Lübnan’da Suriye ve Erdoğan sesleri

Lübnan’da hızla büyüyen protestolar, devrim çağrısına dönüştü...
Lübnan’da hızla büyüyen protestolar, devrim çağrısına dönüştü...

Onlar istedikleri kadar bir yerde yanan meşaleyi üfleyerek söndürmeye dursunlar, başka yerlerde yeni meşaleler yanmaya devam edecek. Lübnan’dan önce protesto gösterileri sanki yok muydu? Benzerlerini daha önce Sudan’da, Tunus’ta, Mısır’da, Cezayir’de, Irak’ta ve Ürdün’de görmedik mi?

Lübnan’daki gösteriler sırasında Suriye direnişi ve Erdoğan lehine atılan sloganları duyunca uzun süre tebessüm etmekten kendimi alamadım. Hele göstericiler “Canımız, kanımız, sana feda Erdoğan” şeklinde slogan atarken.

Arap Baharı direnişine savaş açan, statüko yanlısı karşıt hareketleri desteklemek için milyar dolarları gözden çıkaran Arap liderlerinin yüzlerini gözümün önüne getirmeye çalıştım. Bu adamlar başka ülkelerdeki siyasetçileri ve sorumlu kişileri parayla satın aldıkları gibi Lübnan’da da aynısını yapmışlardı.

  • Hâdise tıpkı Allah-ü Teâlâ’nın Enfal suresi 36. ayette buyurduğu gibi olmuştu. Ne demişti Rabbimiz, bir hatırlayalım.
  • “Kâfirler insanları Allah’ın yolundan döndürmek için servetlerini ortaya dökerler. Nitekim döküyorlar da... Oysa ellerine yazıklanmaktan, dövünüp durmaktan başka bir şey geçmiyor. Mağlup olup cehenneme sürükleniyorlar.”
Evet, Arap liderleri aynen ayette geçtiği gibi bir dövünme, bir ah vah halinde...

Peki, Arap liderlerine bu acıyı yaşatan Lübnanlı göstericiler niçin Erdoğan ve Suriye direnişi lehine yeri göğü inletiyor?

Lübnan’daki gösterilerin dinamiklerine dikkatle bakarsak hiç de parayla satın alınmış medyanın bize yansıtmaya çalıştığı gibi Lübnan halkının Suriyelileri sevmediği filan yok ortada. Suriyeli mültecilerin varlığından rahatsızlık duymaları da söz konusu değil.

Tam aksine Suriye direnişine ait marşları okuyarak bütün bu yalana ortak olanlara adeta meydan okuyorlar. Suriye direnişinin, Suriyeli kardeşlerinin yanında yer alıyorlar. Kudüs diyorlar, Filistin diyorlar. Arap halklarının birleşmesi için slogan atıyorlar.

Tek düşman İsrail’e ve İsrail’in yanında saf tutarak kendi halkına ihanet edenlere nefretlerini kusuyorlar.

Lübnan medyası Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve Dışişleri Bakanı Cibran Basil ile ağız birliği yapıp Erdoğan aleyhine çığırırken niçin tam tersi bir tavır sergiliyorlar? Üstelik Türkiye Lübnan konusunda çok da belirgin bir destek sergilemezken...

Dinî ve mezhebî olarak fazlaca bölünmüş bir konumda bulunan Lübnan, günümüze dek uzanan siyasal sistemini Osmanlı’dan miras kalan bir dizi geleneğe borçludur.
Dinî ve mezhebî olarak fazlaca bölünmüş bir konumda bulunan Lübnan, günümüze dek uzanan siyasal sistemini Osmanlı’dan miras kalan bir dizi geleneğe borçludur.

ARAP HALKLARI REJİMLERDEN NEDEN BIKTI?

İşte sebepler...

- Arap halkları geri kalmışlıktan, fakir ve cahil bırakılmışlıktan, aşağılanmaktan... Petrolüyle, diğer tabii ve beşeri zenginlikleriyle dikkat çeken bir coğrafyada rezil vaziyette yaşıyor olmaktan artık bıkmış durumda.

- Kendi cebini değil, halkının menfaatini düşünen, ülkesini kalkındıran temiz bir lidere duyulan hasret çok büyük. Bu hasretin coğrafyada tek karşılığı Erdoğan...
Lübnan ve Ortadoğu halkı elde edilen petrol gelirlerinden ülkelerinin gelişmediğini ve bu gelirlerin siyasetcilerin cebini doldurduğunu düşünüyor...
Lübnan ve Ortadoğu halkı elde edilen petrol gelirlerinden ülkelerinin gelişmediğini ve bu gelirlerin siyasetcilerin cebini doldurduğunu düşünüyor...

- Sürekli hatırlatmak zorunda kaldığımız bir gerçek var. Arap halkları Arap yönetimlerinden ayrı düşünülmeli. Arap yönetimleri Batı ülkeleri tarafından daha rahat yağma yapabilsinler diye görevlendirilmiş bir nevi kolluk kuvveti. Kendi halklarını baskı altında tutarak Batı’nın çıkarlarına hizmet ediyorlar. Bu nedenle şunu çok iyi biliyorlar. Eğer dünyadaki liderlerden birisi Arap rejimleri tarafından makbul görülmüyorsa demek ki şerefli bir liderdir, onların ayıplarını ve ihanetlerini muhakkak yüzlerine vuruyordur.

Batı dünyası, Ortadoğu'da ki Arap milliyetçiliğini kaşıyarak "Ümmetciliği" öldürmeye çalışıyorlar...
Batı dünyası, Ortadoğu'da ki Arap milliyetçiliğini kaşıyarak "Ümmetciliği" öldürmeye çalışıyorlar...

- Üçüncü hususa gelince... Arap halkları genel olarak kimlik denilince İslam’ı öncelemeye devam ediyorlar. Arapçılık denilen milliyetçi yaklaşımın İslam ümmetini parçalamak için sahneye konmuş bir tuzak olduğunu gayet iyi biliyorlar. İslam kardeşliğini önemsiyorlar. Nitekim Hristiyan bir Arap da Müslüman bir Arab’ın kendisine herhangi bir Batılıdan çok daha yakın olduğunun farkında. Batılıların etnik ve dini azınlıkları bir müdahale aracı olarak kullanmak istediğini onlar da gayet iyi görebiliyor.

LÜBNAN’DA BAŞARIYA BİR ADIM

Lübnan gösterileri başarıya ulaşacak gibi görünüyor. Nitekim tanıdığım biri bana havaalanına gitmek için 200 dolar ödediği halde yine de uçağı kaçırdığını zira ülkedeki hemen hemen bütün yolların göstericiler tarafından trafiğe kapatıldığını söyledi. Daha iyisi, dediğine göre göstericiler arasında mezhepçilik filan da yapılmıyormuş. Yekpare bir halk olarak hiçbir bozgun düşünceye ve tavra geçit vermiyorlarmış.

Lübnan'da ki gösteriler başarıya ulaşacak gibi gözüküyor.
Lübnan'da ki gösteriler başarıya ulaşacak gibi gözüküyor.


Suriyeliler olarak verdiğimiz 8 yıllık direnişin sonunda nihayet bizi iyimserliğe sevkeden bir gelişmeyle karşı karşıyayız. İsrail sınırlarının hemen dibinde mayalanan bir direniş söz konusu. Yine de bir tedirginlik hep var. Özgürlük için her ayağa kalktığımızda yakası açılmadık yeni zulüm rejimleri ortaya çıkıyor. İsrail’in varlığını ve Batılı devletlerin menfaatlerini teminat altına alan yeni acılar sökün ediyor. Özgürlük talepleri yerini canhıraş feryatlara bırakıyor.

Nitekim ben bu yazıyı henüz yazıyorken haber merkezlerinden Hizbullah ve Emel milislerinin motosikletler ve ellerinde silahlarla göstericilerin üzerine yürüdüğü, kapanan yolları açmak için Hizbullah tarafından buldozerlerin seferber edildiği bilgisi geçiliyordu. Kim bilir, baskı ve tutuklamalar belki yeniden başlayacak.

Lübnan halkı her fırsatta Türk bayrağı açıyor...
Lübnan halkı her fırsatta Türk bayrağı açıyor...

DAHLAN YİNE SAHNEDE

Bu arada İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin Lübnan’a mali yardım yaptığına ilişkin haberler geliyor. Bin Zayed rejimine muhalif bir sosyal medya hesabı Abu Dabi yönetiminin gösterileri bastırmak için kesenin ağzını açtığından söz ediyor. Satın alınmış siyasiler kiralık katiller güruhunu gösterilerin üzerine salmaya hazırlanıyor.

  • Bu işleri organize eden ismin de Ortadoğu’nun karanlık adamı M. Dahlan olduğu söyleniyor. Göstericilerin üzerine ateş açılıp kışkırtılacak ve olayların bir iç savaşa doğru seyri sağlanacak. Böylece tez zamanda Lübnan da tıpkı Mısır ve Suriye’ye benzetilecek. İnşallah bu planları tutmaz ve başarısız olurlar.

İnancım odur ki, bu zulüm ve baskılar devam ettiği müddetçe, yolsuzluk bataklığı kurumadıkça... Yani sebepler ortadan kalkmadıkça protesto gösterilerinin de ardı arkası kesilmeyecek.

Arap yönetimleri Batıya uşaklık edip ülkelerinin yağmalanmasına seyirci kaldıkça halkın haklı öfkesi bir türlü dinmeyecek.

Onlar istedikleri kadar bir yerde yanan meşaleyi üfleyerek söndürmeye dursunlar, başka yerlerde yeni meşaleler yanmaya devam edecek. Lübnan’dan önce protesto gösterileri sanki yok muydu? Benzerlerini daha önce Sudan’da, Tunus’ta, Mısır’da, Cezayir’de, Irak’ta ve Ürdün’de görmedik mi?

Bakalım sıradaki şanslı ülke hangisi olacak?