Mali’de “Au Revoir” Sesleri

Mali'deki 18 Ağustos darbesinin kaybedeni Fransa oldu.
Mali'deki 18 Ağustos darbesinin kaybedeni Fransa oldu.

Bir Senegal, bir Fildişi Sahili veya Gabon değildi. Eski adıyla Fransız Sudanı, bağımsızlığını kazandıktan sonraki adıyla Mali daha en başından Fransa ile uzlaşmamaya yöneldi. Senegal ile kurduğu Mali Federasyonu ve 1962 yılında bölgenin Fransa garantili ortak para birimi CFA Frangı’ndan çekilmesi ilk temel ayrışmalardı. Kurucu cumhurbaşkanı Modibo Keita’nın ülkeyi sosyalizme kaydırması kopuşu hızlandırdı. Ne ki 1968 askeri darbesi Mali’deki sosyalist dönüşümü nihayete erdirdi.

  • “Artık konuşmam gerekiyor. Zira Mali her şeyden önce gelir. Eğer Fransa’ya doğruyu söylemeye cesaretin yoksa, bu ülkeyi yönetme dirayetin de yoktur. İktidarını derhal korkmayan birilerine devret. Hayatın Emmanuel Macron denen ergene boyun eğmekle geçiyor. Farkında değil misin, bu bitmek bilmeyen savaşta çocuklarımızı öldüren düşmanlarımızı finanse eden bizzat Fransa’nın kendisidir”.

Malili sanatçı Salif Keita
Malili sanatçı Salif Keita

Meşhur “Folon” şarkısıyla bilinen Malili sanatçı Salif Keita’nın, Cumhurbaşkanı İbrahim Boubacar Keita’ya yönelik olarak on ay önce sarf ettiği bu sözleri şüphesiz milletin vicdanını da yansıtıyordu. Yine hiç şüphe yok ki 18 Ağustos’ta gerçekleşen askeri darbe bu hissiyattan güç alıyor, darbe eylemi Mali’nin Fransa ile ilişkileriyle bağlantılı şekilde gerçekleşiyordu. Batı Afrika’da eski bir Fransız sömürgesi olan Mali, son dönemlere kadar hiçbir dönemde Fransız yeni sömürgeciliğinin merkezlerinden biri olmadı. Sanıldığı gibi tartışmasız bir arka bahçe vasfı taşımadı.

Bir Senegal, bir Fildişi Sahili veya Gabon değildi.

Eski adıyla Fransız Sudanı, bağımsızlığını kazandıktan sonraki adıyla Mali daha en başından Fransa ile uzlaşmamaya yöneldi. Senegal ile kurduğu Mali Federasyonu ve 1962 yılında bölgenin Fransa garantili ortak para birimi CFA Frangı’ndan çekilmesi ilk temel ayrışmalardı. Kurucu cumhurbaşkanı Modibo Keita’nın ülkeyi sosyalizme kaydırması kopuşu hızlandırdı. Ne ki 1968 askeri darbesi Mali’deki sosyalist dönüşümü nihayete erdirdi.

Mali Cumhurbaşkanı İbrahim Boubacar Keita
Mali Cumhurbaşkanı İbrahim Boubacar Keita

CFA kararından sonra ülke ekonomik olarak büyük bir buhrana girmişti. Keita sonrası yönetimler CFA Frangına geri dönüş için Fransa’ya defalarca talepte bulunsalar da CFA bölgesine dönüşleri ancak 1980’lerin ortalarında mümkün oldu. Bu dönem aynı zamanda IMF’nin Afrika’da neoliberal “yapısal düzenlemeler” tatbik ettiği bir merhaleydi. Dolayısıyla CFA’ya dönüş Mali’nin tümüyle Fransa’nın yörüngesine dönüşü anlamına gelmiyordu. Artık çok taraflı ilişkiler öne çıkmıştı ve ABD, Almanya gibi ülkeler Mali’ye büyük ilgi gösteriyorlardı. 1994 yılında François Mittérrand’ın talebiyle CFA Frangının %50 oranında devalüasyonu hem Mali ekonomisini, hem de Mali-Fransa ilişkilerini türbülasyona soktu. Fransa, Mali için büyük bir ortak olmayı sürdürdü, fakat Mali başta ABD olmak üzere pek çok başka ortak bulmaktan çekinmedi.

2012 Askeri Darbesi: Fransa-Mali İçin Yeni Milat

2012 askeri darbesi iki ülke ilişkileri için yeni bir milat olarak görülebilir. Bu askeri darbeyi doğuran şartlar 1991 askeri darbesinden kalma konjonktürden beslendi.

1991 darbesini gerçekleştiren Amadou Toumani Touré, yönetimi bir sivile, bir tarih profesörü olan Alpha Oumar Konaré’ye bırakmıştı. 1990’larda “ordu eliyle demokratikleşme” başlığı altında çıkan pek çok akademik makale ile Batılı üniversite çevrelerinin övgüsüne mazhar olan Mali, esasında askerin geri planda durmayı tercih ettiği bir vesayet rejimine sahne oluyordu. Orduyu ve dolaylı olarak siyaseti elinde tutan Touré, 2002 yılında ülkeyi doğrudan yönetmeyi tercih etti ve seçimlere girdi. Seçimleri kazandıktan sonra giderek daha görünür hale gelen bir otoriterleşme yaşandı.

Rüşvet ve yolsuzluğun artması ile Touré iktidarı ciddi bir yozlaşma dönemine erişiyordu. Fakat asıl kanunsuzluk ülkenin kuzeydoğusundaki Tuareg bölgelerinde yapılan silah ve uyuşturucu kaçakçılığıydı. Hükümetin serbest bıraktığı illegal trafiğe tepkili Tuareg cemaatleri farklı isimlerle silahlı gruplara dönüştüler. 2012 yılında Mali’de başlayan isyanlar devletin yetersiz ve aciz tutumu nedeniyle kontrolün kaybedilmesine neden oldu. O dönem dünya gündeminde ilk sıralarda olan Mali krizinin en temel nedenlerinden biri Libya’da Muammer Kaddafi’nin devrilmesi ve Mali sınırında silah sevkiyatının önündeki engellerin kalkmasıydı.

ABD Yanlısı Darbe

Mali ordusu içindeki bir grup, hükümetin hem kaçakçılığa müsaade etmesi hem de orduya yeterli destek verilmemesini gerekçe göstererek darbeye teşebbüs etti.
Mali ordusu içindeki bir grup, hükümetin hem kaçakçılığa müsaade etmesi hem de orduya yeterli destek verilmemesini gerekçe göstererek darbeye teşebbüs etti.

Mali ordusu içindeki bir grup, hükümetin hem kaçakçılığa müsaade etmesi hem de orduya yeterli destek verilmemesini gerekçe göstererek darbeye teşebbüs etti. Başarılı olan darbe eyleminin başındaki isim olan Albay Amadou Sanogo ABD’de eğitim almıştı, ayrıca Mali ordusunda İngilizce eğitimi veriyordu. Güçlü tepkisini gösteren Fransa’ya rağmen gerçekleşen darbe Mali’yi yeniden Fransa’nın uzağında bırakıyordu. Sadece Mali’deki nüfuzu değil, sınır istikrarsızlıkları nedeniyle Nijer’deki uranyumu da risk altında olan Fransa, derhal ABD ile başını çektiği bir askeri koalisyon oluşturdu ve 2013 yılında Serval Operasyonu ile ülkeye müdahale etti. Görünürde terörle mücadele amacı taşıyan müdahale aslında Fransa’nın bölgedeki hayati çıkarlarını koruyor, sahada askeri olarak varlığı ile nüfuzunu pekiştiriyordu. Silahlı gruplar kısa süre içinde sindirildi, fakat Fransa’nın “terörle mücadele”si bir türlü nihayete ermedi. Fransız ordusunun varlığı ve operasyonları günümüze kadar devam etti.

Fransa'nın Uydusu Mali

Mali'deki darbe lideri Sanogo.
Mali'deki darbe lideri Sanogo.

Darbe lideri Sanogo’nun sertlik yanlısı tavırları, gerçekleştirdiği işkence ve katliamlar meşruiyetinin zedelenmesine neden oldu. Zaten sonraki yıllarda bu suçlarından ötürü yargılandı ve hüküm giydi. 2013’te yapılan seçimlerde Fransa’nın desteklediği ve Konaré iktidarında başbakanlık görevi yapmış olan Ibrahim Boubacar Keita (IBK) zafer kazandı.

Sivil ve tecrübeli bir siyasetçi olan Keita, askerleri kontrol altına almakta zorlanmadı. Zaten uluslararası müdahale sonrasında ülkede büyük bir askeri ve siyasi güç haline gelen Fransa’nın sadık ortağı olarak biliniyordu. Yemin törenine dönemin Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande bizzat iştirak etmişti. IBK, Fransa’nın askeri varlığının kendisine verdiği güven karşılığında Fransa ile tümüyle uzlaşı içinde kaldı. Fransa yanlısı siyaseti çok kararlı şekilde sürdürdü. Bununla birlikte Amadou Toumani Touré döneminde olduğu gibi yolsuzluk ve rüşvet hız kesmedi. Mali ekonomik buhran bataklığına geri döndü.

İmam Dicko ve M5 Muhalefet Koalisyonu

İmam Mahmoud Dicko
İmam Mahmoud Dicko

2018 yılında yapılan seçimlerde bütün olumsuzluklara rağmen IBK yeniden devlet başkanı seçildi. Fakat rakibi Sumeyla Cissé, seçimlerde korkunç boyutlarda hile yapıldığını iddia etti ve sonuçları kabul etmediğini açıkladı. Halk da seçim sonuçlarının güvenilirliği konusunda ikna olmamıştır. Mali’nin orta ve kuzey bölgelerinde etnik grup ve cemaatlerin kendi aralarındaki çatışma ve katliamlarına seyirci kalan devletin meşruiyeti daha da fazla sorgulanmaya başladı.

Yükselen iç-dış tepkilerle siyasi krizin devam etmesi nedeniyle 2019 yılı sonunda bir millî diyalog platformu teşekkül ettirildi.

Seçimlerin yenilenmesi ve yeni anayasa çalışmaları vaad eden platform, muhalefetin büyük çoğunluğu tarafından boykot edildi. Hükümet inandırıcılığını kaybetmişti. Nisan 2020’de Mali Anayasa Mahkemesi’nin seçimleri hükümet lehine tescil etmesi ve muhalefet partilerinin taleplerini reddetmesi üzerine protestolar alevlendi. Sürekli hâle gelen eylemlerin giderek daha da kitleselleşmesi iktidarı zor durumda bıraktı ve IBK, Anayasa Mahkemesini lağvetti. Fakat iktidarını bırakmaya yanaşmıyordu.

Muhalefetin Lideri: İmam Mahmud Dicko

 Fransa, 18 Ağustos darbesinin kaybedeni oldu.
Fransa, 18 Ağustos darbesinin kaybedeni oldu.

IBK’nın terörle mücadele, yolsuzluklar ve ekonominin kötü gidişatı mevzularında başarısızlığını gerekçe gösteren muhalefet kanadı 5 Haziran Hareketi (M5) olarak birleşti. M5, hükümetin ve IBK’nın istifasını istiyor, herhangi bir müzakereye yanaşmıyordu. M5 muhalefet koalisyonu, etkili vaazlarıyla gündeme sıkça gelen İmam Mahmud Dicko’nun etrafında şekillendi. Dicko çok kısa sürede halk muhalefetinin görünen liderine dönüştü. Temmuz ortasında gösterilerin polis tarafından bastırılması esnasında bir günde 11 gösterici hayatını kaybetti. M5 bu olayın genel bir sivil itaatsizliğe dönüşmesi çağrısında bulundu. Protestolara yalnızca Kurban Bayramı süresince ara verildi.

Darbe günü Fransız medyasının suskunluğu, Fransız hükümetinin sert açıklamaları, çok taraflı olarak baskı altına alma girişimleri de bunu doğruluyor. Ancak Fransa için her şeyin bittiğini söyleyemeyiz.
Darbe günü Fransız medyasının suskunluğu, Fransız hükümetinin sert açıklamaları, çok taraflı olarak baskı altına alma girişimleri de bunu doğruluyor. Ancak Fransa için her şeyin bittiğini söyleyemeyiz.

Mahmud Dicko, “IBK’nın gerçekte Fransa tarafından kollandığı ve asıl karşı çıkılanın Fransa’nın tahakkümü olduğunu” en yüksek sesle dile getiren isimdi. Terörle mücadelede işbirliği adı altında ülke Fransa’nın yeni sömürgeci ağına düşürülmüştü. Dicko, karizmatik bir lider olarak belirmesine rağmen 18 Ağustos darbesinden sonra misyonunun sona erdiğini, artık cami ve medreseye döneceğini açıkladı.

18 Ağustos Darbesi ve Öne Çıkan İsimler

18 Ağustos darbesine gelince:

  • ● Orta rütbeli subayların emir komuta zinciri dışında Katy askeri üssünden hareketle başlattıkları isyan hareketi çok kısa sürede netice verdi.
  • ● Devlet başkanı IBK ve Başbakan Boubou Cisse gözaltına alındı.
  • ● Ertesi gün Keita görevinden istifa ettiğini açıkladı.
  • Darbenin gelişimine dair çok fazla detay medyada yer aldı.
  • Asıl dikkat çekici olan darbenin liderinin kim olduğu ve hangi ülkelerle irtibatlı olabileceğiydi. Darbenin ilk saatlerinde farklı isimler zikredildi.
  • ● Albay Malick Diaw,
  • ● General Fanta Mady Dembele ve
  • ● Albay Sadio Camara’nın darbenin lideri olduğu iddia edildi.
  • Sadio Camara’nın kimliği tartışılırken bir başka isim, Albay Assimi Goita kendisini darbenin ve geçiş sürecinin lideri ilan etti. Ordu içinden bilinen bir itiraz olmadı.
  • ● Sadio Camara ve Malick Diaw’ın Rusya’da eğitim görmüş subaylar olduğu biliniyor. Aynı kadro içinde yer alan ve bugün lider olarak beliren Assimi Goita ise ABD eğitimli bir subay. Dolayısıyla elimizde herhangi bir ülkenin desteğine dair bir bilgi yok. Şu halde bir dış destekçinin darbeden kazançlı çıkacağına dair bir sonuca varmak pek mümkün görünmüyor.

Darbenin Kaybedeni Fransa

Büyük halk kitleleri olup bitenlerden hala Fransa’yı sorumlu tutuyor.
Büyük halk kitleleri olup bitenlerden hala Fransa’yı sorumlu tutuyor.

Bununla beraber bu darbeyle kimin kaybettiğini görmek de zor değil. Bariz şekilde Fransa, 18 Ağustos darbesinin kaybedeni oldu. Darbe günü Fransız medyasının suskunluğu, Fransız hükümetinin sert açıklamaları, çok taraflı olarak baskı altına alma girişimleri de bunu doğruluyor. Ancak Fransa için her şeyin bittiğini söyleyemeyiz. Bölge siyaset ve ekonomisinin gerçekleri var. Fransa, Batı Afrika içinde büyük oyuncu olarak varlığını devam ettirdiği sürece belli bir etkiye sahip olmayı sürdürür.

Yeni kurulacak Mali hükümetinin Fransa’ya karşı tavrı oldukça kritik bir konu olacak.

Büyük halk kitleleri olup bitenlerden hala Fransa’yı sorumlu tutuyor. Eğer daha önceki dönemlerde tecrübe edildiği gibi karşıt bir pozisyon alınırsa Fransa’nın tavrı da sertleşebilir, askeri yöntemlere başvurabilir. Böyle durumlarda Fransa’nın nasıl bir noktaya ulaştığı konusu için ilgililerine Fachoda sendromunu araştırmalarını tavsiye ederim. Yeni gelecek hükümet Fransa ile ilişkilerde ne kadar istekli olursa olsun, mevcut şartlarda IBK döneminin uzağında bir irtibattan öteye geçmeyecektir. Her durumda Mali’de Fransa için işler pamuk ipliği kıvamına geldi, radikal tavırlar sergilemesi çok muhtemel.

Fransızların Ruh Durumu Bozuk

Libya ve Doğu Akdeniz’de mücadeleye dâhil olan, askeri müdahale seçenekleriyle el yükselten Fransa, Mali üzerinde kontrolü kaybetmenin şokunu da gizleyemiyor.

Sosyal medyada Fransa kökenli çok fazla hesaptan Mali’deki darbenin “Türkiye tarafından organize edildiği, darbeci askerlerin Erdoğan yanlısı olduğu” konusunda ısrarlı paylaşımlar yapıldı. Bütün bunlar ruh hallerinin olumsuz etkilendiğini gösteriyor. Mali ile yaşayacakları muhtemel bir kopuşun hem Libya (Mali ve Libya arada ciddi bir silah trafiğinin yaşandığı iki sınır komşusu) hem de Doğu Akdeniz’i doğrudan etkileyeceği düşünülürse Fransız hükümetini daha büyük bir buhran bekliyor olabilir.