı Deb Haaland
İçişleri Bakanı Deb Haaland

Deb Haaland’ın Kızılderili annesi Mary Toya, Amerikan Deniz Kuvvetleri’ne katılmış ve burada Norveç asıllı Binbaşı J. D. Haaland ile tanışıp evlenmiş. Asker ailenin çocuğu olunca sık sık taşınmak, dolayısıyla 13 farklı okulda okumak zorunda kalmış. Üniversite mezuniyetinden sadece dört gün sonra doğum yapmış bekar bir anneden bahsediyoruz. New Mexicolu bir Kızılderili olarak önce Kızılderili toplumu içinde mücadeleci kimliğiyle sivrilmiş, sonra Obama döneminde Demokratlar için çalışmaya başlamış.

2018 yılında Temsilciler Meclisi’ne girmeyi başarabilmiş, İçişleri Bakanlığı gibi hatırı sayılır bir makam için neredeyse hiç “devlet tecrübesi” taşımayan bir isim var karşımızda.

  • O da Katolik kontenjanından
  • Ticaret Bakanı
  • Gina Raimondo

Biden kabinesinin İtalyan asıllı Katolik üyelerinden. Harvard, Oxford eğitiminden sonra Yale Hukuk doktorası aldı. 2014 yılında Rhode Island Eyalet Valisi seçildi. 2018’de oy miktarını yüzde 12 civarında artırıp yeniden seçimi kazandı.

Gina Raimondo
Gina Raimondo

Rhode Island, ABD’de Katolik nüfusun yüzde 50’yi aştığı tek eyalet olarak bilinmektedir. Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanı olarak atanacağına dair iddialar çıkmıştı ama Biden onu Ticaret Bakanı olarak atamayı tercih etti.

  • Afrika işlerini düzeltecek mi?
  • Birleşmiş Milletler Büyükelçisi
  • Linda Thomas-Greenfield

Afro-Amerikan nüfusun yoğun yaşadığı Louisiana eyaletinden (ABD ortalaması yüzde 13, Louisiana’da ise yüzde 32).

Linda Thomas-Greenfield
Linda Thomas-Greenfield

Dışişleri Nüfus, Mülteciler ve Göç İdaresi’nde yöneticilik, Liberya Büyükelçiliği ve son olarak Afrika İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı olarak görev yaptı. Trump döneminde dibe vuran Afrika ülkeleriyle ilişkileri düzeltmek için bir fırsat olabilir mi, bekleyip göreceğiz.

  • Hoş gelmedin Brett!
  • Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü
  • Brett McGurk

Biden yönetiminin Lloyd Austin ve Brett McGurk tercihleri, bilhassa Türkiye açısından sıkıntılı bir dönemin başlayacağına işaret ediyor. Zira her ikisi de DEAŞ ile mücadele adına PKK/PYD terör örgütüne alan açan isimler.

Brett McGurk
Brett McGurk

Kendi göreve getirdiği adamlara bile tahammül edemeyen Trump gibi birinin, 2015 yılında Obama tarafından atanmış DEAŞ Karşıtı Global Koalisyon Özel Elçisi Brett McGurk’e, üstelik fikirleri çatıştığı halde tahammül göstermesi gerçekten ilginç. Trump’ın Ocak 2019 itibariyle ABD askerlerini Suriye’den çekeceğini açıklaması üzerine istifa eden McGurk, Trump hakkında şöyle demişti:

“Donald Trump bir başkomutan değil. Düşünmeden, bilgisizce anlık kararlar alıyor. Askeri personeli herhangi bir destek sağlamadan tehlikenin ortasına gönderiyor. Hasımlar blöfünü anladığında yahut sıkı bir telefon görüşmesiyle karşı karşıya kaldığında müttefiklerimizi yüz üstü bırakıyor.”

McGurk kimi kastediyor burada sizce?

Bir telefon görüşmesiyle Trump’a geri adım attıran kişiyi...

Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı...