İstedik ama bir sor bakalım niye!

Ankara Togo Kuleleri kaçak olduğu için mühürlenince Sinan Aygün ile Mansur Yavaş arasında kızılca kıyamet kopmuş, Sinan Aygün kendisinden rüşvet istendiğini iddia etmiş, Mansur Yavaş ise bina için yargının durdurma kararı olduğunu söylemişti...
Ankara Togo Kuleleri kaçak olduğu için mühürlenince Sinan Aygün ile Mansur Yavaş arasında kızılca kıyamet kopmuş, Sinan Aygün kendisinden rüşvet istendiğini iddia etmiş, Mansur Yavaş ise bina için yargının durdurma kararı olduğunu söylemişti...

Kemal Kılıçdaroğlu ya yolsuzluk iddialarıyla yüzleşip gereğini yapacak, ya da “ret ve inkâr” politikasını kurumsallaştırıp İSKİ skandalını perdelemek isterken tarihten silinen SHP gibi tasfiye olacak.

Ağustos 1993... SHP/CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen’in ‘arkadaş’ kontenjanından İSKİ Müdürü yaptığı Ergün Göknel, Türkiye gündemine bomba gibi düştü. Gazeteler çarşaf çarşaf eşinden ayrılıp sekreteri ile evlenen Göknel’in boşanma karşılığında eşine ödediği 9 milyar liralık nafakayı yazdı. Sıradan bir bürokrat olan Göknel’in servet denilecek parayı nerden bulduğu sorusu paravan şirketlere, İsviçre bankalarındaki gizli hesaplara, katlara, yatlara, kısacası SHP/CHP’li büyükşehir belediyesindeki vurguna-talana götürdü.

SHP/CHP’nin bizzat parti olarak rüşvet çarkının içinde olduğu yazıldı, çizildi, belgeler havada uçuştu.
29 Mart 1989'da İstanbul Belediye Başkanlığı koltuğuna oturdu, İSKİ skandalı, belediye ile işçiler arasındaki sorunlar patlak verince 1994'de tekrar aday olmadı...
29 Mart 1989'da İstanbul Belediye Başkanlığı koltuğuna oturdu, İSKİ skandalı, belediye ile işçiler arasındaki sorunlar patlak verince 1994'de tekrar aday olmadı...

SHP’NİN SONU OLDU

Göknel’in aile kavgası olarak başlayan süreç, CHP’nin devamı olan SHP’nin sonu oldu, önce Genel Başkan Erdal İnönü gitti. Devir teslim sadece bununla sınırlı kalmadı, seçmen faturayı yolsuzlukla yüzleşmek yerine bahaneler üretmeyi tercih eden SHP’ye kesti. 1994 seçimlerinde hem İstanbul hem de Ankara kaybedildi, partinin yurt genelindeki oyu ise yüzde 36’dan yüzde 20’lere düştü.

YİNE AİLE İÇİ ÇATIŞMA

İSKİ skandalı ile kaybettiği koltukları 25 yıl sonra, 31 Mart seçimlerinde yeniden kazanan CHP, ne yazık ki daha 1 yıl bile olmadan aynı girdaba kapıldı. Kavga bu kez de aile içi denilebilecek bir boyutta başladı. Taraflardan birisi CHP eski Milletvekili Sinan Aygün, diğeri ise CHP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş. ‘Aile’nin reisi ise Yavaş’tan yana koydu tavrını. İddialara göre, CHP’yi karıştıran süreç şöyle gelişti: 2016 yılında Togo ailesiyle ortaklık kuran Aygün, 12 bin metrekare arsa üzerine işyeri/ofis/rezidans yapmak için el sıkıştı.

Aygün “Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla Yavaş’a gidip CHP’den aday ol dedim, ‘hakaret sayarım’ diyerek reddetti. Mansur’u aday olmaya FETÖ’cüler ikna etti” ifadelerini kullandı.
Aygün “Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla Yavaş’a gidip CHP’den aday ol dedim, ‘hakaret sayarım’ diyerek reddetti. Mansur’u aday olmaya FETÖ’cüler ikna etti” ifadelerini kullandı.

8 KEZ DENETLENDİ

Aygün inşaata başlamadan önce çevredeki binaları emsal göstererek Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nden arsa imarının artırılmasını istedi. Aygün talebi haklı bulunarak Meclis kararıyla imar artışına gidildi. Ruhsatını alan Aygün, “TOGO Kuleleri” adını verdiği inşaatını başlattı. TMMOB Mimarlar Odası ise ‘kanunsuz olduğu’ iddiasıyla imar artışının yargıya taşıdı, mahkeme talebi kabul etti.

Ancak karara rağmen inşaat sürdü, bu süreçte 3’ü Yavaş döneminde olmak üzere bina 8 kez denetlendi.

28 DAKİKADA NE DEĞİŞTİ

Mansur Yavaş yönetimindeki Ankara Büyükşehir Belediyesi, kararı temyiz etmek için istinaf başvurusu yaptı, ancak dilekçe 28 dakika sonra gerekçe gösterilmeden geri çekildi. Kıyamet bundan sonra koptu. Kararın temyiz edilmesini sağlamak için CHP’li meclis üyeleriyle 2 ayrı görüşme gerçekleştiren Sinan Aygün, kendisinden 25 milyon lira rüşvet istendiği iddia etti. Savcılığa suç duyurusunda bulunmadan önce Kemal Kılıçdaroğlu ile de görüştüğünü, CHP liderinin söz verdiği halde konuyu çözmediğini öne sürdü.

Mansur Yavaş, Aygün'ün iddialarını yalanlıyor...
Mansur Yavaş, Aygün'ün iddialarını yalanlıyor...

OKUL İÇİNMİŞ!

Kavga burada bitmedi, rüşvet ile başlayan iddialar “FETÖ” suçlamasına kadar vardı. İddialara ‘İstedik ama bir sor bakalım niye…’ kıvamında cevaplar veren CHP’liler, paranın rüşvet olarak değil ‘okul yapımı’ için konuşulduğu öne sürdü ve ekledi: Sinan Aygün zaten FETÖ’cü…

‘YAVAŞ, CHP’DEN ADAY OLMAYI HAKARET SAYARIM’ DEDİ

Sinan Aygün de Yavaş’ın ekibinden geri kalmadı. Aygün “Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla Yavaş’a gidip CHP’den aday ol dedim, ‘hakaret sayarım’ diyerek reddetti. Mansur’u aday olmaya FETÖ’cüler ikna etti” ifadelerini kullandı. TV ekranlarında bol bol belge gösteren iki taraf da karşılıklı olarak davalar açtı.

Kılıçdaroğlu, "Sayın Mansur Yavaş ile de görüştüm. Binanın yapılması ile ilgili yargı sürecini anlattı" dedi...
Kılıçdaroğlu, "Sayın Mansur Yavaş ile de görüştüm. Binanın yapılması ile ilgili yargı sürecini anlattı" dedi...

CHP KILIF ARAYIŞINDA

Yavaş ile Aygün’ün baş döndüren kavgasına CHP yönetimi ve CHP medyasının yaklaşımı oldukça dramatikti. AK Parti’nin en ufak yanlışında şahin kesilen CHP medyası, bir iş adamından gizli kapaklı toplantılarda istenen 25 milyon liraya kılıf bulmak için canhıraş çaba gösterdi. “Rüşvet değil bağış”, “Rüşvet iddiasından bağış çıktı” gibi başlık atanlar da oldu, iddiayı Sinan Aygün’ü itibarsızlaştırarak iddiayı çökertmeye çalışan da. Ne Sinan Aygün’ün masonluğu kaldı, ne de Sedat Peker’le ahbaplığı.

Kara propagandaya elverişli tüm materyaller itina ile kullanıldı. Kılıçdaroğlu ve ekibi de sorgusuz sualsiz Yavaş’ı aklamayı tercih etti.

Ancak üzeri kapatılmak istenen rüşvet kavgasının CHP’yi bir yol ayrımına getirdiği kesin. Kemal Kılıçdaroğlu ya yolsuzluk iddialarıyla yüzleşip gereğini yapacak ve benzer olayların tekrarlanmasını engelleyecek, ya da “ret ve inkâr” politikasını kurumsallaştırıp İSKİ skandalını perdelemek isterken tarihten silinen SHP gibi tasfiye olacak.

Meselenin görünen ve şimdiye kadar ifşa olan kısmı bu. Bakalım süreç içerisinde kim kimin, ne tür gizli işlerini ifşa edecek? Yahut ‘tencere dibin kara, senin ki benden kara’ diyerek karalarını karaları ile kapatıp yollarına devam edecekler? Zaman çok şeye gebe duruyor.